Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

16. Benim insanları değerlendirme biçimim farklıdır. Çoğu kişi, ta- nıştığı insana sıfır verir. Sonra, onu yakından tanıdıkça notu- nu yükseltir. Oysa ben, biriyle tanıştığımda ona on puan ve- ririm. Gerekirse, zamanla notunu düşürürüm. Bir eve girdiğimde önce orada bir kitaplık var mı yok mu kitaplık görürsem onu kendimden sayarım. Bu kişinin han- gi milletten olduğunun bir önemi yoktur, onunla ben ke- sinlikle aynı kabiledeniz. II. Yeni bir kitap aldığımda o kitaba bakışım oldukça olum- ludur. Bu kitabı, özellikle genç bir yazarın yapıtıysa, sev- giyle, beğeniyle alırım elime. Okudukça o sevgi, beğeni ya aynı kalır ya da azalarak silinir gider. my II Sevdiğim renkler bellidir benim. Neyle ilgili olursa olsun her şeyde bu renkleri ararım. Öyle yeni bir renkle karşı- laştığımda hemen ağzımın suyu akmaz. Sevdiğim renk- lerle ne kadar yakınlık gösteriyor ona bakarım. Yakınlık derecesi yükseldikçe onlara duyduğum sevgi de artar. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisindeki bakış açısı, parçadaki kişinin bakış açısıyla benzerlik gösterir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) ve III TYT122122 5 18.

5. Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanalım. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. İnsan düşünebiliyorsa pek çok sorunu çözümleyecek, pek çok şeyi bilecektir. Herkesi dinleyin. Annenizi, babanızı, arkadaşlarınızı dinleyin. Sonra da düşünün ve kendinize sorular sorun. Nasıl? Neden? Ne zaman? Nerede? Sonra da oturup kararlarınızı kendiniz aklınızla, mantığınızla alın. Kararları tek başınıza aldığınız zaman, eziyetler de güçlükler de bütünüyle size aittir artık. Kararlar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümektir ve olgun- laşmaktır. Özgür insan olma yolunda atılan ilk adımdır. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? A) Kişinin kendi kararlarını kendisinin alması, başka dü- şünceleri değersiz görmesi anlamına gelmez. B) Özgür insan, kararlarının sorumluluğunu taşıyabi- lendir. C) Kararlarını tek başına veren bir insan, kararının tüm sorumluluğunu kendisi üstleniyor demektir. D) İnsan, karar verirken gönlünün sesini de dinlemeli; duygularını da dikkate almalıdır. E) Karar verme, bir dizi sorgulama içeren bir süreç so- nunda gerçekleşmelidir. D 7.

35. Protest müzik, birçok müzik türü örneğinde olduğu gibi tam olarak sınırları çizilemeyen bir tür olarak karşımıza çıkar. Geleneğin taşıyıcısı olarak beliren müzik örneklerini dışla- yan veya dönemin müzik dünyasında ayrıksı bir yerde duran müzik türleri protest müzik tanımı altında sunulabilmektedir. Ancak müziği olgusal olarak ele aldığımızda analize tabi tu- tulan müzik türünü veya akımını tarihsel arka plandan ko- parmadan ve müziğin birikerek geldiği süreçleri yadsımadan değerlendirmek bütüncül bir analiz açısından önem taşı- maktadır. O hâlde, belli bir döneme odaklanarak yürütülecek sosyolojik bir analizde protest müziği sadece müzik formları üzerinden değerlendirmek yeterli olmayacaktır. Protest mü- ziğin içinde doğup yetiştiği koşullarla bu döneme damgasını vuran yapılar, aktörler ve alanda rekabet hâlinde olan ey- leyicilerin ve kurumların konumları arasındaki bağıntıların nesnel yapısı bütüncül olarak ele alınmalıdır. Bu parçada protest müziğin hangi yönü üzerinde durul- maktadır? A) Diğer müzik türlerinden beslendiği kaynaklar bakımın- dan ayrıldığı B) Yerelden evrensele kadar uzanabilecek bir bakış açısı- na sahip olduğu C) Döneminin koşulları ve ve unsurlarıyla bir bütün hâlinde incelenmesi gerektiği Belirli bir kalıbın içinde olmayıp farklı yapısal özellikleri taşıdığı E) Farklı tanımlamalarının yapılmasının sosyolojik yönü- nün irdelenmemesinden kaynaklandığı ST

n el a 7 e vaplayınız. Orta Asya Türk sanatının temeli Bozkır kültürü, atlı gö- çebe kültürdür. Bu çerçevede Hunlarda ve Kök Türk- lerde sanat eserleri taşınabilir malzemeden oluşmakta iken, Uygurlarda yerleşikliğe bağlı olarak ev, tapınak ve saray mimarisi görülmüştür. Türkler taş, demir ve balçık gibi üç ham maddeyi çok iyi kullanmışlardır. Türklerin millî sanatı olan maden işlemeciliğinde de- mirin yanında altın ve gümüş gibi madenlerden savaş aletleri ve süs eşyaları yapılmıştır. Türklere özgü bir sanat olarak öne çıkan "Hayvan Üslubu"nun bir yansı- ması olarak yapılan eşyalarda hayvan figürleri kullanıl- mıştır. Türkler maden işlemeciliği ile savaş malzemesi ihtiyacını karşılarken, öte yandan ticaretini de yaparak kazanç elde etmişlerdir. Kazakistan'ın Almatı şehri ya- kınlarındaki Esik Kurganı'nda yapılan kazılar sonucun- da bulunan seramik kaplar, gümüş kupalar yanında en önemli buluntu zırhlı ceketli, pantolonlu, çizmeli ve altın levhalarla kaplı zırh içine konulmuş bir iskelettir. "Altın Elbiseli Adam" adı verilen bu buluntunun yanın- da bulunan silahlar ise altın işlemelerle süslenmiştir. 21. Bu parçadan hareketle Orta Asya Türk sanatıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? XA) Hunlar, Kök Türkler ve Uygurların yerleşik hayat çerçevesinde sanat eserleri ürettiklerine B) Maden işlemeciliğinde sadece süs eşyaları yapıl- dığına C) Devletlerin yaşam biçimlerinin sanatlarına yön ver- diğine D) Yapılan eşyalarda "Hayvan Üslubu"nun mutlaka kullanıldığına E) "Altın Elbiseli Adam" buluntusunun, günümüzde Kazakistan'ın Almatı şehrinde bulunduğuna

7 1 Ü di. a ka bir nin ayan PLM/003/22 13. Dil edinimi, yakın çevredeki ses ve sözlerin duyulmasıyla başlar. Her birey, çevresinde konuşulan dili edinirken ister istemez duyduğu ses ve sözcükleri belleğinde biriktirir. Bu birikim, bireyin gelişim süreci içerisinde konuşma adı verilen beceriye dönüşür. Konuşma becerisinin niteliğini belirleyen ölçütlerin başında ise seçilen sözcüklerin anlam derinliği ve akıcı dizilişi gelmektedir. İletişim sürecinde konuşmacılar, gereksinim duyduğu sözcükleri belleklerinde bulamazlarsa sözler arasında boşluklar oluşur. Bu boşlukları doldurmak üzere, ağızdan istem dışı anlamsız ses ve sözcükler çıkar. Kimi zaman da aynı ya da benzer sözcükler sıklıkla yinelenir. Bu tür ses ve sözcüklere "asalak ses ve sözler" adı verilir. Bu parçaya göre asalak ses ve sözlerin oluşmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Bireylerin kendi ana dilinin kurallarını yeterince bilmemesi B) Hafızada bulunamayan sözcüklerin yerini dolduran seslere ihtiyaç duyulması C) Telaffuzlarda dilin zorlanması, doğal söyleyişten uzaklaşılması D) Konuşma becerisine sahip olmayan kişilerin toplumda konuşmak zorunda kalması E) Türkçe sözcüklerin anlatmak istediklerimizi anlatmada yetersiz kalması Palme Yayınevi

playınız. yoruz sanki. ktır, tabii bir mak, tabiatı kendisi bil- r şeyler ka- elten kişidir ilik arama- ğunu oldu- acığa düş- sonra ge- nın güzel in. Sanat midias da Diğerle- bundan. bul ettir- ir doğru iştir- V n- MIRAY YAYINLARI- A TYT Deneme Sınavı - 7 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Alice Harikalar Diyarında Sendromu, Todd's Sendromu olarak da bilinir çünkü ilk olarak 1950 yılında psikiyatri uz- manı Dr. John Todd tarafından tanımlanmıştır. (II) Todd, migren, baş ağrıları ve epilepsi hastalığı olan insanların duydukları tuhaf semptomları tanımlamak için "Alice Ha- rikalar Diyarında Sendromu" terimini kullanmayı tercih et- miştir. (III) Hastalık kısaca, İngilizcedeki "Alice in Wonder- land Sydrome" şeklindeki isminin baş harflerinden meyda- na gelen AIWS olarak da bilinir. (IV) Hastalığa bağlı ola- rak kişi, örneğin kendisini normalden çok büyük ya da kü- çük olarak algılayabilir ayrıca, içinde bulunduğu odanın ya da odadaki mobilyaların gerçekte olduğundan daha uzak- ta ya da daha yakında olduğunu hissedebilir ve bu, haya- tını idame ettirirken çeşitli sorunlara sebep olabilir. (V) Bu durum, herhangi bir duyu problemi, nörolojik hasar ya da halüsinasyonun bir sonucu değildir. 37. Bu parçadan "Alice Harikalar Diyarında Sendromu" ile il- gili olarak aşağıdakilerin hangisinden bahsedilemez? A Boyut ve mesafelerle ilgili kişide algı bozukluğuna se- bep olduğundan B) Hangi fiziksel rahatsızlıklardan dolayı ortaya çıkmış olabileceğinden Herhangi bir duyu organı ile ilgili bir rahatsızlık sonucu oluşmadığından Günlük yaşamda insanlara değişik sıkıntılar vasatabi- leceğinden Einsan vücudunda açıklanması zor değişimlere sebep olduğundan A

uzaklaşılması 30. Sağlığın korunması konusunda hekimlik kurallarının ötesinde bilgece olan, insanın kendi deneyimleriyle, ken- disine neyin yararlı neyin zararlı olduğunu, ona nelerin iyi geldiğini öğrenmesidir. Ama "Şu bana yaramıyor, onun için kullanmayacağım artık." demek, "Şunun bana bir za- rarı dokunmadı, kullanabilirim." demekten daha doğru bir yoldur çünkü gençlikteki düşüncesizliklerin acısı yaşlılık- ta bir bir çıkar. Yılların geçmekte olduğunu unutmamak, hep gençliğin aşırılıkları içinde yaşayıp gideceğini de sanmamak gerekir çünkü yaşlanmak kaçınılmaz bir şey- dir. İnsan, yaşayışının önemli bir döneminde apansız bir değişiklik yapmaktan sakınmalı, böyle bir değişik- lik zorunluysa hayatının geri kalan dönemlerini de ona uydurmalıdır. Beslenme, uyku, beden eğitimi, giyim gibi alışkanlıklarını gözden geçirmeli, ona zararlı olduğunu düşündüğü şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye çalış- malı ama değişikliğin ona aykırı gelmesi durumunda yine eski yoluna dönebileceği bir biçimde yapmalıdır bunu çünkü herkesin sağlığına genellikle iyi geldiği düşünülen şeylerden, kendi sağlığına iyi gelen şeyi ayırt edebilmek güç bir iştir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? Gençlik yıllarında sağlıklı yaşam kurallarına uyma- yanlar yaşlandıklarında bunun acısını günbegün yaşayacaktır. Pinsan kötü alışkanlıklarını apansız bir değişiklikle değil, kendi sağlığı için yavaş yavaş azaltarak bırak- malıdır Gençliğin aşırılıkları içinde yaşarken yaşam boyu genç kalınacağı yanılgısına düşmemek gerekmekte- dir. Shams.com Vücudu için neyin yararlı ya da zararlı olacağını he- kimlik kurallarının ötesinde bilen, herkesten önce kişinin kendisidir. EKişi kendi hekimi olabilmeli ve doktorların söyledikle- rinin ötesinde kendi deneyimleriyle kendine iyi geleni sağlığının korunması adina uygulamalıdır. OBKR-21221204-TYT Deneme Sınavı 8 ic g

26. Çocuklar için felsefe eğitimi, bir metinden hareketle özelden genele doğru giden bir sorgulamayı ve o metni kavramsal açıdan tartışmayı sağlamaktadır. Bu eğitimde kullanılacak çocuk romanları, kısa hikâyeler, şiirler, gazete haberleri, denemeler gibi metinlerin seçimi de önemlidir. Metinler çocukların günlük hayatıyla ilişkili olmalı, çocukların yaşlarına uygun olmalı ve çocukların anlayamayacağı soyutlamalar içermemelidir. Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Cocuklar için verilen felsefe eğitiminden hangi sonuçlar çıkarılmalıdır? BY Metinlerdeki karakterler sorgulama sırasında çocuklara model olmalı mıdır? C) Metinlere seçilen karakterler, sıradan, günlük yaşam içinden kişiler mi olmalıdır? D) Çocuklara felsefe öğretiminde kullanılan kaynaklar hangi temel özelliklere sahip olmalıdır? E) Okul öncesi eğitimde çocukların yaş grubuna göre belirlenen uygulamalar nasıl şekillendirilir? eciniz

Çok defa bir romancı, romanına başlarken kelimeler onu takar peşine ve götürür götüreceği yere. Ne konu kalır ne plan. Yazarlar ve şairler her zaman konularına tam hâkim olamaz. Ben bir saniye sonra kullanacağım cümleyi şimdiden size söyleyebilir miyim? Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçı temel yapıyı kurduktan sonra yazma işi kolaylaşır. B) Yazıda plan yapmak, yazarın düş dünyasını sınırlandırır. c) Üslup kaygısı edebî metnin temel dinamiğidir. D) Sanatçının varacağı noktayı çoğunlukla kelimeler belirler. r Plan, kurgunun sağlamlığı için yazarın vazgeçilmez rehberidir. E)

TÜRKÇE TI 39 DOIR 38.-40. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız. (1) Nükleer enerjiden giderek yaygın bir biçimde yararla- nılmasına ve bu alanda geleceğe dönük yoğun bir üretim planlamasına karşın, yine nükleer enerjinin çok ağır prob- lemleri olduğu da gözden kaçmamaktadır. (II) Her şeyden C önce, reaktörlerde kullanıldıktan sonra geriye kalan yakıt artıklanı uzun süre radyasyon insan sağlığına onarılmaz süre radyasyon yayarak çevre kirlenmesine dolayısı ile ek bir potansiyel neden olmakta neden olmak zararlar ver rarlar verebilecek tehlike oluşturmaktadır. (M) Bu tür artıkların derinlere gömülmesi, kurşun veya ko- runmuş betonarme kasalar içerisine konarak derin denizle- re bırakılması gibi tedbirler öngörülmektedir. ( Ancak bu metotların da yeterli olup olmadığı konunun uzmanlarınca tartışılmaktadır. (V) Ayrica nükleer santrallerde ortaya çı- kacak teknik birtakım arızaların da çevreyi kirletici ve can- lilari yok edici etkileri olacağı kesinlikle belirtilmektedir. (V4) Yapılan açıklamalardan anlaşıldığına göre durumu kritikle- şen nükleer santrallerin sayıları giderek artmakta ve bunla- nin faaliyetleri durdurulmaktadır. (VII) Bununla beraber yeni enerji kaynakları bulunmadığı takdirde bir kısım ülkelerin bir süre daha atom santralleri kurmaktan vazgeçemeyece- ği de anlaşılıyor. 38. Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağı- dakilerden hangisidir? A) Birçok olumsuz yanlarına rağmen nükleer enerji, alter- natifi bulununcaya kadar kullanılmaya devam edecek- tir. B) Nükleer enerji üretimine yönelik planlamalar ve çalış- malar günümüzde artarak devam etmektedir. C) Nükleer santrallerde çıkabilecek bazı teknik arızalar çevreyi ve insan sağlığını olumsuz olarak etkileyebilir. D) Nükleer artıkların derinlere gömülmesi insanı ve çev- teyi koruma adına önemli bir önlem olarak uygulana- bilir. E) Nükleer enerji, maliyeti yüksek olmasına rağmen verimliliği nedeniyle tercih edilen bir enerji türüdür. Doktrin Yayınları

TYT TÜRKÇE TESTİ 15. (1) Gelişim; organizmanın oluşmaya başladığı ilk andan itibaren fiziksel, bilişsel, dilsel, duygusal, sosyal açıdan bazı koşullara sahip oluncaya değin devam eder. (II) Ay- rica bireyin davranışlarındaki değişim ve sürekliliği içeren bir süreç olarak tanımlanır. (Disiplinler arası bir alan olan gelişim fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal olmak üzere dört boyutta ele alınsa da her boyutun birbiriyle ilişkili olduğu bilinmektedir. (IV) Örneğin sosyal gelişim, bilişsel gelişimden etkilendiği gibi bilişsel gelişimi de et- kiler. (V) Sosyal gelişim, çocuğun, yaş ve gelişimine pa- ralel olarak sorumluluklarını yerine getirmesi, çevresin- deki insanlarla gerekli iletişimi ve ilişkiyi kurması, içinde yaşadığı toplumun kurallarına uygun davranması olarak tanımlanmaktadır. (VI) Benzer şekilde dil hem zihinsel ve sosyal gelişimden etkilenir hem de etkiler. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi, dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV D) V E) VI guband

TÜRKÇE T 24 1. Deneme 22. İnsan mutsuzluğa çare aradığında da teslim olduğunda da, mutluluğa göre çok daha karmaşık, dalgalı ve derin bir hayat tecrübesi edinir. Dolayısıyla mutluluk, insan ha- yatında en arzu edilen durum olsa da, edebiyat için kısır bir konudur. Mutluluk ideal ve sıradan olandır. Edebiyat ise sıradanlığı kıranın veya kırmanın peşindedir. Dolayısıyla Hideal olanın varlığı, yokluğu kadar edebiyatı besleyemez. Bu denklem, mutluluğun ana bileşeni olan sevgi için de ge- çerlidir. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söyle- mesi beklenir? AYAşkt AYAşkta hikâyeyi büyüten; sevginin karşılıksız kalması, önüne engeller çıkmasıdır. B) Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür. C) Çünkü insan genellikle belli bir rutin içinde kendini rahat ve güvende hisseder. D) Mutsuzluğun edebiyattaki temsili, yazarın bakış açısına göre değişiklik gösterir. -Verbin EX Edebiyatta mutluluğun işlenmesi sık başvurulmasa da daha çok ilgi çekmektedir. O GELDİK

5. Brancusi, Romanyalı bir köy çocuğuydu. Craiova ve Bükreş'te sanat eğitimi aldığı yıllarda insan anatomisi üzerine çalışmıştı. Birçok heykeltıraş gibi, bu sanatın yaşayan en ünlü ustası olan Rodin ile tanışmak ve mesleğin inceliklerini öğrenmek istiyordu. 1907'de Rodin'le çalışmaya başladı. Ancak çok geçmeden kendisini hayal kırıklığına uğratacak bir şeyin farkına vardı. Gördüğü kadarıyla bu büyük usta, insan figüründ denenebilecek her şeyi denemiş, bütün yolları tıkamıştı Bu atölyeden yola çıkıp özgün bir sanat geliştirmesi olanaksızdı. Bu yüzden hayran olduğu bu sanatçının yanından birkaç ay sonra ayrıldı ve kendi uzun yolculuğuna çıktı. Bu parçaya göre Brancusi'nin Rodin'in yanından ayrılmasının nedeni aşağıdakilerin hangisidir? A Rodin'in kılavuzluğunu hak edecek yetenekte olmadigina inanması B) Rodin'in çevresindeki rekabet ortamında kendini engellenmiş hissetmesi C) Rodin'in yeni heykeltiraslida keng karşı kapalı bir tutum benimsemesi DY Rodin'in sanat çevrelerindeki gölgeleyeceğini düşünmesi E) Rodin'in etkisinden kurtulametinin kendisini kendine has bir üslup geliştiremeyeceğrendişesi HOL in iznolmak, zın

SOZEL MA 47 50. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak ce- vaplayınız. Kemal, Levent ve Melek adlı üç figüran A, B, C, D ve E filmlerinde rol almıştır. Figüranların rol aldıkları filmlere ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: ● Her figüran en az bir filmde rol al- mıştır. · B ve D filmlerinde birer, diğer film- lerde ikişer figüran rol almıştır. ● Kemal E filminde, Levent de B fil- minde rol almıştır. ● Melek iki filmde rol almıştır. ● Kemal ve Levent eşit sayıda filmde rol almıştır. ● Kemal ile Melek sadece C filminde birlikte rol almıştır. 47. Buna göre Kemal, II. Levent, III. Melek adlı figüranlardan hangileri D filmin- de rol almış olabilir? A) Yalnız 1 B) I ve II C).I ve III D) II ve III E) I, II ve III YEDIIKLIM A) Kemal ve Levent sadece 14: birlikte rol almıştır. B) Levent ve Melek sadece birlikte rol almıştır. C) Kemal ve mıştır. Levent, A filmind Levent, E filminde D) Kemal ve mıştır. E) Levent ve Melek, A filminde mıştır. 49. Aşağıdakilerden hangisi rak doğrudur? A) Kemal D filminde rol almış, A B) Kemal A filminde rol almış. D de rol almamıştır. de rol almamıştır. C) Levent A filminde rol almış de rol almamıştır. D) Levent D filminde rol alm de rol almamıştır. E) Melek A filminde rol alr de rol almamıştır. 50. A ve E filmlerinde ay rol aldığı biliniyorsa a hangisi doğrudur? A) Melek, D filminde B) Levent, C filmind C) Kemal, B filmind D) Levent ve Mele sadece bir film E) Kemal ve Lev sadece bir film 43 1 2 3

24. Kimyon ve hardal otundan üretilmiş parlak sarı- lar, taze ceviz kabuğundan damıtılmış yakıcı kızıl kahveler ve daha birçok renk... Hepsi de doğal yollarla elde edilir ve uzun yıllar parlaklığını korur. Türkiye'nin ulu dağlarını, sarp geçitlerini anlatan renkler, en az kendileri kadar etkileyici olan mo- tif ve desenlerde boy gösteriyor. Muhabbet kuşu, koç boynuzu, yayla gülü ve hayat ağacı motiflerine canlılık kazandırıyor. Bütün bu renk ve desenlerin düğüm düğüm sıralandığı kilimlerse görmüş ge- çirmiş bir Anadolu bilgesi gibi sessizce duruyorlar. Kilimlerde savaş zamanının acı ve sıkıntılarını, umutsuz aşkları ve bunları dokuyan kadınların ruhsal durumlarını görmek mümkün. Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir? A) Kilimlere işlenen desenlerin bazı anlamlar taşı- dığından B) Kilimleri renklendirmede kullanılan boyaların ham maddelerinin doğadaki kaynaklardan elde edildiğinden C) Kilimleri işleyen kişilerin, duygularını kilimler aracılığıyla dile getirdiklerinden D) Kilimlerde hayvan, bitki motiflerinin yanında coğrafi şekillerin motiflerinin de bulunduğun- dan E) Kilimlerin uzun yıllar dayanıklı olmasının sebe- binin doğal malzemelerle üretiliyor olmasından YEDİİKLİM

29. Fransızca bir sözcük olan "dada" çocukların binerek oynadıkları "ağaç parçası, tahta at" anlamına gelir. I. Dünya Savaşı'nın getirdiği yıkıcı ortamda düş kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçıların bir başkaldırısı olarak doğan dadaizmden özellikle şiir türü etkilenmiştir. Şiir tamamıyla serbest çağrışımlara dayandırılmıştır. Dadaistler şiirde çok büyük ölçüde yeni ve şaşırtıcı imajları kullanmışlar; şiir dilini alışılagelmiş şiir dilinden tamamen uzaklaştırmışlardır. Bu parçadan dadaizmle ilgili aşağıdakilerin hangisi- ne ulaşılabilir? A) Dadaistlerin tüm dünyayı etkilediklerine B) Şiir dışındaki türlerde etkili olmadığına C) Şiir dilinde geleneksel yaklaşımdan uzak durulduğuna D) Kendi içinde birtakım kuralları olduğuna E) Akımın isminin özellikle seçildiğine RIYETI