Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Türkçe 29. Bilge bir gezgin hakkında bir hikâye vardır. Bilge; ka- ranlık ve fırtınalı bir havada, dibinde olgun buğdaylar- la kaplı küçük bir tarla olan büyük bir vadiden aşağı yürüyormuş, Yabani otların arasında ve karanlık göğün altında, rüzgârın usulca dalgalandırdığı kare şeklinde bir parıltı oluşturuyormuş tarla. Gezgin, ağır adımlarla yürürken bu güzel görüntünün tadını çıkarıyormuş. Çok geçmeden, yorucu bir günün ardından başı önde evi- ne dönen bir çiftçiyle karşılaşmış ve adamı durdurup kolunu sıkarak içten bir sesle, "Teşekkür ederim." de- miş. Çiftçi hafifçe irkilip "Sana verecek hiçbir şeyim yok zavallı adam!" diye karşılık vermiş. Bunun üstüne yaşlı gezgin yumuşak bir sesle, "Bir şeyler verdirtmek için teşekkür etmedim sana, zaten her şeyi vermiş ol- duğun için teşekkür ettim. Şu buğday tarlasıyla çocu- ğun gibi ilgilenmişsin, o da senin emeğinle kavuşmuş bugünkü güzelliğine. Şimdiyse sadece bir buğday ta- nesi ne kadar eder, ona bakıyorsun. Bense yürürken yol boyunca beslendim o tarlanın altın sarısıyla." diye- rek tebessüm etmiş. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) İnsanların doğayla kurduğu ilişkinin zaman içeri- sinde farklılaştığına B) Bireysel yaratım için tek başına yürümenin en iyi seçenek olduğuna C) İnsanın yürürken yalnız olmadığı, doğadaki varlık- ların ona eşlik ettiğine D) Bireylerin kendini gerçekleştirmesinde hayal gücü- nün etkili olduğuna E) Yürüme eyleminde seçilen zamanın yadsınamaz bir etkisi bulunduğuna

ce: n- ar de an ak er u si A Türkçe 25. Ruh sağlığı yerinde olan kişiler, yaşıyor olmaktan ötü- rü mutludurlar ve yaşam sevinci duyarlar. Kendilerine biçtikleri değeri, sağladıkları başarılara göre ya da baş- kalarının kendileriyle ilgili olarak ne düşündüğüne gö- re ölçmezler. Kendilerini herhangi bir dış koşula bağlı olarak değil, koşulsuz olarak kabul ederler ve kendile- rini "derecelendirme"ye kalkmazlar. Sürekli olarak ken- dilerini kanıtlamaya çalışmaktansa yaşamdan ve ya- şadıklarından sevinç duymayı öğrenmişlerdir. I. Bütün çabalarını, önündekileri geçmek için sarf edenler Jedn II. Arkadaşlarından herhangi bir konuda geride kaldı- ğı için üzüntü yaşayanlar + III. Yaşamında edindikleriyle memnun olmayı bilen ve mutluluğu kendinde arayanlar - Bu parçaya göre yukarıdakilerden hangileri ruh sağ- ligi yerinde olan kişilere örnek gösterilebilir? A) Yalnız B) Yalnız II D) I vel C)Yalnız III E) I ve III 26. Sembolik etkilesimcilik terimi ilk olarak 27.

1. Çağımızda özgürlük konusu hemen herkesi yakından ilgilendiren, düşündüren ve elbette sanata da izler düşüren bir kavramdır. Fakat özgürlük konusuna eğilen insanlar bu kavramı irdelerken sorumluluk meselesine pek yanaşmamaktadır. Sanatçı, sanatını ortaya koyarken sorumluluklarından uzak kaldıkça ne kendisi ne de onun hitap ettiği kitle hakiki özgürlüğe ulaşabilmektedir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Özgürlük ve sorumluluk kavramları son yılların vazgeçilemeyen popüler kavramlarındandır. B) Özgürlük kavramı ile sorumluluk kavramı arasında yadsınama- cak bir doğru orantı mevcuttur. CÖzgürlük kavramını incelerken onu, sorumluluk kavramından ötelemek gerekmektedir. DYSanatçı okur kitlesine karşı sorumluluklarını yerine getirirken üslup özgünlüğünden ödün vermek zorundadır. E) Özgürlük kavramı tüm insanlığı ilgilendirmektedir fakat sanat- çının sorumluluklarıyla çelişmektedir. ******** 3.

Türkçe 32. Biliyoruz ki dünyada çirkin, kaba, hoşa gitmeyen şey- ler, haksız olaylar vardır. Sanat eserinin zevk vermesi beklendiğine göre, bu hoşa gitmeyen şeyleri atması ve yalnız hoş olanı seçmesi doğru olur. Şairlerin, yazarların bahsettikleri nehirler, kırlar, mis kokulu çiçekler dünyada bulamayacağımız kadar güzeldir. "Tabiatın dünyası pi- rinçtendir, şairlerinki altından." diyor bir Rönesans yazarı. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Sanatçı, güzel olanı işleyip kıymetlendirendir. B) Sanatçı, dış dünyayı olduğu gibi yansıtandır C) Sanat sadece tabiatın bir taklidinden ibarettir. D) Dünyadaki her şey sanatın konusu olabilir E) Sıradan şeyler sanatçının elinde değer kazanır. ip

A 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir genç gelip Andre Gide'e "Sizce yazar olmalı mıyım?" diye sorar. "Olmayabiliyorsanız olmayın." diye yanıtlar Gide. Yerinde bir cevap. Çünkü yazmaktan başka çaresi olmayan kişilerdir büyük yazarlar. Başka türlüsü mümkün değildir onlar için. Bu, iddialı bir yargı gibi görünebilir. Fakat iddialı olmayacaksanız sizi okumak için bir nedenimiz de olmaz. Bunun için de tam bir farkındalıkla yaptığımız işle hemhâl olmayı öğrenmeliyiz. Bunun yolu da bana kalırsa yazarı kenara çekmekten geçiyor. Yazar, olması gereken yeri bilmeli ve eseri serbest bırakmalıdır çünkü ancak serbest kalan bir eser yaşayabilir. 37. Bu parçadan kesin olarak çıkarılacak yargı aşağıdakilerden hangisidir? A) Gençler için büyük yazar olmanın yolu, büyük yazarların tavsiyelerini dikkate almaktan geçmektedir. B) Sanat adamının başarılı olmasını sağlayan, aksi yöndeki görüşlere rağmen yazmaktan vazgeçmemesidir. C) Yazarın eserle ilişkisi, eserin zihninde belirdiği ilk anda başlar; yayımlanmasıyla birlikte sona erer. D) Eserin içten geldiği gibi yazılması, kolay okunurluğu sağlasa da derin düşünceden yoksun kalmasına yol açabilir. E) Yazma isteklerinin önüne geçebilenler, büyük yazarlarla yazı arasındaki ilişkiden yoksundurlar. 39

3. İstanbul 4 Mart 1987'de bir gün sonra düşecek "baharın müjdesici" cemreyi beklerken kara teslim oldu. Saatte 80 kilometreye çıkan rüzgâr, devasa bir kar fırtınası oluştur- muştu. Çınar ağaçları devriliyor, sokaklar yığılan karlardan geçilmez hâle geliyordu. Karadeniz'de bir koster battı, iki denizci kayboldu. Şehrin elektrik ve telefon şebekesi çök- müştü. Ömerli Barajı'ndaki pompalar da arızalanınca kent susuz kaldı. İstanbul'un çevre illerle bağlantısı kesilmişti... Bu parça aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanırsa İstan- bul'da yaşananlar bir olgu olarak özetlenmiş olur? A) Yaşananların neden bu kadar etkili olduğu anlaşılamadı. B) İstanbul'da hayat durma noktasına geldi. C) İstanbullular, yaşanan felâketlerin geçmesini bekledi. D) Sorunların giderilmesi için çözüm yolları aranmaya baş- ladı. EV İstanbul'un daha öncede böyle felâketler yaşadığı hatır- landı.

1-İçimde bir his var geceden kalma 2-Üstünde gidiyorum sanki uçan bir halının. 3-Söylenmemiş sözlerin esiriyim. 4-Düşünüyorum her gece yaşadıklarımızı. 2-Numaralanmış dizelerin hangilerinde hem çekimli eylem hem de eylemsi vardır? 1-2 B)2-3 C)1-4 D)2-4

Bilinen en eski ormanın fosilleri New York'taki bir taş ocağında keşfedildi. 386 milyon yıllık bu fosilleri incelemek bize Dünya ikliminin zaman içinde nasıl değiştiği hakkında daha fazla şey öğretebilir. New York Eyalet Müzesi'nden Charles Ver Straeten, New York'un Catskills bölgesindeki Cairo kenti yakınlarında bulunan fosilleri 2008 yılında keşfetti. Ormanda üç ağaç türü bulundu. Bunlardan biri, uzun köklerle karakterize edilen Archaeopteris cinsinin bir üyesidir. Bu tür, 12 metreye kadar uzanan köklere sahiptir. Bu ağaçlar, moderpigne yapraklı ağaçlara benzeyen ve düz yeşil yapraklán geliştiği bilinen ilk türlerdir. Oxford Universitesinden Sandy Hetherington "Fosilleri incelemek bize modern iklim değişikliği konusunda yardımcı olabilir. Geçmişte bunun nasıl gerçekleştiğini anlamak, gelecekte iklim değişikliği ve ormansızlaşma konusunda ne olacağını tahmin etmek için çok önemli." diyor. Araştırmacılar bu ağaçların dünya üzerindeki yaşamın gelişiminde önemli bir rol oynadığını ve gezegeni serinlettiğini düşünüyor Ayrıca bu ağaçlanın atmosferdeki karbondioksidi giderici etkileri olduğunu da ileri sürüyor. B 36. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebili CE Fosillerden edinilen bilgiler ışığında ormanlarımızı kurtarmak için önlemler alınmıştır. 6) Ağaçlanın yaşadığı dönemde büyük bir buzul çözülmesi görülmüştür. C) Ağaçlar o dönemde karbondioksit gazının etkisiyle fosilleşmiştir. D) Bulunan fosiller, dünyanın geleceğiyle ilgili öngörülere olanak sağlamıştır. Araştırmacılar bu keşiften sonra çalışmalarını derinleştirmişlerdir.

5. İtilaf Devletleri, Paris Barış Konferansı'ndan önce, Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasının hemen ardından antlaşmanın 7. maddesine da- yanarak işgallere başlamışlardı. İtilaf Devletleri bir yandan işgal ettikleri yerleri genişletirken, diğer yandan da Anadolu ve Trakya'da bağımsızlık elde etme emeliyle harekete geçen azınlıkları kışkırtıyor ve kullanıyorlardı. İstanbul Hükümeti'nin işgallere engel olamadığı bir ortamda, doğup büyüdükleri toprakların ellerinden alınarak başkalarına verilmek istendiğini gören halk silahlı direniş hareketi ile be- raber örgütlenmeye de başladı. Paragrafa göre Türk Milleti'nin aşağıdakilerden hangisini gerçekleştirdiği söylenemez? A) Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyetlerini kurduğu B) Kuvay-i Millîye adı altında askerî kurumlar oluş- turduğu WDO C) İşgaller karşısında halkın bilinçlenmesi için ça- lışmalar başlattığı D) İtilaf Devletleri'nin yanı sıra azınlıklarla da mü- cadele ettiği E) Güçlü bir devletin manda ve himayesini istediği

Türkçe 3. (1) Cadı Çarpıyor önemli bir tartışma yanıtı. (II) Hüseyin Rah- pumi, son eserlerinin çapsızlığını ileri sürenlere verip veriştirmiş. (III) Dönem, Birinci Dünya Savaşı öncesidir. (IV) Rübab dergi- sinde Cadi'nin hayli cılız bir polisiye roman olduğu gençlerce kaleme getirilmiş. (V) Hüseyin Rahmi, bu duruma üzülen oku- ru "Mevhibe Ziya Hanımefendi"ye mektup yazıyor. (VI) Daha doğrusu bir mektubun ardında kendisini olumsuz yönde eleş- tirenleri yanıtlıyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde Cadi Çarpıyor adlı eserin hem türü hem de içeriği hakkında bil- gi vardır? A) II B) III C) IV D) V E) VI

O D O S Y A Y 13. "Roman" terimi, Roma İmparatorluğu içindeki halkların kullandığı bozulmuş Lâtinceye verilen addır. Bu bozuk Lâtince ile yazılan ilk destan ve halk öykülerine roman denmiştir. Bu terim, son- radan belli bir edebî türün adı olmuştur. Uzun bir anlatıma dayalı edebiyat türlerinden biri olan roman; olayları yer, zaman ve şahıs kadrosu bütünlüğü ve uyumu içinde anlatır. Roman, oku- yucuyu çekebilecek nitelikte merak unsurları içerir ve hem bir gerçekliğin hem de düş gücü- nün ürünüdür. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı bulunmamaktadır? A) Roman sözcüğünün kökeni nerelere da- yanmaktadır? B) Bir edebî tür olarak roman nasıl doğmuş- tur? C) Romanda anlatılan olaylar nasıl ele alın- maktadır? Romanlar sadece hayal gücünün ürünleri midir? Her romancının uyması gereken kurallar var mıdır?

PARAGRAFTA KONU ANA DÜŞÜNCE 13. Sipariş şarkı yapamıyorum. Bugün beste yapacağım diye kendimi şartladığım an, bu mümkün olmuyor. İlham kapımı çalıyor, "Hoş geldin!" deyip bestemi yapıyorum. Bir olaydan etkilenip yazıyorum, gecesi gündüzü belli olmuyor. Bir ay hiçbir şey yazamıyorum ama bazen bir günde beş tane de yazıyorum. Arabada bile yazarım. Melodi gelir, arabayı kenara çeker, besteyi yaparım. Biri yanımda "Ben birini çok sevdim." der, ağlar, etkilenirim. Kendimi onun yerine koyar, yaşar, yazarım. Bu parçada anlatılanlar, beste yapmakla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine bir örnek oluşturur? A) Bestelerin, ilhamın geldiği şarta göre farklılık gösterdiğine B) Bir durumda gelen ilhamın başka bir durumda gelmeyebileceğine C) Sipariş üzerine yapılanlarının kalıcı olmadığına Di Şarkıların tema'sının birbirinden çok farklı olabileceğine E) İlhamın ne zaman, nerede geleceğinin belli olmadığına 14. 2012'de söylediği "Barcelona'ya asla gitmem. Eğer kendinizi Madridli hissediyorsanız o takıma gidemezseniz." cümleleri kendisine hatırlatılan Nikola

UNIT 14 ve 15. soruları bu parçaya göre çözünüz. (1) Günlük yaşamanızda kendinizi söz söyleme sanatına hazırlayabilmek için, düşüncelerinizi, duygularınızı, izlenimlerinizi zihninizde tasar- layarak söz söyleme kolaylığını kazanmak için çaba harcamalısınız. (II) Herhangi bir konuyu, bir olayı, bir işi düşünüp zihninizde planlayarak düzgün cümleler ile anlatmaya alışmalısınız. (III) Birçok durumu imgeleyip, bunların topluluk kar- şısında size ne gibi olanaklar sağlayabileceğini gözünüzün önüne getirmelisiniz. (IV) Sadece belleğinizi çalıştırarak geliştirmek size yetmez. (V) Çalışırken kendiniz ile baş başa kalıp hazır- lık yapmanız gereklidir. (VI) Böylece odanızda veya açık havada, söylemek istediğiniz sözleri tekrarlayıp cümlelerin düzenli olmasına çaba harcayarak söz söyleme kolaylığını kendinizde yaratmaya çalışınız. (VII) Bu harcadığınız çaba boşa gitmeyip tekrarladığınız sözler belleğinize yerleşmiş olur. (Söz ve Diksiyon Sanatı - Nüzhet Şenbay - 7.sayfa/ Yapı Kredi Yayınları) 14. Bu parçada konuşma yapmaya hazırlananlar için aşağıdakilerden hangisi önerilmemiştir? Konu hâkimiyetinin getireceği avantajları düşünmek B) Dış etkilerden olabildiğince uzak durmak C) Düşünmeyle yetinmeyip eyleme geçmek D) Bol bol tekrar yapmak E) Konuyu önce zihinde tasarlamak L O D C

5. Yoğun egzersizler sırasında bazı kas dokularının fazla- ca zorlanmasıyla hücre zedelenmeleri ve inflamasyon (yangı) oluşumu sıklıkla karşılaşılan durumlardan. Bu durumlarda buz banyosunun yarattığı düşük ısı ve uyguladığı basınçla hasarlı bölgedeki kan damarları büzülür. Bu sayede bölgeye yığılmaya başlayan akın- tının önü kesilir ve hasarlı alandan uzaklaştırılması gereken laktik asit gibi maddelere de yol açılır. Böylece doku yıkımı ve şişlik miktarı azalır. ● ● Bir araştırma grubu, ağırlık kaldırma gibi kuvvet odaklı egzersizler yapan sporcuların düzenli buz banyosu yapmalarının devam eden süreçte performanslarına etkisini inceledi. Araştırmacılar, buz banyosunun kas hücreleri için gerekli proteini sentezleme işlemini sek- teye uğrattığını saptadı. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Farklı olguların benzer sonuçlarının olduğunu göster- mektedirler. B) Aynı düşünceyi desteklemeye yönelik farklı örnekler sunmaktadırlar. C) Aynı olgunun karşıt sonuçlarının olduğunu ortaya koy- maktadırlar. D) Farklı görüşlerin ortaya çıkmasında varsayımların etkili olduğunu vurgulamaktadırlar. E) Benzer sonuçların benzer nedenlerle meydana geldiği- ni açıklamaktadırlar. belbisbigegs abnimentalne managisque

6. Okumuş olmayı, kitaplar devirmeyi yalnız bilgiç- lik, caka ve başkalarını küçümseme gibi olumsuz davranışlar için bir araç sayanlara şaşmamak el- den gelmez. İşe yaramayan bilgi, ha kitaplarda ol- muş, ha kafalarda, ne ayrımı var ki? Kimi insanlar davranışlarından çok, bilgili olmaya önem verirler. Davranışları beslemeyen bilgi ise, bence özüm- senmemiş bir besin maddesi gibidir. Böylece sindi- rilmemiş, kana cana katışmamış, besin maddele- rinin ağırlık olmaktan, yük olmaktan öte ne anlamı var? 7 Bu parçada vurgulanan düşünce, aşağıdakiler- den hangisidir? A) Yaşamımıza kattığımız, davranışlarımıza sindi- rebildiğimiz bilgiler yük olmaktan çıkıp yaşam- sal bir değer kazanır. B) Edindiğimiz bilgiler, daha doğru ve anlamlı ya- şamamızı sağlamalı ve toplumsal kimliğimizi süslemelidir. C) "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” sözü bilgili insanları yüceltmek içindir. D) Kitapları birer bellek yüküne çevirmemeliyiz günkü kitapsız bir yaşam düşünülemez. E) Bilgili olmak, toplumun ilgi ve beğenisini kazan- manın en emin yoludur. B Fasikül Ya

2. İnsanlar pek çok özelliklerini kalıtım yoluyla ebeveynlerin- den alır. Bu özelliklerin arasında vücut biçimi ve ağırlığı da vardır. Dolayısıyla çağımızın en önemli sorunlarından biri olan obezitenin temelinde de genetik etkenlerin yattı- ğı söylenebilir. Bilimsel çalışmalar 100'ün üzerinde genin vücut yapısını belirlemede etkin rol oynadığını gösteriyor. Ancak bir insanın dış görünümü sadece genler tarafından belirlenemez. Vücutta hangi genlerin etkin rol oynayacağı çevresel etkenlere bağlı olarak değişir. Özellikle son 20- 30 yılda dünya genelinde aşırı kilolu insanların sayısında görülen artışın sebebinin de daha çok çevresel etkenler olduğu söylenebilir. Insanların geçmişe göre daha sağlık- sız bir biçimde beslenmeleri ve daha az enerji harcamaları giderek daha kilolu hâle gelmelerine neden oluyor. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Obezitenin temel nedeni genetik faktörlerdir. B) Vücut yapısını belirleyen birden fazla etken vardır. C) İnsanların obez olmalarında çevrelerinin de etkisi vardır. D) Beslenme şekli insanların obeziteye yakalanmalarına neden olmaktadır. Her insanda obeziteye neden olabilecek genler bulun- maktadır. 4