Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
39
(1)
Un
dir
Ec
ça
Gi
insanlar yüzyıllar boyunca merak etmiş, araştırmış ve öğren-
miştir. Bu ilgi ve merak tarih boyunca giderek artmıştır. Merakın
en büyük temsilcileri şüphesiz çocuklardır. Sürekli bir yerleri
kurcalarlar, farklı şeyler keşfederler veya kendi yeteneklerini
geliştirirler. Peki, felsefe gereksiz midir? Bilim tek başına olsa
ne fark eder? Felsefenin sonuca ulaştırmaması onu gerek-
siz yapar mı? Felsefenin kavramsal olarak doğuşu bilinse de
aslinda insanlar çok daha öncesinden merakları sayesinde
felsefe yapmaya başlamışlardır. Yani felsefenin doğuşu, sor-
gulamanın doğuşuyla aynı zamanda olmuştur. Neden, niçin,
nasıl, neden varım, amacım ne gibi sorular önceki zamanlarda
merak sayılsa da sonraki yüzyıllarda bunların, felsefenin baş-
langıcı olduğu anlaşılmıştır.
giz
bü
ma
PE
3
37. Bu parçada felsefeyle ilgili asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A Merak etme ve sorgulama, felsefenin başlangıcını
oluşturur.
Bilim ve felsefe sorgulama özellikleriyle aynı zaman-
da ortaya çıkmıştır.
C) Aslında her merak edişimiz, bizim bir felsefe yaptığı-
mizin bir göstergesidir.
D) Felsefe, soru sormak ve sorulan sorunun cevabını
bulmaya çalışmaktır.
Felsefenin ne zaman başladığıyla ilgili birçok görüş
ortaya atılmıştır.
karekök
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 39 (1) Un dir Ec ça Gi insanlar yüzyıllar boyunca merak etmiş, araştırmış ve öğren- miştir. Bu ilgi ve merak tarih boyunca giderek artmıştır. Merakın en büyük temsilcileri şüphesiz çocuklardır. Sürekli bir yerleri kurcalarlar, farklı şeyler keşfederler veya kendi yeteneklerini geliştirirler. Peki, felsefe gereksiz midir? Bilim tek başına olsa ne fark eder? Felsefenin sonuca ulaştırmaması onu gerek- siz yapar mı? Felsefenin kavramsal olarak doğuşu bilinse de aslinda insanlar çok daha öncesinden merakları sayesinde felsefe yapmaya başlamışlardır. Yani felsefenin doğuşu, sor- gulamanın doğuşuyla aynı zamanda olmuştur. Neden, niçin, nasıl, neden varım, amacım ne gibi sorular önceki zamanlarda merak sayılsa da sonraki yüzyıllarda bunların, felsefenin baş- langıcı olduğu anlaşılmıştır. giz bü ma PE 3 37. Bu parçada felsefeyle ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Merak etme ve sorgulama, felsefenin başlangıcını oluşturur. Bilim ve felsefe sorgulama özellikleriyle aynı zaman- da ortaya çıkmıştır. C) Aslında her merak edişimiz, bizim bir felsefe yaptığı- mizin bir göstergesidir. D) Felsefe, soru sormak ve sorulan sorunun cevabını bulmaya çalışmaktır. Felsefenin ne zaman başladığıyla ilgili birçok görüş ortaya atılmıştır. karekök
28. •
29
Milano, Lombardia Bölgesi'nin başkenti ve İtal-
ya'nın en büyük ikinci kenti. İsminin moda, lüks,
zenginlik, şıklık gibi kavramları çağrıştırdığı bu
şehir, büyük bir metropolün tüm özelliklerine
sahip. Marka kavrami Milano'da yaşamın bir
parçası. Lüks İtalyan markaları her Milanolu-
nun sahip olduğu sıradan şeyler gibi. Milano-
lular turistlerden hemen ayırt edilebiliyor çünkü
onlar eşofmanla, parkayla, sweatshirtle sokağa
çıkmıyorlar. Her an şık, bakımlı, alışverişe bile
çıkarken özel bir davete gider gibiler.
Milano hareketli bir şehir olmasının yanı sıra göl-
lere, ormanlara, sessizlik ve huzura da kısacık
bir tren yolculuğu mesafesinde. Şehir merkezin-
deki nüfus 1,5 milyonu bulmazken çevresindeki
bu sakin, sessiz kasabalarla nüfus neredeyse
4,5 milyona ulaşıyor. Şehir merkezi sanki tu-
ristlere bırakılmış gibi baktığınız her yerde turist
grupları görüyorsunuz. Yöre halkı ise ağırlıklı
olarak şehrin hemen dışındaki bu bölgelerde
yaşıyor. Şehirdeki ihtişam, şehrin çevresindeki
tevazuyla dengeleniyor. Bu denge, bence şehrin
ruhunu yansıtıyor.
Bu iki parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Bir bilginin iki farklı örnekle anlaşılmasını sağ-
Tamaktadırlar.
B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüşü vurgula-
maktadırlar.
C) Aynı konuyu farklı yönleriyle değerlendirip ele
almaktadırlar.
D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı ör-
nekler vermektedirler.
E) Farklı üsluplar kullanarak konuyu açıklamakta-
dirlar.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
28. • 29 Milano, Lombardia Bölgesi'nin başkenti ve İtal- ya'nın en büyük ikinci kenti. İsminin moda, lüks, zenginlik, şıklık gibi kavramları çağrıştırdığı bu şehir, büyük bir metropolün tüm özelliklerine sahip. Marka kavrami Milano'da yaşamın bir parçası. Lüks İtalyan markaları her Milanolu- nun sahip olduğu sıradan şeyler gibi. Milano- lular turistlerden hemen ayırt edilebiliyor çünkü onlar eşofmanla, parkayla, sweatshirtle sokağa çıkmıyorlar. Her an şık, bakımlı, alışverişe bile çıkarken özel bir davete gider gibiler. Milano hareketli bir şehir olmasının yanı sıra göl- lere, ormanlara, sessizlik ve huzura da kısacık bir tren yolculuğu mesafesinde. Şehir merkezin- deki nüfus 1,5 milyonu bulmazken çevresindeki bu sakin, sessiz kasabalarla nüfus neredeyse 4,5 milyona ulaşıyor. Şehir merkezi sanki tu- ristlere bırakılmış gibi baktığınız her yerde turist grupları görüyorsunuz. Yöre halkı ise ağırlıklı olarak şehrin hemen dışındaki bu bölgelerde yaşıyor. Şehirdeki ihtişam, şehrin çevresindeki tevazuyla dengeleniyor. Bu denge, bence şehrin ruhunu yansıtıyor. Bu iki parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Bir bilginin iki farklı örnekle anlaşılmasını sağ- Tamaktadırlar. B) İki farklı konuya ilişkin ortak bir görüşü vurgula- maktadırlar. C) Aynı konuyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almaktadırlar. D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı ör- nekler vermektedirler. E) Farklı üsluplar kullanarak konuyu açıklamakta- dirlar.
final dergisi
21. Durum öyküsü ve olay öyküsü, belli edebî
hikâyeleri daha iyi sınıflandırmak amacıyla
ortaya konulmuş iki kavramdır. Ancak bir öy-
künün illa durum veya olay öyküsü şeklinde
tasnif edilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Her
iki türün de özelliklerini taşıyan eserler olacağı
gibi, bu gruplardan ikisine de uymayan eser-
lere rahatlıkla rastlanabilir
2
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Öykülerin yarısı durum öyküsü, yarısı olay
öyküsüdür gibi bir kesinlemede bulunmak
doğru değildir.
B) İster bir duruma isterse de bir olaya bağlı
olsun her öykünün temelinde insan vardır.
C) Olay öyküleri ile tanınan Maupassant'in is-
minin de bu tarz öyküleri tanımlamak için
kullanıldığı görülür.
D) Bir eserin olay öyküsü mü, yoksa durum
öyküsü mü olduğunu anlamanın birçok
yolu mevcuttur.
E) Eğer öyküde yaşanan olayları rahatlıkla
özetleyebiliyorsanız, bu bir olay öyküsü-
dür.
6
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
final dergisi 21. Durum öyküsü ve olay öyküsü, belli edebî hikâyeleri daha iyi sınıflandırmak amacıyla ortaya konulmuş iki kavramdır. Ancak bir öy- künün illa durum veya olay öyküsü şeklinde tasnif edilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Her iki türün de özelliklerini taşıyan eserler olacağı gibi, bu gruplardan ikisine de uymayan eser- lere rahatlıkla rastlanabilir 2 Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Öykülerin yarısı durum öyküsü, yarısı olay öyküsüdür gibi bir kesinlemede bulunmak doğru değildir. B) İster bir duruma isterse de bir olaya bağlı olsun her öykünün temelinde insan vardır. C) Olay öyküleri ile tanınan Maupassant'in is- minin de bu tarz öyküleri tanımlamak için kullanıldığı görülür. D) Bir eserin olay öyküsü mü, yoksa durum öyküsü mü olduğunu anlamanın birçok yolu mevcuttur. E) Eğer öyküde yaşanan olayları rahatlıkla özetleyebiliyorsanız, bu bir olay öyküsü- dür. 6
6.
de
31
Köylülerden biri ocağın çengeline bir bakraç asmıştı.
Çıraların alevi vurmuş, içindeki
, bir sabun köpüğü gibi
rengârenk kabarıyordu. Indirdiler
, ihtiyara bir tas verdiler.
Ofure afüre zevkle içiyordu. Süt henüz bitmişti ki, inatçı bir
hiçkilik tuttu. Bütün vücudunu sarsıyordu. O, her
sarsıntıda bir "Elhamdülillah!" diyordu. Köylüler, karşısına
bağdaş kurmuşlar, konuşmaya fırsat arayarak bekliyorlardı.
Gençler kapı önünde, ayakta dizilmişler, uyku isteyen
gözleri küçülmüş, bu sessiz, mariz misafirden bir şey
anlamıyorlardı. Hıçkırık kesilmiyor, bilakis, sıklaşıyor,
sertleşiyordu. Hasta bir aralık elleriyle "Gelin, yaklaşın!"
diye işaret etti. Hüsmen önde, diğer ihtiyarlar arkada
etrafını aldılar. Gençler, merak içinde fakat yaklaşmaya
cesaret edemeyerek kapıda duruyorlardı. Galiba yolcu
zorlukla bir iş anlatıyordu. Belki de vasiyet ediyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Öyküleyici anlatım
B) Olayları oluş sırasına göre verme
e Sayıp dökmeler ? VAR
D) Yineleme
E)
Nitelik bildiren sözcükler
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
6. de 31 Köylülerden biri ocağın çengeline bir bakraç asmıştı. Çıraların alevi vurmuş, içindeki , bir sabun köpüğü gibi rengârenk kabarıyordu. Indirdiler , ihtiyara bir tas verdiler. Ofure afüre zevkle içiyordu. Süt henüz bitmişti ki, inatçı bir hiçkilik tuttu. Bütün vücudunu sarsıyordu. O, her sarsıntıda bir "Elhamdülillah!" diyordu. Köylüler, karşısına bağdaş kurmuşlar, konuşmaya fırsat arayarak bekliyorlardı. Gençler kapı önünde, ayakta dizilmişler, uyku isteyen gözleri küçülmüş, bu sessiz, mariz misafirden bir şey anlamıyorlardı. Hıçkırık kesilmiyor, bilakis, sıklaşıyor, sertleşiyordu. Hasta bir aralık elleriyle "Gelin, yaklaşın!" diye işaret etti. Hüsmen önde, diğer ihtiyarlar arkada etrafını aldılar. Gençler, merak içinde fakat yaklaşmaya cesaret edemeyerek kapıda duruyorlardı. Galiba yolcu zorlukla bir iş anlatıyordu. Belki de vasiyet ediyordu. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Öyküleyici anlatım B) Olayları oluş sırasına göre verme e Sayıp dökmeler ? VAR D) Yineleme E) Nitelik bildiren sözcükler
giden işığıyla
* için gözlerini
erse buna şaş-
eis
8. Aşağıdaki cümlelerden hangisi "Haksızlık karşısında
sessiz kalmanın, yapılanı görmezden gelmenin suça or-
tak olmak anlamına geldiğini bilen insan; her durumda,
tanık olduğu ya da yaşadığı haksızlığı göstermenin bir
çaresini bulmaya mecburdur." cümlesine anlamca en
yakındır?
an çok severiz
ha fazla hosla-
utsuz, altımız-
usurumuzdur.
inlikte, güçte-
abileceğinden
nü yitirir çün-
yerde olma-
A) Insan, bir haksızlığa engel olamıyorsa da hiç değilse
ondan başkalarını haberdar etmenin yolunu bulmalı-
dur.
B) Haksızlığa karşı duyarsız kalmanın, haksızlık suçuna
katılmak olduğunu bilen insan, haksızlığı görüp baş-
kalarına duyurmanın yolunu/muhakkak bulmalıdır.
Birine haksızlık yapmamak kadar, insanlara yapılan
haksızlıklara karşı çıkmak ve yapılanlara engel olmak
da önemlidir.
DJ Haksızlığa tahammülü olmayan insan, nerede olursa
olsun, kendine yapılan haksızlıklara engel olmanın
yolunu arar.
El Haksızlığı görmezden gelmeyen insan, görmezden
gelmenin bir ahlaki suç olduğunu bilir ama kimi du-
rumlarda susmak mecburiyetinde kalır.
maralanmış
Eylenemez?
dilmiştir.
durulmuş-
uştur.
öneminden
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
giden işığıyla * için gözlerini erse buna şaş- eis 8. Aşağıdaki cümlelerden hangisi "Haksızlık karşısında sessiz kalmanın, yapılanı görmezden gelmenin suça or- tak olmak anlamına geldiğini bilen insan; her durumda, tanık olduğu ya da yaşadığı haksızlığı göstermenin bir çaresini bulmaya mecburdur." cümlesine anlamca en yakındır? an çok severiz ha fazla hosla- utsuz, altımız- usurumuzdur. inlikte, güçte- abileceğinden nü yitirir çün- yerde olma- A) Insan, bir haksızlığa engel olamıyorsa da hiç değilse ondan başkalarını haberdar etmenin yolunu bulmalı- dur. B) Haksızlığa karşı duyarsız kalmanın, haksızlık suçuna katılmak olduğunu bilen insan, haksızlığı görüp baş- kalarına duyurmanın yolunu/muhakkak bulmalıdır. Birine haksızlık yapmamak kadar, insanlara yapılan haksızlıklara karşı çıkmak ve yapılanlara engel olmak da önemlidir. DJ Haksızlığa tahammülü olmayan insan, nerede olursa olsun, kendine yapılan haksızlıklara engel olmanın yolunu arar. El Haksızlığı görmezden gelmeyen insan, görmezden gelmenin bir ahlaki suç olduğunu bilir ama kimi du- rumlarda susmak mecburiyetinde kalır. maralanmış Eylenemez? dilmiştir. durulmuş- uştur. öneminden
ÇAP / TYT
19. 1950'li yıllardan sonra sanat çevrelerinde bazen bir
ekol, bazen kişisel bir üslup bazen de sanat olup ol-
madığı tartışılmaya başlayan naif resim; şöyle ya da
böyle, hem dünya sanatı tarihi hem de Türk sanatı
tarihinde kendine bir yer bulabilmiştir. Hayali, gerçek,
duygusal
, vahşi, çocuksu, coşkulu, bağımsız, içgüdü-
20. Eğitimin kalkın
sini anlamak v
Öğrenen toplu
kalkınmış toplu
tim, değişim et
Kalkınmış topl
rekli artmakta
şerî sermaye
tedir. Kalkınm
düzeyi arasır
ortaya koyma
yinlerin ortay
ilgili olup yin
bet gücünü
olan etkisi is
sani gelişmi
olduğunu go
Bu parçac
söyleneme
A) Gelişm
destekl
sel kavramlarının iç içe girdiği imgesel bir bütünlükte
ve pek çok zıtlığı içinde barındıran naif resim, önemli
bir ilgi kaynağı
olmuştur. Naif resimlerde kurgu zaman-
dan bağımsızdır. O kadar ki zaman kurgusu tamamen
evrenseldir. Naif resimde mekân ise gerçekliğin öte-
sinde abartı ve hayal üzerine kurgulanmıştır. Sanatçı
hissettiği ve imgelediği gibi çizme eğilimindedir. Bu
nedenle mekân kurgusu hayalî ve imgeseldir. Naif re-
simde zaman ve mekânda olduğu gibi konu seçiminde
de ortak benzerlikler göze çarpar. Bu resimlerde konu
seçimi her ne kadar yöresel gibi görünse de algılayan-
lar açısından evrenseldir. Çünkü naif resimlerde yer
alan evler, ağaçlar ve doğa, artık gerçek bir köyün ya
da şehrin gerçek ağaçları değil, naif ressamın hayal
ürününün ağaçlarıdır ve bu anlamda tüm insanların
ağaçlarıdır. Konu seçimi genellikle doğadır. Vahşi
hayvanlar ve insanlar, çiçekler, pazar yerleri, köyler en
çok kullanılan konuları oluşturur.
Bu parçada naif resimle ilgili aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Zaman ve mekân algısının klasik anlayışla bağdaş-
madığına
B) Konu seçiminde en çok tabiatın kullanıldığına
Zıtlıkları barındırmakla beraber, konuların mahallî-
likten uzak olduğuna
D) Sanatçının hayal dünyasının resmin oluşumunda
belirleyici olmadığına
E) Dünya ve Türk sanat tarihinde yer edinmeyi başar-
dığına
B) Toplum
koşuti
Değişi
olumlu
CAP
SOR
Gelişr
dan d
E) Yaşa
kinm
X
X
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
ÇAP / TYT 19. 1950'li yıllardan sonra sanat çevrelerinde bazen bir ekol, bazen kişisel bir üslup bazen de sanat olup ol- madığı tartışılmaya başlayan naif resim; şöyle ya da böyle, hem dünya sanatı tarihi hem de Türk sanatı tarihinde kendine bir yer bulabilmiştir. Hayali, gerçek, duygusal , vahşi, çocuksu, coşkulu, bağımsız, içgüdü- 20. Eğitimin kalkın sini anlamak v Öğrenen toplu kalkınmış toplu tim, değişim et Kalkınmış topl rekli artmakta şerî sermaye tedir. Kalkınm düzeyi arasır ortaya koyma yinlerin ortay ilgili olup yin bet gücünü olan etkisi is sani gelişmi olduğunu go Bu parçac söyleneme A) Gelişm destekl sel kavramlarının iç içe girdiği imgesel bir bütünlükte ve pek çok zıtlığı içinde barındıran naif resim, önemli bir ilgi kaynağı olmuştur. Naif resimlerde kurgu zaman- dan bağımsızdır. O kadar ki zaman kurgusu tamamen evrenseldir. Naif resimde mekân ise gerçekliğin öte- sinde abartı ve hayal üzerine kurgulanmıştır. Sanatçı hissettiği ve imgelediği gibi çizme eğilimindedir. Bu nedenle mekân kurgusu hayalî ve imgeseldir. Naif re- simde zaman ve mekânda olduğu gibi konu seçiminde de ortak benzerlikler göze çarpar. Bu resimlerde konu seçimi her ne kadar yöresel gibi görünse de algılayan- lar açısından evrenseldir. Çünkü naif resimlerde yer alan evler, ağaçlar ve doğa, artık gerçek bir köyün ya da şehrin gerçek ağaçları değil, naif ressamın hayal ürününün ağaçlarıdır ve bu anlamda tüm insanların ağaçlarıdır. Konu seçimi genellikle doğadır. Vahşi hayvanlar ve insanlar, çiçekler, pazar yerleri, köyler en çok kullanılan konuları oluşturur. Bu parçada naif resimle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Zaman ve mekân algısının klasik anlayışla bağdaş- madığına B) Konu seçiminde en çok tabiatın kullanıldığına Zıtlıkları barındırmakla beraber, konuların mahallî- likten uzak olduğuna D) Sanatçının hayal dünyasının resmin oluşumunda belirleyici olmadığına E) Dünya ve Türk sanat tarihinde yer edinmeyi başar- dığına B) Toplum koşuti Değişi olumlu CAP SOR Gelişr dan d E) Yaşa kinm X X
EviTE-11
2.
Ellis, Televizyon ve Zaman adlı kitabında televizyon filmlerinde
nesnel ve öznel olarak iki tür zamandan söz eder. Oznel zama-
nin bir televizyon filminde konu örgüsünün sıklığına, yoğunlu-
šuna ve izleyenin yaşam deneyimine bağlı olduğu görüşünü eles-
tiren Ellis; öznel zamanın yaratılmasındaki başarıyı öykünün ya-
ni sıra yapımın akışı, temposu ve oyunculuk hızıyla ilişkilendirir.
Bu parçaya göre Ellis'in bir televizyon filmindeki öznel zama-
na yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geleneksel değerlerin reddedilmesine yönelik içerikler üret-
tiğine inanılmast
B) Bireylerin kendisi ve dış dünya arasında ayrım yapmasını en-
gellemesi
C) Konunun işlenmesindeki yoğunluğa ve seyircinin hayat tec-
rübesine bağlı görülmesi
D) Toplumda huzuru sağlamak için bireyleri eğlendirmeyi amaç
edinmesi
E) Toplumu yansıtmayan içeriklerinin bireyi kendine yabanci-
laştırmasi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
EviTE-11 2. Ellis, Televizyon ve Zaman adlı kitabında televizyon filmlerinde nesnel ve öznel olarak iki tür zamandan söz eder. Oznel zama- nin bir televizyon filminde konu örgüsünün sıklığına, yoğunlu- šuna ve izleyenin yaşam deneyimine bağlı olduğu görüşünü eles- tiren Ellis; öznel zamanın yaratılmasındaki başarıyı öykünün ya- ni sıra yapımın akışı, temposu ve oyunculuk hızıyla ilişkilendirir. Bu parçaya göre Ellis'in bir televizyon filmindeki öznel zama- na yönelik eleştirisi aşağıdakilerden hangisidir? A) Geleneksel değerlerin reddedilmesine yönelik içerikler üret- tiğine inanılmast B) Bireylerin kendisi ve dış dünya arasında ayrım yapmasını en- gellemesi C) Konunun işlenmesindeki yoğunluğa ve seyircinin hayat tec- rübesine bağlı görülmesi D) Toplumda huzuru sağlamak için bireyleri eğlendirmeyi amaç edinmesi E) Toplumu yansıtmayan içeriklerinin bireyi kendine yabanci- laştırmasi
7. Hollanda Maastricht Universitesi Medikal Merkezindeki
çalışmanın veri tabanını incelediler. Burada yer alan,
araştırmacılar, "tip 2 diyabetli” bireylerden oluşan bir
yaşları 40 ila 75 arasında değişen, yaklaşık üçte biri
çalışma sırasında veya öncesinde tip 2 diyabet teşhisi
konmuş 2.861 hastayı analiz ettiler. Hastalardan bir
anket aracılığıyla derlenen, hastaların sosyal gruplarının
karakteristik özellikleri, onların arkadaş çevresinin
genişliği, görüşme sıklıkları ve nasıl yaşadıklarına dair
detayları araştırdılar. Hem kadınlar hem de erkekler
arasında, daha dar bir sosyal çevreye sahip olanlarda
tip 2 diyabet teşhisinin fazla olduğunu keşfettiler.
ilerleyen zamanlarda arkadaş, aile veya tanıdıklarıyla
çok sik bir araya gelmeye başlayan aynı kişilerde tip 2
diyabet hastalığının gerilediği ortaya çıktı
.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen
araştırmadan çıkabilecek bir sonuçtur?
A) Genetik yatkınlık, hastalıkların ortaya çıkmasında
önemli bir rol oynamaktadır.
B) Kadın ve erkeklerdeki bireysel farklılıklar, hastalıklarla
mücadelede farklı stratejilerin izlenmesi gerektiğini
göstermektedir.
C) Sosyalleşme ve insanlarla ilişkileri geliştirme,
hastalıklarla mücadelede bir adım olabilir.
D) Toplumsal ilişkilerin, hastalıkların ortaya çıkmasında
anlamlı bir etkisi yoktur.
E) Çoğu hastalığın nedeni, fizyolojik olarak hasara
uğrama ya da yıpranmışlık değil
; psikolojik
sorunlardır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
7. Hollanda Maastricht Universitesi Medikal Merkezindeki çalışmanın veri tabanını incelediler. Burada yer alan, araştırmacılar, "tip 2 diyabetli” bireylerden oluşan bir yaşları 40 ila 75 arasında değişen, yaklaşık üçte biri çalışma sırasında veya öncesinde tip 2 diyabet teşhisi konmuş 2.861 hastayı analiz ettiler. Hastalardan bir anket aracılığıyla derlenen, hastaların sosyal gruplarının karakteristik özellikleri, onların arkadaş çevresinin genişliği, görüşme sıklıkları ve nasıl yaşadıklarına dair detayları araştırdılar. Hem kadınlar hem de erkekler arasında, daha dar bir sosyal çevreye sahip olanlarda tip 2 diyabet teşhisinin fazla olduğunu keşfettiler. ilerleyen zamanlarda arkadaş, aile veya tanıdıklarıyla çok sik bir araya gelmeye başlayan aynı kişilerde tip 2 diyabet hastalığının gerilediği ortaya çıktı . Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen araştırmadan çıkabilecek bir sonuçtur? A) Genetik yatkınlık, hastalıkların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır. B) Kadın ve erkeklerdeki bireysel farklılıklar, hastalıklarla mücadelede farklı stratejilerin izlenmesi gerektiğini göstermektedir. C) Sosyalleşme ve insanlarla ilişkileri geliştirme, hastalıklarla mücadelede bir adım olabilir. D) Toplumsal ilişkilerin, hastalıkların ortaya çıkmasında anlamlı bir etkisi yoktur. E) Çoğu hastalığın nedeni, fizyolojik olarak hasara uğrama ya da yıpranmışlık değil ; psikolojik sorunlardır.
11. Varlığın ne olduğunu bilmek ve anlamak için doğaya yö-
nelmek gerekir. Bu yönelme sonucunda doğanın; me-
kanik, soyut ve yapay bir varlık olmadığı anlaşılacaktır.
Doğa içinde canlı ve dinamik bir oluş taşır. Doğadaki
her şey birbiriyle ilişki hâlindedir. Her varlik, varlığını bir
başka varlığa borçludur. Insan da doğanın bir parçasıdır.
Doğadaki şeyler arasında boşluk ve ayrılık yoktur. Çünkü
doğada birbirini bütünleyen iki zıt güç vardır. Bunların
birisi yaratıcılık, diğeri sürekliliktir. Yaratıcılık ve süreklilik
doğada dönüşümlü olarak birbirini bütünler.
Bu parçaya göre varlık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Varlik düşüncedir.
B) Varlık maddedir.
C) Varlık madde ve ruhtur
DVarlık varoluştur.
S
E) Varlık oluştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
11. Varlığın ne olduğunu bilmek ve anlamak için doğaya yö- nelmek gerekir. Bu yönelme sonucunda doğanın; me- kanik, soyut ve yapay bir varlık olmadığı anlaşılacaktır. Doğa içinde canlı ve dinamik bir oluş taşır. Doğadaki her şey birbiriyle ilişki hâlindedir. Her varlik, varlığını bir başka varlığa borçludur. Insan da doğanın bir parçasıdır. Doğadaki şeyler arasında boşluk ve ayrılık yoktur. Çünkü doğada birbirini bütünleyen iki zıt güç vardır. Bunların birisi yaratıcılık, diğeri sürekliliktir. Yaratıcılık ve süreklilik doğada dönüşümlü olarak birbirini bütünler. Bu parçaya göre varlık aşağıdakilerden hangisidir? A) Varlik düşüncedir. B) Varlık maddedir. C) Varlık madde ve ruhtur DVarlık varoluştur. S E) Varlık oluştur.
r Asim
arinca
serler,
- An-
olur.
mek
emli
la-
31. Halk takvimi, düzenli olarak tekrarlanan doğa olayları-
na ve canlıların hareketlerine dayalı yöresel takvimlerdir.
Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşünü dönemsel
döngü ölçütü olarak kabul eden insanoğlu; zamanı yıl,
mevsim, ay, hafta, gün ve saat şeklinde dilimledi ve nok-
taladı. Mısır'da Nil Nehri'ni; Hititlerde tohum ekme, ürün
biçme ve devşirme sistematiğini; Antik Yunan'da denizi;
Iç Asya Türk kültüründe “kar”, hayatın merkezine alan
insanoğlu bu kavramlar etrafında oluşturduğu kültürleri
savaş, göç, ticaret gibi nedenlerle zaman içinde farklı
coğrafyalara aktardı. Anadolu coğrafyasında da bu etki-
lerle oluşan ve olgunlaşan bir halk takvimi pratiği gelişti.
en-
Je
-
Bu parçaya göre halk takviminin oluşmasında,
I. hayatı etkileyen coğrafi konumlar,
gök cisimlerinin çeşitli hareketleri,
III. savaş, göç ve ticaretle ilgili siyasi tutumlar,
N. insanların sistemli yaşama ihtiyacı
unsurlarından hangileri etkili olmuştur?
A) I ve II
B) Yve III
D) II ve IV
C) IWe III
El ve IV
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
r Asim arinca serler, - An- olur. mek emli la- 31. Halk takvimi, düzenli olarak tekrarlanan doğa olayları- na ve canlıların hareketlerine dayalı yöresel takvimlerdir. Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşünü dönemsel döngü ölçütü olarak kabul eden insanoğlu; zamanı yıl, mevsim, ay, hafta, gün ve saat şeklinde dilimledi ve nok- taladı. Mısır'da Nil Nehri'ni; Hititlerde tohum ekme, ürün biçme ve devşirme sistematiğini; Antik Yunan'da denizi; Iç Asya Türk kültüründe “kar”, hayatın merkezine alan insanoğlu bu kavramlar etrafında oluşturduğu kültürleri savaş, göç, ticaret gibi nedenlerle zaman içinde farklı coğrafyalara aktardı. Anadolu coğrafyasında da bu etki- lerle oluşan ve olgunlaşan bir halk takvimi pratiği gelişti. en- Je - Bu parçaya göre halk takviminin oluşmasında, I. hayatı etkileyen coğrafi konumlar, gök cisimlerinin çeşitli hareketleri, III. savaş, göç ve ticaretle ilgili siyasi tutumlar, N. insanların sistemli yaşama ihtiyacı unsurlarından hangileri etkili olmuştur? A) I ve II B) Yve III D) II ve IV C) IWe III El ve IV
19. Yazarın son kitabında yer alan öyküler, kısa ama bir o
kadar da doyurucu ve geniş kapsamlı. Şehrin dışına
çıkma cesareti gösteren yazarın öyküleri, son
dönemlerde revaçta olan, çokça da kendine yer bulan
durum öykülerinin genel özelliklerini barındırıyor. Okura
ağırlıklı olarak kırsaldan seslenen öykülerin ortak
temada birleşmeleri, okuyucuyu duygu kopukluğundan
uzaklaştırarak onun metne kolay odaklanmasını
sağlıyor. Yazar, inandırıcılığı kuvvetlendiren gerçeklikten
esinlenerek yeni bir tiyatro sahnesi tasarlar gibi
oluşturmuş öykülerini. Bu öykülerde kimin nerede
duracağını ölçüp biçmiş hatta nesne ve varlıkların
konumunu okurun aklını ve gözünü tirmalamayacak bir
titizlikle oluşturmuş.
Bu parçada sözü edilen öykülerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Her türlü ayrıntıya işlevsellik kazandırıldığına
B) İçerik olarak benzer nitelikler taşıdığına
C) Uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olduğuna
D) Yoğun bir anlatıma sahip olduğuna
E) Belli bir öykü türünün özelliklerini barındırdığına
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
19. Yazarın son kitabında yer alan öyküler, kısa ama bir o kadar da doyurucu ve geniş kapsamlı. Şehrin dışına çıkma cesareti gösteren yazarın öyküleri, son dönemlerde revaçta olan, çokça da kendine yer bulan durum öykülerinin genel özelliklerini barındırıyor. Okura ağırlıklı olarak kırsaldan seslenen öykülerin ortak temada birleşmeleri, okuyucuyu duygu kopukluğundan uzaklaştırarak onun metne kolay odaklanmasını sağlıyor. Yazar, inandırıcılığı kuvvetlendiren gerçeklikten esinlenerek yeni bir tiyatro sahnesi tasarlar gibi oluşturmuş öykülerini. Bu öykülerde kimin nerede duracağını ölçüp biçmiş hatta nesne ve varlıkların konumunu okurun aklını ve gözünü tirmalamayacak bir titizlikle oluşturmuş. Bu parçada sözü edilen öykülerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Her türlü ayrıntıya işlevsellik kazandırıldığına B) İçerik olarak benzer nitelikler taşıdığına C) Uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olduğuna D) Yoğun bir anlatıma sahip olduğuna E) Belli bir öykü türünün özelliklerini barındırdığına
TÜRKÇE
CAP
z edi-
34. Se
m
wakla-
de
ol
d
ta
e
c
unun
uen-
ukça
ba-
gö-
mis-
su
ey.
ki
na
mm
K
33. Edebiyatsiz kalan insan, görse görse yalnızca gun
delik hayatta yaşadıklarının aynısını görür düslerin
de. O zaman neye yarar o düşler? Edebiyat, gerçek
hayatta hiçbir zaman göremeyeceği hayatları insanın
düşlerine sokarken onun benzersiz dünyalar kurma.
sağlar. Llosa, "Edebiyatın gerçek dışılıklari, edebiyatın
sini, kendisini o dünyaların parçasına dönüştürmesini
kavranmasına yarıyor." diyor. Bundan büyük bir Ümit
yalanlar, aynı zamanda en gizli insan gerçekliklerinin
kaynağı olabilir mi? Okuduğumuz romanların kişile.
rini yeni tanıdığımız gerçek kişiler gibi okumak, bizi
onların yaşadığı dünyalara götürmez mi? Robinson
Crusoe'yu her okuduğumuzda onun issiz adasına
yeniden gideriz. Kaptan Ahab ile birlikte bir balinanın
sırtında karanlık denizlere açılırız. Ince Memed'in pe-
şinden giderken Torosların doruklarındaki firtinalara
yakalanır, yaylalarındaki çakır dikenli tarlaları bacak-
larımız kan içinde dolanırız.
Bu parçadan edebiyatla ilgili çıkarılacak sonuç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Edebiyatın gerçek dışı olarak kurguladığı dünya
aslında gerçek yaşam için bir ümittir.
B) Edebiyat oluşturduğu karakterlerle biz okurlara ya-
şama dair kılavuzluk eder.
C) Insan edebiyat sayesinde başka dünyaların kapı-
sindan içeri girme imkânı bulur.
D) Bireyin edebiyattan uzak olması onun kişilik gelişi-
minin eksik olmasına yol açacaktır.
E) Insan edebiyat sayesinde kendisine hayalî bir
dünya kurma fırsatı yakalar.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TÜRKÇE CAP z edi- 34. Se m wakla- de ol d ta e c unun uen- ukça ba- gö- mis- su ey. ki na mm K 33. Edebiyatsiz kalan insan, görse görse yalnızca gun delik hayatta yaşadıklarının aynısını görür düslerin de. O zaman neye yarar o düşler? Edebiyat, gerçek hayatta hiçbir zaman göremeyeceği hayatları insanın düşlerine sokarken onun benzersiz dünyalar kurma. sağlar. Llosa, "Edebiyatın gerçek dışılıklari, edebiyatın sini, kendisini o dünyaların parçasına dönüştürmesini kavranmasına yarıyor." diyor. Bundan büyük bir Ümit yalanlar, aynı zamanda en gizli insan gerçekliklerinin kaynağı olabilir mi? Okuduğumuz romanların kişile. rini yeni tanıdığımız gerçek kişiler gibi okumak, bizi onların yaşadığı dünyalara götürmez mi? Robinson Crusoe'yu her okuduğumuzda onun issiz adasına yeniden gideriz. Kaptan Ahab ile birlikte bir balinanın sırtında karanlık denizlere açılırız. Ince Memed'in pe- şinden giderken Torosların doruklarındaki firtinalara yakalanır, yaylalarındaki çakır dikenli tarlaları bacak- larımız kan içinde dolanırız. Bu parçadan edebiyatla ilgili çıkarılacak sonuç aşağıdakilerden hangisidir? A) Edebiyatın gerçek dışı olarak kurguladığı dünya aslında gerçek yaşam için bir ümittir. B) Edebiyat oluşturduğu karakterlerle biz okurlara ya- şama dair kılavuzluk eder. C) Insan edebiyat sayesinde başka dünyaların kapı- sindan içeri girme imkânı bulur. D) Bireyin edebiyattan uzak olması onun kişilik gelişi- minin eksik olmasına yol açacaktır. E) Insan edebiyat sayesinde kendisine hayalî bir dünya kurma fırsatı yakalar.
B
TYT
39-40. SO
Ogre
37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
insanın yaşamını varoluşundan bu yana çevresini de-
ğiştirerek sürdürdüğü
bir gerçektir. Öyle ki insanlik ta-
rihi boyunca insanın değişmeyen tek özelliği, doğanın
zenginliklerinden yararlanarak gelişmesi ve daha ileri
uygarlıklara ulaşabilmesidir. Denilebilir ki insanlığın iler-
lemesinin meydana getirdiği tüm olumlu gelişmeler,
doğanın cömertçe kullanılması ile sağlanmıştır. Ne var
ki bugün içinde yaşamakta olduğumuz uygarlık çağın-
da, gereksinimlerin temini için sadece doğanın kulla-
nılmasına değil; doğanın tüketilerek yok edilmesine de
tanıklık etmekteyiz. İnsanlık tarihi, çevre kirlenmesi ol-
gusunu ilk defa insan ve ekolojik denge ilişkisinin bo-
zulmasına yol açacak bir yoğunlukta yaşamaktadır. Bu
durum, ekolojik sistemin bir parçası olan insanı da teh-
likeli bir geleceğe itmektedir. İnsan-çevre dengesinin
bozulmasına yol açan bir hızla büyüyen çevre kirliliği-
nin temel nedeni hiç şüphesiz 19. yüzyılda başlayan
ve hızla gelişen sanayileşme olgusudur.
yöne
Si du
şan
zam
şey
nuc
ola
rir.
rah
ler
re
ol
ya
ti
0
39.
37. Bu parçadaki altı çizili söz, aşağıdakilerin hangisi-
ne gönderme yapmaktadır?
A) Çevre kirlenmesi olgusunun ilk defa insan ve eko-
lojik denge ilişkisinin bozulmasına yol açacak bir
yoğunlukta yaşanması
B) İnsanlık tarihlin, ilk kez çevre kirliliği ve ekolojik
dengenin bozulması olgularıyla gerçekten ciddi an-
lamda yüz yüze gelmesi
C) Gereksinimlerin temini igin doğanın tüketilerek yok
edilmesine tanıklık
edilmesi
D) İnsan-çevre dengesinin bozulmasına yol açan et-
kenlerin güçlenmesi
E) İnsanlık tarihi boyunca insanın daima doğanın zen-
ginliklerinden yararlanarak gelişmesi ve daha ileri
uygarlıklara ulaşabilmesi
38. Bu
parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme-
miştir?
A) İnsan, ilk günden beri varlığını çevreyi değiştirebil-
me becerisi sayesinde sürdürmüştür.
B) Doğanın zenginlikleri insanı daha ileri uygarlıklara
ulaştırmıştır.
C) İnsanın doğayla ilişkisi, günümüzde, doğayı kul-
lanmaktan öte tüketmeye yönelmiştir.
D) Bugüne dek insan ile doğa arasındaki ilişki ekolo-
jik dengeyi bozacak nitelikte olmamıştır.
E) Sanayileşme süreci, insanda, çevrenin önemsiz ol-
duğu yanılgısını yaratmıştır.
21221221
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
B TYT 39-40. SO Ogre 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. insanın yaşamını varoluşundan bu yana çevresini de- ğiştirerek sürdürdüğü bir gerçektir. Öyle ki insanlik ta- rihi boyunca insanın değişmeyen tek özelliği, doğanın zenginliklerinden yararlanarak gelişmesi ve daha ileri uygarlıklara ulaşabilmesidir. Denilebilir ki insanlığın iler- lemesinin meydana getirdiği tüm olumlu gelişmeler, doğanın cömertçe kullanılması ile sağlanmıştır. Ne var ki bugün içinde yaşamakta olduğumuz uygarlık çağın- da, gereksinimlerin temini için sadece doğanın kulla- nılmasına değil; doğanın tüketilerek yok edilmesine de tanıklık etmekteyiz. İnsanlık tarihi, çevre kirlenmesi ol- gusunu ilk defa insan ve ekolojik denge ilişkisinin bo- zulmasına yol açacak bir yoğunlukta yaşamaktadır. Bu durum, ekolojik sistemin bir parçası olan insanı da teh- likeli bir geleceğe itmektedir. İnsan-çevre dengesinin bozulmasına yol açan bir hızla büyüyen çevre kirliliği- nin temel nedeni hiç şüphesiz 19. yüzyılda başlayan ve hızla gelişen sanayileşme olgusudur. yöne Si du şan zam şey nuc ola rir. rah ler re ol ya ti 0 39. 37. Bu parçadaki altı çizili söz, aşağıdakilerin hangisi- ne gönderme yapmaktadır? A) Çevre kirlenmesi olgusunun ilk defa insan ve eko- lojik denge ilişkisinin bozulmasına yol açacak bir yoğunlukta yaşanması B) İnsanlık tarihlin, ilk kez çevre kirliliği ve ekolojik dengenin bozulması olgularıyla gerçekten ciddi an- lamda yüz yüze gelmesi C) Gereksinimlerin temini igin doğanın tüketilerek yok edilmesine tanıklık edilmesi D) İnsan-çevre dengesinin bozulmasına yol açan et- kenlerin güçlenmesi E) İnsanlık tarihi boyunca insanın daima doğanın zen- ginliklerinden yararlanarak gelişmesi ve daha ileri uygarlıklara ulaşabilmesi 38. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) İnsan, ilk günden beri varlığını çevreyi değiştirebil- me becerisi sayesinde sürdürmüştür. B) Doğanın zenginlikleri insanı daha ileri uygarlıklara ulaştırmıştır. C) İnsanın doğayla ilişkisi, günümüzde, doğayı kul- lanmaktan öte tüketmeye yönelmiştir. D) Bugüne dek insan ile doğa arasındaki ilişki ekolo- jik dengeyi bozacak nitelikte olmamıştır. E) Sanayileşme süreci, insanda, çevrenin önemsiz ol- duğu yanılgısını yaratmıştır. 21221221
Şiir
3. ÜNİTE
2-4. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.
Daha önce göz ardı edilen birtakım çağrışımlara önem veren, düşünce, duygu ve düşleri aklın, mantığın
denetiminden sıyrılarak, olduğu gibi yansıtmaya yönelen gerçeküstücülük akımı, aralarında ilişki bulunmadı-
ğını düşündüren gerçekleri ve kavramları birbiriyle bağlantıya sokmaya yönelen bir akım olmuştur. Yeni Türk
siirinde hem bu akım doğrultusunda hem de kişisel denemelerle yapıt veren sanatçılarda olayları, duygula-
"Ülke" şiirinde ülkesinin geniş geçmişinden, zengin doğasından, bu doğa içinde, ona bağlı olarak düşündüğü
ri, durumları bir noktada, dolaylı olarak yansıtan göstergelerle karşılaşılmaktadır. Örneğin Cemal Süreya
sevgilisinden söz edecekken bunu doğrudan doğruya değil, çağrışımları gerçekleştiren göstergeler, tamlama-
larla dile getirmektedir.
"Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi
Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i
Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini
Antalya'nın denizini o denizin dibini” (Göçebe,8)
Doğan AKSAN, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili
2. Parçada anlatılanlardan yararlanarak çağrışımın tanımını yapınız.
3. Gerçeküstücülük akımı ile çağrışım kavramı arasındaki bağ nedir?
4. Cemal Süreya şiirinde ülkesinin geçmişini, zengin doğasını hangi çağrışımlarla vermektedir?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Şiir 3. ÜNİTE 2-4. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız. Daha önce göz ardı edilen birtakım çağrışımlara önem veren, düşünce, duygu ve düşleri aklın, mantığın denetiminden sıyrılarak, olduğu gibi yansıtmaya yönelen gerçeküstücülük akımı, aralarında ilişki bulunmadı- ğını düşündüren gerçekleri ve kavramları birbiriyle bağlantıya sokmaya yönelen bir akım olmuştur. Yeni Türk siirinde hem bu akım doğrultusunda hem de kişisel denemelerle yapıt veren sanatçılarda olayları, duygula- "Ülke" şiirinde ülkesinin geniş geçmişinden, zengin doğasından, bu doğa içinde, ona bağlı olarak düşündüğü ri, durumları bir noktada, dolaylı olarak yansıtan göstergelerle karşılaşılmaktadır. Örneğin Cemal Süreya sevgilisinden söz edecekken bunu doğrudan doğruya değil, çağrışımları gerçekleştiren göstergeler, tamlama- larla dile getirmektedir. "Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini Antalya'nın denizini o denizin dibini” (Göçebe,8) Doğan AKSAN, Şiir Dili ve Türk Şiir Dili 2. Parçada anlatılanlardan yararlanarak çağrışımın tanımını yapınız. 3. Gerçeküstücülük akımı ile çağrışım kavramı arasındaki bağ nedir? 4. Cemal Süreya şiirinde ülkesinin geçmişini, zengin doğasını hangi çağrışımlarla vermektedir?
Bilimin özelliklerini göz ardı etmeden (hesaba katarak)
1
bu büyük serüvenin tarihsel, insani ve yaşayan yönünü
öne çıkaran, (dikkat çeken) gençler için (özgü, ait)
11
hazırlanmış bir genel kültür kitabı bu. Bilimin yaşamımıza
kattıklarından (yön vermesinden) söz ederken
IV
anlaşılması en zor olan şeyleri bile herkesçe anlaşılır
kılmayı amaçlamış yazar. Bu kitap düşüncenin özünü
V
(temelini) anlatırken bilimi herkese sevdirmeyi başarıyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi
ayraç içerisindeki açıklamayla uyuşmamaktadır?
A) 1
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Bilimin özelliklerini göz ardı etmeden (hesaba katarak) 1 bu büyük serüvenin tarihsel, insani ve yaşayan yönünü öne çıkaran, (dikkat çeken) gençler için (özgü, ait) 11 hazırlanmış bir genel kültür kitabı bu. Bilimin yaşamımıza kattıklarından (yön vermesinden) söz ederken IV anlaşılması en zor olan şeyleri bile herkesçe anlaşılır kılmayı amaçlamış yazar. Bu kitap düşüncenin özünü V (temelini) anlatırken bilimi herkese sevdirmeyi başarıyor. Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi ayraç içerisindeki açıklamayla uyuşmamaktadır? A) 1 B) II C) III D) IV E) V
TÜRKÇE TESTİ
REȘATTAL
DENEME SINAVI - 2
Alper
Omega-3
NURİ
GÜNTEKİN
Calikusu
BUTON ROMANLARI
Reşat Nuri Güntekin, ünlü romanlarından biri olan “Çalıkuşu'nda, roma-
nin başkahramanı Feride'yi gençlerin gözünde öğretmen kahraman olarak
idealize etmiş ve onu Anadolu köy ve kasabalarında dolaştırmıştır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen eserle ilgili kesin olarak söylenir?
1. “Çalıkuşu” romanında ele alınan olaylar özellikle Anadolu'da eğitim gören gençlerin ilgisini çekmiştir.
II
. Reşat Nuri Güntekin, roman kahramanı Feride Öğretmen'i genç kuşaklara örnek olarak göstermiştir.
III. Okurların ilgisini çekmek isteyen Reşat Nuri Güntekin, romanlarındaki konu, kişi ve çevreyi Anadolu'dan
seçmiştir.
IV. Reşat Nuri Güntekin'in “Çalıkuşu” romanını okuyan pek çok genç, öğretmen olup Anadolu'nun yolunu tut-
muştur.
A) I ve II
B) I ve III
C) Yalnız II
D) III ve IV
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TÜRKÇE TESTİ REȘATTAL DENEME SINAVI - 2 Alper Omega-3 NURİ GÜNTEKİN Calikusu BUTON ROMANLARI Reşat Nuri Güntekin, ünlü romanlarından biri olan “Çalıkuşu'nda, roma- nin başkahramanı Feride'yi gençlerin gözünde öğretmen kahraman olarak idealize etmiş ve onu Anadolu köy ve kasabalarında dolaştırmıştır. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede sözü edilen eserle ilgili kesin olarak söylenir? 1. “Çalıkuşu” romanında ele alınan olaylar özellikle Anadolu'da eğitim gören gençlerin ilgisini çekmiştir. II . Reşat Nuri Güntekin, roman kahramanı Feride Öğretmen'i genç kuşaklara örnek olarak göstermiştir. III. Okurların ilgisini çekmek isteyen Reşat Nuri Güntekin, romanlarındaki konu, kişi ve çevreyi Anadolu'dan seçmiştir. IV. Reşat Nuri Güntekin'in “Çalıkuşu” romanını okuyan pek çok genç, öğretmen olup Anadolu'nun yolunu tut- muştur. A) I ve II B) I ve III C) Yalnız II D) III ve IV