Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

7 7. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Hasta olma korkusu, iş ve sosyal yaşamı nasıl etkiliyor?" sorusuna cevap vermektedir? A) Iş hayatında zamanla verimli olamama, bitkinlik, yorgunluk, tükenmişlik hissi, depresif duygu durumu İş hayatı ile özel hayatta yöneticiler ve çalışma ar- gibi sorunlar ruh sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. kadaşları arasında kurulacak dengeli ilişki ve doğru iletişim bu sorunlarla başa çıkmada etkili olabiliyor. B) Ciddi bir hastalığa sahip olduğuyla ilgili yoğun kay- gi ve korku yaşamak, stres düzeyini yükseltiyor ve günlük hayattaki işlevselliği bozmaya başlıyor. Günlük hayattaki stres ve baskının yükselmesi ise hastalanma kaygısını giderek artırabiliyor. C)Yeterli düzeyde tibbi tetkikler yapılmasına rağmen kişinin bedensel bir rahatsızlığı olduğuna dair inan- ci, hastalık kaygısı bozukluğunun belirtilerindendir. Bu kaygıların yoğunluk ve süreklilik göstermesi top- lumsal, mesleki ve diğer alanlarda işlevsellik kaybı- na yol açmaktadır. D) Hastalık kaygısı bozukluğuna sahip kişi, sürekli ağır bir hastalığı olduğunu ya da olacağını düşünür. Bu durumda genellikle bedensel bir belirti olmuyor, varsa bile şiddetli değildir. Temel nokta, kişinin sağlığıyla ilgili yoğun ve sürekli bir kaygı yaşaması. Özellikle ailede görülen kronik hastalık hikâyeleri bunu tetikliyor. Hastalık kaygısı yaşayan kişi, tedavinin yan etkile- rinden çabuk etkilenir. Bu hasta grubu psikiyatriste gitmeden önce birçok doktora gider. Hastalık hak- kında çok fazla araştırma yapar. Araştırmalarının sonucuna göre kendi kendine teşhis koyma eğili- minde bulunur. Genellikle sosyal destek yetersizliği hastalık kaygısının gelişmesine zemin hazırlar. 8 -

smına işaretleyiniz. 4. 3. A. Hamdi Tanpınar'ın bazı romanlarında yer yer, Peyami Safa'nın idealist felsefeye bağlandığı te- maları öne çıkardığı eserlerden ilki olan Bir Tered- düdün Romanı'ndaki Mualla gibi tiplerle karşılaşır gibi oluruz. Döneminin insanlarına özgü yaşarlıkları yoktur bu kişilerin. Sanki zorla öykülere getirilmiş- lerdir, yakalarını yazarın elinden kurtarma özlemi ile yanarlar. Bu parçada geçen altı çizili sözle öykü kişileri ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) İçe kapanık ve çevreleri tarafından dışlanmış kişiler oldukları B) Yazarın kişisel gözlemlerinden yola çıkarak oluşturuldukları C) Belirli bir toplumsal iletinin sembolü olmaktan yoksun oldukları D) Kurmacanın bağlamı içinde gerçeklik duygusu uyandıramadıkları E) Evrensel özelliklerinden çok, bireysel nitelikler sergiledikleri Etrafımızdaki zorluklara odaklanmak, kendi olanak- larımıza odaklanmanın önüne geçtiğinde yapabile- ceklerimizi engellemeye başlar. Aşağıdakilerin hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle anlama

36. (1) Tarihi, devletler; gerçekleri, aydınlar yazar. (II) Ta- rih dediğimiz şey çok uzun zaman hatta belki bugün bile devletlerin tarihinden ibaret olarak düşünülüyordu./ (III) Ve bu tarihin içinde kadınların bulunmadığını tahmin etmek zor değil. (IV) Böyle bir tarih anlayışı yirminci yüz- yılın başında değişiyor elbette. (V) Tarihin tüm ötekilerin de tarihini içermesi fikri, derin bir aydınlanma yaratıyor. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre "Bu tarih, sınıfsal bir bakış içeren, belli bir açıyla belli alanlara bakılıp yazılan bir tarihti." cümlesi getirilebilir? A CIII B D) IV Hır? EV 37. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk-

1. Genç bir yazarken günün eğrilerini yakalama konusunda deneyimli yazarlardan daha önde olabilirsiniz. Ama bu sizin o eğrileri hemen yazıya taşımanızı gerektirmez. Çün- kü herkes sizi deneyimsiz bir yazar olarak göreceğinden kimse sözlerinizi dikkate almaz. Hem malzemenizi boşa kullanmış olursunuz hem de sesinizi duyurma konusunda kendinize olan güveniniz kırılır. Bu parçadaki "günün eğrilerini yakalamak" sözünün anlamı aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Çevrenizdeki kötü gelişmeleri fark ettiğinizde ister is- temez telaşlanırız. B) Yoksul insanların sorunlarını dile getiren birçok yazar, hak etmediği sıfatlarla nitelendirilemez. C) Bazen doğruları açık seçik bir dille anlatsanız da çev- renizdekiler anlattıklarınızı anlamaz. D) Deneyimsiz bir yazarın doğruları, yanlış gibi anlatma olasılığı vardır. E) Tanınmış köşe yazarlarından başka hiçbir yazar gün- dem oluşturmuyor.

(1) O Okuma zevkini kazanması istenen bir insana iyi kitap- lar verilmesi, onun bu eserler hakkında eleştirel bir görüşe sahip olabilmesi, okudukları üzerinde düşünme alışkanlığı kazanması için lazımdır. (II) Okuyucu, başarılı bir edebiyat eserini her okumasında yeni yeni cephelerini görebilecek hâle gelmiş olmalıdır. (III) Çünkü gerçek edebiyat mahsul- leri her okunuşta insana başka yönleriyle görünür, yepyeni hayaller verir, yeni tecrübeler kazandırır, hayatın değişik yönlerden tenkidini göz önüne serer. (IV) Bu açıklamalar- dan anlaşılıyor ki küçüklerin okuyacakları eserlerle büyük- lerin okuyacakları eserlerin değerlendirilmesinde kullanıla- cak ölçüler birbirlerinden farklı değildir. (V) Elbette kafaca gelişmiş bir insanın zevkle okuyup anlayabileceği bir ese- rin fikir ve dil seviyesi çocuklarınki ile kıyaslanamaz. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki- lerin hangisi yanlıştır? 6. TEMEL YETERLİL nou A) 1. cümlede okuma zevkinin oluşmasındaki bir ölçütten bahsedilmiştir. suamulo B) II. cümlede başarılı bir eserin yoğun anlatıma sahip olduğu dile getirilmiştir. C) III. cümlede kendinden önceki cümlenin gerekçesi üzerinde durulmuştur. D) IV. cümlede değerlendirmede kullanılan kıstasların aynı olduğu dile getirilmiştir. itsivab NI E) V. cümlede büyükler ile küçükler arasındaki bir farktan bahsedilmiştir.

tür. 19. Sanat ve sanatçı; çağlar boyunca insanın ilgi alanında olmuş, klişe tabirle mağara devrinden günümüze ve her alanda olmak üzere hiç eksilmeden etkisini sürdürmüş- Sanatın önemi konusunda hemfikir olsak da "Sanat nedir?” “Nasıl anlaşılır?" veya "Neye hizmet eder?” türü soruların cevabını vermek zordur. Sanatı tanımlama konu- sunda nerdeyse tamamen muğlak kriterler söz konusu- dur ve gerçekte, sanatın kendisi de bu belirsizliği kullan- mdığı için, olasılıkla böyle kalmaya da devam edecektir. === Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına slo göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Güzel sanatlar, mimarlık, edebiyat ya da müzik da- linda olsun, ortaya konan bu eserler; insanlık tarihini biçimlendirme konusunda yadsınamaz bir öneme sa- hiptirler. B) Sanatın maddi çıkarlara değil; yalnızca sanata hizmet Simpa etmesi gerektiğini iddia eder. 10% C) Bu sebeple, 'halk için sanat', sanat olarak bile kabul edilmez. D) Sanatsal gelişim için, idealist tavrın yeterli olmadı- ğı herkes tarafından bilinip kabul edilmesine karşın; 'sanat yoluyla kazanç elde etme' konusu gündeme geldiğinde, insanlar genellikle suskun kalmayı tercih ederler. E) Hâlbuki sanat eserinin paraya dönüşmesi, diğer her intel şey için olduğu gibi, sanat için de çok önemlidir.

23. Sanatta istenilen nokta diye bir şey yoktur. Sanat insan yaratıcılığının sonsuzluğunun göstergesi olduğu için sa- der natçı her zaman bir yolculuk içindedir. Bu yolculuk sana- Elmetin mutlak değişmezlerinden biridir. Diğer bir değişmez (vi) ise sanatçının sadece kendi yolundan ilerlemeye özen göstermesidir. Bu yolculukta kimseyi takip etmez sanatçı. com Böyle sanatçılar ustalığa erişmiş kişiliklerdir. Kendi yaratı- bbcılığının sonsuzluğunu tekrar eden kalıplar içinde aramaz untusta sanatçı. VAşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak iste- ains nen düşünceyle örtüşmektedir? A) Usta sanatçıların en belirgin özelliği özgünlüğü koru- sperma anlayışıdır. B) Her zaman geriye bakmak yaratıcılığı köreltmez. C) Kendine güvenen sanatçı eserlerinde güçlü noktalara değinebilir. D) Alanında ustalaşmış sanatçılar yeniliği erdem göster- gesi olarak görürler. E) Büyük sanatçılar topluma duyduğu hoşgörüsü saye- sinde saygı görür.

24. Sümer medeniyeti hakkında araştırma yapmak isteyen bir tarihçi, insanlık tarihi için oldukça önemli olan bu medeni- Pyet hakkında kayda geçmiş verilerden hareket eder. Sü- mer tabletlerinden başlar işe. Araştırmalar sosyologların yaptığı gibi gözlemden yoksun olduğu ve medeniyetlerin geçmişleriyle ilgili verileri işlemeye çalıştığı için kaynak ta- raması oldukça önemlidir. Kaynakların mutlak güvenirliği Hem yazılı belgeler olmasına bağlıdır. Bir tarihçi çıkarım yap- almak için geçmiş dönemlerde geçen olayların belgelen- Minmiş kaynaklarından başka bir yola başvuramaz. hul Bu parçaya göre aşağıdaki önermelerden hangisi ve tarih biliminin bakışıyla örtüşür? (bA) İnsanlık tarihine damga vurmuş önemli olaylar kendi ebny coğrafi koşulları içinde incelenir. 100B) İnsanlık tarihine baktığımızda kitleleri ilgilendiren olay- lar çoğunlukla tekrar eder. C) İnsanın çevresindeki gerçekleri araştıran doğa bilimle- ri tarih biliminden farklı işler. D) Geçmiş dönem araştırması bakımından tarih bilimi yalnızca yazılı belgeleri dikkate alır. E) İnsanlık medeniyetlerini araştıran tarih felsefesi genel- lemeler yapmaktan kaçınır.

16. (1) Hammurabi, hükümdarlığa geçtikten kısa bir süre son- vara tüm Mezopotamya'nın tekrar birleştiricisi oldu. (II) Ku- morzeydeki Zimrilim krallığı ile anlaşma yapan Hammurabi, ülöyüzünü güneydeki Elamlılara döndü ve Elam kenti Rim- sin'i yendi. (III) Ardından Zimrillim'e savaş açan Hammu- Sherabi, kuzeyde de ilerleyerek durmadan Asurluların üzerine erne yürüdü ve yağmalar gerçekleştirdi. (IV) Hammurabi böy- lece tüm Mezopotamya'yı birleştirmekle kalmamış, aynı zamanda kuzey ve güney sınırlarını güvenceye almıştı. (V) HAYönetim olarak Mezopotamya "kuzey" ve "güney" olmak be üzere ikiye ayrılmıştı. (VI) Kuzeyde valilerin denetlediği yaşlılar kurulu, yönetimi gerçekleştiriyor; kuruldan bağım- Sız sukkalu isimli memurlar ise valilere vergileri aktarmak ve halktan iş gücü toplamakla görevli oluyorlardı. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II B) III C) IV D) V E) VI

20. —=== - Bunun aksine hıza, tehlikeye, enerjiye ve korkusuzluğa işaret eder. Sanatçıları cesaret, cüret ve isyankârlığa teşvik etmek için çağrı yapar ve bunun için de bütün sanat değer- lerinin terk edilmesi gerektiğini, bu değerleri taşıyan bütün müzeleri, kütüphaneleri ve okulları da yıkmak gerektiğini söyler. Çünkü hayat sürekli hareket hâlindedir ve sanayide sağlanan hız, sanat sahasına da kazandırılmalıdır. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıda- Her kilerden hangisi getirilmelidir? A) Fütürizm, zamanının güçlü ve cüretkâr bir atılımı oldu- ğundan, kısa zamanda modern sanat akımları içerisin- de kendisine bir yer açmıştır. B) Marinetti'nin kaleme aldığı Fütürist Manifesto dura- ğanlığı reddeder. C) Yazılan manifestolardan da anlaşılacağı gibi, fütürist resimde hareketli konular seçilmiş, fabrika, motor, son hızla giden otomobil, uçak, mekanik araçlar gibi tema- lar işlenmiştir. D) Fütüristler, Duchamp gibi kübist sanatçıların eserlerin- den faydalanarak yeni yöntemler denemişlerdir. E) Dalgınlığı, durağanlığı reddeden, hareketi önüne ko- yan Marinetti, ilk etapta "elektrik" veya "dinamizm" gibi isimler düşünse de, sonrasında, bu ilerici akımın ismini "fütürizm" koymakta karar kılmıştır. Diner sayfaya geçiniz.

21. İnsanları aynı şemsiye altında toplamanın en temel değiş- keni kültürdür. İnsanları birbirinden habersiz bireylerden koordineli topluluklara oradan da sistemli toplumlara dö- nüştürmek için kültürel birikime ihtiyaç vardır. Bu sayede insan toplulukları medeniyet inşa ederek bu medeniyeti ne kültürel birikimler sayesinde nesilden nesile aktarır. Top- lumların bu iletimi başarması dil sayesinde gerçekleşir. no Dil, davranışları ve nesneleri tanımlayarak sınıfladığı için kültür birikimlerinin düzenli bir biçimde bireye ve topluma ulaşmasını sağlayan temel faktördür. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık ola- rak söylenmiş olabilir? A) Kültür aktarımının özünde yatan temel sebepler neler- dir? B) Kültür her toplumda aynı biçimde mi tanımlanır? C) Değişen dünya koşulları kültürü olumsuz etkiler mi? D) Kültürler arasındaki farklılıkların azaldığını düşünüyor musunuz? E) Günümüz medyası geleneksel kültür algımızı nasıl et- kiliyor?

gusunu 25. Roman başlı başına bir dünyadır. İçinde pek çok insan ve farklı hayatlar barındırır. Bunun farkında olan bir yazar kur- u bu karakterlerin hayatla olan doğrusal etkileşimle- rin üzerinde biçimlendirir. Bu romanda farklı bir dünya ve özgün karakterler görüyorum. Karakter ve hayat gerçekleri arasındaki ilişkiyi sistemli ve açık bir şekilde vurgulayan yazar, romanı daha okunur hâle getirmenin önündeki en- gelleri kaldırmış olur. Okuyucu karakterler üzerinde kendini görmeyi sever ve karakterlerle duygusal bağ kurmadan edemez. Yazar bu bağı kuvvetlendirmek için roman içinde geçen olaylara can veren her karakteri roman dünyasın- daki gerçeklik içinde ayrıntılı bir şekilde işler. Bu romanın her karakteri okuyucu dünyasında kendine bir eş bulmayı başarmış. Okuyucuyla âdeta kenetlenmiş TEMEL YETER Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Roman kişilerini, etkilendiği karakterlerin kişilik özellik- lerine göre biçimlendirmiştir. B) Roman gerçekliğine ait değerlendirmelerinde değişim olmuştur. C) Roman karakterlerinin gelişimlerini belirli bir dönem bağlamında ortaya koymuştur. D) Romandaki anlatım tarzı okuyucunun beklentilerine göre biçimlendirilmiştir. E) Roman karakterlerinin toplum üzerinde süregelen bir etkisi olduğunu düşünmektedir.

2. 1. sahip olduğu motivasyon, pek çoğunun ihtiyaç duydukları ile II. ya da yok saymasına neden olmaktadır III. istekleri arasındaki kalın çizgiyi aşmasına IV. insanların her şeyin daha fazlasını elde etmek için V. modernizm anlayışının iyiden iyiye şekillendirdiği günümüz toplumunda Yukarıdaki numaralanmış sözler kullanılarak anlamlı bir cümle oluşturulduğunda hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II 5-411 DENEME-6 C) III D) IV -2 E) V VIP Yayınları 2

DENEME 1. Kendini şair zannedenlerin, iki dize yazmakla şair oldum sananların epey çok olduğu top- Tumlarda bu kişiler bir de yazdıklarını gazete. köşelerinde yayımlatırlar. Isterler ki herkes şiirlerini görsün ve bu ne büyük bir şair desin. Azıcık daha utanmasalar koskoca eleştir- menlerin şiirlerini eleştirmelerini isteyecek ler. Bence bu imkânsızdır. Doğru olan, ince- lenmeye değer bir yapıt ortaya konduğunda toplumun ve eleştirmenlerin zaten o şairi ve şairin şiirlerini okunmaya ve incelenmeye de- ğer görmesidir. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) İtinayla, emek vererek hazırlanmış şiir kitapları er geç değerlendirilir. B) Kimi şairler bir an önce tanınmayı ister. C) Toplumlardaki şair sayısı her geçen gün artmaktadır. D) Şairler şiirlerini yayımlatınca kendi kim- liklerini bulurlar. E) Eleştirinin çokluğu yayımlanan şiirlerle doğru orantılıdır.

12. Taşkışla, İstanbul'un Taksim semti yakınında tarihî bir yapıdır. Dikdörtgen planlı, ortası avlulu, bir bodrum ve iki tam katlı bir yapıdır. İngiliz Mimar Williams James Smith ve Osmanlı Kalfa İstefan tarafından yapılmıştır. Askerî tibbiyenin hastanesi olarak kullanılıp daha sonra onarılarak kışlaya dönüştürülmüştür. 1950'de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık ve İnşaat Fakültelerinin yerleştiği Taşkışla, aynı zamanda rektörlük binası ol- muştur. Birinci derece tarihsel anıt olduğu için korun- masina 1983'te karar verilmiştir. Bu parçadan Taşkışla ile ilgili; 1. fiziksel yapısı, II. bulunduğu konum, III korunma amacı bilgilerinden hangilerine ulaşılabilir? B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve III C) ve II E), II ve I

Mardan özellikle koyun, keçi, de- nden elde edilen hayvansal kıl dür. Sıcak tuttuğu için battaniye de kullanılır. Yün, genellikle can- oluyla veya değişik yöntemlerle la elde edilen yüne kırkım yünü geri, diğer yöntemlerle elde edi- Kasaplık hayvanların kesildikten si ile elde edilen yüne ise tabak ü denir. Herhangi bir nedenle öl- elde edilen yün ise post yapağısı yünü veya post yapağısı, deriden öklerini de içerir ve bu da tabak kırkım yününe göre daha düşük olur. ili olarak aşağıdakilerden han- i değeri, farklı yöntemlerle elde sektir. Kai kökleri olduğundan kırkım yü- eri gibi dağıtılmadan bir bütün ola- - vanın postundan elde edilmesine Felliği, elde edilme biçimine göre endemik A 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Genel olarak merkez dergiler, üzerilerindeki ölü toprağını atamazken taşra dergileri de merkeze ayak uydurmuş gi- biydi. Birkaç yıl önce başlatılan manifestolar sezonu, kimse bünyesinden bir şampiyon çıkaramayınca albenisini nis- peten kaybetti. Şiirdeki kamplaşma, çeteleşme vs. yıllardır olduğu gibi en çok şiire, sonra da eleştiriye gem vurdu. Or- manda ayıdan çok korucu olsun mantığıyla hareket edenler, bu dalgınlıkta ağaçların odun olmasına karşı koyamadılar gene. İşte bu şartlar altında şu ya da bu nedenle takip ede- mediklerimizi de hesaba katarsak "dergilerde eleştiri", bu yıl da umudu tamamlayamadan yazıldı ve bitti. Elbette bu koskoca yılda kronik, örseleyici politikaların yanında bazı ümit verici şeyler de gelişmedi değil. Şiirin kastedildiği ya- zıları okuma zevkini de tattık. 35. Bu parçada merkez dergilere yöneltilen eleştiri aşağı- dakilerden hangisidir? A) Taşra dergilerini kendilerine benzetmeleri B) Yeniliklere eski prensipler çerçevesinde yaklaşmaları C) Canlılığını koruyamadığı için eleştiri yazılarına önayak olamamaları D) Şiirde birleştirici olmayıp kutuplaşmaya yol açmaları E) İstenilen nitelikte eleştiri yazılarına yer vermemeleri 36. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Eleştiri yazılarının belirli bir seviyenin altında kalıp ay- rıntıları gün yüzüne çıkaramaması B) Albenisini yitiren dergilerin çıtayı yükseltmek için uygun bir yol takip etmemesi C) Eleştirel yazıların iyi ve kötüyü ayırmaya yetecek kadar ölçüden yoksun olması D) Dergicilik anlayışını korumaya çalışanların niteliksiz eleştiri yazılarının önüne geçememesi E) Yanlış tutumların sağlam bir eleştiri üslubunun kurulma- Sını önlemesi