Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

2. (1) Sanatçı olarak görevimiz, yalan olduğunu anladığımız düşüncelerden insanları kurtarmaya çalışmaktır. (II) "Ben bunun yalan olduğunu biliyorum, ben buna inanmıyorum ama toplumun bu düşünceler altında kalması, onun anlamaması daha iyi olur." diyen sanatçı; öğrendiği, anladığı doğrulara layık olmayan kimsedir. (III) İnandığı bir değer yoktur onun; bir şeyin ne doğru olduğunu düşünür, ne de yalan olduğunu. (IV) Ancak kendisini düşünür, büyük görünmek için bir yol arar. (V) Böyle sanatçılar, kalıcılık merdiveninin son basamağına adım atmış sanatçılardır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın anlam akışını bozmaktadır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Ime- z iyi maz. ek- re de T 28. Yazan yazdığını, boşluğa bıraktığını, bıraktığının bir yere ğını bilir bence. Birisi, elini uzatan birileri yoktur, bunu bil varamayacağını, pek az kişiye dokunabileceğini, boşuna karşı kıyı da mümkün değildir çoğu zaman. Düzen bellidir alıkoyamaz kendini. Öncelikle kendisi içindir. Sevgili okur. insan gerçeği ortadadır. Yine de sorun ettiğini anlatmaktan ları, edebiyata inananları, onunla yürüyenleri ayrı tutsak bi le-onlar da bir avuç zaten. Hadi iki avuç olsun ve orada bir kıpırtıya, bir soruya veya bir farklılığa sebep olalım- bu yine de dönüştürücü, kurtarıcı bir hâl yaratamaz. Şimdiye dek yaratamamış da. Tersi olsaydı dünya da bambaşka bir yer olurdu. Bu parçada yazar, aşağıdaki görüşlerin hangisine kar- şı çıkmaktadır? A) Gerçekleri dile getiren her yazar sadece kendi zamanı ile sınırlı kalmaz. B) Sanatta olması gereken temel anlayış "toplumsallık" de- ğil "bireysellik"tir. C) Edebiyat, toplumu yönlendirme ve insanları değiştirme işlevine sahiptir. Edebiyat belirli bir zümreye değil toplumun her kesimine hitap etmelidir. E) Edebiyatın yaratacağı etki yazarın vereceği çabayla doğrudan ilişkilidir.

gede ve enler as Lir. 1930 augh r. ebilir. a uğu için anır. Bu pinin a rca şük ton, arak rak 31. Ada, her tarafı sularla çevrili kara parçasıdır. Okyanus, deniz, göl ve her çeşit akarsu içinde ada yer alabilir. Bir kara parçasının ada sayılabilmesi için etrafını çevreleyen denizin etkisinin karanın her yerinde görülmesi lazımdır. Avustralya'da denizin tesiri her tarafta görülmediği için burası ada sayılmamış ve kita kabul edilmiştir. Sumatra, Borneo, Madagaskar, Grönland, Britanya, Japonya adaları başlıca büyük adalardır. Adaların toplam yüzölçümü 10 milyon kilometrekare ile Avrupa kıtasının yüzölçümüne yakındır. Adalar tek adalar ve takımadalar olarak bulunur. Kıbrıs tek adadır. Endonezya Devleti ise birçok adadan meydana gelen bir takımadalar topluluğudur. Bu parçanın yazarı ada üzerinden I. Deniz tesiri - ada niteliği taşıma II. Kıbrıs - Avrupa kıtası III. Bünyesinde ada bulundurma - okyanus ilişkilerinden hangilerini kurmaktadır? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II si nosinop C) Yalnız III E) I ve III

26. Felsefe, nesnelere dair verili bilgiyi olduğu gibi kabul etmektense onu aklın yani mantığın eleğinden geçirir. Düşüncenin türlü tekniklerini kullanarak nesneler dünyasına ilişkin hakiki bir izlenim elde etmeye çalışır. Bu izlenimi elde ettiği anda ise felsefe, bilime dönüşür. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir? A) Geçmişten günümüze pek çok felsefi akım, nesneler dünyasıyla ilgili veriler oluşturur B) Bilimle felsefe arasındaki ayrım, bilgiye nasıl yaklaşılması gerektiğiyle sınırlı kalırsd ud av C) Nesnelere dayalı düşünce üreten filozofla evrene dönük bakış açısı taşıyan bilim insanı farklı yöntemler kullanır D) Bilim insanları, soyut konular üzerinde de kapsamlı bir düşünüş içerisine girer E) Bilim dallarının felsefeden koparak başlı başına birer araştırma alanına dönüşmesi bundan ileri gelir 28.

DEXX A66126FE 1. Yazmak benim yaşam biçimim. Olmazsa olmazım. Yazma aşamasında bazen bezginliğe kapıldığım oluyor. Yazma- ya ara verip hayatımı yaşayayım dediğim bile oluyor. Ama birkaç gün geçmeden bilgisayarın yanından geçerken onun bana gel dediğini duyumsamaya başlıyorum. Başı- mi başka yana çevirerek bu durumu savuşturuyorum. Ba- zen de inatlaşıyoruz, sonra içimde öyle bir yazma tutku- su geliyor ki... Gülümseyerek bilgisayarı selamlıyorum, coşkuyla yeniden yazmaya başlıyorum, bu anların tadına doyamıyorum. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtıdır? A) Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı? B) Yazmanın bir sorumluluk olduğunu söylüyorsunuz, savunduğunuz bu tezinizle çeliştiğiniz anlar oluyor X mu? C) Sizi yazmaya iten gizli güçlerinizin olduğunu söyle- memiz, yanlış bir değerlendirme olabilir mi? D) Günlük hayatınızda birçok işinizi aşkla yaptığınızı bili- yoruz, peki, yazmaya aynı tutkuyla bağlı olduğunuzu söyleyebilir misiniz? 2. E) Kimsenin, yazdıklarınızı okumayacağını bilseniz bile yine de yazar mısınız, böyle bir riski göze alabilecek cesarete sahip misiniz? X

7 2. Mantar ve çeşitli hastalıklar arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok çalışma mevcut. (I) Bunların bir kısmı, daha fazla mantar yiyen insanların kanser veya kalp hastalığına yakalanma oranının daha düşük olmasına dikkat çekmektedir. (!!) Diğer bir çalışma grubu ise mantarlardan izole edilen belirli besinlerin hücreleri nasıl etkilediğini incelemektedir. (III) Tüm çalışmalar mantarın sağlık için önemli ana bileşenlerinden birinin anti-enflamatuar olduğunu gösteriyor. (IV) Ne var ki daha çok mantar tüketimi- nin sağlığı olumsuz etkileyen tetikleyicileri önlemeyle ilişkilen- dirilmesi henüz netlik kazanmış değil. (V) İltihap ile savaşma özelliğine sahip bir bileşen olan bu madde, aynı zamanda ba- ğışıklık sistemini güçlendirmeye yarar. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A)1 B) II C) III D) IV E) V

AYT/Türk Dili ve Edebiyatı 5. Edebiyat akımları; içinde oluştukları toplumun sosyal, siyasi ve ekonomik yapısıyla şekillenirken edebiyat eserinde de es- tetik bağlamda yeniden üretilir. Dünya edebiyatında da Türk edebiyatında da sanatçıları, kaleme aldıkları eserlerde hangi akımın ilkeleri baskın olarak kabul ediliyorsa o edebî akıma göre sınıflandırma eğilimi yaygındır. Örneğin Ahmet Hâşim'in tek bir akıma bağlı bulunduğu tespitinde bulunmak, şairin diğer akımların etkisinde şiirler üretmediği anlamına gelebilir. Oysa Hâşim'in hem sembolist hem empresyonist şiirleri vardır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- bilir? A) Ahmet Hâşim, birçok araştırmacıya göre Türk edebiyatının tek sembolist şairi olarak şöhret bulmuştur. B) İşlenen konunun "gerçek" olması yerine "gerçeğe benzer" olması, kullanılan edebiyat akımını belirler. C) Yazar ve şairlerin eserlerini oluştururken birden fazla akım- dan yararlanmayı tercih etmeleri yanlıştır. Akımların etkisini sanatçılar üzerinden değil, her eseri ken- di yapısı içinde değerlendirmek doğrudur. E) Edebiyat akımlarının çoğu ya bir öncekine tepki ya da on- cekinin uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. 7. Va dir ala kir bi go CE ve Üz ÇI kı di m 0 E li TOPRA 8.0

3. Deneme sözcüğü, kitap sayfalarındaki bütün denemelere işaret etmez. Çünkü deneme türü yahut sözcüğünün sahası es net biçimde ortaya konamaz. Deneme yazısının hangi üs- lubundan ve içeriğinden sonra onu deneme yazısı olarak görmemeye başlayacağımız önemli bir problemdir. Bu parçadan kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağı- verdakilerden hangisidir? Yslob wish A) Denemenin işlevini ortaya koyma çabasında olan bir yazar ortaya çıkmamıştır. et stemples. B) Edebiyat sahasında deneme diye bir tür bulunmamak- tadır. enléfon Cucur C) Deneme türünün kapsamında büyük bir belirsizlik ve kritersizlik bulunmaktadır. D) Edebi türlerin kaybolmasıyla ilgili müphemlik günümüz- de de sanat çevrelerinde çözüme kavuşamamıştır. LOMA E) Deneme türüne deneme denmesi farklı edebî türlerde yazılmayışındandır. 4. (1) Mardin'in eski kent merkezi, tarihî niteliğini büyük öl- çüde korumuş kentsel mekânlar arasında yer almaktadır. (II) Mezopotamya Ovası'na bakan yüksek bir kalenin etekle- rine kurulmuş bu eski kent merkezindeki yapıların inşasında malzeme olarak yoğunlukla taş kullanılmış olması, taş olma- yan yapılarda da söz konusu kalker rengiyle dış cephelerin

17:30. ESEN ÜÇRENK 3. 2023 ESEN YAYINLARI AYT EA-SÖZE... Temiz beslenme; temel olarak taze, besin değeri yüksek, mevsiminde ve mümkün olduğunca az işlenmiş yiyeceklerin tüketildiği beslenme biçimi anlamına gelir. Bu beslenmenin temeli, faydalı yağlar kullanılarak hazırlanmış sağlıklı ev yemeklerine dayanır. Temiz beslenmeyi uygulayabilmek için tam tahıllı gidalan, mevsiminde yenen meyve ve sebzeleri merkeze alıp paketli yiyeceklerden ve işlenmiş gıdalardan uzak durmanız öneriliyor. Pek çok konuda doğal olana yönelmenin değerli bir hale geldiği bu dönemde beslenmenizi de buna göre düzenlemek, psikolojinizi ve buna bağlı olarak hayatınızı olumlu yönde etkileyebilir. Bu parçada temiz gıdayla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Paketli ürün tüketiminin azaltılması gerektiğine B) Kendi sebze meyvesini yetiştirenlerin sayıca arttığına C) Yararlı yağları kullanmanın sağlığı olumlu etkilediğine D) Sağlıklı beslenmenin ruh hâli üzerinde tesiri bulunduğuna E) Sofrada tam tahıllı gıdalara yer verilmesinin lüzumlu olduğuna G Kopyayı

Temel Yeterlilik Testi (10.) Edebiyat, çok uzun zamandan beri gerek şiir gerekse roman- da gerçeklik temasını güçlü bir şekilde işlemiş; bu yolla dünya edebiyatına özgün yapıtlar sunabilmiştir. Kadim bir disiplin olan felsefe de Platon'dan beri gerçek ve idealar evreninden bah- setmiş; disiplin, kendi içinde derinleştikçe gerçeklik hakkındaki tartışmalarda varlık bilimine dair ögeler öne çıkmıştır. Sosyoloji için gerçeklik, toplumsal boyutu ile önem kazanırken araştırma nesnesi olan toplum ve toplumsal olgular, kendi gerçeklikleri içinde ele alındıklarında ancak anlam zemini bulabilmiştir. Eski çağlardan günümüze tarihsel olayları yansıtmada gerçeğe bağlı kalmaya gayret eden tarih bilimi de tarihsel bilginin ger- çekten kopmamasına azami özen göstermiştir. C Bu parçada gerçekliğin hangi yönü üzerinde durulmakta- dir? A) Edebî metinlerde yararlanılma yöntemine B) Sanatsal birikim oluşturmaya katkı sağladığına C) Farklı disiplinler içinde nasıl ele alındığına D) Eski devirlerin aydınlatılmasındaki rolüne E) Toplumsal meseleleri çözmedeki işlevine V

ripleri manla- lebilir. Konu- n gibi vucu- e be- ktup fark- Sim- arte- at- 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. A Herkes, zaman içinde gündelik hayatın sıradanlığını aşmak için imkânı ve ilgisi doğrultusunda bir yol bulur kendine. Ki- tapseverler de diğer bir deyişle kitap hastaları, o dükkân- dan bu dükkâna, aradıklarını bulana kadar dolaşırlar. Baş- kalarıyla iyi geçinirler ama birbirlerini kıskanırlar. Düzenli bir şekilde karınca gibi yuvalarına kitap taşırlar. Kendilerin- de olmayan, ucuz buldukları kitaplara yanaşırlar, pahalı bul- duklarında sıkı bir pazarlığa girişirler. Ekonomik durumla- ri elverdiği ölçüde kitap satın almada sınır tanımazlar. Kitap toplama ve biriktirme arzusuna sınır koyamazlar. Kendileri- ne ait özel bir kütüphane sahibi olmak, bu işten para kaza- narak kendilerini kanıtlamak isterler. 39. Bu parçada kitapseverlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) İnsanlarla iyi anlaştıklarına B) Kitap alma konusunda kendilerini sınırlayamadıklarına CEkonomik durumlarının zayıf olduğuna hid D) İstedikleri kitabı bulana dek aramaktan vazgeçmedikleri- ne E) Diğer kitapseverleri kıskandıklarına

AYT/Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 Çağımızda her şey nasıl hızlı bir değişim yaşıyorsa öykücü- ler de bundan nasibini alıyor. Öykücüler, edebiyatın temel direği olan sıradan hususları uzun zaman çaba sarf ettik- ten sonra fark ediyor. Ancak önceki dönemlerde öykücüler kişisel dünyalarını tanımadan, iç dünyalarını hissetmeden önce eski ustaların eserlerini özümser, bu usta kalemle- rin ardından gider ve bu yolculuk esnasında öykünün son noktasına ulaşırdı. Günümüz sinema emekçilerinde benzer bir biçimde, tuhaf bir karmaşaya sürükleyen problem de önceki birikimlerin gözardı edilmesidir. Sinema sahasına yeni giren bir gence bazıları, "Eski filmlere fazla bakma, sonra kendi çizgini oluşturamaz ve bir kişisel üslup mey- dana getiremezsin." diye akıl veriyor. Sırf bundan dolayı şimdilerde, eline kamerayı alır almaz özgün ve yeni filmler çekmek isteğine tutulup yıllarını tüketmeyi göze almayan sinema âşığı emekçilere rastlamak çok zorlaşıyor. 5. Bu parçada öykücülerle ilgili aşağıdakilerin hangisin- den yakınılmaktadır? A) Sinema alanında ilerleme olması için net kuralların bu- lunması gerektiğinden B) Öykünün ruhunu ve önceki ustaları anlayamadan farklı öyküler yazmaya çabalamalarından C) Öykü dünyasındaki yeni imzaların ustaları takip edip kendilerini tekrara düşmelerinden do D) Sinema sanatçılarının diğer sanatçılardan bağımsız C hareket etmesinden E) Çağımızda sanat sahasında gerçekten kabiliyeti bulu- nan gençlerin kalmayışından úd

TEMEL YETERLİLİK TESTİ 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ben bu yapıtımda hiçbir romanımda olmadığı kadar ipleri elimde tuttum. Zaten dikkatli bir göz, romanın kahramanla- rına baktığında benden yansımaları rahatlıkla fark edebilir. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konu- su çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir yapıt bu. Ne yazık ki çok kısa. Ancak okuyucu- lar bu yapıtımı çok tuttu. Bunu göklere çıkardılar. Bence be- nim en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum ve bunu da fark- li yerlerde, farklı zamanlarda sık sık dile getirmiştim. Şim- di ise en iyi romanımın yeni tamamladığım Kırmızı Pazarte- si olduğunu sanıyorum. 37. Bu parçada kendisinden ve yapıtlarından söz eden sanat- çı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 600 02 Öz eleştiri yapabilmektedir. ✓ [BY BY Beğenilerinde zamanla değişmeler olmuştur. C) Son yapıtı, diğerlerine göre farklı bir nitelik taşımaktadır. D) Yapıtlarıyla ilgili bir değerlendirmeye gitmiştir. E) Polisiye türünde romanlar kaleme almıştır. 39-40. Her için tap dar Royce kal bir de du ri tc n 39. n E

Hayatımızda bize anlam veren ve bizi mutlu eden nedir? Bazı in- sanlar, bu konuyu tanınma ve şöhret olma diye cevaplayabilir. Ancak yapılan çalışmalar, aileyi görmek veya bir yabancı ile ban- ka veya trende konuşmak gibi basit şeylerin insanlarda daha iyi hissetmeyi sağlayacağını söylüyor. Yalnızlıktan mustarip olmak, fiziksel acı çekmeye benzer. Bir doz parasetamol alan yalnız bi- reylerin taramalarında, beynin ilgili alanlarında azalmış aktivite gözlemlenmiştir. İsviçre'nin Davos kentinde her sene düzenle- nen Dünya Ekonomik Forumu'nda 2019 yılında dünyada karşı- laşabileceğimiz en büyük üç sorun olarak "olumsuz hava koşul- ları", "küresel ekonomik güvenlik açığı"nın yanında "yalnızlık" da gösterildi. Durum, o denli ciddi ki 2018 yılında İngiltere'de yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık kuruldu. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Dünyanın karşı karşıya olduğu üç sorundan birisi olarak yal- nızlık gösterilmiştir. B) Aile bireyleriyle görüşmek, insanın hayatına anlam veren en önemli işlerden biridir. C) Yalnızlık duygusu çekmek, biyolojik olarak bir ağrı duymak- la eşdeğerdir. D) Yalnızlık acısı çeken kişilerin kendilerini iyi hissetmeleri için parasetamol kullanımı önerilmektedir. E) Yalnızlık, hükümetlere bakanlık kurduracak kadar önemli bir sorun hâline gelmiştir.

aları, bu- denizal- sveç ve art 2007 Yılı'nda olmuş- 1980'li çalış- celle- nleriy- Deniz mlen- üzün- na az man ko- inin ğil. ce- 21. (1) Gökada kümeleri, gökadalar boyunca serpilmiş, bir arada bulunan binlerce hatta milyonlarca yıldızdan oluşan kümeler- dir. (II) Tüm bu yıldız kümelerinin merkezlerinde kümenin di- ğer yıldızlarına göre çok daha genç, mavi renkli genç yıldız toplulukları bulunur. (III) Gök bilimciler yaşlanmayı reddeden bu yıldızların sırrını çözdüklerini düşünüyor. (IV) Düşük kütle- li yıldızların çoğu, ortalama 10 milyar yıllık ömürlerinin sonu- na yaklaşırken önce kırmızı devlere daha sonra beyaz cüce- lere dönüşür. (V) Yıldızlar ömürlerinin sonlarına doğru daha donuk ve soğuk bir hâl alır. (VI) Ancak mavi yıldızlar farklı bir yol izliyor gibi görünüyor ve ilerlemiş yaşlarına -muhtemelen 13 milyar yıl- karşın genç yıldızlar gibi ışıldıyorlar. A Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? C) IV D) V A) II B) III E VI

ok r 9. (1) Nedim'in rakip tanımaz edası, kendi adıyla anılan bir üslup olarak benimsenmiş, çağdaşları onun yeni üslubuna dikka- ti çekmişlerdir. (II) Tanzimat Dönemi'nde Namık Kemal, Ziya Paşa, Edebiyat-ı Cedide şairlerinden Tevfik Fikret, Nedim için övgüler yazmışlardır. (III) Çağdaşlarından Kami, Neyli, Vehbi, Asım gibi devrin büyük şairleri Nedim'i takdir etmiş ve onun et- kisinden kurtulamamışlardır. (IV) 19. yüzyıl Divan şairlerinden Vâsif ve Sabit, nazire yazmak suretiyle Nedim üslubunu yaşat- mışlardır. (V) 20. yüzyıl şairlerinden Tahsin Nâhid, Ali Canip, Yahya Kemal ve Mehmed Hålid de Nedim'in takipçileridir. Bu paragrafın anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır? A) I. cümle, III. cümleden sonra gelmeli B) II. cümle, III. cümleyle yer değişmeli II. cümle, IV. cümleden sonra gelmeli D) H. cümle, parçadan çıkarılmalı E) V. cümle, IV. cümleden önce gelmeli 11.