Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

kişinin enelde e özel Onlara çizgi- eder. falına önce göre ak el alışa- afta- arız. aldı- cun- ütün akul den için e el el em- Ons Yayınları araş- 27. Genç şoförlerin genelde görüş yeteneği mükem- mel, refleksleri de çok hızlı. Bununla birlikte kilo- metre başına gerçekleşen ölümlü kazaların büyük kısmından yaşlılar değil, gençler sorumlu. Bir tırmaya göre, gençlerin ölümlü kazaya karışma ris- ki, yaşlılara oranla üç kat yüksek. ● Bilim insanları, gençlerin genelde ucuz ve küçük arabalar kullandığını ve daha çok geceleri araba sürdüğünü ayrıca araba sürme deneyimlerinin az olmasının kazalara neden olabileceğini söylüyor. Bununla birlikte uzmanlar, ergenliğe özgü bir tehli- keye atılma arzusunun da bu sonuçlarda etkili ola- bileceğini söylüyor. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir A) Iki farklı konuya ilişkin ortak görüşler bildirilmiştir. Aynı durum için birbiriyle çelişen bilgiler aktarılmış- tır. C) Aynı konu farklı yönleriyle ele alınmıştır. D) iki farklı görüşü açıklamak için örnekler verilmiştir. Aynı konunun sonuçları ve nedenleri verilmiştir. 28. Kloropla ni kimya ma gid süreci son de mak to bir hi anaht zama Bu b dioks lastl şek ma ne bu ge de Ü: C

yınla Gök bilimciler geçerli son gök bilimi teorilerine göre a olmaması gereken" dev bir gezegen keşfetti. Jüpiter benzeri gezegen, yörüngesinde döndüğü yıldıza kıyasla sıra dışı büyüklükte. Bu, gezegenlerin oluşumuyla ilgili genel kabul gören teoriye ters düşüyor. Yeni keşfedilen dev gezegenin yörüngesinde döndüğü yıldız M tipi kır- mızı cüce. Yani galaksimizde en sık rastlanan yıldız türü ve dünyaya uzaklığı 284 trilyon kilometre. Uluslararası bir gök bilimci ekibi gezegen ve yıldızıyla ilgili bulgularını Science dergisine yazdı. Çalışmada yer almayan İngil- tere'deki Warwick Üniversitesinden gök bilimci Profesör Peter Wheatley, "Bu çok heyecan verici çünkü uzun za- mandır küçük yıldızlar etrafında Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenlerin oluşup oluşamayacağını merak edi- yorduk." diyor ve açıklıyor: "Genel kanı, bu tür gezegen- lerin olmadığı yönündeydi fakat emin olamıyorduk. Çün- kü küçük yıldızlar bizim Güneş'imiz gibilerinden sayıica çok daha fazla olmakla birlikte, ışıkları da az olduğundan onları incelemek çok zor oluyor." Araştırmacılar yıldızın çevresinde dönen gezegenlerin yol açıyor olabileceği yer çekimi ivmesini ölçebilmek için İspanya ve ABD'de- ki teleskoplanı kullandılar. Kırmızı cücenin kütlesi, yö- rüngesindeki GJ 3512b adı verilen gezegenden daha büyük. Fakat aralarındaki kütle farkı örneğin Güneş ile Jüpiterin arasındakinden çok daha az. Yıldızın kütlesi gezegeninkinden yalnızca 270 kat büyük. Yine Güneş örneğine dönersek Güneş Jüpiter'den 1.050 kat daha büyük. T 35. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Gök biliminde genel kabul görmüş bir teorinin yeni keşfedilen bir gezegenle çürütüldüğü B) Kırmızı cüce ile yörüngesinde dönen gezegenin kütle farkının olması gerekenden az olduğu CYKüçük yıldızların, işıklarının az olması sebebiyle araştırmalarda yeterince incelenemediği Söz konusu keşfin genel kabul gören teorilerle çeli- şen bir durumu gösterdiği Yeni keşfedilen dev gezegenin Jüpiter'den kütlece daha büyük olduğu 36. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Açlama Sayısal Ve Karşılaştırma Tanık gösterme E) Tanımlama Ekso m

22. Şair, geleceği bugüne çeker, bizden birkaç yüzyıl önde yürür. Düşüncemizin, geleceğin yüzüne işlemesini isti- yorsak onu bugünden şiirin, edebiyatın, sanatın ve kül- türün malı yapalım. Zira bugün şiire ve edebiyata giren, yarın hayata girecektir. Ayrıca tarlada izi olmayanın har- manda da yüzü olmaz, bunu unutmayalım. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ula- şılabilir? A) Alelade bir içeriğin toplumun malı olması için sanat- çının mantık süzgecinden geçmesi gerekir. B) Kendini işe vermeyen, bir iş üretmeyen sanatçı, ge- leceğin zeminini şimdiden oluşturamaz. C) Bir şairin düşünce dünyası; sanatın, edebiyatın, şii- rin, gelenek ve göreneğin iz düşümüdür. D) Şiir ve edebiyatın şu anı, geçmiş ve geleceğin kültü- rel kuşağı ve köprüsüdür. E) Emeğin karşılığı maddi ve manevi hırsların çatışma- si ile değil, özümsenmesi ile alınır.

31. Bilim insanları Grönland'daki dev buz tabakasının bu yıl rekor düzeyde eriyerek inceldiğini tespit etti. Buz taba- kasındaki kayıp öyle büyük çaplı ki dünyada deniz se- viyesinde 1 milimetreden fazla yükselmeye neden oldu. Araştırmacılar buz tabakasındaki erimenin bu kadar hız- lanması karşısında hayrete düştüklerini ve kıyı kentle- rinin geleceği konusunda endişe duyduklarını belirtiyor. Grönland'ın güneyindeki buzullardan biri, bu bölgeye ha- ber için geldiğim 2004'ten bu yana 100 metreden fazla incelmiş. Grönland'daki buz tabakası İngiltere toprakla- rının 7 katı büyüklüğünde. Buzların kalınlığı bazı yerler- de 2-3 kilometreyi buluyor. Buradaki buzullar eridiğinde dünya çapında deniz seviyesi 7 metre yükselebilir. Bu- nun olması yüzlerce hatta belki de binlerce yılı bulabilir. Ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde erime düzeyindeki en ufak bir artış, kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insan için büyük bir tehdit olacak. Bangladeş, Florida ve İngiltere'nin doğusu su seviyesindeki yükselmeden ilk etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor. Bu parçanın yazarının endişe duyduğu asıl durum aşağıdakilerden hangisidir? Yaşanan olay sonucunda yalnızca kıyı bölgelerinin etkilenecek olması Buz tabakalarının kalınlığının bazı yerlerde 2-3 kilo- metreyi bulması C) Buz tabakalarındaki erimenin ilerleyen yıllarda arta- rak deniz seviyelerini daha da yükseltmesi Buzul erimelerinin sadece Grönland'daki dev buzu- Tarda görülüyor olması K Küresel ısınmaya çözüm üretecek bilim insanlarının yetersiz olması

40. Bu parçada altı çizili bölümle çocukların beyin- lerinin hangi özelliği anlatılmak istenmiştir? A) Kıvraklık C) Değişkenlik B) Yavaşlık D) Sabitlik E) Çok yönlülük OFVAD TEST BİTTİ. RINIZI KONTROL EDİNİZ.

Bilişsel empati, ötekinin düşüncelerini düşünmektir; sizin kendi düşünceler kümenize sahip olduğunuzu bilirim ve bu düşüncelerin ne olduğunu anlamaya çalışırım. Duygusal empati, ötekinin hissettiği bir duyguyu hissetmeyi kapsar; üzgün olduğunuzu gördüğüm zaman üzülürüm. Motor empati, ötekinin hareket ettiği gibi hareket etmekle ilgilidir; bir yetişkinin güldüğünü gören bebekler gülerler. Duyusal empati, ötekinin hissettiği fiziksel bir duyumu hissetmektir; acı çekiyorsun ben de çekiyorum, midem bulanıyor ve bunu hissediyorum. 7. Bu parçadaki altı çizili cümlelerin işlevi, aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? A) Kendilerinden önceki cümlelerin özelliklerini veren ayrıntılar içerir. B) Tanım niteliğindeki önceki cümlelere verilmiş örneklerdir. C) Düşünceyi somut kılmak için birden çok durumun kıyaslandığı yargılardır. D) Önceki yargıları pekiştirme amaçlı varlığın ayırt edici özelliklerine yer vermiştir. Kişisel görüş bildiren yargılara, yansız değerlendirmelerle destek olunmuştur.

5. Sözcüksel düzlemde bireye, kurumsal bağlamda topluma bağlı olan dil, toplumun yaşama biçimiyle etkileşim içinde olan dizgedir. Yaşama biçimi dili, dil de yaşama biçimini etkiler. Söz gelimi toplumumuz uzun yıllar bir tarım toplumu olduğu için Türkçenin söz varlığında doğaya dönük ögeler ağır basar. Bili- nen nesnelere bağlı kalınarak birçok renk adı birle- şik yapılı sözcüklerle adlandırılmıştır: Gülkurusu, ka- vuniçi, camgöbeği, limonküfü, vişneçürüğü, devetü- yü, külrengi, ördekbaşı, sütlükahve, tozpembe, kirli- sarı, balrengi, fildişi, balköpüğü... Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangi- si yoktur? A) Örnekleme C) Açıklama B) Sayıp dökme (D) Cikarim E) Yineleme

28. Yaratmak; olmayanı ortaya koymak, var etmek, yaşamda olanı yeniden biçimlendirmek, ona kimlik ve kişilik kazandırmaktır. Her şey yaşamdan çıkar. Yaşamda var olmayanın sanatta yer alması düşünülemez. Sanatçı ressamsa rengi, biçimi; müzisyense sesi, tiniyı; mimarsa taşı, tuğlayı; heykeltıraşsa kili, mermeri; edebiyatçıysa sözü, sözcüğü alır, yoğurur, yeniden biçimlendirir, yeni bir varlık oluşturur. O varlık, yaratıcısından kurtulup bağımsızlaşınca sanat olur. Sanat olur ve kendi başına yaşama gücü varsa yaşar durur yalnızca; yoksa dağılır, bozulur, doğanın bir parçası olur. Bu parçada sanatla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Gerçeklikle ilişkisine B) Değiştirme gücüne C) Toplumla uyumuna D) Bireyselliğine E) Özgürlük alanı olmasına

35. (1) Aydın kişi ne kadar direnirse dirensin, günün birinde, aşağıdan yukarıya doğru gelen baskıya, yani halkın kul- Manışına uymak, kurallarını ona göre ayarlamak zorunda- dir. (H)Dil denen şey, halkın malıdır halka aittir. (III) Halk, kendi kurduğu dili, zaman içinde istediği gibi işler, istediği gibi değiştirir. (IV) Bunu bilinçli olarak yaptığını söyleyeme- sek de içgüdüsü ve sağduyusu ile yaptığını yadsıyamayız. (V) Aydınlara düşen iş, halkın sağduyu ile yaptıklarını in- celeyip bunun kurallarını bulmaktır. 1 21 Bu parçanın ana düşüncesi, numaralanmış cümleler- den hangisidir? A) I AYDIN YAYINLARI B) II C) III D) IV E) V

5. 5 BB Milli Mücadele Dönemi ve Millî Marşımız hakkındaki gö- rüşlerini Mehmet Akif Ersoy şu sözlerle dile getirmişti: "İstiklal Marşı... O günler ne samimi, ne heyecanlı gün- lerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. Bin bir fecayi karşısında bunalan ruhların, istiraplar için- de kurtuluş dakikaları beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Be- nim millete karşı en kıymetli hediyem budur." Bu bilgilere göre İstiklal Marşı ile ilgili, 1. Türk milletine ait bir değerdir. II. Milli Mücadele Dönemi için birinci elden bir kaynaktır. III. Demokrasi ve milli egemenlik ilkesini savunmuştur. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve III E) I, II ve III I've ll B

içinde yabancı sözcük bulunan cümleler kurmak kültürel anlamda sınıf atlama anlamına geldiğinden beri, bunun gülünç örnekleri çoğaldı. Söz gelimi biri "yan profil'den, daha iyi resim verdiğini söylerken öteki, konserlerindeki "full dolu" salonlanı anlattı. Bir futbolcunun eşi "O ağladığı zaman siz de otomatikman olarak ağlıyorsunuz." derken bir diğeri, çocuğuna ne kadar ilgi gösterdiğini belirtmek için "Bütün full konsantremi çocuğuma veriyorum." gibi sözler etmeye başladı. Bir çikolata reklamındaki ihtiyar, "Milkanızı ve başınızı serin tutun, okey?" diyebildi surati- mıza sıntıp. Bir başkası, "Bir de aromasını görsen!" diye nescafenin yani kahve çekirdeği zarının reklamını yaptı. Şimdilerde iyice, iş çığırından çıktı. Artık İngilizce sözcük kullanmak yetmiyor. Türkiye'de talk'amayan insanlara talk show yaptırıldığı sürece ben talk'abilen insanlar..." (Cem Özer) diye cümleler kuruluyor. Bu da yetmiyor; Türkçe-İngilizce karışımı sözler ve sözcükler oluşturuluyor. 37. Bu parçada yazarın yakındığı durum aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir? A) Yabancı sözcüklerin bilinçsizce kullanımının giderek yaygınlaşmasından B) Reklamların Türkçe söz dizimine aykırı bir yapıda olmasından C) Toplum önünde olan kişilerin İngilizceyi ön plana çı- karan konuşmalar yapmasından DY TV programlarının Türkçeye yeterince ilgi göstermemesinden. E) Yabancı sözcükler içeren cümleler kurmanın, sosyal statü göstergesi olarak görülmesinden

yıllarda duru- etimin worlar. idaki- tır. ndiği anla- taya 11. Sanat dalları ilişkilerinde, resim-müzik, sinema-resim, edebiyat-tarih ve benzeri bağlantılar bulmak pekâlâ mümkündür. Müziğin her alanla çok rahat bağlantılı ol- duğunu söyleyebiliriz. Seslerin ve sessizliğin üzerine ku- rulmuş olan bir sanat, her alanla ilişkilendirilebilir. Bu ne- denledir ki müzik, soyut ve somut olarak tanımlanır. Mü- zik-edebiyat ilişkisi kadim zamanlardan beri var olagel- miştir. Bazen müzik edebiyata bazen de edebiyat müzi- ğe yönelerek yaratılarını zenginleştirmişlerdir. Ünlü Fran- sız yazarı Andre Gide müziğe olan yeteneği ile çevre- sindekileri etkilemiştir. "Chopin Üzerine Notlar" adlı ese- ri müzisyenler için bir başvuru kaynağı olmuştur. Ayrı- ca "Pastoral Senfoni" romanında yaşamın senfonik (çok sesli) bir irdelemesini yapar. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Sizce her sanat dalının başka sanat dalları ile ilişkisi var mıdır ya da olmalı mıdır? B) Bir söyleşinizde "Sanat bir bütündür ve bütün sanat- lar birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır." diyorsunuz, bunu açar mısınız? C) Bir yazınızda "Tüm sanatların atası müziktir." demişti- niz. Bu görüşünüzü gerekçeleri ile açıklayabilir misi- stefnuo niz? D) Sanatların birbirlerine yakınlığı, özellikle de edebiyat ile müziğin ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? E) Bir edebiyatçı olarak edebiyatın diğer sanat dalları ile ilişkilerinin nasıl olduğu ya da olması gerektiği konu- sundaki görüşlerinizi alabilir miyiz? 672705"

38. Vazan tarn yayevinin kendine has tataren geleneg, k tabin türü ve kitapta glenen temalar kapak tasarımcamin kapage estetik bir şekilde yanstması gereken önemli hu- suslardir Dolayısıyla hem kitabi yanıstan ilginç bir tasanm bulmak hem de raflar arasında gezinen okuru kitabi eine alp incelemeye teşvik edecek, dikkat çekici bir tasarım ortaya pikammak büyük bir ustalik gerektiriyor. Bu neden- le başarlı her yayınevinin önceliklerinden biri, klişelerden kapmay ve her seferinde orijinal bir tasanm çıkarmayı ba saran kapak tasarımcanyla çalışmak oluyor. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık ola- rak söylenmiş olabilir? A) Sizce günümüzde eserin kapağının eserin içeriğinin önüne geçmesinin nedeni nedir? B) Kapak tasanminin bir maharet gerektirmesinin sebep- uri nelerdir? Genelde tasanmoilik, özelde kitap kapağı tasarmoligi zor bir uğraş midir? D) Brkitaben kapağnin o kitabin satışına etkisi konusunda neler söylemek istersiniz? E Bryayinevi açısından tasanmolanın iyi yetişmiş olmas neden önem taşryor? SONUÇ TAYINLARI FOM 12

ade. wardr Çağimizda dört bir yandan çeşitli uğraşlarla kuşatılmış ve eine bir yiğin elektronik ve mekanik araç tutuşturulmuş olan insanlar için zaman olgusu ayn bir önem kazanmıştır. Günümüz insanı, zamanini bu uğraşlara ve araçlara ayır- dondan bu uğraşlar ve araçlar dışındaki zamanı çok iyi değerlendirmek durumunda kalmıştır. Çeşitli nedenlerle sanat ve kültürden kaçınamayan modern insan, bu etkin- ere en kısa yoldan ve en az zamanda ulaşmak istemek- tedir. Zamanı elinden kaçırmış modern insanın bu konuda bulduğu ilk çözümse her şeyi "özet"inden yakalama arzu- sudur. Burada çağın insanının yardımına "görsellik" kop- maktadır. Modern insanın gözdesi olan görsel medya ile sinemanın cazibesini bu arayışlara bağlamak mümkündür. Artık yüzlerce sayfalık romani haftalarca okumak yerine o romandan uyarlanmış iki saatlik bir filmi seyretmek insan- lara daha cazip gelmektedir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Al Çağımızın elektronik ve mekanik araçlan, insani mutsuz edecek ölçüde kuşatmıştır. 8) Şartlar ne olursa olsun insan, hiçbir dönemde sanat ve kültürle bağını koparmamıştır. C) Modernizmin getirdiği koşullar insanlan özet yaşamaya yönlendirmektedir. D) Modern insanın gözde iletişim aracı sosyal medyadır. E) Günümüzün insanına film izlemek, kitap okumaktan daha eğlenceli gelmektedir. SONUÇ YAYINLARI S

30. Akılcı zihin, çoğunlukla farkında olduğumuz bir kavra- ma tarzidir, bilincimize daha yakındır, düşüncelidir ve tartip yansıtabilir. Akılcı zihnin, beyindeki kontrol merkezi sağ ve sol beyin yanım kürelerinin ön kısmini içeren frontal lobdur. Bunun yanı sıra ani ve güçlü, çoğu zaman da mantıksız olan bir kavrama sistemi daha vardır: duygusal zihin. Bura- si beyinde limbik bölgenin kontrolündedir. Frontal lob bey- nimizin ahlaki frenlemesini ve limbik sistemin ani hareketini akıl ve mantık süzgecinden geçirerek kontrol eder. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? A) Insan, iki zihin yapısına sahiptir, bunlardan biri düşünür diğeri ise hisseder B) Ofke, korku, mutluluk, sevgi, üzüntü vb. duygular insa- nin duygusal zihnini ifade eder C) Aklın kontrolünde olan sezgide düşünme ve araştırma sonucu ortaya çıkmış bir bilgi söz konusudur D) Bilişsel ve duygusal zekä farklı işlevleri olmasına rağ- men birbirinden ayn çalışmaz E) Duygu, tarih boyunca tüm çağlarda ve toplumlarda in- sanlann üzerinde düşündükleri bir olgu olmuştur SONUÇ YAYINLARI 10

27. Bundan bir hafta kadar evvel, içimdeki hasreti onaran ve bana ümit veren bir kitap elime geçti. (1) Burada, se- nelerden beri gelip geçen yüzlerce Türk yazarın bir de- fa bile yakından incelemeye ve dile getirmeye tenez- zül bile etmediği Romanya ve Balkan Türklüğüne, bir genç yazarımız, Yaşar Nabi, iki üç makale değil bir ki- tap ayırmış. (II) Bu kitap, bence kaybolmuş kardeşleri Türkiye'ye tanıtmak konusunda önemli bir hizmet gör- müştür. (III) Kitabı okuyup bitirdikten sonra aklıma bir şey geldi. (IV) Ben, ölünceye kadar Türkler için ümit olacak her kapıyı çalıp yardım dilemeyi görev bilmişim. (V) O hâlde Balkanlardaki bu zavallı kardeşlerimizin ya- şadığı köylere bu kitaptan birer ikişer hediye edeyim ki onlar da unutulmadıklarını bilsinler. Bu parça, iki paragrafa bölünmek istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? C) III EXV A) B) D) IV S