Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

T
1. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Öğrencileriyle sürekli seyahat eden Konfüçyüs, yolculuk
sırasında gördükleri olaylar üzerine öğrencilerine
dersler veriyor ve gittiği yerde yeni öğrenciler de ona
katılıyordu. Aristoteles'e benzer bir yöntem uyguluyordu,
yani felsefenin laboratuvarını yaşam olarak ele alıyordu.
Konfüçyüs bir manastira kapanıp orada dersler
vermeyi değil ama o dersleri yaşamla bağdaştırmayı
tercih etmişti. Herkesin kendi ibadetini yapmasını hoş
karşılıyordu fakat bedenin kuvvet gösterilerine ve savaşlar
üzerine konuşulmasına izin vermiyordu. Tabiatüstü
konulardan asla bahsetmezdi, insanların günlük hayatta
kullanabilecekleri bilgiyle ilgileniyordu. Onun i
mesele
için asıl
mesele bu âlemin nasıl yaratılmış olduğu değil, bu âlemin
nasıl idare edileceği ve nasıl düzene sokulacağıydı.
Öğrencilerine sürekli telkin ettiği şey çalışkanlık ve
faziletseverlikti. Seyyar üniversitesinin ders
musiki,
programi
, şiir, tarih, edebiyat, medeni hayat, ahlak ve
bilimdi. Konfüçyüs hoşsohbet, neşeli, onuruna düşkün,
başkalarına karşı saygılı bir kişiydi. Çok konuşanlara itimat
etmezdi. Eleştirilerinde çok sakindi. Bilgi sahibi olmadığı
konularda bildiğini iddia etmezdi. Mütevazıydı ve kendine
güveni tamdı. Kendisini büyük göstermek için başkalarını
asla küçümsemezdi. Gençlere çok değer verirdi. Müzikten
dan be
ve eğlenceden hoşlanır, kendisi de flût, ut çalardı. Ahlaka
ve geleneklere uygun her türlü eğlenceye taraftardı.
"Eğlence yalnız iyi vakit geçirmek değil aynı zamanda
yaşamın bir rçasıdır." derdi.
31. Bu parçaya göre, Konfüçyüs aşağıdakilerden
hangisini söylemiş olamaz?
A) Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık
pişman olunur.
B) Bir şeyi bildiğin zaman onu bildiğini göstermeye çalış,
bir şeyi bilmiyorsan onu bilmediğini kabul et.
C) Enstrümanlar, insan aklını donuklaştırır; insana,
düşünme yetisini kaybettiren şeyi iyi olarak
nitelendiremeyiz.
D) Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice
düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi
bir şekilde uygula.
E) Neyi bildiğimizi bilmek ve neyi bilmediğimizi
bilmemek, gerçek bilgidir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
T 1. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Öğrencileriyle sürekli seyahat eden Konfüçyüs, yolculuk sırasında gördükleri olaylar üzerine öğrencilerine dersler veriyor ve gittiği yerde yeni öğrenciler de ona katılıyordu. Aristoteles'e benzer bir yöntem uyguluyordu, yani felsefenin laboratuvarını yaşam olarak ele alıyordu. Konfüçyüs bir manastira kapanıp orada dersler vermeyi değil ama o dersleri yaşamla bağdaştırmayı tercih etmişti. Herkesin kendi ibadetini yapmasını hoş karşılıyordu fakat bedenin kuvvet gösterilerine ve savaşlar üzerine konuşulmasına izin vermiyordu. Tabiatüstü konulardan asla bahsetmezdi, insanların günlük hayatta kullanabilecekleri bilgiyle ilgileniyordu. Onun i mesele için asıl mesele bu âlemin nasıl yaratılmış olduğu değil, bu âlemin nasıl idare edileceği ve nasıl düzene sokulacağıydı. Öğrencilerine sürekli telkin ettiği şey çalışkanlık ve faziletseverlikti. Seyyar üniversitesinin ders musiki, programi , şiir, tarih, edebiyat, medeni hayat, ahlak ve bilimdi. Konfüçyüs hoşsohbet, neşeli, onuruna düşkün, başkalarına karşı saygılı bir kişiydi. Çok konuşanlara itimat etmezdi. Eleştirilerinde çok sakindi. Bilgi sahibi olmadığı konularda bildiğini iddia etmezdi. Mütevazıydı ve kendine güveni tamdı. Kendisini büyük göstermek için başkalarını asla küçümsemezdi. Gençlere çok değer verirdi. Müzikten dan be ve eğlenceden hoşlanır, kendisi de flût, ut çalardı. Ahlaka ve geleneklere uygun her türlü eğlenceye taraftardı. "Eğlence yalnız iyi vakit geçirmek değil aynı zamanda yaşamın bir rçasıdır." derdi. 31. Bu parçaya göre, Konfüçyüs aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz? A) Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur. B) Bir şeyi bildiğin zaman onu bildiğini göstermeye çalış, bir şeyi bilmiyorsan onu bilmediğini kabul et. C) Enstrümanlar, insan aklını donuklaştırır; insana, düşünme yetisini kaybettiren şeyi iyi olarak nitelendiremeyiz. D) Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula. E) Neyi bildiğimizi bilmek ve neyi bilmediğimizi bilmemek, gerçek bilgidir.
2B DENEME SINAVI
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
töder
Gök ada; yıldızların, bulutsuların ve gaz bulutlarının bir araya
gelmesi ile bir çeşit Samanyolu'nu andıran bir uzay adası-
dır. (1) Samanyolu'ndaki ve diğer gök adalardaki yıldızların
ve bulutsuların hareketlerini inceleyen bilim insanları, sıradan
maddenin gök adaların şeklini koruması için yeterli olmadı-
ğını ifade etti. (II) Gök adaların şekillerini koruyabilmeleri için
daha fazla maddeye sahip olmaları gerekiyordu. (III) Görün-
meyen ancak kütle çekimi sayesinde kendini hissettiren bu
maddeye "karanlık madde" adı verildi. (IV) Ancak karanlık
maddenin ne olduğu şimdilik bilinmiyor. (V) Çünkü kullandı-
ğımız bilimsel aygıtlar bu maddeyi istenen düzeyde algılaya-
miyor.
A) I. cümlede, koşul öne sürülmüştür.
B) II. cümlede, amaç ilgisi vardır.
C) III. cümle, tanımsal niteliktedir.
D) IV. cümle, kesinlik içermemektedir.
E) V. cümlede, yetersizlik anlamı vardır.
1
✓
1
1
1
1
1
37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisi yanlıştır?
I
1
1
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2B DENEME SINAVI 37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. töder Gök ada; yıldızların, bulutsuların ve gaz bulutlarının bir araya gelmesi ile bir çeşit Samanyolu'nu andıran bir uzay adası- dır. (1) Samanyolu'ndaki ve diğer gök adalardaki yıldızların ve bulutsuların hareketlerini inceleyen bilim insanları, sıradan maddenin gök adaların şeklini koruması için yeterli olmadı- ğını ifade etti. (II) Gök adaların şekillerini koruyabilmeleri için daha fazla maddeye sahip olmaları gerekiyordu. (III) Görün- meyen ancak kütle çekimi sayesinde kendini hissettiren bu maddeye "karanlık madde" adı verildi. (IV) Ancak karanlık maddenin ne olduğu şimdilik bilinmiyor. (V) Çünkü kullandı- ğımız bilimsel aygıtlar bu maddeyi istenen düzeyde algılaya- miyor. A) I. cümlede, koşul öne sürülmüştür. B) II. cümlede, amaç ilgisi vardır. C) III. cümle, tanımsal niteliktedir. D) IV. cümle, kesinlik içermemektedir. E) V. cümlede, yetersizlik anlamı vardır. 1 ✓ 1 1 1 1 1 37. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi yanlıştır? I 1 1
adığı dersliklerde uykumuzun gelme-
bileşenlerinden olan mavi ışığın ek-
dakilerden hangisi söylenemez?
oluşmuştur.
ının tamlayanını nitelemiştir.
neki almış sözcük vardır.
ir cümledir.
klem kullanılmıştır.
6
1
yiyecek häline ge
ti.
25. 1066'daki Norman İstilası sırasında inşa edilen erken dö-
nem kuleler motte ve bailey kuleleri olarak biliniyor. Motte,
yığma toprakla oluşturulmuş bir tümsek üzerine inşa edilen
o bir kuleden ibaret. Kule, civardaki ormanlardan elde edilen
keresteler ile inşa ediliyordu. Korunaklı bir alan olan bailey
ise ahşap kapıya sahip bir üs olarak yapılandırılmıştı. Bu
kulelerin büyük çoğunluğu Normanlar İngiltere'ye yerleştiği
dönemde inşa edildi ancak Anglosaksonlar çok geçmeden
bu kule tasarımının yağış ve yangınlardan zarar görme gibi
bazı kusurlarını buldu. Sonuçta ahşap yapılar zamanla taş-
larla değiştirildi.
Bu parçada sözü edilen ahşap kule tasarımlarının kusur-
ları arasında;
I. kolaylıkla yakılabilmeleri
II. doğal malzemeden elde edilmeleri
III. hava koşullarından etkilenmeleri
etkenlerinden hangisi veya hangileri gösterilemez?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) I ve III
E) II ve III
Diğer sayfaya geçiniz.
var. Bazı
azaltmac
mal şar
mekân
bazılar
Böylec
eşlik e
Böyle
mes
A)
BY
C
2
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
adığı dersliklerde uykumuzun gelme- bileşenlerinden olan mavi ışığın ek- dakilerden hangisi söylenemez? oluşmuştur. ının tamlayanını nitelemiştir. neki almış sözcük vardır. ir cümledir. klem kullanılmıştır. 6 1 yiyecek häline ge ti. 25. 1066'daki Norman İstilası sırasında inşa edilen erken dö- nem kuleler motte ve bailey kuleleri olarak biliniyor. Motte, yığma toprakla oluşturulmuş bir tümsek üzerine inşa edilen o bir kuleden ibaret. Kule, civardaki ormanlardan elde edilen keresteler ile inşa ediliyordu. Korunaklı bir alan olan bailey ise ahşap kapıya sahip bir üs olarak yapılandırılmıştı. Bu kulelerin büyük çoğunluğu Normanlar İngiltere'ye yerleştiği dönemde inşa edildi ancak Anglosaksonlar çok geçmeden bu kule tasarımının yağış ve yangınlardan zarar görme gibi bazı kusurlarını buldu. Sonuçta ahşap yapılar zamanla taş- larla değiştirildi. Bu parçada sözü edilen ahşap kule tasarımlarının kusur- ları arasında; I. kolaylıkla yakılabilmeleri II. doğal malzemeden elde edilmeleri III. hava koşullarından etkilenmeleri etkenlerinden hangisi veya hangileri gösterilemez? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) II ve III Diğer sayfaya geçiniz. var. Bazı azaltmac mal şar mekân bazılar Böylec eşlik e Böyle mes A) BY C 2
TYT/Türkçe
35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Bugün Türklerde özellikle Türkiye'de ad verme eğilimleri açı-
sindan ortaya konabilecek gerçekler, dil bilimi açısından
da çok ilgi çekicidir. Bu gerçeklerden ilki, bugün Türkiye'de
erkek ve kadın adlarında göze çarpan ve kanımızca dün-
yanın pek az ülkesinde bulunabilecek olan çeşitliliktir. Bir
başka deyişle bugün Türkiye'de yeni doğanlara konan adla-
rin tek tek sayısı, başka ülkelerdekine oranla çok yüksektir.
Aydın Köksal'ın 1974 yılında üniversite sınavlarına başvuran
adayların adları üzerinde bilgisayarla yaptığı sayım sonun-
da 14.740 erkek, 6595 kız adına (değişik, tek tek adlar) rast-
ladığını burada belirtmeliyiz. Dilde geniş bir söz varlığı oluş-
turan bu adlardaki çeşitliliğin doğuşunda Türk geleneğinden
gelen adlara eklenen büyük ölçüdeki İslam adlarının yanı
sıra Cumhuriyet'ten sonra ad verme konusunda beliren geliş-
meler, Türkçe kökenli sözcüklere ve türetmelere eğilim gös-
terilmiş olması da etkili olmuştur. Köksal'ın belirttiğine göre
kız adlarında Türkçe kökenlilerin oranı daha yüksektir. Birçok
ana baba da çocuklarına yeni, az duyulmuş ya da hiç duyul-
mamış adlar vermeyi yeğlemekte, söyleyiş güzelliğine önem
vererek kimi zaman kökenine, hangi dilden geldiğine, anla-
mina bakmadan adlar türetmektedir.
35. Bu parçadan hareketle Türkiye'de ad verme eğilimiy-
le ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Türkiye'de erkek ve kadın adlarında görülen çeşitlilik
başka ülkelerdekinden çok daha fazladır.
B) Kadın adlarının sayısı, erkek adlarının sayısından
daha azdır.
C) Türkçede erkek ve kadın adları, dil içinde geniş bir
söz varlığı oluşturmaktadır.
D Cumhuriyet Dönemi'nde çocuklara konulan adlar
çoğunlukla Türkçe kökenlidir.
6
E) Türkiye'de yeni doğanlara verilen adlar, dil bilimi açı-
Sindan incelenmeye değer bir olgudur.
A
36. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ana baba-
ların çocuklarına ad koyarken önem verdiği kriterler-
den biri değildir?
A) İslam dini açısından uygun olması
B) Yeni, az duyulmuş ya da hiç duyulmamış olması
C) Türkçe kökenli olması
D) Söyleyiş güzelliğinin olması
E Aile büyüklerinden birine ait olması
Melones
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT/Türkçe 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bugün Türklerde özellikle Türkiye'de ad verme eğilimleri açı- sindan ortaya konabilecek gerçekler, dil bilimi açısından da çok ilgi çekicidir. Bu gerçeklerden ilki, bugün Türkiye'de erkek ve kadın adlarında göze çarpan ve kanımızca dün- yanın pek az ülkesinde bulunabilecek olan çeşitliliktir. Bir başka deyişle bugün Türkiye'de yeni doğanlara konan adla- rin tek tek sayısı, başka ülkelerdekine oranla çok yüksektir. Aydın Köksal'ın 1974 yılında üniversite sınavlarına başvuran adayların adları üzerinde bilgisayarla yaptığı sayım sonun- da 14.740 erkek, 6595 kız adına (değişik, tek tek adlar) rast- ladığını burada belirtmeliyiz. Dilde geniş bir söz varlığı oluş- turan bu adlardaki çeşitliliğin doğuşunda Türk geleneğinden gelen adlara eklenen büyük ölçüdeki İslam adlarının yanı sıra Cumhuriyet'ten sonra ad verme konusunda beliren geliş- meler, Türkçe kökenli sözcüklere ve türetmelere eğilim gös- terilmiş olması da etkili olmuştur. Köksal'ın belirttiğine göre kız adlarında Türkçe kökenlilerin oranı daha yüksektir. Birçok ana baba da çocuklarına yeni, az duyulmuş ya da hiç duyul- mamış adlar vermeyi yeğlemekte, söyleyiş güzelliğine önem vererek kimi zaman kökenine, hangi dilden geldiğine, anla- mina bakmadan adlar türetmektedir. 35. Bu parçadan hareketle Türkiye'de ad verme eğilimiy- le ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Türkiye'de erkek ve kadın adlarında görülen çeşitlilik başka ülkelerdekinden çok daha fazladır. B) Kadın adlarının sayısı, erkek adlarının sayısından daha azdır. C) Türkçede erkek ve kadın adları, dil içinde geniş bir söz varlığı oluşturmaktadır. D Cumhuriyet Dönemi'nde çocuklara konulan adlar çoğunlukla Türkçe kökenlidir. 6 E) Türkiye'de yeni doğanlara verilen adlar, dil bilimi açı- Sindan incelenmeye değer bir olgudur. A 36. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ana baba- ların çocuklarına ad koyarken önem verdiği kriterler- den biri değildir? A) İslam dini açısından uygun olması B) Yeni, az duyulmuş ya da hiç duyulmamış olması C) Türkçe kökenli olması D) Söyleyiş güzelliğinin olması E Aile büyüklerinden birine ait olması Melones
2
2. Sözcükler asi, uysal, renkli, soluk, yaramaz, çığırtkan ve se-
vecen olabilirler ama her zaman çok değişkendirler. Taşıdık-
ları yalın anlamın ötesine geçip bambaşka şeyler söyleyebi-
liyorlar; diziliş sıralarına göre farklı çağrışımlar yaratıyor, otur-
dukları yeri beğenmiyorlar bazen, dikkat etmezsem susma-
lan gereken yerde sızlanıyorlar. Onları kullanırken ince eleyip
sık dokuyorum. Eğip büküyor, kesip biçiyorum. Güldüklerini,
ağladıklarını duyuyorum ama onlarla uğraşmaktan yılmıyo-
rum. En başına buyruk sözcükler elimin altında, dilimin ucun-
da, beynimin içinde ama büsbütün ele geçiremiyorum onları.
Onların sahibi olabilmek için yıllardır uğraşıyorum.
Bu parçadan sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin han-
gisi çıkarılamaz?
Belli bir yönteme göre cümleye dönüşürler.
Doğaları yeni anlamlar yüklenmeye yatkındır.
Kullanımlarını yadırgadıklarında bunu sezdirirler.
Farkk nitelikler içerirler.
E Seçilişleri titiz davranmayı gerektirir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2 2. Sözcükler asi, uysal, renkli, soluk, yaramaz, çığırtkan ve se- vecen olabilirler ama her zaman çok değişkendirler. Taşıdık- ları yalın anlamın ötesine geçip bambaşka şeyler söyleyebi- liyorlar; diziliş sıralarına göre farklı çağrışımlar yaratıyor, otur- dukları yeri beğenmiyorlar bazen, dikkat etmezsem susma- lan gereken yerde sızlanıyorlar. Onları kullanırken ince eleyip sık dokuyorum. Eğip büküyor, kesip biçiyorum. Güldüklerini, ağladıklarını duyuyorum ama onlarla uğraşmaktan yılmıyo- rum. En başına buyruk sözcükler elimin altında, dilimin ucun- da, beynimin içinde ama büsbütün ele geçiremiyorum onları. Onların sahibi olabilmek için yıllardır uğraşıyorum. Bu parçadan sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin han- gisi çıkarılamaz? Belli bir yönteme göre cümleye dönüşürler. Doğaları yeni anlamlar yüklenmeye yatkındır. Kullanımlarını yadırgadıklarında bunu sezdirirler. Farkk nitelikler içerirler. E Seçilişleri titiz davranmayı gerektirir.
5.
İnsanlar ---- doğaya zarar vermeden ondan faydalanmışlar
ancak ekosistemin bir parçası olduklarını zamanla unutup
özellikle Sanayi Devrimi ile ona zarar vermeye başlamışlar-
dır. Günümüzde insanlar; yeme içme, barınma, daha iyi ya-
şama vb. ---- yaptıkları her şey ile ne yazık ki doğadaki di-
ğer varlıkların yaşamlarını tehdit eder hâle geldiler.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han-
gisi sırasıyla getirilmelidir?
A) eskiden - işlevinde
B) önceleri - nitelikte
C başlangıçta - adına
D) ilk zamanlar - faaliyetlerle
öteden beri - için
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
5. İnsanlar ---- doğaya zarar vermeden ondan faydalanmışlar ancak ekosistemin bir parçası olduklarını zamanla unutup özellikle Sanayi Devrimi ile ona zarar vermeye başlamışlar- dır. Günümüzde insanlar; yeme içme, barınma, daha iyi ya- şama vb. ---- yaptıkları her şey ile ne yazık ki doğadaki di- ğer varlıkların yaşamlarını tehdit eder hâle geldiler. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? A) eskiden - işlevinde B) önceleri - nitelikte C başlangıçta - adına D) ilk zamanlar - faaliyetlerle öteden beri - için
direceğine inanma
7. Bu eser, müzik-edebiyat birlikteliğinin yeni bir örneği olarak
kuşkusuz benzerlerinden bir adım önde. Arka planda ele al-
dığı dönemi, İstanbullu orta sınıftan bir gencin yaşadıkları
bağlamında, ayrıntılardan yola çıkarak anlatmış. Türkçe po-
pun kendine özgü şarkılarının yankılandığı bir müzik tarihiy-
le, romanını farklılaştırmayı başarmış. Rahat anlatımıyla hız-
i ve zevkli bir okuma vadediyor eser.
Bu parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisine değinilmemistir?
A Eserini oluştururken iki ayrı sanat dalından yararlandı-
ğına
3)
Eserini okunması kolay bir dille yazdığına
Bir zaman aralığında olanları, bir karakterden hareketle
anlattığına
Müziğin belli bir türünün geçmişteki örneklerine başvur-
duğuna
D)
E) Belli bir yaştaki okur. kitlesinin ilgisini çekmeyi amaçla-
dığına
Ülkü Tamer'in, edebî akımların içinde yasadığı hâlde hiçbi-
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
direceğine inanma 7. Bu eser, müzik-edebiyat birlikteliğinin yeni bir örneği olarak kuşkusuz benzerlerinden bir adım önde. Arka planda ele al- dığı dönemi, İstanbullu orta sınıftan bir gencin yaşadıkları bağlamında, ayrıntılardan yola çıkarak anlatmış. Türkçe po- pun kendine özgü şarkılarının yankılandığı bir müzik tarihiy- le, romanını farklılaştırmayı başarmış. Rahat anlatımıyla hız- i ve zevkli bir okuma vadediyor eser. Bu parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemistir? A Eserini oluştururken iki ayrı sanat dalından yararlandı- ğına 3) Eserini okunması kolay bir dille yazdığına Bir zaman aralığında olanları, bir karakterden hareketle anlattığına Müziğin belli bir türünün geçmişteki örneklerine başvur- duğuna D) E) Belli bir yaştaki okur. kitlesinin ilgisini çekmeyi amaçla- dığına Ülkü Tamer'in, edebî akımların içinde yasadığı hâlde hiçbi-
an kısmına işaretleyiniz.
2.
Bundan sonraki aşamada, Atatürk'ün laiklik, halkçı-
lık ve inkılapçılık ilkeleri dilde de yeni gelişmelere yol
açmıştır. Laiklik, Arapçadan kopmayı sağlamıştır.
Halka dönüklük, halkın kendi öz dilinin kullanılması-
ni gerektirmiştir. Osmanlıca, öğrenilmesi çaba iste-
yen bir dildir. Yeni kültür değerlerini halka mal etmek
zorunluluğu, halkın daha rahatça anlayacağı, onun
değerleriyle oluşan bir dil geliştirilmesini sağlamıştır.
Bu parçada geçen "halka mal etmek" sözüyle an-
latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halka ait hale getirmek
B) Arapçayla bağlarını koparmak
C) İnkılapları tanıtmak
D) Osmanlıcadan kurtulmak
E) Halkın kendi dilini kullanması
2
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
an kısmına işaretleyiniz. 2. Bundan sonraki aşamada, Atatürk'ün laiklik, halkçı- lık ve inkılapçılık ilkeleri dilde de yeni gelişmelere yol açmıştır. Laiklik, Arapçadan kopmayı sağlamıştır. Halka dönüklük, halkın kendi öz dilinin kullanılması- ni gerektirmiştir. Osmanlıca, öğrenilmesi çaba iste- yen bir dildir. Yeni kültür değerlerini halka mal etmek zorunluluğu, halkın daha rahatça anlayacağı, onun değerleriyle oluşan bir dil geliştirilmesini sağlamıştır. Bu parçada geçen "halka mal etmek" sözüyle an- latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Halka ait hale getirmek B) Arapçayla bağlarını koparmak C) İnkılapları tanıtmak D) Osmanlıcadan kurtulmak E) Halkın kendi dilini kullanması 2
ş ülkelerin
mızı uyaran
renkli yer-
eleri, ken-
elleştirmiş
şiler arası
etkinlikler,
= düşün-
numların
azen tar-
daki-
nde
silan
evgi
ve
er
u
1
Şiir, benim edebiyatla tanıştığımda doğrudan haşır neşir ol-
duğum ilk tür değildi. Esasında ilk karşılaşmam bu anlamıyla
öyküyle oldu. Tür açısından "öykü" diyebileceğim fakat içe-
rik anlamında şiirsel yönü ağır basan metinlerle ilk gençlik
yıllarında epeyce oyalandım. 18-19 yaşlarına kadar bir çeşit
el yordamıyla ulaşabildiğim kimi yazarlardan etkilenmelerle
böyle metinler yazdım. Yazdığım bir defter dolusu metnin
hiçbirini yayımlamadım. Akabinde belli ki öykünün böyle bir
şey olmadığını fark edip şiir yazmaya yöneldim ve bundan
sonra daha bilinçli şekilde yazmaya başladığımı söyleyebi-
lirim. Hayatı biraz yoluna koyduğum dönemlerden itibaren
ise daha sistematik şekilde yazmaya gayret ettim. Yalnızca
şiir değil, diğer türlerde de yazmak özellikle eğildiğim bir me-
seleydi. Şiir yazarken ve yayımlarken bile şiirden çok, diğer
türlerde metinlerden besleniyordum. Ama bu metinlerin üze-
rinde yayımlanması belli bir zamanı buluyor elbette. Yine de
ben bir yazarın her türde yazabilmesi gerektiğini düşünüyo-
rum.
35. Bu parçada konuşan kişi için aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Yazılarının tamamını yaşadıklarından yola çıkarak oluş-
turmaktadır.
B) Şiirin diğer türlerden daha üstün ve yararlı olduğunu
öne sürmektedir.
C) Sanatçının, edebiyatın her türünde yazı yazması gerek-
tiğini düşünmektedir.
D) Sanatçı duyarlılığının her zaman korunması gerektiğini
savunmaktadır.
E) Çalışıp çabalayarak her türde özgün bir üslup yakalana-
bileceğini belirtmektedir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ş ülkelerin mızı uyaran renkli yer- eleri, ken- elleştirmiş şiler arası etkinlikler, = düşün- numların azen tar- daki- nde silan evgi ve er u 1 Şiir, benim edebiyatla tanıştığımda doğrudan haşır neşir ol- duğum ilk tür değildi. Esasında ilk karşılaşmam bu anlamıyla öyküyle oldu. Tür açısından "öykü" diyebileceğim fakat içe- rik anlamında şiirsel yönü ağır basan metinlerle ilk gençlik yıllarında epeyce oyalandım. 18-19 yaşlarına kadar bir çeşit el yordamıyla ulaşabildiğim kimi yazarlardan etkilenmelerle böyle metinler yazdım. Yazdığım bir defter dolusu metnin hiçbirini yayımlamadım. Akabinde belli ki öykünün böyle bir şey olmadığını fark edip şiir yazmaya yöneldim ve bundan sonra daha bilinçli şekilde yazmaya başladığımı söyleyebi- lirim. Hayatı biraz yoluna koyduğum dönemlerden itibaren ise daha sistematik şekilde yazmaya gayret ettim. Yalnızca şiir değil, diğer türlerde de yazmak özellikle eğildiğim bir me- seleydi. Şiir yazarken ve yayımlarken bile şiirden çok, diğer türlerde metinlerden besleniyordum. Ama bu metinlerin üze- rinde yayımlanması belli bir zamanı buluyor elbette. Yine de ben bir yazarın her türde yazabilmesi gerektiğini düşünüyo- rum. 35. Bu parçada konuşan kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Yazılarının tamamını yaşadıklarından yola çıkarak oluş- turmaktadır. B) Şiirin diğer türlerden daha üstün ve yararlı olduğunu öne sürmektedir. C) Sanatçının, edebiyatın her türünde yazı yazması gerek- tiğini düşünmektedir. D) Sanatçı duyarlılığının her zaman korunması gerektiğini savunmaktadır. E) Çalışıp çabalayarak her türde özgün bir üslup yakalana- bileceğini belirtmektedir.
stir?
Uzun bir şiir olan kasidedeki tekdüzeliği kırmak ve
okurun ilgisini canlı tutmak için kasidede yer verilen
gazeldir.
Kasidenin sunulduğu kişinin, abartılı ifadelerle övül-
düğü bölümdür.
Asıl konuyla ilgisi olmayan bu bölümde şair, hüner
göstermek için genellikle tabiat tasvirleri yapar.
• Asıl konuya giriş yapmak üzere düzenlenir, en fazla
iki beyitten oluşur.
2. .
Aşağıdaki kasidelerin bölümlerinden hangisi, yuka-
rida verilen açıklamaların biriyle ilişkilendirilemez?
A) Fahriye
B) Methiye
D) Tegazzül
De
C) Nesib
E) Girizgâh ol
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
stir? Uzun bir şiir olan kasidedeki tekdüzeliği kırmak ve okurun ilgisini canlı tutmak için kasidede yer verilen gazeldir. Kasidenin sunulduğu kişinin, abartılı ifadelerle övül- düğü bölümdür. Asıl konuyla ilgisi olmayan bu bölümde şair, hüner göstermek için genellikle tabiat tasvirleri yapar. • Asıl konuya giriş yapmak üzere düzenlenir, en fazla iki beyitten oluşur. 2. . Aşağıdaki kasidelerin bölümlerinden hangisi, yuka- rida verilen açıklamaların biriyle ilişkilendirilemez? A) Fahriye B) Methiye D) Tegazzül De C) Nesib E) Girizgâh ol
Ost-
ve
aca
aca
Ken
nin
lir.
at-
Ol
ni
st
ak
7-
k
r
X
Titanyum, Kaliforniyalı ünlü mimar Frank O. Gehry ta-
rafından İspanya Bilbao'daki Guggenheim Müzesinin
yapımında kullanıldığından beri uluslararası mimarlık
dünyasının yıldızı. Doğal hâli koyu gri olan titanyum,
hava durumuna göre mavimsi ya da kırmızı olabiliyor.
Eskiden sadece takılarda, uzay araç ve gereçlerinde ya
da tıp alanında kullanılan bu malzemeden günümüzde
çok çeşitli alanlarda yararlanılmakta. Çelikten daha sert
ve hafif, ısıya alüminyumdan daha dayanıklıdır. Ayrıca
titanyum paslanmaz ve altındaki beton sağlam kaldığı
sürece yerinde durabilir.
Bu parçaya göre, titanyumla ilgili olarak aşağıdaki-
lerden hangisi söylenemez?
A) Birçok ülkede kullanılmaktadır.
B) Hava koşullarına göre, rengi değişebilmektedir.
C) Doğada az bulunduğu için oldukça değerlidir.
DBazı özelliklerinden dolay inşaatlarda kullanmaya
elverişlidir.
Kullanım alanı zamanla genişlemiştir.
10. Os
ça
139
Y
Ke
S
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Ost- ve aca aca Ken nin lir. at- Ol ni st ak 7- k r X Titanyum, Kaliforniyalı ünlü mimar Frank O. Gehry ta- rafından İspanya Bilbao'daki Guggenheim Müzesinin yapımında kullanıldığından beri uluslararası mimarlık dünyasının yıldızı. Doğal hâli koyu gri olan titanyum, hava durumuna göre mavimsi ya da kırmızı olabiliyor. Eskiden sadece takılarda, uzay araç ve gereçlerinde ya da tıp alanında kullanılan bu malzemeden günümüzde çok çeşitli alanlarda yararlanılmakta. Çelikten daha sert ve hafif, ısıya alüminyumdan daha dayanıklıdır. Ayrıca titanyum paslanmaz ve altındaki beton sağlam kaldığı sürece yerinde durabilir. Bu parçaya göre, titanyumla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) Birçok ülkede kullanılmaktadır. B) Hava koşullarına göre, rengi değişebilmektedir. C) Doğada az bulunduğu için oldukça değerlidir. DBazı özelliklerinden dolay inşaatlarda kullanmaya elverişlidir. Kullanım alanı zamanla genişlemiştir. 10. Os ça 139 Y Ke S
PARAGRAF - SORU BANKASI
Hemingway, macera türü romanları ile ün kazanmış, ken-
disi de maceraperest bir gezgindir. Realist endişeler ile
yazılmış olan bu roman onun diğer romanları gibi macera
romanı niteliği taşımaktadır. Ernest Hemingway, Küba'dan
Afrika'ya kadar dünyanın dört bir yanında serüven, tarih
ve insan öyküleri peşinde koşmuş Nobel ödüllü bir yazar-
dır. Yazarın tüm romanlarında da hayatından edindiği bu
izlenimler belirir. "Yaşlı Adam ve Deniz" adlı romanında
aylardır balık yakalamayan ama yıllardır balıkçılık yapan,
Yaşlı bir Kübalı balıkçı olan Santiago Meksika Körfezi
açıklarında idealindeki balığı yakalar. Santiago hayatın-
da gördüğü en büyük kılıçbalığını günler süren uğraşları
sonucunda tam da pes edecekken teslim almayı başarır.
Fakat devasa kılıç balığını yakaladıktan sonra bu defa da
köpek balıkları ile mücadeleye girecek, yakaladığı balığı
sahile getirmek zorunda kalacaktır. Santiago'nun devasa
kılıç balığını yakalamak ve yakaladıktan sonra onu sahile
taşımak için köpek balıkları ile giriştiği amansız savaş ro-
manın belkemiğidir. İhtiyar balıkçının tüm olumsuzluklara
rağmen umudunu hiç yitirmeyişi ve her türlü zorluğa karşı
yelken balığı ve köpek balıkları ile yaptığı mücadele roma-
nın konusudur. Ülküsü olan kişi arkasından koşturdukça
amaca ulaşacaktır. Yenilginin ve ölümün göründüğü anda
bile inanç ve azim sonucu zafer kazanılabilir.
Bu parçada Hemingway ve Yaşlı Adam ve Deniz ile
ilgili olarak aşadakilerden hangisne değinilmemiştir?
A Eserin türünün ne olduğuna
B) Yapıtın hangi konuyu ele aldığına
Metnin ana düşüncesine
DYazarın biyografik gerçekliğine
Yapıtta yer alan karakterlere
3. R
b
Varoluşçuluğun ilk aşamasını temsil ettiklerini söyleyebile-
ceğimiz Sisyphe Efsanesi denemesi, Yabanci, Bulantı gibi
romanlar; yayımlandıklarında Fransız yazınına yeni bir
udon önce, sevdiği ölmüş ya da on-
hic ben-
h
A
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
PARAGRAF - SORU BANKASI Hemingway, macera türü romanları ile ün kazanmış, ken- disi de maceraperest bir gezgindir. Realist endişeler ile yazılmış olan bu roman onun diğer romanları gibi macera romanı niteliği taşımaktadır. Ernest Hemingway, Küba'dan Afrika'ya kadar dünyanın dört bir yanında serüven, tarih ve insan öyküleri peşinde koşmuş Nobel ödüllü bir yazar- dır. Yazarın tüm romanlarında da hayatından edindiği bu izlenimler belirir. "Yaşlı Adam ve Deniz" adlı romanında aylardır balık yakalamayan ama yıllardır balıkçılık yapan, Yaşlı bir Kübalı balıkçı olan Santiago Meksika Körfezi açıklarında idealindeki balığı yakalar. Santiago hayatın- da gördüğü en büyük kılıçbalığını günler süren uğraşları sonucunda tam da pes edecekken teslim almayı başarır. Fakat devasa kılıç balığını yakaladıktan sonra bu defa da köpek balıkları ile mücadeleye girecek, yakaladığı balığı sahile getirmek zorunda kalacaktır. Santiago'nun devasa kılıç balığını yakalamak ve yakaladıktan sonra onu sahile taşımak için köpek balıkları ile giriştiği amansız savaş ro- manın belkemiğidir. İhtiyar balıkçının tüm olumsuzluklara rağmen umudunu hiç yitirmeyişi ve her türlü zorluğa karşı yelken balığı ve köpek balıkları ile yaptığı mücadele roma- nın konusudur. Ülküsü olan kişi arkasından koşturdukça amaca ulaşacaktır. Yenilginin ve ölümün göründüğü anda bile inanç ve azim sonucu zafer kazanılabilir. Bu parçada Hemingway ve Yaşlı Adam ve Deniz ile ilgili olarak aşadakilerden hangisne değinilmemiştir? A Eserin türünün ne olduğuna B) Yapıtın hangi konuyu ele aldığına Metnin ana düşüncesine DYazarın biyografik gerçekliğine Yapıtta yer alan karakterlere 3. R b Varoluşçuluğun ilk aşamasını temsil ettiklerini söyleyebile- ceğimiz Sisyphe Efsanesi denemesi, Yabanci, Bulantı gibi romanlar; yayımlandıklarında Fransız yazınına yeni bir udon önce, sevdiği ölmüş ya da on- hic ben- h A
50.-52. Soruları aşağıdaki paragrafa göre ce-
vaplayınız.
İnsanların kişiliği 8 yaşına kadar kazanılır ve yetiş-
kinliğe kadar devam eder. Büyüme sürecinde be-
yindeki her bir sinir hücresi uyaranı alıp ona karşı
bir tepki vermekte, uyaranların sıklığı arttıkça da bu
tepkiler artık kalıcı belleğe dönüşmektedir. Kişi bu
dış uyaranla karşılaştığı zaman artık hep aynı tepkiyi
vermektedir. Bir oyuncağı çok isteyen ancak istediği
alınmadığında da ağlayan, kendini yerden yere atan
çocuk, bunları yaptıktan sonra istediğini elde etti-
ğinde bu kötü huyu alışkanlık haline getirmektedir.
Biraz daha büyüdüğündeyse egoist bir insan haline
gelmekte ve etrafındakiler tarafından sevilmese dahi
sonuçlarından çekindikleri için istedikleri genelde ya-
pılmaktadır. Bu tip insanlar kendilerini haklı görmek-
te ve çevresinde kendisine karşı çıkanlarla sürekli
çatışmaktadır. İşte kötü huyu yaratan budur. Kötü
huyu sürdüren birey kaybettiklerinin farkına varmaz
ve bu yöntemin her zaman işe yaradığını düşünür.
Bundan dolayı da kendini düzeltme çabası içerisine
girmez.
YINLARI
51. Parçaya göre kişinin karakterinin oluşmasındaki
temel faktör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevresel etkenlere olumlu veya olumsuz tepkiler
verilmesi
qir B) Beynin uyarıcılara olan tepkisinin her zaman ay-
nı olması
C) Kişilik oluşumunun belli bir yaşa kadar sürmesi
D) Yetişirken otomatik davranışlar kazanıp daha
sonra bunları sürdürmesi
E) Genetik yolla gelen özelliklerin yaşantısıyla bü-
tünleşmesi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
50.-52. Soruları aşağıdaki paragrafa göre ce- vaplayınız. İnsanların kişiliği 8 yaşına kadar kazanılır ve yetiş- kinliğe kadar devam eder. Büyüme sürecinde be- yindeki her bir sinir hücresi uyaranı alıp ona karşı bir tepki vermekte, uyaranların sıklığı arttıkça da bu tepkiler artık kalıcı belleğe dönüşmektedir. Kişi bu dış uyaranla karşılaştığı zaman artık hep aynı tepkiyi vermektedir. Bir oyuncağı çok isteyen ancak istediği alınmadığında da ağlayan, kendini yerden yere atan çocuk, bunları yaptıktan sonra istediğini elde etti- ğinde bu kötü huyu alışkanlık haline getirmektedir. Biraz daha büyüdüğündeyse egoist bir insan haline gelmekte ve etrafındakiler tarafından sevilmese dahi sonuçlarından çekindikleri için istedikleri genelde ya- pılmaktadır. Bu tip insanlar kendilerini haklı görmek- te ve çevresinde kendisine karşı çıkanlarla sürekli çatışmaktadır. İşte kötü huyu yaratan budur. Kötü huyu sürdüren birey kaybettiklerinin farkına varmaz ve bu yöntemin her zaman işe yaradığını düşünür. Bundan dolayı da kendini düzeltme çabası içerisine girmez. YINLARI 51. Parçaya göre kişinin karakterinin oluşmasındaki temel faktör aşağıdakilerden hangisidir? A) Çevresel etkenlere olumlu veya olumsuz tepkiler verilmesi qir B) Beynin uyarıcılara olan tepkisinin her zaman ay- nı olması C) Kişilik oluşumunun belli bir yaşa kadar sürmesi D) Yetişirken otomatik davranışlar kazanıp daha sonra bunları sürdürmesi E) Genetik yolla gelen özelliklerin yaşantısıyla bü- tünleşmesi
ÜRKÇE TESTİ
Bu
he
7°
--
28. Belçika'da yapılan açılışının ardından yolculuğuna
istanbul'da devam eden "Mucit Da Vinci Sergisr
Leonardo Da Vinci'nin orijinal eskizlerinden yola çı-
Senaryo yazımından yemek tarifine kadar birçok ça-
kılarak üretilen 100 makinenin icadından oluşuyor.
Da Vinci'nin dişli çarklar, kriko ve bisiklet gibi sayı-
lışması yer alsa da bu özel serginin adı ve teması
Sız mühendislik icadından geliyor. Da Vinci'nin bu
özel yönüne vurgu yapan yetkililer, ressamın icatları
üzerinde sanat tarihçileri ve mühendislerden oluşan
ekibin bir yıl boyunca çalıştığını belirtiyor. Bu uzun
soluklu çalışmanın ardından ortaya çıkan serginin,
Da Vinci'nin dehasını sanatseverler dışında bir gru-
ba da tanıtması bekleniyor.
Bu parçada Mucit Da Vinci Sergisi ile ilgili aşağı-
dakilerin hangisine değinilmemiştir?
-
A) Da Vinci'nin sanat alanı dışındaki üretkenliğine
odaklandığına
B) Ürünlerin tasarım süreçlerinin de sergi kapsamı-
na alındığına
C) Farklı disiplinlerden kişilerin çalışmasıyla ortaya
çıktığına
D) Dünyanın farklı yerlerinde sergilenme imkânı
bulduğuna
Sergilenecek ürünlerin ne kadar sürede hazır-
landığına
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ÜRKÇE TESTİ Bu he 7° -- 28. Belçika'da yapılan açılışının ardından yolculuğuna istanbul'da devam eden "Mucit Da Vinci Sergisr Leonardo Da Vinci'nin orijinal eskizlerinden yola çı- Senaryo yazımından yemek tarifine kadar birçok ça- kılarak üretilen 100 makinenin icadından oluşuyor. Da Vinci'nin dişli çarklar, kriko ve bisiklet gibi sayı- lışması yer alsa da bu özel serginin adı ve teması Sız mühendislik icadından geliyor. Da Vinci'nin bu özel yönüne vurgu yapan yetkililer, ressamın icatları üzerinde sanat tarihçileri ve mühendislerden oluşan ekibin bir yıl boyunca çalıştığını belirtiyor. Bu uzun soluklu çalışmanın ardından ortaya çıkan serginin, Da Vinci'nin dehasını sanatseverler dışında bir gru- ba da tanıtması bekleniyor. Bu parçada Mucit Da Vinci Sergisi ile ilgili aşağı- dakilerin hangisine değinilmemiştir? - A) Da Vinci'nin sanat alanı dışındaki üretkenliğine odaklandığına B) Ürünlerin tasarım süreçlerinin de sergi kapsamı- na alındığına C) Farklı disiplinlerden kişilerin çalışmasıyla ortaya çıktığına D) Dünyanın farklı yerlerinde sergilenme imkânı bulduğuna Sergilenecek ürünlerin ne kadar sürede hazır- landığına
unu
arı-
enir.
uk-
kte
os-
1-
an
O-
e,
en
n
Deniz seviyesinde olan hava basıncı atmosferdir.
İnsanlarda bulunan solunum ve dolaşım sistemi
atmosfer basıncına göre ayarlıdır. Suyun içinde
derine doğru gittikçe basınç daha da artar. Her 10
metrede 1 derece atmosfer basıncı artar. derinle-
ore gidildikçe akciğer kapasitesi düşer, kan basıncı
yükselir. Bu olaylar sonucu vücut ısısı düştüğü için
kalp atışları hızlanır ve bilinç gitmeye başlar. 30
metreden daha derinlere dalacak olanlar mutlaka
tüp kullanmalıdır. derine daldıklarında ve süratle su
yüzüne çıktıklarında ani olarak değişen atmosfer
basıncından dolayı vurgun yerler. Aniden su yüze-
yine geldiğimizde gazlar süratle genleşir. Özellikle
azot gazı damarlarda genleşerek hayati vücut ha-
sarlarına neden olur. Acil müdahale edilmediğinde
ciddi doku kayıpları yaşanır.
memalüsön
ud > Bu parçadan, aşağıdaki sonuçlardan hangisi
çıkarılamaz?
ed esbisknoe
nini
sbminub
200
A Bedenimizde azot gazı bulunması sağlığımız
açısından tehlikelidir.
H
Bİnsan bedeni belli basınç düzeylerinde yaşa-
mayı sürdürebilecek biçimde evrilmiştir.
C) Hızlı basınç değişimleri dalgıçlar için ciddi so-
Üb lasTrunlar oluşturabilir.
eumbaue
D) Denizlerde, suyun yüzeyindeki basınçla derin-
ninbliko lerdeki basınç aynı değildir.
PENGAN
-nizemlidays!
E) Denize dalışlarda belli bir mesafeye kadar fazla
risk yoktur.
sbisimeho lesn telld
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
unu arı- enir. uk- kte os- 1- an O- e, en n Deniz seviyesinde olan hava basıncı atmosferdir. İnsanlarda bulunan solunum ve dolaşım sistemi atmosfer basıncına göre ayarlıdır. Suyun içinde derine doğru gittikçe basınç daha da artar. Her 10 metrede 1 derece atmosfer basıncı artar. derinle- ore gidildikçe akciğer kapasitesi düşer, kan basıncı yükselir. Bu olaylar sonucu vücut ısısı düştüğü için kalp atışları hızlanır ve bilinç gitmeye başlar. 30 metreden daha derinlere dalacak olanlar mutlaka tüp kullanmalıdır. derine daldıklarında ve süratle su yüzüne çıktıklarında ani olarak değişen atmosfer basıncından dolayı vurgun yerler. Aniden su yüze- yine geldiğimizde gazlar süratle genleşir. Özellikle azot gazı damarlarda genleşerek hayati vücut ha- sarlarına neden olur. Acil müdahale edilmediğinde ciddi doku kayıpları yaşanır. memalüsön ud > Bu parçadan, aşağıdaki sonuçlardan hangisi çıkarılamaz? ed esbisknoe nini sbminub 200 A Bedenimizde azot gazı bulunması sağlığımız açısından tehlikelidir. H Bİnsan bedeni belli basınç düzeylerinde yaşa- mayı sürdürebilecek biçimde evrilmiştir. C) Hızlı basınç değişimleri dalgıçlar için ciddi so- Üb lasTrunlar oluşturabilir. eumbaue D) Denizlerde, suyun yüzeyindeki basınçla derin- ninbliko lerdeki basınç aynı değildir. PENGAN -nizemlidays! E) Denize dalışlarda belli bir mesafeye kadar fazla risk yoktur. sbisimeho lesn telld
likte veya ona
k noktasında
arasında çok
yaşamakta-
in kuzeyba-
dağlık kısmı
ik çok türlü-
büyük etnik
adan gelen
aşağıdaki-
Cafkaslara
maz, tari-
nrasında
ze kadar
omenler,
Hırvatlar
ler.
klarına
uş mil-
adırlar.
han si-
aki hâ-
27. İlk fotoğraf çekildiğinden bu yana fotoğraf sanatı üzerine çeşitli
denemeler yapılmış, zamanla üzerinde kompozisyonlar oluştu-
rulmaya başlanmış, teknikleri oturdukça ışık teknikleri ve poz-
lamalar genişlemiş ve fotoğrafçılık adı altında bir meslek hâline
gelmiştir. Bir süre sonra bu denemeler yerini sanatsal ivmelere
bırakmıştır. Fotoğrafın sanat olup olmadığı tartışmaları bir yana
doğumundan itibaren hızla ölüme koşan insan için her fotoğ-
raf geçmişin birer ibretlik vesikalarıdır aslında. Bunlar, çekildiği
andan itibaren "geçmiş" olmuş, zamanın hükmü altına girmiş-
tir. Deklanşöre basıldığı ilk anda fotoğraftakilerin tümünün ha-
yatta olmasına karşın, ileride bu fotoğrafın bir ölüm belgesine
dönüşmesi kaçınılmazdır. İstesek de istemesek de fotoğraflar
eninde sonunda bir ölüm belgesine dönüşüyor. Bizim kullandı-
ğımız ya da bizim suretimizi başkalarının kullandığı bir ölüm bel-
gesine. Bu yüzden fotoğraflar hep hüzün vermiştir bana. Melih
Cevdet'in şiirindeki hüznü, eksiksiz yaşarım eski fotoğraflarda.
Fakat sanki bizden hiç kopmayacak fotoğraflar, çocukluk fotoğ-
raflarımızdır. Onlarda ölümü belgeleyecek hiçbir şey bulama-
yacaklar gibi gelir bana. Olsa olsa oyun dışı kalmış bir çocuğun
gizli hüznünü göreceklerdir.
1.
Deneme - 9
Bir meslek olan fotoğrafçılığın sanat dalı olup olmadığı
hakkında henüz kesin bir hüküm verilemez.
II. Fotoğrafın geçmiş bir anı dondurarak koruma ve gele-
ceğe aktarma gibi arşivsel bir işlevi vardır.
Çekildiği an için hayatın belgesi olan her fotoğrafın yarın
ölümün belgesi olması kaçınılmazdır.
IV. Hayat dolu olsalar da ölümün hüznü çocuk fotoğrafla-
rında daha yoğun hissedilir.
Bu parçadan fotoğraflarla ilgili olarak yukarıdakilerden
hangileri söylenemez?
A) Yalnız II
D) I ve III
B) Yalnız IV
E) III ve IV
C) I ve II
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
likte veya ona k noktasında arasında çok yaşamakta- in kuzeyba- dağlık kısmı ik çok türlü- büyük etnik adan gelen aşağıdaki- Cafkaslara maz, tari- nrasında ze kadar omenler, Hırvatlar ler. klarına uş mil- adırlar. han si- aki hâ- 27. İlk fotoğraf çekildiğinden bu yana fotoğraf sanatı üzerine çeşitli denemeler yapılmış, zamanla üzerinde kompozisyonlar oluştu- rulmaya başlanmış, teknikleri oturdukça ışık teknikleri ve poz- lamalar genişlemiş ve fotoğrafçılık adı altında bir meslek hâline gelmiştir. Bir süre sonra bu denemeler yerini sanatsal ivmelere bırakmıştır. Fotoğrafın sanat olup olmadığı tartışmaları bir yana doğumundan itibaren hızla ölüme koşan insan için her fotoğ- raf geçmişin birer ibretlik vesikalarıdır aslında. Bunlar, çekildiği andan itibaren "geçmiş" olmuş, zamanın hükmü altına girmiş- tir. Deklanşöre basıldığı ilk anda fotoğraftakilerin tümünün ha- yatta olmasına karşın, ileride bu fotoğrafın bir ölüm belgesine dönüşmesi kaçınılmazdır. İstesek de istemesek de fotoğraflar eninde sonunda bir ölüm belgesine dönüşüyor. Bizim kullandı- ğımız ya da bizim suretimizi başkalarının kullandığı bir ölüm bel- gesine. Bu yüzden fotoğraflar hep hüzün vermiştir bana. Melih Cevdet'in şiirindeki hüznü, eksiksiz yaşarım eski fotoğraflarda. Fakat sanki bizden hiç kopmayacak fotoğraflar, çocukluk fotoğ- raflarımızdır. Onlarda ölümü belgeleyecek hiçbir şey bulama- yacaklar gibi gelir bana. Olsa olsa oyun dışı kalmış bir çocuğun gizli hüznünü göreceklerdir. 1. Deneme - 9 Bir meslek olan fotoğrafçılığın sanat dalı olup olmadığı hakkında henüz kesin bir hüküm verilemez. II. Fotoğrafın geçmiş bir anı dondurarak koruma ve gele- ceğe aktarma gibi arşivsel bir işlevi vardır. Çekildiği an için hayatın belgesi olan her fotoğrafın yarın ölümün belgesi olması kaçınılmazdır. IV. Hayat dolu olsalar da ölümün hüznü çocuk fotoğrafla- rında daha yoğun hissedilir. Bu parçadan fotoğraflarla ilgili olarak yukarıdakilerden hangileri söylenemez? A) Yalnız II D) I ve III B) Yalnız IV E) III ve IV C) I ve II