Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

miama (1) Kardeşlik; sevgi, bilgi alışverişi, duygusal destek, yardımlaşma ve paylaşım, rekabet ve sorun çözme alanıdır. (1) Bu nedenle kardeşler arası ilişkiler, ebeveyn- çocuk arası ilişkiler kadar önemlidir. (IIT) Bu ilişkilerin niteliği, çocuğun gelişimine çok önemli katkılarda bulunur. (IV) Ergenlikte kardeş ilişkileri ve kardes catismalanda yaş, önemli bir belirleyicidir (V Gençler ergenlik döneminde evde daha fazla yalnız zaman geçirmeyi dışanda ise arkadaşlarıyla olmayı tercih ederler. (VI) Evde kendinden yaşça küçük kardeşi olan genç kardeşinin sürekli odasına girip çılmasından, eşyalarni karıştırmasından rahatsızlık duyabilir Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmis cümlelerin hangisiyle başlar? A) B) C) IV D) V E)

15. Ticari televizyonlarda eğlenceli, yüzeysel ve sansasyona dayalı bir içeriğe sahip olan haberler, aynı zamanda sunum tarzı bakımından da sorunlar taşımaktadır . Sunucunun kişisel özellikleri, stüdyonun dekoru, kurgu tarzı, kullanılan ses ve görüntü efektleri, canlandırmalar gibi teknik ayrıntılar; iletilen haberin niteliğini etkilemektedir . Ticari televizyonculukta haber, anchorman olarak adlandırılan yıldızlaşmış sunucular tarafından sunulur. Güven veren, sakin, konuya hâkim ve bir ev sahibi rolündeki anchormanin bu özellikleri, gazeteciliğinden çok kişiliğiyle ilgilidir. Ramonet, bu yöntemi Hollywood tarzı sunum olarak adlandırmaktadır. Bu parçaya göre Ramonet'in adlandırmasıyla eleştirilen tutum aşağıdakilerden hangisidir? A) Sinema dünyasının televizyona özel ilgi duyması B) Popüler kişilerden yararlanılarak sunum yapılması C) Öz güvenin habercilikte çok önemli olması D) Problemli bir habercilik anlayışının öne çıkarılması ED Dış görünüşün içerikten daha önemli görülmesi

6 4. Bize sunulanların dışında tek tek seçtiğimiz zamanlar bilincimizin var ettikleridir. Tek tesellisi bize aitliğidir. "Kendi kopardığım çığın altında kalıyorum, şimdi kalıntı- larımın arasında başka biriymiş gibi dolanıyorum." Yüre- ĝin kuytuda bıraktığı, hesaplaşamadığı hatta gün işığına çıkartamadığı karanlıklarıdır bunlar. Yanımızdan geçen- lerle kesişilen bir an sonrası, tekrar eski çölünüze götü- für sizi. Çol; insanın yalnızlığa ulaştığı, özlemlerini biriktirdiği kavşaktır şairi için. Çünkü çöl, yaşanmışların mezarlığı gibi ölülerini korur, yok edilen her bir şey küçük taşlar gibi bir değere sahiptir. İçime attığım taşlar tikadi samicumi. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- Hubo ğıdakilerden hangisidir? bendim ettim kendim 7. A) Unutulmaya yüz tutmuş hatıraların canlanarak insa- ni kendine dönmeye ikna etmesi B) Bomboş hayatların üzerine inşa edilmiş idealizmin insanı hırpalayıp yorsa da yüceltmesi C) İnsanın ilimsizliğin tükettiği yerde olmaktansa susuzlu- ğuna çare olabilecek arayışlar içerisinde olması D) Insanın yaşadığı hüzünlerin; kararlarının ve eylem- lerinin tezgâhından geçerek kendine dönmesi E)/ Hoş anlarımızı sevdiklerimizle paylaştığımızda ço- galttığımız özgün zamanlar olursa mutluluğun de- ğerinin kat kat artması

6. Bir estetik yargı daima nesnelliğin dışında bir yerde durur. Bu yüzden edebiyat eleştirisi farklı bilim dallarından faydalanabi- lir fakat daima temel uğraş alanı sanat olduğundan sanatın il- kelerine bağh kalmak zorundadır. Çünkü araştırma nesnesi olan edebi eser sıradan bir madde olmadığından bütünüyle bilimsel yöntemlere göre değerlendirilemez. Edebi eserleri her yönüyle bilimsel yöntemlerle inceleyen yaklaşımlar vardı fakat günümüzde bu yaklaşımlar büyük ölçüde terk edilmiştir. Terry Eagleton, bu yaklaşımların edebi eseri laboratuvara sok- tuğunu söyleyerek onları eleştirir. Yani anlayacağınız ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisi getirilmelidir? A) eseri bazı istatistiki veriler ile veya bazı tablolarla açıklar- ken bile bilimin yetersiz kaldığını görürüz B) bir edebiyat eserini bilimsel ilkelere göre çözümlemek eleş- tirinin asıl amacıyla çelişir C) estetik yargılar tamamıyla öznel değildir, belli kriterlere göre biçimlenirler D) eleştiride öznel değerlendirmeler kadar nesnel analizle de değer kazanır E) edebiyatın temel malzemesi dil olduğuna göre her türl eleştiri tekniğinin dayanacağı nokta dilsel ögelerdir TRKÇE

4. Modern fizikte "kuantum" çok büyük anlam ifade eder. Birçok teknolojik kavramın altında yatan gerçekliği kuan- tuma borçluyuz. Önümüzdeki günlerde hayata geçmesi planlanan 5G teknolojisinden tutun da akıllı telefonun RAM belleğine değin tüm alanlarda bu kavramın ayak izlerini bulabiliriz. Hem de karlı bir alanda çizme botları ile derinden çizilen ayak izleri gibi. Kuantum, atomların birbirine sıçraması tekniğinin genel adıdır. Yani, bir maddedeki atomlar, bir başka atoma geçerken kuantum fiziğine örnek teşkil ediyor. Bu da onların enerji seviye- leri ve atraksiyonları ile ilintili bir durum. Bu parçayla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yanlıştır? A) Okuyucudaki kanıları değiştirme amaçlıdır. B) Makale türünün özelliklerine sahiptir. C) Tanımdan yararlanılmıştır. D) Uzmanlık gerektiren bir içeriktedir . E) Açıklayıcı anlatım tekniği kullanılmıştır.

33 32. Evlerde ya da iş yerlerinde insanlar, üstlendikleri rollerden ötürü birbirleriyle çatışmaya girebilirler. Örneğin bir işi birlikte yapmak zorunda olan iki kişi, bu işin bazı bölümlerinin kendi işleri olmadığını, diğer kişi tarafından yapılması gerektiğini ileri sürer. Bir resmî dairede, elindeki evrakla iki masa arasında gidip gelen bir vatandaş, muhtemelen memurlar arasındaki rol çatışmasının kurbanıdır. İki memur da bu işin kendi görevleri olmadığını düşünüyor olabilirler. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir? A) Kişiler, icra etmekte oldukları meslek içinde farklı rolleri aynı anda üstlenmek için çaba göstermelidir. B) Bir kişinin sahip olduğu roller bir diğeriyle çatışıyorsa bu çatışmayı algılayan kişi mücadeleden yılmamalıdır. C) Rolün gerektirdiği çabanın üst düzeyde sergilenmesi için kişilerin becerileri belirleyici rol oynar. D)) iş birliği yapmak zorunda olan kişilerden birinin performansının diğerinden düşük olması durumunda çatışma ortaya çıkar. E) Evlerde yemek hazırlayan kadrlar, eşlerinin payına yalnızca televizyon ve gazetenin düşmesini doğal karşılayabilir.

4:47 1 45 1. İki kişinin dostluk kurmasının çeşitli nedenleri vardır. Ya- si kin dostlarımı göz önüne getirdiğimde neydi beni onlara liği yakınlaştıran nedenler? Ufak tefek nedenlerin yanında en te önemlisi yaşama bir eş anlam vermemiz. Yaşamın anlamı- in ni da anlamsızlığını da aynı açıdan görmek, benimsemek. Şiiri ve romanı sevmişiz ama bunları başkaları da seviyor, onlarla da selamlaşıyoruz ama niye dost olamıyoruz. Bu parçaya göre dostluğun en önemli nedeni aşağıda- kilerden hangisidir? A) Ufak tefek şeylerden beraberce mutlu olabilmek B) Sanatsal ürünlerden beraberce tał alabilmek C) En azından bir şeyi beraberce gerçek anlamda seve- bilmek Aynı duyguları ve fikirleri beraberce paylaşmak E) Hayatın tüm yönlerine aynı açıdan bakabilmek )

cenin akışın bozmakte D) V E) A) II B) III AN 21. Genç kardeşim! Yazar olmak istiyorsun ama bir şeyler yaza- bilmenin yazar olmaya yettiğini sanıyorsun. Sabah denizin üstünde uçan martıların seslerini duyduğunda aklına Ric- hard Bach'ın Marti Jonathan adlı kitabı, küçücük motorlarıy- la denize açılan balıkçıları görünce Hemingway'in Ihtiyar Ba- likçi ve Deniz'i gelmiyorsa yazarlığı unut sen! Yoldan geçer- ken çimleri biçilen parktan gelen ot kokusu seni Anadolu'nun köylerine, toprakla iç içe yaşayan insanlara götürmüyorsa da yazarlığı unut! Her gün önünden geçtiğin surlar sana ta- rihten bir şeyler söylemiyorsa da boş yere çabalama! Bu parçadan hareketle yazar olmanın koşulu ile ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? ZA Zengin çağrışımlar yapacak bir birikime sahip olmak B) Sürekli halkla birlikte olmak c) Yaşamdaki küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek D) Kitap okuma alışkanlığına sahip olmak EX Okuduklarından öğrendiklerini gerçek yaşamdakilerle karşılaştırmak TYT DENEME-3

yazar şüphesiz, önce 2021-TYT/Türkçe 32. Aş ye sa A 31. Çocuk genellikle yaptığı işin engellenmesi veya sevdiği oyuncağın elinden alınması gibi somut, yetişkin ise daha çok toplumsal veya mesleki haksızlıklar gibi soyut nedenlerle öfkelenir. Çocukla yetişkin arasında bulunan ergen için hem somut hem soyut her türlü kışkırtma öfkeye yol açabilir. Öfkenin dış görünümü çocuksu (bağırma, ayaklarını yere vurma, şiddetli ağlama) ve yetişkince (kaba sözler, ince alaylar) olabilir. Ergenlerin zekâ düzeyi ile heyecanı ifade biçimleri üzerine yapılan bir araştırmada doğrudan doğruya öfkeye yol açan nedene karşı tepki göstermenin zekâ göstergesi olduğu bulunmuştur. Görece düşük zekâya sahip olanlar, öfkeyi sorumlu olmayan dış etkenlere aktarma eğilimindedir. Öfkeden doğan engellenme tepkisinin konuyla ilgisiz kişilere yansıtılması ergenlikte sürüyorsa belirli bir zihinsel olgunlaşma gecikmesi akla gelir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Ergenin zekâ seviyesi arttıkça öfke duygusunun dışa vurumunda azalma gözlemlenir. ✓ B) Ergenlikte öfke duygusunun ifadesi, konuşma veya beden aracılığıyla gerçeklesebilir. V C) Engellenme tepkisini sorumlu olmayan kişilere yöneltme, çocuklardan beklenen bir harekettir. D) Ergenler çocukluk ruh hâlini tamamen bırakmamış olsa da belirli bir olgunluğa sahiptir. VE) Ergenlik, çocukluğun ve yetişkinligin öfke nedenlerinin bir arada bulunduğu bir dönemdir. S M'yo

kalp sağlığını, davranış- etkileyebilir. Birçok insan Ban bir etkiye sahip ola- kilo alumina neden olup a durumdan duruma de- Yahya Kemal; şiirleriyle öne çıkan, dolayısıyla şair ola- rak anılan bir edebiyatçidir. Biçim olarak aruz veznini kullanmıştır. Yahya Kemal'in şiirinde sade ve doğal bir Türkçe söz konusudur. Eserlerindeki temel yaklaşım, eskiyi toptan reddetmek yerine yeniden yorumlayarak günümüze taşımak şeklindedir. Yahya Kemal Beyati; şiirin vezin, kafiye ve iç ahenge dayandığına inanır. He- ce ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok'tur. Bu şiir dışındaki tüm şiirlerinde aruz veznini kullanmıştır. Onun en önem verdiği şey, şiirde misraların mükemmel olmasıdır çün- kü ona göre şiir, sıradan cümlelerden değil nağmeden oluşur. Şiir, sesle okunmaya muhtaçtır. Kelimeler, ku- lakla seçilmeli ve misradaki yerlerini o sesle bulmalı- dır. Yahya Kemal için "şiir musikiden ayrı bir musiki"dir. cut "kaç veya savaş" " olarak da bilinen bu gılanan bir tehdide ya- ücut adrenalin ve kor- karak kendini hazırlar. k ve uyku düzenini et- ir aktivite için hazırlar a indirir. 35. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi fahya Kemal'in temel belirleyici özellikleri arasyida gös- terilemez? Musiki ağırlikidve sanatı bir Türtske kulanması lere aşağıdakilerden B) Eskiyi yeniden yorumlaması C) Aruz veznini mlikemmel bir şekilde kullanmış ol- ması ları etkiler? eni üzerinde mi etki- D) Sıradan cümleler kullanmamış olması E) Şiirde ahenge çok önem veriyor olması Hur mu? dini nasıl gösterir? doğrudan bir etkiye ki etkisi nedir? etkiler? -? 36. Bu parçadan hareketle Yahya Kemal'le ilgili aşağı- daki yargıların hangisine ulaşılabilir? mi neden zayıftır? uda zararları neler- A) Siirde musikiye çok önem veren bir şairdir. Aruz veznini en iyi kullanan şairimizdir. C Günümüz Türkçesini şiirlerinde ilk kullanan şairdir. Hece ölçüsüyle de şiir yazabileceğini kanıtlamak için Ok şiirini yazmıştır. E) Musikiye verdiği önem, şiirlerinin konusunu zayif bırakmıştır.

1 %68 22:23 B B Deneme - 1 . 25. Ünlü bir konuşmacı, kalabalıklar karşısındaki konuşma- sina 200 TL banknotu eline alarak başlar ve "Bu 200 salondaki eller neredeyse aynı anda havaya kalkar. "Ben TL bartknotu kim ister?" diye sorar. Sormasıyla birlikte isterim, ben isterim..." Peki, der konuşmacı. Bu kez 200 TL'yi iyice buruşturduktan sonra kaldırır ve aynı soruyu sorar: "Bu 200 TL banknotu hâlâ kim istiyor?" Salonda eller havalanır yine. "Ben isterim, ben isterim..." Bunun üzerine konuşmacı banknotu yere atar ve ayakkabıla- riyla ezer. Kirlenmiş banknotu yeniden alır ve kalaba- lığa göstererek: "Hâlâ isteyen var mı?” diye sorar. Görür ki havalanan ellerde hiçbir azalma olmaz. Herkes hâlâ kirlenmiş, yıpranmış banknota taliptir. Konuşmacı, ka- labalığa bakarak gülümser ve şöyle der: "Ne yaparsam yapayım, sizi bu banknottan vazgeçiremiyorum. Çünkü 200 TL, hâlâ 200 TL. Buruşturarak, ezerek, kirleterek değerini eksiltemiyorum. Umarım, kendi değerinizin de eksilmeyen bir güç olduğunun farkına varmışsınızdır." Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılmak iste- nen düşünce ile örtüşmektedir? A) Değerli olmak için başka bir değere ihtiyaç duyan her şeyin değeri, asli olan ile orantılıdır. B) Her zaman kendi değerini kutsayan kişi, başka kişi- lerin değerli olduğunun farkına varamaz. C) Değer dediğimiz olgu; devredilemeyen, satılamayan, satın da alınamayan tek unsurdur. D) Zamanın yıpratıcı etkisi birçok şeyi olduğu gibi de- ğerleri de yıpratma gücüne sahiptir. E) Varoluş; kimsenin üzerine değer koyamadığı, üzerin- den değer de çalamadığı başlı başına bir olgudur.

las ya da Bu görsele göre aşağıdaki dizelerin hangisinde söyleyici rahatına ve keyfine düşkün, hayat karşı umarsız bir tavır takınan biridir? C A) Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? B) Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, siya siya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda bir kişidir. Gümüş bir dumanla kapandı her yer Yer ve gök bu akşam yayla dumanı Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı O çay ağır akar, yorgun mu bilmem? Mentabı hasta mi, solgun mu bilmem? Yasli gelin gibi mahzun mu bilmem? Yüce dağ başında siyah tül vardır. EX Yeşil türbesini gezdik dün akşam, Duyduk bir musiki gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümle. 73

9. En çok Karacaoğlan'la ilişkilendirilir Cahit Külebi. O da ken- disini "Karacaoğlan'ın bacanağı" olarak ifade eder. Halk şiirinin gürül gürül akan irmaklarının tinisi duyulur şiirlerin- de. Karacaoğlan başat roldedir. Yurt, insan ve doğa sev- gisinden alır ilhamını. Tozlu yolların aktığı ırmak, şak şak eden hamutlar, dönen tekerlekler, şırıl şırıl akan dağ çeş- melerinden beslenir. Çocukluk yıllarının Niksar'ı, Tokat ve Sivas yörelerinin tozlu yollarında doğar şiirleri. Şiirlerinde- ki sözcüklerin izlerini sürseniz yolunuz, halk türkülerine ve deyişlere çıkar. Bu parçada Cahit Külebi'yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmiştir? A) Duygu dünyasına Sözcük evrenine C) Şiirinin kurgusuna D) Sanatsal tutumuna Şiirinin kaynaklarına

3.) Şimdi şöyle diyelim: Mesela birçok insan Picasso'yu biliyor, öyle değil mi? Peki ne işe yarar Picasso'yu bil- mek? Picasso'yu bildim diye insanın boyu uzamıyor ama Picasso'yu bilenle bilmeyen hemen ayırt edile- biliyor. Yani bazı şeyler doğrudan bir işe yaramazlar. Matematik doğrudan bir işe yaramaz, felsefe doğrudan bir işe yaramaz, sanat doğrudan bir işe yaramaz. Doğu rudan bir işe yaramadıkları için de her şeye yararlar. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt ola- rak söylenmiş olabilir? A) Neden büyük bir ressam olan Picasso'yu büyük bir filozof olarak da gördüğünüzü söylemiştiniz? B) Bugün dünyamızın nasıl insanlara ihtiyacı var? C) Matematik ne işe yarar? D) Gençlere neden öncelikle felsefe okumalarını tav- siye ediyorsunuz? E) Bir sanatçıyla bir filozofun yolu hangi durumlarda matematikçilerle çakışır?

12. Lostra, ayakkabı bakımı dendiğinde akla gelecek olan boyama, yapıştırma, dikre, parlatma gibi tüm işlemleri bünyesinde barındıran ve günümüzde oldukça revaçta olan bir iştir. Eskiden yol kenarlarında sıklıkla gördügümüz ayakkabı boyacılarının yaptığı işi daha kapsamlı hâle getirerek ayakkabıyı tam anlamıyla yenileme sürecine man bir yaklaşımdır. jetenirse ayakkabının rengi hatta şekli bile değiştirilir. Ayakkabınızdaki her türlü tahribar olabucigince gideriir. Ayakkabı yeni gibi olur, bu benim mi dersiniz, mananamazsınız. Bu parçada lostra ile ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Modası geçmiş ayakkabılarda değişiklikler yaparak tekrar kullanıma sunma YM B) Kullanılsa da kullanılmasa da ayakkabının formunu her an koruma Kangur C) Ayakkabının bozulan formunu jstenilen bir sekilde yenileme D) Yıpranan ayakkabıları tonuna kadar orijinal rengine kavuşturma E) Müşteriyle daha iyi ilgilenebilmek için büyük mekanlarda hizmet verme 1

3. (1) Ben öykü ve roman yazarlarının kural koyucu olduğu- nu düşünenlerdenim.(II) Yazarken bazı rutinlerim vardır. (III) Onları tekrar etmeden yazamam diyemem fakat bir- takım rutinler sayesinde zihnimi daha iyi açabiliyorum. (IV) Bir yöntem olarak bu var, yoksa karakter yapılan- dırması nasıl olmalıdır, kurgu boşluğa düşmeden nasıl ilerler, çatışmayı oluşturan unsurlar nelerdir, merakı diri tutmayı sağlamanın yolları nelerdir, diye düşünerek ro- man ve öykü yazmaya çalışmak boşa kürek çekmektir. (V) Hem yazmaya çalışıp hem de bu nasıl olur, şu nasıl gider dersek bir arpa boyu yol gideriz en fazla. Bu parçada numaralandırılmış cümlelerden hangile- ri anlamca birbirine en yakındır? A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. E) I. ve V. D) IV. ve V.