Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

22. Yaşamak bir sanattır, sanatların en zorudur. Yaşam sa-
natı emek ister, üç kuruşluk akılla yapılabilecek iş de-
ğildir. Bilgiyi gerektirir, bilginin sağlayacağı öngörüyü
gerektirir, ahlak değerlerini gerektirir, insan saygısını
gerektirir. Doğrunun, iyinin, güzelin peşinde değilsek
ve en az bilinçle yetiniyorsak bir yandan kendimizi mut-
suz ederiz bir yandan da başkalarına acı veririz. "Bütün
bir yaşam boyu yaşamayı öğrenmek gerekir." der Se-
neca. Çoğumuz yaşama donanımlı gelmiş gibiyiz: Her
şeyi biliriz ve her şeyi en ince ayrıntılarına kadar öğret-
meye hazırız Oysa aşıl bilmemiz gereken şeyi hiç bil-
miyoruz: Haddimizi...
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi soylenemez?
A) Karşılaştırmalarla kavramların nitelikleri belirginleş-
tirilmiştir.
B) Tank göstermeye başvurularak düşünce inandırıcı
kılınmıştır.
Imali söyleyişlerle asıl anlatılmak istenen açığa çıka-
rılmıştır.
DY Sayıp dökmelerle ve tekrarlarla anlatım canlı tutul-
muştur
E) Tartışmacı bir yol izlenerek okurun düşüncelerini
sorgulaması amaçlanmıştır.
Dijimind Yayınları Ⓡ
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
22. Yaşamak bir sanattır, sanatların en zorudur. Yaşam sa- natı emek ister, üç kuruşluk akılla yapılabilecek iş de- ğildir. Bilgiyi gerektirir, bilginin sağlayacağı öngörüyü gerektirir, ahlak değerlerini gerektirir, insan saygısını gerektirir. Doğrunun, iyinin, güzelin peşinde değilsek ve en az bilinçle yetiniyorsak bir yandan kendimizi mut- suz ederiz bir yandan da başkalarına acı veririz. "Bütün bir yaşam boyu yaşamayı öğrenmek gerekir." der Se- neca. Çoğumuz yaşama donanımlı gelmiş gibiyiz: Her şeyi biliriz ve her şeyi en ince ayrıntılarına kadar öğret- meye hazırız Oysa aşıl bilmemiz gereken şeyi hiç bil- miyoruz: Haddimizi... Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi soylenemez? A) Karşılaştırmalarla kavramların nitelikleri belirginleş- tirilmiştir. B) Tank göstermeye başvurularak düşünce inandırıcı kılınmıştır. Imali söyleyişlerle asıl anlatılmak istenen açığa çıka- rılmıştır. DY Sayıp dökmelerle ve tekrarlarla anlatım canlı tutul- muştur E) Tartışmacı bir yol izlenerek okurun düşüncelerini sorgulaması amaçlanmıştır. Dijimind Yayınları Ⓡ
TURKÇE TESTİ
5.
(1) Afrika'nın batısında bir ülke olan Moritanya'da, birçok
insan, ekmeğini deniz kabuğundan kazanıyor. (II) Top-
raklarının yüzde 90'ı çöl olan ülkede, çakıl taşı sıkıntışı
çekildiği için, deniz kabuğu inşaat sektörünün vazgeçil
mez unsur. (III) Moritanya'da onlarca insan kamyon-
lara doldurdukları deniz kabuklarını, briket atölyelerine
veya ev yapan inşaat sahiplerine satarak geçimlerini
sağlıyor. (IV) Kumun çok, çakıl taşının az olduğu ülke-
de, insanlar deniz kabuğunu briket yapımında veya be-
ton dolgu malzemesinde kullanıyor. (V) Öyle ki yol ke-
narlarında eski tip kamyonlarla müşteri bekleyen deniz
kabuğu satıcılarını görmek bile mümkün.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede deniz kabuğunun Moritanya halkı için de-
ğerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede bir durum, gerekçesiyle verilmiştir.
C) I. cümlede deniz kabuğunun niçin çok değerli ol-
duğu açıklanmıştır.
D) V. cümlede bir karşılaştırmada bulunulmuştur.
E) V. cümlede yazar, kendisi için şaşırtıcı olan bir du-
rumdan söz etmiştir
7. Mart a
lardan
neml
Temti
Aşa
Yayınları Ⓡ
çıka
A)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TURKÇE TESTİ 5. (1) Afrika'nın batısında bir ülke olan Moritanya'da, birçok insan, ekmeğini deniz kabuğundan kazanıyor. (II) Top- raklarının yüzde 90'ı çöl olan ülkede, çakıl taşı sıkıntışı çekildiği için, deniz kabuğu inşaat sektörünün vazgeçil mez unsur. (III) Moritanya'da onlarca insan kamyon- lara doldurdukları deniz kabuklarını, briket atölyelerine veya ev yapan inşaat sahiplerine satarak geçimlerini sağlıyor. (IV) Kumun çok, çakıl taşının az olduğu ülke- de, insanlar deniz kabuğunu briket yapımında veya be- ton dolgu malzemesinde kullanıyor. (V) Öyle ki yol ke- narlarında eski tip kamyonlarla müşteri bekleyen deniz kabuğu satıcılarını görmek bile mümkün. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede deniz kabuğunun Moritanya halkı için de- ğerinden söz edilmiştir. B) II. cümlede bir durum, gerekçesiyle verilmiştir. C) I. cümlede deniz kabuğunun niçin çok değerli ol- duğu açıklanmıştır. D) V. cümlede bir karşılaştırmada bulunulmuştur. E) V. cümlede yazar, kendisi için şaşırtıcı olan bir du- rumdan söz etmiştir 7. Mart a lardan neml Temti Aşa Yayınları Ⓡ çıka A)
39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(1) İtilaf Devletleri Londra Konferası'nı düzenleyerek Sevr
Antlaşması hükümlerini Türk tarafına kabul ettirmek ve
Yunanlılara zaman kazandırmak gayesindeydi. (II) İtilaf
Devletleri, konferansa öncelikle İstanbul Hükümeti'ni davet
etmiş ve İstanbul Hükümeti adına katılacak delegelerin
yanında TBMM'nin de yetkilendirdiği bir kişinin bulunmasını
talep etmişlerdir. (III) Bu durum, İtilaf Devletleri'nin TBMM'yi
doğrudan tanımak istemediklerinin mutlak delilidir. (IV) İtilaf
Devletleri'nin her iki hükümetin temsilcilerini doğrudan ve dolaylı
olarak konferansa davet etmesinin temel nedeni, İstanbul
Hükümeti ile TBMM Hükûmeti arasındaki görüş ayrılıklarından
istifade etmektir. (V) Mustafa Kemal bu düşünceye karşı
çıkarak Türk milletinin gerçek temsilcisinin TBMM olduğunu
ve TBMM'nin doğrudan davet edilmemesi hâlinde konferansa
katılmayacaklarını bildirmiştir.
39. Bu parçadan
I. İtilaf Devletleri Londra Konferansı'na hem İstanbul
Hükümetini hem de TBMM Hükümeti ni davet
etmiştir.
II. İtilaf Devletleri, TBMM ile İstanbul Hükümeti
arasındaki düşünce farklılıklarından haberdardır.
Boll
III. TBMM Hükümeti, Londra Konferansı'na delege
göndermiştir.
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
A) Yalnız II
B) Yalnız III
D) ve III
E) Ive III
C) I vell
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) İtilaf Devletleri Londra Konferası'nı düzenleyerek Sevr Antlaşması hükümlerini Türk tarafına kabul ettirmek ve Yunanlılara zaman kazandırmak gayesindeydi. (II) İtilaf Devletleri, konferansa öncelikle İstanbul Hükümeti'ni davet etmiş ve İstanbul Hükümeti adına katılacak delegelerin yanında TBMM'nin de yetkilendirdiği bir kişinin bulunmasını talep etmişlerdir. (III) Bu durum, İtilaf Devletleri'nin TBMM'yi doğrudan tanımak istemediklerinin mutlak delilidir. (IV) İtilaf Devletleri'nin her iki hükümetin temsilcilerini doğrudan ve dolaylı olarak konferansa davet etmesinin temel nedeni, İstanbul Hükümeti ile TBMM Hükûmeti arasındaki görüş ayrılıklarından istifade etmektir. (V) Mustafa Kemal bu düşünceye karşı çıkarak Türk milletinin gerçek temsilcisinin TBMM olduğunu ve TBMM'nin doğrudan davet edilmemesi hâlinde konferansa katılmayacaklarını bildirmiştir. 39. Bu parçadan I. İtilaf Devletleri Londra Konferansı'na hem İstanbul Hükümetini hem de TBMM Hükümeti ni davet etmiştir. II. İtilaf Devletleri, TBMM ile İstanbul Hükümeti arasındaki düşünce farklılıklarından haberdardır. Boll III. TBMM Hükümeti, Londra Konferansı'na delege göndermiştir. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız II B) Yalnız III D) ve III E) Ive III C) I vell
TYT/Türkçe
481
39.- 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla-
yınız.
"Zebercet sendromu" kavramlaştırmasını, ne kadar
gerçekçi yahut sanatlı anlatılırsa anlatılsın, hikâyeyle
samimiyet sorunu olan, hikâyeye oturmayan, hikâyeyle
çelişen bir karakterin suniliğini ifade etmek için kullanı-
yoruz. Neden Zebercet sendromu? Çünkü kahramanının
adı Zebercet olan Anayurt Oteli bu hususun meşhur bir
örneğidir. O nedenle temsil kabiliyeti yüksektir. Anayurt
Oteli, adı Zebercet olan taşralı bir otel kâtibinin basit bir
nedenle, durduk yere varoluş problemlerine gömülüp
intihar etmesini anlatır. Bu hikâye hiç de bir otel kâtibi-
ne uygun değildir. Quentin Tarantino "Ben asla Tanrı ve
hayat üzerine kafa yoran koyun çobanlarını anlatan bir
senaryo yazmayacağım." diyor. Fantastik veya sürrealist
değil de gerçekçi düşünürsek koyun çobanlarının kurt-
lara karşı sürüsünü korumaktan başka şeyle dertlenme-
mesi gerektiğinde hemfikir oluruz. Kurgulamak sadece
bir teknik meselesi değildir. Gerçek, tekniğe terkedile-
cek kadar basit değildir. Zira sanat eserindeki karakte-
rin hikâyeye uygunluğu ve samimiyet diğer her şeyden
önemlidir.
Deneme - 2
40. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşı-
lamaz?
A) Quentin Tarantino, kurmaca bir yapıtta karakterin
gerçekçi olması gerektiğini savunmaktadır.
B) Yusuf Atılgan, hikâye ile uyumlu bir karakter kurgu-
lama konusunda başarısız olmuştur.
C) Bazı yazarların romanlarında inandırıcı olmak gibi bir
meseleleri yoktur.
fors
DY Sanat eserinin temel niteliği okurun ya da izleyicinin
yüreğine seslenmek olmalıdır.
Bir sanat eserinde gerçeklik, üsluba kurban edileme-
yecek kadar değerlidir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/Türkçe 481 39.- 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. "Zebercet sendromu" kavramlaştırmasını, ne kadar gerçekçi yahut sanatlı anlatılırsa anlatılsın, hikâyeyle samimiyet sorunu olan, hikâyeye oturmayan, hikâyeyle çelişen bir karakterin suniliğini ifade etmek için kullanı- yoruz. Neden Zebercet sendromu? Çünkü kahramanının adı Zebercet olan Anayurt Oteli bu hususun meşhur bir örneğidir. O nedenle temsil kabiliyeti yüksektir. Anayurt Oteli, adı Zebercet olan taşralı bir otel kâtibinin basit bir nedenle, durduk yere varoluş problemlerine gömülüp intihar etmesini anlatır. Bu hikâye hiç de bir otel kâtibi- ne uygun değildir. Quentin Tarantino "Ben asla Tanrı ve hayat üzerine kafa yoran koyun çobanlarını anlatan bir senaryo yazmayacağım." diyor. Fantastik veya sürrealist değil de gerçekçi düşünürsek koyun çobanlarının kurt- lara karşı sürüsünü korumaktan başka şeyle dertlenme- mesi gerektiğinde hemfikir oluruz. Kurgulamak sadece bir teknik meselesi değildir. Gerçek, tekniğe terkedile- cek kadar basit değildir. Zira sanat eserindeki karakte- rin hikâyeye uygunluğu ve samimiyet diğer her şeyden önemlidir. Deneme - 2 40. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşı- lamaz? A) Quentin Tarantino, kurmaca bir yapıtta karakterin gerçekçi olması gerektiğini savunmaktadır. B) Yusuf Atılgan, hikâye ile uyumlu bir karakter kurgu- lama konusunda başarısız olmuştur. C) Bazı yazarların romanlarında inandırıcı olmak gibi bir meseleleri yoktur. fors DY Sanat eserinin temel niteliği okurun ya da izleyicinin yüreğine seslenmek olmalıdır. Bir sanat eserinde gerçeklik, üsluba kurban edileme- yecek kadar değerlidir.
DENEME
ğum hâlde bu genç
ek olarak da "şair"
namamıştım. Gö-
enimsediğini, işini
4
öyle bir yola baş-
de inanamadım
ndi kendine ver-
şiirlerini oku-
demek gelmedi
kleri peş peşe
e aliterasyon-
angilerine
ETORKÇE
olar boyunca biriktirdiğimiz bilgiden, bu yolculukta yük-
ndiğimiz kültürel mirastan ve türümüzün en yaratıcı yan-
ması olan sanattan, ansızın göğsüne yumruk atılmış ve
bunun acısına tutunup kalmış biri gibi şaşkın bir ifadeyle,
haykırarak ve sürekli yalpalayarak uzaklaşıyoruz, Tarihe in-
anlığın en önemli seçimlerinden biri olarak geçecek bir yol
ayrımına eriştik. Bir tarafta kayıtsızlık ve yozlaşmaya giden
dümdüz bir otoban var. Diğer taraftaysa adım atması daha
fazia cesaret ve güç gerektiren kıvrımlı, engebeli bir patika.
Ancak iktidar hırsından sıyrılmış olanların adım atabileceği,
geleceğine yön vererek bazı önemli kararlar almaya devam
yol boyunca her adımda hem kendimize hern de insanlığın
edeceğimiz bir patika bu. Kabul edelim, biraz tavşan deliğin-
den içeri atlamış Alice gibi olacağız. Ama bizim de elimizde
bir anahtar var. Binlerce yıllık genetik ve kültürel mirasımızla
şekillenmiş, geleceğin kapısını açacak pırıl pırıl bir anahtar
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisiyle nitelen-
dirilebilir?
A) Farkındalık seviyesi yüksek - umutlu
B) Tedirgin - karamsar
C) Renkli bir kişiliğe sahip - özgün
D) Sanatsever - öz eleştiri yapabilen
E) Kendinden emin - başkalarını küçümseyen
Temel Matematik
34. Savaş, zaruri
vicdanımda
ölmeyeceğiz
likeye uğra
askeri deh
sını Atatü
rekçelen-
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
DENEME ğum hâlde bu genç ek olarak da "şair" namamıştım. Gö- enimsediğini, işini 4 öyle bir yola baş- de inanamadım ndi kendine ver- şiirlerini oku- demek gelmedi kleri peş peşe e aliterasyon- angilerine ETORKÇE olar boyunca biriktirdiğimiz bilgiden, bu yolculukta yük- ndiğimiz kültürel mirastan ve türümüzün en yaratıcı yan- ması olan sanattan, ansızın göğsüne yumruk atılmış ve bunun acısına tutunup kalmış biri gibi şaşkın bir ifadeyle, haykırarak ve sürekli yalpalayarak uzaklaşıyoruz, Tarihe in- anlığın en önemli seçimlerinden biri olarak geçecek bir yol ayrımına eriştik. Bir tarafta kayıtsızlık ve yozlaşmaya giden dümdüz bir otoban var. Diğer taraftaysa adım atması daha fazia cesaret ve güç gerektiren kıvrımlı, engebeli bir patika. Ancak iktidar hırsından sıyrılmış olanların adım atabileceği, geleceğine yön vererek bazı önemli kararlar almaya devam yol boyunca her adımda hem kendimize hern de insanlığın edeceğimiz bir patika bu. Kabul edelim, biraz tavşan deliğin- den içeri atlamış Alice gibi olacağız. Ama bizim de elimizde bir anahtar var. Binlerce yıllık genetik ve kültürel mirasımızla şekillenmiş, geleceğin kapısını açacak pırıl pırıl bir anahtar Bu parçanın yazarı aşağıdakilerden hangisiyle nitelen- dirilebilir? A) Farkındalık seviyesi yüksek - umutlu B) Tedirgin - karamsar C) Renkli bir kişiliğe sahip - özgün D) Sanatsever - öz eleştiri yapabilen E) Kendinden emin - başkalarını küçümseyen Temel Matematik 34. Savaş, zaruri vicdanımda ölmeyeceğiz likeye uğra askeri deh sını Atatü rekçelen-
14. Kendilerine "iyiler" diyenlerin, en ağılı sinekler olduk-
larını gördüm: Onlar tam bir suçsuzluk içinde sokar-
lar, tam bir suçsuzluk içinde yalan söylerler.
Bu cümlede geçen "ağılı sinek" sözüyle anlatılmak
istenen aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A) Kötülükleri başkalarına da bulaştıran
B) Yardımdan kaçınan
C) Zarar gelmeyeceği düşünülen
D) Çevrelerince makul değerlendirilen
E) Önemsiz olduğunu gösteren
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
14. Kendilerine "iyiler" diyenlerin, en ağılı sinekler olduk- larını gördüm: Onlar tam bir suçsuzluk içinde sokar- lar, tam bir suçsuzluk içinde yalan söylerler. Bu cümlede geçen "ağılı sinek" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A) Kötülükleri başkalarına da bulaştıran B) Yardımdan kaçınan C) Zarar gelmeyeceği düşünülen D) Çevrelerince makul değerlendirilen E) Önemsiz olduğunu gösteren
24. Konuşma yeteneğini geliştirmek, etkili ve güzel konuşa-
bilmek için öncelikle insanın içindeki "konuşamam, ko-
nuşursam acaba yanlış mı anlaşılırım ya konuşmamla
alay ederler ya konuşmamdan dolayı bana gülerlerse"
gibi düşüncelerden kendini soyutlaması gerekmektedir.
Bu ise ancak hazırlıklı olmakla mümkün olabilir. İnsanın
(kendine güvenmesi için izlenecek en iyi yol, başarısızlığa
firsat vermeyecek biçimde hazırlanmaktır. İnsanın ken
dine güven duyabilmesi için iyi, güzel ve etkili konuşma
konusunda bilgi sahibi olması, konuşma alıştırmaları ya
parak bunu topluluklar karşısında uygulaması gerekir.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durul-
maktadır?
A) Konuşma becerisini geliştirmenin yolları
B Doğru iletişim kurabilmek için gerekenler
CEtkili konuşmanın iletişimdeki yeri
D) Sözlü anlatımın hazırlık aşamaları
E) Konuşmanın amacını belirlemenin önemi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
24. Konuşma yeteneğini geliştirmek, etkili ve güzel konuşa- bilmek için öncelikle insanın içindeki "konuşamam, ko- nuşursam acaba yanlış mı anlaşılırım ya konuşmamla alay ederler ya konuşmamdan dolayı bana gülerlerse" gibi düşüncelerden kendini soyutlaması gerekmektedir. Bu ise ancak hazırlıklı olmakla mümkün olabilir. İnsanın (kendine güvenmesi için izlenecek en iyi yol, başarısızlığa firsat vermeyecek biçimde hazırlanmaktır. İnsanın ken dine güven duyabilmesi için iyi, güzel ve etkili konuşma konusunda bilgi sahibi olması, konuşma alıştırmaları ya parak bunu topluluklar karşısında uygulaması gerekir. Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durul- maktadır? A) Konuşma becerisini geliştirmenin yolları B Doğru iletişim kurabilmek için gerekenler CEtkili konuşmanın iletişimdeki yeri D) Sözlü anlatımın hazırlık aşamaları E) Konuşmanın amacını belirlemenin önemi
2. 1. Türkiye'deki meraların aşırı ve düzensiz kullanımına
bağlı olarak meralardaki kaliteli bitki türleri yerine
zamanla düşük kaliteli, zararlı, hatta zehirli, yabanci of
karakterindeki bitki türleri gelişir.
II. Hayvan besleme açısından önemi olmayan istilacı
bitkilerin bir kısmı dikenli yapıları ile hayvanlarda
yaralanmalara yol açarken bir kısmı da bünyelerinde
bulundurdukları zehirli maddeler nedeni ile hayvanların
zehirlenmelerine neden olabilir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
Benzer Konulara yönelik farklı bakış açıları öne
sürerek konuyu detaylandırmaktadırlar.
B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu
vurgulamaktadırlar.
C) Aynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele
almaktadırlar.
D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler
sunmaktadırlar.
E) Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer
nedenlerle açıklamaktadırlar.
3
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. 1. Türkiye'deki meraların aşırı ve düzensiz kullanımına bağlı olarak meralardaki kaliteli bitki türleri yerine zamanla düşük kaliteli, zararlı, hatta zehirli, yabanci of karakterindeki bitki türleri gelişir. II. Hayvan besleme açısından önemi olmayan istilacı bitkilerin bir kısmı dikenli yapıları ile hayvanlarda yaralanmalara yol açarken bir kısmı da bünyelerinde bulundurdukları zehirli maddeler nedeni ile hayvanların zehirlenmelerine neden olabilir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Benzer Konulara yönelik farklı bakış açıları öne sürerek konuyu detaylandırmaktadırlar. B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vurgulamaktadırlar. C) Aynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almaktadırlar. D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sunmaktadırlar. E) Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer nedenlerle açıklamaktadırlar. 3
12.
Postmodern romanın çoğulcu bakış açısı, çatışmalar üze-
rine kurulu yapısı, Orhan Pamuk'un romanlarının temer
izlekleridir. Pamuk, romanlarında kendini tek yönlü bakış
açılarından uzak tutup çok sesli düşünüşlerin zenginliğine
bırakmaktadır. Onun için çekici olan şey, "bir yol seçmek
değil, galiba bütün yolları seçebileceği bir yerde olmaktır."
Yazar Orhan Pamuk, kendini bütün ön yargıların üzerinde
bir yere koyarak oradan meselelere göz atmakta ve eser-
lerini kurgulamaktadır.
Orhan Pamuk'un roman anlayışı ile ilgili aşağıdakiler-
den hangisi söylenebilir?
A) Değişen dünya değerlerinin içerisinde kendinden ve
kültüründen taviz vermeyen bir roman anlayışı geliştir-
mek
B) Popüler eğilimlerin etkisine kapılmadan içinde yetiştiği
edebî birikimleri yeniden keşfetmeye çalışmak
C) Modernizmin ortaya çıkardığı yaşayış ve düşünüş bi-
çimlerini özgün ve etkili bir şekilde eserlerine yansıt-
mak
D) Okura; geleneksel anlayışların dışında akılcı, demokra-
tik ve özgür bir dünyanın var olabileceğini kanıtlamak
E) Kesin tanımlardan kaçınarak romanın içinde insana ve
yaşama dair farklı bakış açıları geliştirilebileceğini orta-
ya koymak
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
12. Postmodern romanın çoğulcu bakış açısı, çatışmalar üze- rine kurulu yapısı, Orhan Pamuk'un romanlarının temer izlekleridir. Pamuk, romanlarında kendini tek yönlü bakış açılarından uzak tutup çok sesli düşünüşlerin zenginliğine bırakmaktadır. Onun için çekici olan şey, "bir yol seçmek değil, galiba bütün yolları seçebileceği bir yerde olmaktır." Yazar Orhan Pamuk, kendini bütün ön yargıların üzerinde bir yere koyarak oradan meselelere göz atmakta ve eser- lerini kurgulamaktadır. Orhan Pamuk'un roman anlayışı ile ilgili aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir? A) Değişen dünya değerlerinin içerisinde kendinden ve kültüründen taviz vermeyen bir roman anlayışı geliştir- mek B) Popüler eğilimlerin etkisine kapılmadan içinde yetiştiği edebî birikimleri yeniden keşfetmeye çalışmak C) Modernizmin ortaya çıkardığı yaşayış ve düşünüş bi- çimlerini özgün ve etkili bir şekilde eserlerine yansıt- mak D) Okura; geleneksel anlayışların dışında akılcı, demokra- tik ve özgür bir dünyanın var olabileceğini kanıtlamak E) Kesin tanımlardan kaçınarak romanın içinde insana ve yaşama dair farklı bakış açıları geliştirilebileceğini orta- ya koymak
ni
TÖF
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Deneme; hayatla sınanmış, tecrübe edilmiş, bedeli
ödenmiş bir yazı türüdür; ne anlattığından çok nasıl
anlatıldığına yani dilin nasıl inşa edildiğine ilişkin
incelikler gerektirir. Rastgele izlenimlerle yazılan
savruk metinlere "deneme" demek bu türe yapılan
en büyük kötülük. Üslupsuzluk bu türde kalmayı
neredeyse imkânsız kılmakta. Zira "deneme"
bir üslup inşası esasen. Tür olarak deneme, bir
Rönesans armağanı. Montaigne gibi kalemi ile
öznelliğin dibini de bulsa Bacon gibi nesnellik
kaygısını da öne çıkarsa işin bir ucunda bireyciliğin
doğuşu var. Deneme kelimesi ise Nurullah Ataç'tan
yadigâr. (Bu noktada Ataç'ın ismiyle aynı cümle
içinde yadigâr kelimesinin kullanılmış olmasına nasıl
da sinirleneceğini, küplere bineceğini gözünüzde
canlandırmanızı rica ediyorum.)
39. Bu parçadan yola çıkarak Nurullah Ataç ile ilgili
hangisi söylenebilir?
A) Denemeyi edebiyatımıza kazandırmıştır.
-B) Türkçenin kullanımı konusunda hassastır.
Montaigne'den örnek alarak eserler vermiştir.
D) Sadece deneme türünde eser vermiştir.
E) Denemelerinde üslup kaygısı ön plandadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ni TÖF 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Deneme; hayatla sınanmış, tecrübe edilmiş, bedeli ödenmiş bir yazı türüdür; ne anlattığından çok nasıl anlatıldığına yani dilin nasıl inşa edildiğine ilişkin incelikler gerektirir. Rastgele izlenimlerle yazılan savruk metinlere "deneme" demek bu türe yapılan en büyük kötülük. Üslupsuzluk bu türde kalmayı neredeyse imkânsız kılmakta. Zira "deneme" bir üslup inşası esasen. Tür olarak deneme, bir Rönesans armağanı. Montaigne gibi kalemi ile öznelliğin dibini de bulsa Bacon gibi nesnellik kaygısını da öne çıkarsa işin bir ucunda bireyciliğin doğuşu var. Deneme kelimesi ise Nurullah Ataç'tan yadigâr. (Bu noktada Ataç'ın ismiyle aynı cümle içinde yadigâr kelimesinin kullanılmış olmasına nasıl da sinirleneceğini, küplere bineceğini gözünüzde canlandırmanızı rica ediyorum.) 39. Bu parçadan yola çıkarak Nurullah Ataç ile ilgili hangisi söylenebilir? A) Denemeyi edebiyatımıza kazandırmıştır. -B) Türkçenin kullanımı konusunda hassastır. Montaigne'den örnek alarak eserler vermiştir. D) Sadece deneme türünde eser vermiştir. E) Denemelerinde üslup kaygısı ön plandadır.
Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi sahalar, kendi
özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Başlangıç-
ta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken
19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yön-
temlerini kullanarak tarih - edebiyat arasındaki ayrımı
inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu
ve düşüncelerinin, felsefî yaklaşımlarının ifadesi; ta-
rih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların
kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki
ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bun-
lardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür.
Bu parçadan tarih ve edebiyatla ilgili aşağıdaki-
lerden hangisi çıkarılamaz?
A) İki alanın da bağımsız birer disiplin oldukları
B) Tarihin eskiden edebiyatın kapsamında yer aldığı
C) 19. yüzyıl başından itibaren her iki alanın bilimsel
yöntemlerle ayrıldığı
D) Tarih kitaplarının, edebî eserler vasıtasıyla değer-
lendirilmesi gerektiği
E) Her iki disiplinin daima etkileşim içinde olduğu
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Edebiyat, tarih, felsefe ve sosyoloji gibi sahalar, kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir. Başlangıç- ta tarih, edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken 19. yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yön- temlerini kullanarak tarih - edebiyat arasındaki ayrımı inşa ettikleri görülür. Böylece edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerinin, felsefî yaklaşımlarının ifadesi; ta- rih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır. Ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki, her zaman aktif kalmaya devam eder. Zira bun- lardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür. Bu parçadan tarih ve edebiyatla ilgili aşağıdaki- lerden hangisi çıkarılamaz? A) İki alanın da bağımsız birer disiplin oldukları B) Tarihin eskiden edebiyatın kapsamında yer aldığı C) 19. yüzyıl başından itibaren her iki alanın bilimsel yöntemlerle ayrıldığı D) Tarih kitaplarının, edebî eserler vasıtasıyla değer- lendirilmesi gerektiği E) Her iki disiplinin daima etkileşim içinde olduğu
34. Kahramanlarına
hâkim olan bir yazar değilim ge-
nellikle, onlara zaman zaman hâkim oluyorum ama
asla onları esir almıyorum. Bu nedenle romanlarım-
dan birçoğu herhangi bir kahramanın kendi kendini
büyütmesi sonucu yön değiştirmiş, bambaşka bir
yapıya ulaşmıştır. Kahramanlarımın kulu kölesi ol-
mam, çoğu zaman onları özgür bırakırım. Başka
türlüsü olmaz zaten, roman sanatı aklın menzilinde
yapılan bir şey değildir. Aklın menzilinde masa ya-
pılır ancak, makine yapılır, ayakkabı yapılır.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi-
ne ulaşılabilir?
A Yazar, romanlarının kahramanlarını her zaman
özgür kılmıştır.
B) Aklın çevresinde yaratılan sanat eseri, kahra-
manının esiri olamaz.
C) Yazar, hiçbir zaman eserlerinin kahramanları-
na hâkim olmamıştır.
D) Yazarın diğer yazarlardan ayrılan en önemli
yanı, kahramanlarının nitelikleridir.
E) Yazar, yarattığı kahramanlarına yönelik yön-
lendirici bir tavır takınmamıştır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
34. Kahramanlarına hâkim olan bir yazar değilim ge- nellikle, onlara zaman zaman hâkim oluyorum ama asla onları esir almıyorum. Bu nedenle romanlarım- dan birçoğu herhangi bir kahramanın kendi kendini büyütmesi sonucu yön değiştirmiş, bambaşka bir yapıya ulaşmıştır. Kahramanlarımın kulu kölesi ol- mam, çoğu zaman onları özgür bırakırım. Başka türlüsü olmaz zaten, roman sanatı aklın menzilinde yapılan bir şey değildir. Aklın menzilinde masa ya- pılır ancak, makine yapılır, ayakkabı yapılır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisi- ne ulaşılabilir? A Yazar, romanlarının kahramanlarını her zaman özgür kılmıştır. B) Aklın çevresinde yaratılan sanat eseri, kahra- manının esiri olamaz. C) Yazar, hiçbir zaman eserlerinin kahramanları- na hâkim olmamıştır. D) Yazarın diğer yazarlardan ayrılan en önemli yanı, kahramanlarının nitelikleridir. E) Yazar, yarattığı kahramanlarına yönelik yön- lendirici bir tavır takınmamıştır.
VAMISE TÜRKÇE
15-16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Günümüzdeki kişisel gelişimin her türlüsüne külliyen karşıyım. Bugünkü
kişisel gelişim anlayışı; içinde düşünsel bir derinlik olmayan, felsefi bir
zemini bulunmayan, kerameti kendinden menkul bir bencillik eğitimi.
İnsanlara ben demeyi öğretmek marifet değildir, insan denen varlık
zaten doğası gereği ben demeye meyillidir, insana yararlı olan "biz"
demeyi öğretmektir. Bizim toplumumuzda mahalle baskısı vardır.
İnsanlar benlik edinmekte güçlük çekerler, çoğu zaman kendileri-
ne biçilen role itaat etmek zorundadırlar, dolayısıyla biraz içlerine
kapanıktırlar. Modern görünen ailelerde de genelikle böyledir. Bu
nedenle insanlar kendini sev, kendini önemse tarzı önerilere çılgınca
koşuyor.
15. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi
beklenemez?
A) Kişisel gelişim anlayışının etraflica ele alınıp incelenmesi ve
doğru bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
B Insanlara bencilliği aşılayan kişisel gelişim öğretilerini tasvip et-
miyorum.
C) Modern toplumlarda kişisel gelişim öğretilerine fazla gerek kalma-
dığı gözlemlenmektedir.
DAiledeki bireylerin saygı ve hoşgörüyü düstur edinmesi lüzum-
ludur.
E) Kişisel gelişimin oturmuş bir düşünce sistemiyle ilişkisi yoktur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
VAMISE TÜRKÇE 15-16. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Günümüzdeki kişisel gelişimin her türlüsüne külliyen karşıyım. Bugünkü kişisel gelişim anlayışı; içinde düşünsel bir derinlik olmayan, felsefi bir zemini bulunmayan, kerameti kendinden menkul bir bencillik eğitimi. İnsanlara ben demeyi öğretmek marifet değildir, insan denen varlık zaten doğası gereği ben demeye meyillidir, insana yararlı olan "biz" demeyi öğretmektir. Bizim toplumumuzda mahalle baskısı vardır. İnsanlar benlik edinmekte güçlük çekerler, çoğu zaman kendileri- ne biçilen role itaat etmek zorundadırlar, dolayısıyla biraz içlerine kapanıktırlar. Modern görünen ailelerde de genelikle böyledir. Bu nedenle insanlar kendini sev, kendini önemse tarzı önerilere çılgınca koşuyor. 15. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Kişisel gelişim anlayışının etraflica ele alınıp incelenmesi ve doğru bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. B Insanlara bencilliği aşılayan kişisel gelişim öğretilerini tasvip et- miyorum. C) Modern toplumlarda kişisel gelişim öğretilerine fazla gerek kalma- dığı gözlemlenmektedir. DAiledeki bireylerin saygı ve hoşgörüyü düstur edinmesi lüzum- ludur. E) Kişisel gelişimin oturmuş bir düşünce sistemiyle ilişkisi yoktur.
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sanat üzerine düşünme ve bunları uygulama, başlangıç
noktasında birtakım kusurları ve tereddütleri beraberinde
getirmiştir. Hem şekilde hem konuda eskiden oldukça fark-
li ve değişmeye yönelik hamlelerin, şiir kültürünü yine eski
edebiyattan alan bu sanatçılarda bocalama yarattığı bir ger-
çektir. Kendi içlerinde zaman zaman düştükleri çelişkiler ve
ikili özellikler hep bundandır. İşte bu gerçek, onların yenilik
yolunda hızlı ve kesin bir sonuç almalarını engellemiştir. As-
linda onlardan daha fazlasını beklemek de aşırı iyimserlik
olurdu. Çünkü onlar, bir anlamda eskiyi hırpalama, eski şiir
geleneğini temelden sarsma gayreti peşinde koşmuşlar ve
bunu izleyerek yeni adımlar atma yoluna gitmişlerdir.
37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi
sanatçıların bocalamaya düşmesinin nedenidir?
A) Eski edebiyatla yetişen sanatçıların biçimde ve
özde yenilenmek istemesi
B) Farklı türde eserlerin ortaya konmak istenmesi
C) Eski edebiyatı yok etme çabasının baskın gelmesi
D) Sanatçılardan beklenenin, onların düzeyinin üze-
rinde olması
E) Eski edebiyatı her anlamda değerli kılıp gündem-
de tutma çabası
38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılabilir?
A) Tyi sanatçı, geçmişi de var olanı da var olacak olanı
da hesaba katarak edebi ürün verme peşinde koşa-
rak okuyucuyu etkilemeye çalışır.
E
B) Sanatın ortaya çıkmaya çalıştığı her dönemde sa-
natçı, farklılığı ortaya koyma aşamasında kendi için-
de çatışarak karmaşaya düşmüştür.
L
AYDIN YAYINLARI
C) Eski edebiyat ve yeni edebiyat çatışması bütün dö-
nemlerde kendini gösterse de kazanan daima yeni
edebiyat tarzı olur.
D) Sanatçılar bir fikir akımı ortaya koyarken karşısında-
kilerle çatışmaya düşer.
AYDIN YAYINLARI
C
C
E) Yeni edebiyat sanatçıları, zihnen yeni edebiyat kül-
turü oluşturabilirken bunu eserlerine yansıtamaz.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sanat üzerine düşünme ve bunları uygulama, başlangıç noktasında birtakım kusurları ve tereddütleri beraberinde getirmiştir. Hem şekilde hem konuda eskiden oldukça fark- li ve değişmeye yönelik hamlelerin, şiir kültürünü yine eski edebiyattan alan bu sanatçılarda bocalama yarattığı bir ger- çektir. Kendi içlerinde zaman zaman düştükleri çelişkiler ve ikili özellikler hep bundandır. İşte bu gerçek, onların yenilik yolunda hızlı ve kesin bir sonuç almalarını engellemiştir. As- linda onlardan daha fazlasını beklemek de aşırı iyimserlik olurdu. Çünkü onlar, bir anlamda eskiyi hırpalama, eski şiir geleneğini temelden sarsma gayreti peşinde koşmuşlar ve bunu izleyerek yeni adımlar atma yoluna gitmişlerdir. 37. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi sanatçıların bocalamaya düşmesinin nedenidir? A) Eski edebiyatla yetişen sanatçıların biçimde ve özde yenilenmek istemesi B) Farklı türde eserlerin ortaya konmak istenmesi C) Eski edebiyatı yok etme çabasının baskın gelmesi D) Sanatçılardan beklenenin, onların düzeyinin üze- rinde olması E) Eski edebiyatı her anlamda değerli kılıp gündem- de tutma çabası 38. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Tyi sanatçı, geçmişi de var olanı da var olacak olanı da hesaba katarak edebi ürün verme peşinde koşa- rak okuyucuyu etkilemeye çalışır. E B) Sanatın ortaya çıkmaya çalıştığı her dönemde sa- natçı, farklılığı ortaya koyma aşamasında kendi için- de çatışarak karmaşaya düşmüştür. L AYDIN YAYINLARI C) Eski edebiyat ve yeni edebiyat çatışması bütün dö- nemlerde kendini gösterse de kazanan daima yeni edebiyat tarzı olur. D) Sanatçılar bir fikir akımı ortaya koyarken karşısında- kilerle çatışmaya düşer. AYDIN YAYINLARI C C E) Yeni edebiyat sanatçıları, zihnen yeni edebiyat kül- turü oluşturabilirken bunu eserlerine yansıtamaz.
22. Kafka, sevdiğim yazarların başında gelir; onu ken-
di akrabam gibi görürüm. Hatta zaman zaman
"Kafka halamın oğludur." diye şaka yaparım. Dün-
yayı ve hayatı algılama şeklimizde belki bir akra-
balık vardır ama Kafka'yla üslubumuz birbirine hiç
benzemez. Onun dili bir çeşit telgraf dilidir zaten.
Kafka benzetmesine gelince bu beni sevindirmi-
yor. Bu benzetme beni üzmüyor da. Tam tarafsız
bir durum... Bir şeyi başka bir şeye benzeterek
tanımlama ihtiyacının sonuçları galiba bu Kafka
benzetmesi. Ayrıca söz buradan açılmışken şunu
da belirtmek isterim ki Kafka gibi yazmayı hiç dü-
şünmedim. Bir yazarın Kafka gibi yazmaya çalış-
ması hiç kuşkusuz çok komik olur. Aynı zamanda
da trajik... Yeryüzüne bir Kafka yeter.
Bu parçanın yazarının "Kafka'ya yönelik görüş-
leri" için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A Yazarlık açısından Kafka'yı örnek almamaktadır.
B Bir yazarın başka bir yazara benzetilmesini
doğru ve uygun bulmamaktadır.
C) Biçem açısından Kafka ile kendisinin ortak bir
noktasının kesinlikle olmadığını düşünür.
Kafka'ya benzetilmesine karşı ne olumlu ne de
olumsuz duygular beslemektedir.
E) Yaşamı idrak etme açısından kendisini Kaf-
ka'ya yakın hisseder.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
22. Kafka, sevdiğim yazarların başında gelir; onu ken- di akrabam gibi görürüm. Hatta zaman zaman "Kafka halamın oğludur." diye şaka yaparım. Dün- yayı ve hayatı algılama şeklimizde belki bir akra- balık vardır ama Kafka'yla üslubumuz birbirine hiç benzemez. Onun dili bir çeşit telgraf dilidir zaten. Kafka benzetmesine gelince bu beni sevindirmi- yor. Bu benzetme beni üzmüyor da. Tam tarafsız bir durum... Bir şeyi başka bir şeye benzeterek tanımlama ihtiyacının sonuçları galiba bu Kafka benzetmesi. Ayrıca söz buradan açılmışken şunu da belirtmek isterim ki Kafka gibi yazmayı hiç dü- şünmedim. Bir yazarın Kafka gibi yazmaya çalış- ması hiç kuşkusuz çok komik olur. Aynı zamanda da trajik... Yeryüzüne bir Kafka yeter. Bu parçanın yazarının "Kafka'ya yönelik görüş- leri" için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A Yazarlık açısından Kafka'yı örnek almamaktadır. B Bir yazarın başka bir yazara benzetilmesini doğru ve uygun bulmamaktadır. C) Biçem açısından Kafka ile kendisinin ortak bir noktasının kesinlikle olmadığını düşünür. Kafka'ya benzetilmesine karşı ne olumlu ne de olumsuz duygular beslemektedir. E) Yaşamı idrak etme açısından kendisini Kaf- ka'ya yakın hisseder.
17-18, soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Eczacıbaşı Vakfı'nın 1978'de kurulmasıyla hemen çalış-
malarına başlanan Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi'nin,
yıllarca süren çabalar sonucu 1997 yılında ilk baskısı ya-
pılmış ve sanat çevrelerinde büyük heyecan yaratmıştı.
Bazıları, 250 kadar saygın araştırmacının özgün olarak
yazdığı, bazıları ise uluslararası kaynaklardan derlenmiş
4.400 maddeden oluşan üç ciltlik ansiklopedi; resim,
heykel ve mimarlık üzerine bu kapsamda hazırlanmış
ilk özgün Türkçe kaynak niteliğindeydi. Yayımlanması-
nın üzerinden geçen on yılı aşkın sürede benzersizliğini
koruyan eser; yeniden gözden geçirilerek, madde sayısı
artırılarak ve Bülent Erkmen'in yepyeni dizaynıyla tekrar
basıldı. Resim, heykel ve mimarlığın yanı sıra arkeoloji,
ciltçilik, dokuma, endüstri tasarımı, fotoğrafçılık, grafik
tasarım, halı, hat, karikatür, minyatür, mühür, onarım ve
koruma, prehistorya, seramik, sikke, tiyatro-sahne tasa-
rim ve kostüm gibi genel konuların, uzmanları tarafından
ayrıntılı olarak ele alındığı ansiklopedi; özellikle sanat ve
arkeoloji alanındaki yeni gelişmelerle zenginleştirildi.
18. Bu parçaya göre Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi'nin
birinci ve ikinci baskılarını inceleyen bir araştırmacı
eserin;
I. tasarım,
II. oluşturulma yöntemi,
III. içerik
özelliklerinden hangilerinin farklı olduğunu söyleye-
bilir?
A) Yalnız
B) I ve III
D) II ve III
C) Yalnız 11
E) Yalnız III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
17-18, soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Eczacıbaşı Vakfı'nın 1978'de kurulmasıyla hemen çalış- malarına başlanan Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi'nin, yıllarca süren çabalar sonucu 1997 yılında ilk baskısı ya- pılmış ve sanat çevrelerinde büyük heyecan yaratmıştı. Bazıları, 250 kadar saygın araştırmacının özgün olarak yazdığı, bazıları ise uluslararası kaynaklardan derlenmiş 4.400 maddeden oluşan üç ciltlik ansiklopedi; resim, heykel ve mimarlık üzerine bu kapsamda hazırlanmış ilk özgün Türkçe kaynak niteliğindeydi. Yayımlanması- nın üzerinden geçen on yılı aşkın sürede benzersizliğini koruyan eser; yeniden gözden geçirilerek, madde sayısı artırılarak ve Bülent Erkmen'in yepyeni dizaynıyla tekrar basıldı. Resim, heykel ve mimarlığın yanı sıra arkeoloji, ciltçilik, dokuma, endüstri tasarımı, fotoğrafçılık, grafik tasarım, halı, hat, karikatür, minyatür, mühür, onarım ve koruma, prehistorya, seramik, sikke, tiyatro-sahne tasa- rim ve kostüm gibi genel konuların, uzmanları tarafından ayrıntılı olarak ele alındığı ansiklopedi; özellikle sanat ve arkeoloji alanındaki yeni gelişmelerle zenginleştirildi. 18. Bu parçaya göre Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi'nin birinci ve ikinci baskılarını inceleyen bir araştırmacı eserin; I. tasarım, II. oluşturulma yöntemi, III. içerik özelliklerinden hangilerinin farklı olduğunu söyleye- bilir? A) Yalnız B) I ve III D) II ve III C) Yalnız 11 E) Yalnız III