Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

ayınız. alışmak, dir fakat oğrusu bundan ma sa- apılan günün - bite- nak- adar en la karekök 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. çevresini genişletmek ister. Gözünün gördüğü, kulağının işittiği Canım insanoğlu! Büyüktedir gözü hep, elindekiyle yetinmez, bir şey olsun da ne olduğunu anlamasın, bir türlü katlanamaz buna. Uğraşır, didinir, öğrenmek için bütün gücünü harcar, pek yorulup bitkin düşünce de gene "yenildim" demez; bir yalan uydurup ona inanır. Insanoğlunun mutluluğun peşinden koştu- lediği "bilme"den doğan sevinçtir. Pascal "Evren kişiyi ezse de ğunu sanırlar. Oysaki asıl amacı sevinç, şu feylesofların söy- kişi evrenden uludur; kişi ezildiğini, evrenin üstünlüğünü bilir, ürkeğine, canını en evren ise bunu bilmez." diyor. Kişilerin en sevenine bakın, en öldürücü doğruları öğrenmek dileğini onda bile bulursunuz. 39. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Ne yazık ki insanoğlu, elindekiyle yetinmesini bilmez. B) Yenilgiyi kabullenemeyen tek varlık insandır. C) İnsanoğlu devamlı bir öğrenme içerisinde uğraşıp di- dinmektedir. D) Her insan, evren karşısında yenilgiyi kabul etmemek- tedir. E) İnsanoğlu gerçek mutluluğu arama peşinde değildir.

37-38. soruları aşağıdakı parçaya go Avrupa'nın 1500'den sonra kurduğu deniz üstünlüğü, Asya uy- garlıkları açısından önemli değişikliklere yol açmadı. Örneğin Çin'de, imparatorluk hükümeti bakımından, deniz ticaretinin bir grubun elinden çıkıp bir başkasının eline geçmesinin ya da geç- memesinin hiç önemi yoktu. Güneydoğu Asya'dan gelen Müs- lümanlar, Japon korsanları ve Avrupa'dan gelen gaga burunlu "güney denizi barbarları" Pekin'e birbirinden farksız göründü./ Hindistan'da ise ülkenin yöneticileri, ticaret sorunlarıyla pek il- gili değillerdi ve Portekizlilerin varlığına karşı çıkma yolunda birbirleriyle uyumlu ortak bir çaba göstermediler. Bunun yerine Islam ticaret tekneleri, ülkelerinden çok uzakta oldukları için, her zaman az sayıda olan Portekiz devriye gemilerinden yakalarını kurtarmanın yollarını aradılar. Öyle ki çok geçmeden küçük, hafif gemiler hemen hemen eski etkinliklerini sürdürebilecek duruma geldi. Müslüman tüccar ve gemi sahipleri, teknelerinin ara sıra Portekizlilerin eline düşmesini yalnızca can sıkıcı bir olay olarak gördüler. 37. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Avrupa, denizlerde yaşadığı üstünlüğü kara gücüne yansıtamamıştır. B) Portekiz gemileri Asya karasularında yalnızca korsan faaliyetler yürütmüşlerdir. C) Asya devletleri, birbirler ile mücadele etmekten ortak düşmanları ile ilgilenememiştir. D) Asyalılar, Avrupalarla mücadele için küçük ve hafif ge- miler kullanmışlardır. E) Avrupa'nin denizlerde elde ettiği üstünlük Asya'ya belir- gin bir değişiklik olarak yansımamıştır. 38. Bu parçaya göre Asya uygarlıklarının Avrupa'nın deniz üstünlüğünden çok etkilenmemelerinin nedenleri ara- sında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Avrupalıları bir korsan türü olarak algılamaları B) Yöneticilerinin ticari sorunlarla ilgili olmamaları C) Avrupa'nın yeterli sayıda devriye gemisinin olmaması D) Avrupalı eylemlerini yalnızca can sıkıcı olarak görmeleri E) Avrupa'dan gelen gemilerin yalnızca bir ulusa ait olması www.krakademi.com er 10 Sc lar ha Ar ke dc ol le liy kil işi Bi ni sa ģL du 39 VAYINLARI

es uno de is e e o in una Temim ed-Dârî, Şam'dan Medine'ye yağ kandiller ve ip getir- di. Medine'ye vardığında cuma günüydü. Hizmetçilerinden Ebu'l-Berråd, kandilleri iple asti, yağ koyarak fitil taktı. Güneş batınca da tutuşturdu. Allah'ın elçisi mescide gelin- ce bir de baktı ki mescit apaydınlık. Temim ed-Dârî'nin yaptığını öğrenince şöyle buyurdu: "Sen İslam'ı aydınlattın. Allah da seni dünyada ve ahirette nurlandırsın." (İbn Mâce, Mesâcîd, 9) - Bu hadiste aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır? A) İslam yeniliklere açık bir dindir. B) Peygamberimiz arkadaşlarını kırmamaya özen göster- miştir. C) Cami ve mescidler İslam'ın en önemli merkezidir. D) Medine, her dönemde kutsal kabul edilen bir şehirdir. E) Dinde bid'atlardan kaçınılmalıdır. pop Nüfusla gisinin verilm OD E) BO Bi

at m 5. Sanırım yazdığım dili duymak, o sözcükleri etrafımda birilerinin konuşması, yazmam için en büyük etkendi. Büyükannemin dili, ana dilim benim çocukluğumdur. Genelde öykülerin başlangıcında çocukluk var. Bütün çabalarımız; aslında o bitmeyen, tamamlanamayan, eksik kalan çocukluğumuza dairdir. Büyükannemin kelimeleri ile büyüdüm. Bu benim imge dünyamı çok zenginleştirdi. Bir örnek vermek istiyorum. "Evime kimse gelmiyor." ile "Kapımı kimse açmıyor." cümlesi aynı anlama gelmiyor. İkincisini kullanmayı tercih ederim, bu cümle sadece dili değil, düşünceyi ve duyguları da zenginleştiriyor. C Bu sözler, aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Kullandığınız dili bu kadar etkili oluşturmanızda aile bireylerinizin nasıl bir etkisi oldu? durumdum B) Ganes S hastalic C) Sicak B) Dilinizi kurarken eğitim sürecinizin size kazandırdığı dil evreninin katkısından söz eder misiniz? D) Yazarlık atölyesi kapsamında aldığınız eğitimlerin yazarlık serüveninize katkısı oldu mu? maruz -By Gun yete Et Co de d- C)Yazar olarak sözcük hazinenizi genişletmek için nasıl bir yol izlediniz? E) Dilinizi zenginleştiren unsurlardan birinin çevre faktörü olduğunu belirtmenizin yanında, eklemek istediğiniz başka unsurlar olur mu? AL ZE YAYINLARI

6. Her sabah olduğu gibi baş ucundaki komodinin üzerinde duran gümüş rengi parlak masa saatinin rahatsız edici sesiyle uyandı. Sağ elini uzattı, saati alıp yüzüne karşı tuttu. Zilini kapattı. Doğruldu. Saati komodinin üzerine, eski yerine bıraktı. Yatağın kenarına oturdu. Uykusunun açılmasını bekliyordu. Saat yüzünü ona dönmüş, birazdan dil çıkaracak yaramaz bir çocuk gibi bakıyordu. Sabahları bu saate düşman olurdu. Uykunun en tatlı yerinde, beş ellide, her sabah usanmadan çalardı. Odaya bir bakış attı, içerisi gayet derli topluydu. Annesi dün toplamış olmalıydı. Küçük kız kardeşi, örtüyü çenesine kadar çekmiş, derin derin uyuyordu. Bu metnin dil ve anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Olaya dayalı bir anlatım yapılmıştır. C) Uzun cümleler kullanılmıştır. 200 8. SINIF PARAGRAF sliqey ilipli sig B) Deyimlerden yararlanılmıştır. Z D) Kişileştirmeye yer verilmiştir. X inblupoid

28. Erozyonun şiddeti arazi eğimine, toprağın yapısına, yıllık yağış miktarına ve iklime göre değişir. Fakat erozyonun etkisini güçlü kılan en önemli faktör, toprağı koruyan bit- ki örtüsünün yok edilmesidir. Çünkü bitkilerin yaprak ve gövde gibi kısımları, yağmur damlalarını bir nevi şemsiye gibi tutarak büyük miktarda suyun toprağa hızlı bir şekil- de çarpması yerine daha geniş bir alana daha yavaş bir şekilde ulaşmasını sağlar. Bitkiler aynı zamanda kökleri sayesinde toprağın suyla birlikte taşınmasını engeller. Böylece toprak erozyonunun şiddeti azalır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşıla- bilir? Erozyonun yoğunluğunu artıran etmene Bitkilerin erozyonu artırmadaki işlevine C) Aşırı suların toprağı verimsizleştirme gerekçesine D) İklim değişikliğinin bitkiler üzerindeki etkisine E) Arazi eğiminin toprak kaymasını önleyici rolüne

etin de e YZ rüyorlar estirme yapılan ni, hayal değil. kilerden nulardan ip olmas farklı gö olaylara alacağ "Tabiat ana" dediğimizde nedensellik ilişkisiyle birbirine bağ- li birçok şeyin kardeşliğinden veya akrabalığından söz etmiş oluruz. Anası tabiat olan bütün nesneler, nedensellik bağıyla birbirinin akrabası hâline gelerek yeryüzünü imar ederler. İbn Sina "Birbiriyle izafiyet ilişkisi olmayan hiçbir şey yoktur." der- ken evrende cari nedensellik bağına ve ilişkilere dikkatimizi çekmişti. Her şey ötekine bağlanır, her şeyden ötekine geçen yol vardır, her şey ötekileri içerir ve ilgilendirir. Bu parçadan hareketle Bütün bitkiler ve canlılarla insan arasında akrabalık bağı sabittir. Doğadaki her şey birbirine nedensellik bağı ile bağlıdır. Tabiata saygı duyarak yaşamak, onu bize akraba yapar. yargılarından hangileri söylenebilir? Yalnız D) I ve Ill B) Yalnız E) Il ve Ilf I ve II

n niş 4. A) D) Tezkire Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarıla- rını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına denir. Bu türde herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, ta- rihi bir olay, bilimsel bir alana ait sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi, bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir. Yine bu türde kişi veya eser her yönüyle incelenir, araştırılır. Ancak bu şekilde ele alınan konunun o ana kadar gizli kalmış yönleri, tarafları belirlenir ve ortaya konur. Ayrıca sanatçı inceleniyorsa o sanatçıyı diğer sanatçılardan ayı- ran özel bilgilere ulaşılmış olur. 31 Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden han- gisi getirilmelidir? A) deneme B) monografi C) tezkire D) otobiyografi E) biyografi HELP

Hayvanların koşullanmaya ve deneme yanılma etkinliğine dayanan öğrenmeleri yanında, insan öğrenmesinin ayrı bir niteliği vardır. İnsanın her öğreniş aşaması bedence belirli bir olgunlaşmayı gerektirir. Söz gelimi; konuşmayı öğrenmek yalnız ses çıkarmak değildir. Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangi- si söz konusudur? A) Tanımlama -C) Öyküleme B Tartışma D) Betimleme E)Karşılaştırma

on in a LİMİT YAYINLARI DENEME 04 33. Zamanın birinde çok akıllı iki kardeş yaşarmış. Okuldaki bilgiler kendilerine yetmediğinden annesi, onları bulundukları beldenin bilgesine götürmüş. Kardeşler, bilgeye pek çok soru sormuşlar ve her defasında da bilgeden tatmin edici cevaplar almışlar. Çocuklar, bilgeye sordukları sorulara aldıkları cevaplardan bir süre sonra sıkılmaya başlamışlar ve "Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım." diyerek düşünmeye başlamışlar. Kardeşlerden biri "Buldum!" demiş. "İki elimin arasına bir kelebek koyacağım ve bilgeye soracağım: 'Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?' Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım. Sonuçta her ne derse cevabını bilemeyecek." Kelebeği ellerinde tutan kardeş, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış ve sormuş: "Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı, ölü mü?" Bilge, uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakmış ve cevaplamış: "Gençliğiniz, geleceğiniz, huzurunuz, hayatınız, her şeyiniz sizin ellerinizde." Bu parçadan hareketle bilge, çocuklara verdiği cevapla aşağıdakilerden hangisini düşündürtmek istemiş olamaz? A) İnsan, iyi bir şey de kötü bir şey de yapsa sorumluluk kendisindedir. B) Kişi her ne yaparsa yapsın, yaptıklarının kendine bir dönüşü olacaktır. C) insanın yaşadıkları veya yaşayacakları, verdiği Kararların sonucudur. D) Mutluluğu ve huzuru yakalamak öyle sanıldığı gibi kolay değildir. E) İnsan, başına gelenlerden dolayı başkasından değil; kendinden hesap sormalıdır.

13. 1. Hüsnü Aşk II. Garipnâme III. Heşt Behişt IV. Sihamı Kaza V. Leyla vü Mecnun ? D Numaralanmış eserlerden hangileri tür yönüyle diğerlerin- den farklıdır? A) I ve V D) III ve IV B) II ve III E) III ve V C) II ve IV

27. Dikkatimiz dağıldığında ister dinlenme hâlinde olalım ister rutin bir iş yapalım varsayılan mod ağı (DMN) olarak tanım- lanan ağ aktifleşir. Varsayılan mod ağı, beynimizin otomatik pilotu olarak da tanımlanabilir. Bu ağ aktif olduğunda dik- katimiz, bulunduğumuz andaki dış dünyadan uzaklaşır ve zihnimiz geçmiş ya da gelecekte gezinmeye başlar. Örneğin ders esnasında akşam yiyeceğimiz yemeği veya iki hafta önce bir arkadaşımızla yaptığımız tartışmanın detaylarını düşünmeye başladığın beynimizde varsayılan mod ağı aktif hâle gelir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? A) Bilinçaltında geriye dönüşler yaşanmasında DMN en etkili ağdır. B) Beyinde otomatik pilot olarak adlandırılan ağlar, algı- yı yönlendirir. C) Aktif ağlar, beyin organında sadece uyarılma meyda- na getirmez. D) Varsayılan mod ağı, beyinde dikkat olgusunu engelle- mektedir. E) Dikkat dağınıklığıyla beyindeki DMN arasında organik bir bağ vardır.

BAŞARI TEKN al 4 33. Kişi ilk romanını yazmaya başladığında genellikle kendinden ve yakın çevresinden yola çıkar ve kur- guyu gerçek hayatından kesitlerle oluşturur, bu yüz- den Bu cümlenin sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez? (A) kendi üslubunu bulma ve farklı bir dil oluşturma yolunda ilk adımı atmış olur. B) yazmaya başlamak kişinin kendini keşfetmesi ve hayatla yüzleşmeye başlamasıdır bir bakıma. C) kişinin ilk eserinde sırlarını ve yaşadıklarının ken- di üzerinde bıraktığı etkileri saklaması güçtür. D) yazarların ilk eserlerinde kendi yaşamına gizli ya da açık göndermeler yapması doğal karşılanma- lıdır. E) ilk eserler ister istemez otobiyografik özellikler barındırır. TYT 3-

TYT 38, 39. ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sanat eseri herhangi bir şablona göre üretilmez. Kuşku- suz ki kuram bilgisi, sanatçının tekniği üzerine düşünmesi ve onu geliştirmesi için yararlıdır. Ancak hiçbir sanatçı, ku- ramı "üretim kılavuzu olarak kullanmaz. O yüzden de bir kuramı, belli bir eseri değerlendirirken şablon olarak kul- lanmak yanıltıcı olacaktır. Bunu yaparsam, sanatçının o gü- ne dek oluşturulmuş kuramların da dışında, bambaşka ve yeni bir şey, dolayısıyla yeni kuramlara kaynaklık edecek yeni bir eser ortaya çıkarmış olma ihtimalini göz ardı etmiş olurum. Bunun sonucu olarak da eserin sahip olduğu ni- telikleri doğru değerlendiremediğim gibi, olumsuz yargı- larda bulunarak, sanattaki "devrim ihtimali"ni de kaçırabi- lirim. Oysa yenilikçi eserleri tutucu bir yaklaşımla reddeden eleştirmenler kervanına katılmanın ne esere ne sanata ne de bana faydası vardır. 38. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Sanat eserleri, belirli kalıplara bağlı kalınarak değerlen- dirilmemelidir. B) Sanatsal çalışmalara yönelik teorik bilgiler sanatçının kendini geliştirmesine katkı sağlar. C) Belirli kuramsal yaklaşımlara bağlı kalmak sıra dışı ye- nilikleri görmemizi engelleyebilir. Karamsa Kramsal çerçevesi oluşmamış sanatsal yenilikler uzun soluklu olamaz. E) Kanıksanmış düşüncelerin dışına çıkamazsak yenilik- leri doğru değerlendiremeyiz. 86 GARKLISISTEM 40. Bu parçada geçen "Sanattaki 'devrim ihtimali'ni de-ka bilirim." sözüyle sanatsal çalışmalarla ilgili olarak ğıdakilerden hangisi belirtilmek istenmiştir? Sanatsal yeniliklerin tepkisel olarak geliştiği BY Sanatsal anlayışların çok sık değiştiği Beğişimle eğişimlerin zor benimsendiği D) Nitelikli bir eleştiriden bağımsız olamadığı Kimi yeniliklerin çığır açıcı olduğu

Ülkemizde saf sanat olarak da fikir taşıyıcısı olarak da şi- ir eskisi ölçüsünde ilgi görmüyor/Şiirimizin bugününe ba- kınca şairler, kendi aralarında paslaşıyormuş duygusu uya- niyor. Bir de günümüz şiiri yüksek sesle okunmaya, dost meclislerinde seslendirilmeye yatkın olmamaya bilhassa özen gösteriyor sanki. O zaman şiirle uğraşmanın belli bir uzmanlık gerektirdiği söylenebilir. Yani şiirle uğraşma mes- leğine kendisini vermeyene günümüz şiirinin vereceği bir şey yok. Bu parçada şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi- ne değinilmemiştir? A) Dar bir çevrenin uğraş alanına dönüştüğüne B) Sosyal bir etkileşim aracı olmaktan uzaklaştığına C) Biçim ve içerik bakımından kendini yenileyemediğine D) Eskiye oranla daha az ilgi gördüğüne E) Sıradan insanların yaşamında bir karşılığının olmadığı- na

hedeflenir. mser. nçlerd r. Keyif 01:0i 3.4.3% cka sver an. We geçişi vurg 3 a B. Ziv bir satin 2016 • Tezgah Me bir ces m rende Denci sar uya S lanan 15!ilgile ni 20 osyal k no yester nd r Lori Var 12002 So hata inden at üşteri k eder. Bunen oh: se ki bir süre ekilde mekânl her kesimden insan ₂ ani pazarlar Su inden si aques arda alıs duyduk sağlanır. bu tükanır. B du erkee Kulturd uk anlayışın i olarak Tarihsel olarak Batılı alışveriş merkezi, seçkin S cevaplayınız. 36. - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre 180 va eme ind erinde daha ensel LES/1/SÖZEL + 'ye aittir So n hangi işve tasan CYMekân gıdakilerd alışveriş mekân ürün tant A) Alışveriş merk 37. Bu parçaya göre alışver ADükkânlardaki e meka kez womik ola Te 3) Alışveriş merkezleri sınıf aktadır. su Söz konusu olduğu ver se aşabilme imkânı hakkadul mü urmasına yol aç D) Bireyin daha iyi yas alışveriş merke yaşa deziksel ve au ka is surari m uygunna renin ilamaz. a tüketilebilir ü un ömürlü ürü asam la dönüştüruna müşteri i Odaklanmayan, h alma c en m Jo Sv neyimi veriş ylaştırır.