Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

TYT / TÜRKÇE Hayalden, bilgiden yoksun olmayan bir insan, "iyi" ile "kötü"nün mücadelesi konusunda tarihle eş zamanlı olabilir, geçici ve çeşitli zamanları bir başka kılık ve ortamlarda bütün ayrıntılarıyla hatırlayıp tek bir zamanda yaşanmış gibi görebilir. Düşüncesinde yaşattığı bir zaman parçası, yüzlerce, binlerce yıl uzakta olabilir. Fakat uzak bir geçmiş, bir insanın kendi gerçeğine, gerçek durumuna çok yakınsa çok uzak bir geçmişteki olayları bütün benliği ile benzer şekilde yaşarken "iyi"den yana da “kötü”den yana da olmasının gereklerini bizzat bulur ve tercihini yapar. Bu parçada "iyi" ile "kötü"nün hangi özelliğine vurgu yapılmıştır? A) Yaşamın değişmez parçaları oldukları B) Niteliklerinin evrensel olduğu C) Her insanın özünde bulundukları D) Yere ve zamana göre yasalarının değiştiği E) Üzerinde düşünmenin insan ufkunu açtığı 30.

Felsefi bilgiyi belirlemek zordur. Hatta felsefenin en önemli probleminin bizzat felsefenin kendisinin ne olduğu problemi olduğunu söylemek bile mümkündür. Felsefi bilgiyi veya felsefeyi anlamaya çalışırken yapılması gereken en doğru davranış, tarih boyunca kendilerine filozof denilen kişilerin yaptıkları işin kendisine bakmak olacaktır. Filozofların farklı zamanlarda, farklı kültürlerde, farklı amaçlar ve farklı işlevlerle farklı somut felsefeler ürettikleri görülmektedir. Bununla birlikte bu farklı zamanlarda yaşayan veya farklı amaçlarla farklı felsefeler üreten insanların yaptıkları işin kendisinde bazı ortak özellikler olduğu da gözlemlenmektedir Bu parçadan hareketle felsefi bilgi ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Her kültür ve toplumda felsefi bilginin anlamlandırılması farklıdır. B) Felsefi bilginin sınırları, bilimsel bilginin gelişmesiyle daralmıştır. C) Her filozofun farklı görüşlerinin olması, öğrenilmesini güçleştirmiştir. D) Anlamak ve sınırlarını çizmek için filozofların görüşlerine bakmak gerekir. E) Farklı zamanlarda yaşayan filozofların görüşleri çeliştiği için anlaşılma zorlaşmaktadır. +

1. Yorgunluk, gözlerini yuvalarına gömmüştü; sıska hatlarının ortasında burnu daha bir ortaya çıkmıştı ama babam, tepesini taçlandıran gösterişli beyaz saçlarıyla mükemmelliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Etrafımızı çevreleyen odada babamın anıları, yaşlıların tüm sırlarını yalnızca kendilerinin bildiği karışıklığı oluşturana kadar kat kat birikmişti. Eski dergilerden, artık hiç dinlenmeyen plaklardan, çeşitli eşyalardan ve büyük bir aynanın çerçevesine sıkıştırılmış farklı dönemlere ait fotoğraflardan oluşan bir karmaşaydı bu. Fotoğraflar da vardı. Babamın küçük bir denizci gibi giydirilmiş çember oynarken veya 1914 savaşından önceki fotoğrafı, kızımın sekiz yaşındaki hâliyle at üstünde çekilmiş fotoğrafı ve benim minyatür golf sahasındayken siyah beyaz çekilmiş fotoğrafım vardı. On bir yaşındaydım, kepçe kulaklıydım ve zaten olduğumdan çok daha şapşal bir iyi aile çocuğu ifadesiyle durmuştum. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Sanatsal metinlere özgü anlatıma başvurulmuştur. B) Parçada gelecekten söz eden anlatıma da yer verilmiştir. C) Olayın akışı kesilerek öğretici metinlere özgü anlatım kullanılmıştır. D) Kanıları değiştirme amacına uygun bir anlatımla oluşturulmuştur. E) Parçanın genelinde hâkim bakış açısı kullanılmıştır.

eme ayışını iz. ari da anda naz. de ze atematik 11. Sınıf/Türk Dili ve Edebiyatı 11. Gençlik ve ihtiyarlık kavgası, arada sırada tazele- nerek ve günün konusu hâline girerek devam edip gidiyor. Bu, ne bizim memleketimize mahsus bir hadisedir ne de bu zamana. Her tarafta her devrin tarihi, bize bu çarpışmalara dair örnekler ve hatıralar gösterir. Anlaşıyor ki bu hallolunmuş bir dava değil- dir, sonu gelecek bir bahis olarak da kabul edilemez. Zaten başka türlü olmasına da imkân da düşünüle- mez. Yalnız arada bazı tuhaf anlayışlar ve anlatış lar göze çarpıyor. Gençlik bir meziyet, ihtiyarlık bir kabahat hatta ayıp sayılıyor. Zannediyorum ki böyle bir kanaat bir haksızlıktır. Gençliğin, sırf gençlik ol- mak bakımından neden bir meziyet sayılacağına bir türlü aklım ermiyor. Erken ya da geç doğmak bizim elimizde midir? Bu parçayla ilgili, 1. İçten bir anlatıma sahiptir. II. Öznel bir yaklaşım sergilenmiştir. Ill. Sözde soru cümlesi örneklendirilmiştir. IV. Sayıp dökmelere yer verilmiştir. değerlendirmelerinden hangisi yanlıştır? B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve II C) Yalnız IV E) III ve IV kara Yayıncılık

11. Kara Kitap yayımlandığında doğanlar şimdi yirmi beş yaşındalar. (1) O günlerde genç olanlar ise orta yaşı geçti, geçiyor. (II) Yirmi beşinci yılı için yapılan özel baskı Kara Kitap'ı ilk defa okuyacak gençler için nicedir okunacaklar listesinde bekletenler için de güzel bir fırsat yarattı. (III) Ama asıl kazancı yeniden okuyanlar çıkaracak. (IV) Kara Kitap tek okumayla üzerinden geçip gidebileceğiniz bir roman değil, her okumada yeni hayaller, düşünceler açıyor önümüze. (V) Bu romanı hem bir an önce okumak hem de anlamlandırarak okumak gerek. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın yazılmasını sağlayan temel düşüncedir? B) II. c) yli. D) IV. EV.

17. "Bu gideceğin yerde bir gözünü kör, bir kulağını sa- ğır edeceksin. Göreceğin şeylerin aslını öğrenmek merakına kalkışmayacaksın. Onlar parada pulda değil. Gayet emniyetli bir kadın arıyorlar. Dişini sıkar da oturur, kendini onlara beğendirip emniyetlerini kazanabilirsen birkaç yıl içinde oradan zengin olup çıkarsın. Bir ev alıp başcağızını sokarsın. Bir yurdun olduktan sonra dikiş diksen geçinip gidersin." "Ay, korkarım. Orası öyle pek esrarengiz bir yer mi?" "Bak şimdiden merak etmeye başladın, nene lazım senin âlemin sırları?" pa (A "Ah anacağım, merak etmemek insanın elinde mi?" Bir hikâyeden alınan bu parçayla ilgili, I. Diyalog tekniğine başvurulmuştur. II. Dönemin yaşantısını yansıtan ifadeler vardır. III. Geriye dönüş tekniğinden yararlanılmıştır. yargılarından hangileri söylenemez? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve II C) Yanlız III E) II ve III Domen

32. Annesi keman çalan, babası şiir yazan, çocukluğu Anadolu'da geçen, "ozanlık" için gereken bütün koşulların kendiliğinden oluştuğu, şanslı bir şairdir Ataol Behramoğlu. Yürekte olanın sözsüz olarak yani belli bir titreşimle, ritimle hissedildiğinin farkında olan şair, üslubundaki yalınlığı sözcük seçimiyle de sürdürmüştür. "Gerçek şiir, şaire önce güftesiz beste gibi gelir; ilk önce ritim kalıbı belirir." İşte şair, bu ifadede olduğu gibi sözleri bu müzik altyapısı üzerine kurmuş; şiirlerinin de akılda kalması ve bestelenmesinin yolunu böylelikle açmıştır. Kendi ruh dünyasını bu sözcüklerle görünür kılmış, sözcüklerin dansı olan şiiri hem bir şenlik alanı hem de bir ağıt yeri olarak görmüştür. Bu parçada Ataol Behramoğlu ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Yaşadığı dönemin şiirsel fotoğrafını çektiğine B) Şair olmaya zemin hazırlayan bir ortamda doğduğuna C) Şiirlerinin, iç dünyasının somutlaşmış hâli olduğuna D) Şiirlerinin, taşıdığı özellikler sebebiyle bestelenmeye elverişli olduğuna you be ab ng 10 E) Anlatımındaki sadeliği kelime tercihinde de devam ettirdiğine 33

TYT 12. Takiyüddin er-Rasid 14 Haziran 1526'da Şam'da doğ- muştur. Döneminin en önemli matematikçi ve astro- nomlarından birisidir. Gençliğinde Mısır ve Şam'da bulunan tanınmış alimlerden hadis, fıkıh ve tefsir ders- leri almıştır. Sonrasında ise hadis alimi düzeyine kadar gelmiştir. Takiyüddin'in matematik ve astronomiye il- gisi Mısır'da kadılık yapan Abdulkerim Efendi'nin ona eski gökbilimciler tarafından yazılmış eserleri ve kul- lanılan aletleri hediye etmesiyle başlamıştır. Ardından 1570 yılında tam olarak İstanbul'a yerleşmiş ve bir yıl sonra Sultan II. Selim'in atamasıyla birlikte vefat eden eski müneccimbaşının yerine geçmiştir. Daha sonra incelediği eski yıldız kataloglarındaki eksikleri fark et- mesiyle birlikte İstanbul'da bir rasathanenin gerekli olduğu kanaatine varmıştır. Uzun çalışmalar sonucun- da, 1570'li yılların sonuna doğru İstanbul Rasathanesi'ni kurmuştur. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Takiyüddin er-Rasid'in matematik ve astronomiye ilgisi nasıl başlamıştır? BY Takiyüddin er-Rasid kimdir? Takiyüddin er-Rasid ne zaman müneccimbaşı ola- rak tayin edilmiştir? 14. DY Takiyüddin er-Rasid hadis âlimliği düzeyine nasıl gelmiştir? E Takiyüddin er-Rasid İstanbul Rasathanesi'ni ne za- man kurmuştur?

4. Gotik tarzda yapılmış Notre Dame Katedrall, adanın ortasında- kl meydanda bulunuyor. 1015 yılında yapılan bir bazilika üzeri- ne inşa edilen katedralin yapımına, 1176'da başlanmış ancak bl- na 1439 yılında kısmen tamamlanmış. Tek kuleal bulunan ve 142 metre yüksekliğindeki yapının 329 basamağını tırmanırsanız te- rasina varırsınız. Buradan Strasbourg'u izlerken yorgunluğunu- zu da gökyüzüne saliverirsiniz. Katedralin içindeki astroloji saati ise 1547 yılında laviçreli saat ustaları tarafından yapılmış. Bu ta- rihi katedralin yanında, Kardinal Rohan adına yapılan, Fransız mi- marisinin tüm etkilerini taşıyan Rohan Sarayı bulunuyor. Meydan ise yaşayan civil civil bir yer. Günün hemen her saati kalabalık ve renkli. Sokak ressamları, atlıkarıncalar, çiçekçiler, sokaklara ya- yılmış kafeleri insanı kendine çeken sıcacık bir yer. 21 Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Sayısal verllerden yararlanılmıştır. Yer yer öznel bir anlatima yer verilmiştir. C) Açıklayıcı bir yol benimsenmiştir. D) Gözlemlerden yararlanılmıştır. E) Neden ve sonuç bildiren cümleler kullanılmıştır.

CAP/TYT 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. () Edebiyatimizin önde gelen adlannidan biri olan yazar, yeni romanıyla yaşanmış olayları düşlerle harmanlayan in bir çalma sergiliyor. (I) Yapitta tarihi dile getirir hon maluz kalmaya epeyce dikkat ediyor. (1) Boylesi zor bir döneme, insani debated önceleyerek yaklaşıyor ve gerçekçi bir yapt kotarıyor. (IV) dogmiş zamanla şimdiki zamanın yan yana ilerlemesi okunu sagirtiyor. YV Krangle çizgisi olmayan, katmanlı bir yapidao ve tarzini akor edden, bir dönemin tariheni yalın bir ce yeniden Formular (W) Yörekomoro, yaşam t ve gelenekten yoreye Argil varliklarni roman motni- ne incelikle sindirdiği için yapıt, olayların geçtiği yörenin kültürel zenginliklerini yansıtan bir metin olarak da oku- nabilir. 39. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri sözü edilen yazarın üslubuyla ilgilidir? A) I vo B ill ve V D) IV ve E) We Colorys A Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarıyla ilgili ola- rak aşağıdakilerin hangisine ulaşilamaz? A) Olayla geçtiği yerleri, o yerlerde konuşulan dille banya koyduğuna Yritta anlatılanların inandirici olduğuna Olaylanı, old smasına göre vermediğine Bir dönemin-mhini başarılı bir biçimde kurguladı- E) Kişisellikten uzak durmaya çalıştığına

yer yerini ak ve 4. Reşat Nuri'nin en başarılı edebî ürünleri romanlarıdır. Geniş bir okur kesimine seslenmeyi başaran yazarın romanlarında ince ve hissî bir romantizm göze çarpar. Öte yandan başarılı gözlemlerle bezenmiş bir realizm de yer yer bu romanlarda öne çıkar. Reşat Nuri, dil ve anlatımındaki rahatlıkla çok sevilmiş bir yazardır. Bu parçada söz edilen sanatçının aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilmesi uygun düşmez? A) Ağdalı bir üslup kullanan B) Gerçekçilikten yararlanan C) Duygusal anlatıma yaslanan D) Çokça okunmayı başaran E) Birden çok edebî türde eser yazan 6.

12. 77 yaşında bir kadının 7 yaşında bir erkeğe resmi olarak rakip ol- duğu bir turnuva maçı izliyorsanız muhtemelen bu bir satranç ma- çıdır. Satrançta rakipler katıldıkları turnuva sayısına göre birbirleriy- le eşleştirilir. Bunun için yapılması gereken ise sürekli turnuvalara katılıp rakipleri yenerek Dünya Satranç Federasyonu (FIDE) tara- findan tanınan puanı (ELO) yükseltmek. Satrançta iyi oyuncular arasında yer almak istiyorsanız sırasıyla "aday usta", "FIDE usta- si”, “uluslararası usta” ve “büyük usta” unvanlarını almanız gere- kir. Bunun için de FIDE tarafından tanınan turnuvalara katılarak be- lirli puan limitlerini aşmalısınız. Satranca yeni başlayan bir oyuncu birkaç yıl içinde dünya klasmanında yarışacak seviyeye gelebilir. 1. Yaşın ya da cinsiyet farklılıklarının belirleyici bir kriter olmadı- ğına II. Turnuvalarda başarılı olmanın zor olmadığına III. Maçların düzenlenmesinde sporcuların deneyimlerinin belir- leyici olduğuna IV. Kademe atlamanın, uluslararası bir otoritece verilen puana bağlı olduğuna Bu parçadan "satranç"la ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangilerine ulaşılamaz? A) I ve II D) Il ve IV B) Yalnız II E) III ve IV C) I ve III Beja C

etmenini ir büyük yapabil in istek karşılık abilir? ? e nasıl stedi- de etkili oldu. Kögskökten bu yana gzimier cesmet etkileyidydi. Okulda ogretmenler de son du perso Gini keşfetmişlerdi. Evde anne sasas da devam p işleri yapmasından anlamigi onun el sanatanya ign şeyleri sevdiğini. Onu kurslara yazsing deserens lerdi. Bu kurslar sonrası kendini iyice geistigt Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karplik söylenmiş olabilir? A) Meslek seçiminde rehber öğretmenlerini dinlemiş midir? B) Öğretmenlerinin onun yeteneklerini keşfetmesi onu etkilemiş midir? C) Ailesinin meslek seçimindeki katkis nedir? DEl sanatlarına ilgi duyuyor olması onu nasıl etkile miştir? E Medleğe yönelifesinde etkenli dan faktorer neler- Chova

Satıcıların alıcı üzerinde etkili olmak adına yapabil- dikleri en büyük hareketin fiyat hamlesi olduğu bilinir. Oysa karşılaştırma yapmak çok daha etkili bir yöntem- dir. Alıcı eline aldığı ürünü ya da gözüyle incelediği bir ürünü daha düşük özelliklere sahip bir modeliyle kıyaslarsa özellikleri daha iyi olan araç etkili bir hale gelecektir. Bu noktada satıcı biraz daha baskın çıkar- sa ürünün satılamaması gibi bir durum olmayacaktır. Sadece fiyat üzerinden bir hamle yapmak sığ bir adım olabilir. Ama kıyaslama yapmak elinizdeki ürünü her zaman bir adım daha ileri çıkarır. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? e-mmm A) Satış esnasında var olan üründen daha zayıfı gün- deme getirilirse doğru bir hareket olur. B) Alıcı üzerindeki etkiyi artırmak için düşük fiyatlar koymak yararlı olur. C) Ürünün fiyatını düşürmek her zaman alıcıyı ikna eder. D) Kiyaslama yapmak alıcının alım gücünde etkili ola- bitir E) Satış için en etkili yöntem, ürünün en güzel özellik- lerini söylemektir. 2 Da Desindesin

TYT - Türkçe 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Japon kemanci ve pedagog Shinichi Suzuki'nin kendi adıyla anılan öğretim metoduna göre yetenek, doğuştan değildir. Fiziksel bir problemi olmadığı sürece her çocuk, belirli bir alana yönlendirilebilir; bu, çocuğun herhangi bir enstrüman çalabilmesini de kapsar. Yeter ki çocuğa doğru şekilde ve sevgiyle yaklaşılsın. Bu felsefe ile gelişen metot, dünyada en çok kullanılan müzik eğitimi metotlarından biri haline gelmiştir. Suzuki Müzik Metodu, çocuğu çok küçük yaşta müziğe başlatır ve erken yaş eğitiminin her alan için en doğal ve verimli eğitim olduğunu savunur. Bu metotta çocuklara müziği doğal yollarla sevdirmek ve müziği bir zorunluluk değil, hayatın bir parçası yapmak ana fikri vardır. Bu fikrin uygulamaya konulması ise didaktik bir şekilde planlanmıştır. Bilgiyle ilgili ve felsefi yanı ağır basan bu öğretim metodundaki her öğretici adım detaylı bir şekilde hazırlanmıştır. Çocuk, ana dilini öğrenme sürecinde bir zaman sonra, doğduğu zamankinden farklı sesler çıkarmaya başlar. Anne ve babasının konuşmasını duyar, onları taklit eder ve yavaş yavaş konuşma eylemine başlar. Sonuçta konuşulanı tekrar etmeye başlar. Suzuki Müzik Metodu'nda da aynı motivasyon uygulanmaya çalışılır. 39. Bu parçaya göre Suzuki Müzik Metodu'nu benimsemiş bir öğreticinin, I. Müzik eğitimi süreci, bebeğin konuşmayı öğrenme basamaklarıyla uygunluk gösterir. II. Çocuğun işittiklerini taklit etmesi yoluyla müzik öğretilebilir. III. Eğitimde başarılı olmanın yollarından biri de verimlilik çağını değerlendirmektir. IV. Müzik; doğuştan gelen bir beceri değildir, eğitim yoluyla edinilebilir. yargılarından hangilerini söylemesi beklenemez? A) Yalnız IV B) ve II Dll ve li E ve IV 40. Bu par aşağıd LIMIT YAYINLARI Cve IV A)-Olk BY He C) Be DY O E Ye o 12

2. Sinir sistemi enerjisi olarak tanımlanan prana, burundan alınan nefes yoluyla vücuda girer. Prananın merkezi beyindedir ve du- yusal fonksiyonlar ile motor fonksiyonlarını koruyarak bakımını yapar. Yani burun hem beyne hem de bilince açılan kapıdır. Si- nüs, boğaz, burun ve/veya kafatası bölgelerinde biriken çeşitli fazlalıkları bu bölgelere en yakın kapı olan burun vasıtasıyla bo- şaltılır. Prana aynı zamanda zihinsel aktiviteleri, hafızayı, kon- santrasyonu ve tüm entelektüel faaliyetleri yönetir. Dengesiz prana enerjisi tüm bu faaliyetlerin kusurlu bir şekilde işleyişine neden olur ve baş ağrısı, kasılmalar, spazm, hafıza kaybı ve azal- mış duyusal algıyı ortaya çıkartır. Bu nedenle sinüs tıkanıklığı, migren, havale, kasılma, spazm ve bazı göz ve kulak ile ilgili prob- lemler için uygulanır. Bu parçadan hareketle prana ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Sinirlerle ilgili bir enerji türü olarak tanımlanabildiği B) Bir damlalık yardımıyla burun deliklerinden alındığı C) Beyne etki eden bir uygulama olduğu D) Vücudumuza burundan alınan nefesle girdiği E Birçok rahatsızlığa çare olarak görüldüğü