Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

oğrafyalar-
uptur. Her
ği tahmin
pa ile Afri-
cevaplayı
Dünyada bulunan yaklaşık 300.000 bitki türünün
yaşamlarını sürdürmek için gelişmiş duyulara
sahip olduğunu herkes kabul eder. Bitkilerin bazı
özellikleri insanlardaki tat alma, görme, dokunma
ve koku alma özelliklerine benzetilebilir. Fakat
daha önce hiç bitkilerin düşünme yetisine sahip
olup olmadığını düşündünüz mü? Bitkilerin dünya
üzerindeki yoğunluğu hayvanların yaklaşık 1.000
yeteneklerinin olmayışı büyük bir dezavantajdır.
katı kadardır. Fakat bitkilerin yer değiştirme
Ama bitkiler bu dezavantajı etrafımıza baktığımızda
göremeyeceğimiz kendine ait yöntemleriyle etkisiz
9
hale getirmeyi başarmıştır. Kötü bir koku a
tepkiniz nasıl olur? Yüzünüz buruşur, elinizle
burnunuzu kapatır veya o ortamı terk edersiniz
muydunuz? Mesela, olgunlaşan meyveler "etilen"
Bitkilerin de belirli kokulara tepki verdiklerini biliyor
isimli bir kimyasal salgılar. Bu kimyasalı algılayan
olgunlaşmamış meyveler gelişimlerini hızlandırırlar
Böylece ağaçtaki tüm meyveler, aynı sürede
olgunlaşmış olur. Ve yine bu koku, polen toplayan
böcekleri kendine çekmektedir. Diğer bir örnek ise
"ceset bitkisi"dir. Bu bitki, adından da anlaşılacağı
üzere çürümüş et kokusuna benzeyen bir koku
salgılar. Bu da sinekleri ve diğer çürükçül böcekleri
kendine çeker.
35. Bu parçadan hareketle bitkilerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine kesinlikle ulaşılır?
A) Ceset bitkisinin çürümüş kokulara karşı duya
olduğuna
B) Fotosentez yaparak yaşamlarına devam
ettirdiklerine
C) Tüm bitkilerde görme, dokunma ve koku al
özelliklerinin olduğuna
D) Yer değiştirememe dezavantajını, avanta
k
dönüştürdüğüne
daha
E) Gelişmiş duyularıyla hayatlarını sürdürdü
sine 36. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangi
geçirirler.
amak için
re'ye göç
lar nisan
ülkemize
ustos so-
Afrika'ya
olarak
klı bir
u bir
azla
maya
yalı
şti.
ezilya
ni
Sre
ğını
aldığınızda
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
oğrafyalar- uptur. Her ği tahmin pa ile Afri- cevaplayı Dünyada bulunan yaklaşık 300.000 bitki türünün yaşamlarını sürdürmek için gelişmiş duyulara sahip olduğunu herkes kabul eder. Bitkilerin bazı özellikleri insanlardaki tat alma, görme, dokunma ve koku alma özelliklerine benzetilebilir. Fakat daha önce hiç bitkilerin düşünme yetisine sahip olup olmadığını düşündünüz mü? Bitkilerin dünya üzerindeki yoğunluğu hayvanların yaklaşık 1.000 yeteneklerinin olmayışı büyük bir dezavantajdır. katı kadardır. Fakat bitkilerin yer değiştirme Ama bitkiler bu dezavantajı etrafımıza baktığımızda göremeyeceğimiz kendine ait yöntemleriyle etkisiz 9 hale getirmeyi başarmıştır. Kötü bir koku a tepkiniz nasıl olur? Yüzünüz buruşur, elinizle burnunuzu kapatır veya o ortamı terk edersiniz muydunuz? Mesela, olgunlaşan meyveler "etilen" Bitkilerin de belirli kokulara tepki verdiklerini biliyor isimli bir kimyasal salgılar. Bu kimyasalı algılayan olgunlaşmamış meyveler gelişimlerini hızlandırırlar Böylece ağaçtaki tüm meyveler, aynı sürede olgunlaşmış olur. Ve yine bu koku, polen toplayan böcekleri kendine çekmektedir. Diğer bir örnek ise "ceset bitkisi"dir. Bu bitki, adından da anlaşılacağı üzere çürümüş et kokusuna benzeyen bir koku salgılar. Bu da sinekleri ve diğer çürükçül böcekleri kendine çeker. 35. Bu parçadan hareketle bitkilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine kesinlikle ulaşılır? A) Ceset bitkisinin çürümüş kokulara karşı duya olduğuna B) Fotosentez yaparak yaşamlarına devam ettirdiklerine C) Tüm bitkilerde görme, dokunma ve koku al özelliklerinin olduğuna D) Yer değiştirememe dezavantajını, avanta k dönüştürdüğüne daha E) Gelişmiş duyularıyla hayatlarını sürdürdü sine 36. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangi geçirirler. amak için re'ye göç lar nisan ülkemize ustos so- Afrika'ya olarak klı bir u bir azla maya yalı şti. ezilya ni Sre ğını aldığınızda
(1) Söylediklerim acı, sivri ve inciticidir.
(II) Eğer görüşlerimde hakikat payı olduğuna
inanıyorsanız lütfen bu acıtıcı sözlerimden dolayı
beni affedin. (III) Zira bir gayeye göre konuşmak,
insanın hoşuna gider. (IV) Yalan, hile ve
pohpohlama tatlı; hakikat ise acıdır. (V) Ağrının
olduğu yeri uyuşturmak ve hastalığın varlığını
inkâr etmek hastayı sakinleştirir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir gerçek açıkça dile getirilmiştir.
B) II. cümlede, yazar koşula bağlı olarak bir
ricada bulunmuştur.
C) III. cümlede, bir tespite yer verilmiştir.
D) IV. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.
E) V. cümlede, bazı ağrılardan kurtulmanın
mümkün olmadığına işaret edilmiştir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
(1) Söylediklerim acı, sivri ve inciticidir. (II) Eğer görüşlerimde hakikat payı olduğuna inanıyorsanız lütfen bu acıtıcı sözlerimden dolayı beni affedin. (III) Zira bir gayeye göre konuşmak, insanın hoşuna gider. (IV) Yalan, hile ve pohpohlama tatlı; hakikat ise acıdır. (V) Ağrının olduğu yeri uyuşturmak ve hastalığın varlığını inkâr etmek hastayı sakinleştirir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, bir gerçek açıkça dile getirilmiştir. B) II. cümlede, yazar koşula bağlı olarak bir ricada bulunmuştur. C) III. cümlede, bir tespite yer verilmiştir. D) IV. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır. E) V. cümlede, bazı ağrılardan kurtulmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir.
S
29. Bulutlar genellikle beyaz görünmesine rağmen neden
yağmur bulutları koyu renktedir?
Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan bulut-
lar su damlacıkları ve buz kristalleri içerir. Atmosferdeki
parçacıkların boyutları görünür ışığın dalga boyuyla kıyas-
lanabilir ölçektedir ve güneş ışığı atmosferden geçerken
mavi dalga boyundaki ışınlar daha fazla saçıldığı için
gökyüzü mavi renkte görünür. Bulutları oluşturan su dam-
lacıklarının ve buz kristallerinin boyutları ise daha büyüktür
ve güneş ışığı bulutların içinden geçerken bütün dalga
boyundaki ışınlar saçılır. Bu nedenle bulutlar beyaz görü-
nür. Ancak bulutlar büyüyüp kalınlaştıkça güneş ışınlarının
büyük kısmı bulutlar tarafından yansıtılır ve soğurulur. Bu
nedenle daha az miktarda güneş ışığı bulutların alt kısmına
ulaşabilir. Yani yoğun bulutlar güneş ışığının önemli bir
kısmının yerin yüzeyine ulaşmasını engeller. Bu nedenle
bulutların yere yakın kısımları daha koyu renkte görünür.
Bu makaleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenebilir?
ANesnel verilerden hareketle bir olguya ilişkin çıkarım
yapmaktadır.
B) Başlıkta ifade edilen soru ile içeriğin tutarsızlık oluştur-
duğunu göstermektedir.
C) Kanıtlanan bir olgunun sebepleri üzerine örnekler sıra-
lamaktadır.
D) Birbiriyle bağlantılı iki konunun, yağışlara olan etkisini
ortaya koymaktadır.
E) Farklı algıların oluşumuna yol açacak unsurların karşı-
laştırmasını yapmaktadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
S 29. Bulutlar genellikle beyaz görünmesine rağmen neden yağmur bulutları koyu renktedir? Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan bulut- lar su damlacıkları ve buz kristalleri içerir. Atmosferdeki parçacıkların boyutları görünür ışığın dalga boyuyla kıyas- lanabilir ölçektedir ve güneş ışığı atmosferden geçerken mavi dalga boyundaki ışınlar daha fazla saçıldığı için gökyüzü mavi renkte görünür. Bulutları oluşturan su dam- lacıklarının ve buz kristallerinin boyutları ise daha büyüktür ve güneş ışığı bulutların içinden geçerken bütün dalga boyundaki ışınlar saçılır. Bu nedenle bulutlar beyaz görü- nür. Ancak bulutlar büyüyüp kalınlaştıkça güneş ışınlarının büyük kısmı bulutlar tarafından yansıtılır ve soğurulur. Bu nedenle daha az miktarda güneş ışığı bulutların alt kısmına ulaşabilir. Yani yoğun bulutlar güneş ışığının önemli bir kısmının yerin yüzeyine ulaşmasını engeller. Bu nedenle bulutların yere yakın kısımları daha koyu renkte görünür. Bu makaleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir? ANesnel verilerden hareketle bir olguya ilişkin çıkarım yapmaktadır. B) Başlıkta ifade edilen soru ile içeriğin tutarsızlık oluştur- duğunu göstermektedir. C) Kanıtlanan bir olgunun sebepleri üzerine örnekler sıra- lamaktadır. D) Birbiriyle bağlantılı iki konunun, yağışlara olan etkisini ortaya koymaktadır. E) Farklı algıların oluşumuna yol açacak unsurların karşı- laştırmasını yapmaktadır.
TYT - TÜRKÇE TESTİ
22. Büyük İslam bilgini Gazali, sistemli iç gözlem ve davranış
tahliline dayalı yaklaşımlarıyla pek çok yeni görüş dile getir-
miştir. Onun büyük eseri "Din İlimlerinin Canlandırılması",
psikolojik kavramlaştırmalar, tahliller ve tasnifler yönün-
den oldukça zengindir. Bu kitabın özellikle üçüncü cildinin
başında yer alan "Kalbin Gariplikleri" bölümünde, sistemli
davranış tahlillerine dayalı dinî ve ahlaki çıkarımlar yer
almaktadır. "Dalaletten Kurtuluş" Gazali'nin otobiyografisi
olup bu kitabında fikri gelişimi, yaşadığı bazı bunalımlar,
manevi ve tasavvufi tecrübeleri hakkındaki şahsi gözlem
ve değerlendirmeleri yer alır.
Bu parçada Gazali ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
gisine değinilmemiştir?
(A) Gazali'nin önemli eserler kaleme alan bir İslam bilgini
olduğuna
B) Gazali'nin çok sayıda eser veren üretken bir yazar
olduğuna
C Bir eserinin psikolojik analiz ve sınıflandırma açısın-
dan değerine
D
Eserlerinden birinin bir öz yaşam öyküsü olduğuna
E Eserinde davranış tahlillerine dayalı dinî - ahlaki çıka-
rımlara yer verdiğine
M HOCAM
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TYT - TÜRKÇE TESTİ 22. Büyük İslam bilgini Gazali, sistemli iç gözlem ve davranış tahliline dayalı yaklaşımlarıyla pek çok yeni görüş dile getir- miştir. Onun büyük eseri "Din İlimlerinin Canlandırılması", psikolojik kavramlaştırmalar, tahliller ve tasnifler yönün- den oldukça zengindir. Bu kitabın özellikle üçüncü cildinin başında yer alan "Kalbin Gariplikleri" bölümünde, sistemli davranış tahlillerine dayalı dinî ve ahlaki çıkarımlar yer almaktadır. "Dalaletten Kurtuluş" Gazali'nin otobiyografisi olup bu kitabında fikri gelişimi, yaşadığı bazı bunalımlar, manevi ve tasavvufi tecrübeleri hakkındaki şahsi gözlem ve değerlendirmeleri yer alır. Bu parçada Gazali ile ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? (A) Gazali'nin önemli eserler kaleme alan bir İslam bilgini olduğuna B) Gazali'nin çok sayıda eser veren üretken bir yazar olduğuna C Bir eserinin psikolojik analiz ve sınıflandırma açısın- dan değerine D Eserlerinden birinin bir öz yaşam öyküsü olduğuna E Eserinde davranış tahlillerine dayalı dinî - ahlaki çıka- rımlara yer verdiğine M HOCAM
1.
Antik Çağ'da filozofların halka danışmanlık yaptı-
ğı bilinmektedir, insanlar filozoflara sorular sorar,
onlardan tavsiyeler alırdı.
11.
Filozoflar sadece felsefe konusunda değil hayatı
ilgilendiren birçok konuda bilgiliydi; Rönesans'a
kadar bilim insanı, danışman, bilge gibi unvanlar
filozof olmakla eş değerdi.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir
biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
(A) Ronesans'a kadar filozofların sadece felsefe konusun-
da değil yaşamın birçok alanında bilgili oldukları, Antik
Çağ'da halka danışmanlık yaptıkları ve halkın onlara
sorular sordukları bilinmektedir.
B) Filozofların sadece felsefe konusunda değil Antik Çağ'da
insanların sorularını yanıtladıkları, onlara danışmanlık
yaptıkları, Rönesans'a kadar bilim insanı gibi insanları
yönlendikleri bilinmektedir.
Antik Çağ'da filozofların sadece felsefeyle ilgilenmeyip
Rönesans'a kadar bir bilim insanı, bilge gibi halka
danışmanlık yaptıkları ve halkın sorularını cevapladık-
ları bilinmektedir.
D) Rönesans'a kadar filozofların bilim insanı, bilge gibi
unvanlarla sadece hayatı ilgilendiren soruları; Antik
Çağ'da ise halka danışmanlık yaparak halkın sorularını
cevapladıkları bilinmektedir.
E) Antik Çağ'da filozofların sadece felsefe alanıyla ilgi-
lendikleri, Rönesans'la birlikte bilim insanı, danışman,
bilge gibi unvanlarla başka konularda da halka danış-
manlık yaptıkları bilinmektedir.
5.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
1. Antik Çağ'da filozofların halka danışmanlık yaptı- ğı bilinmektedir, insanlar filozoflara sorular sorar, onlardan tavsiyeler alırdı. 11. Filozoflar sadece felsefe konusunda değil hayatı ilgilendiren birçok konuda bilgiliydi; Rönesans'a kadar bilim insanı, danışman, bilge gibi unvanlar filozof olmakla eş değerdi. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? (A) Ronesans'a kadar filozofların sadece felsefe konusun- da değil yaşamın birçok alanında bilgili oldukları, Antik Çağ'da halka danışmanlık yaptıkları ve halkın onlara sorular sordukları bilinmektedir. B) Filozofların sadece felsefe konusunda değil Antik Çağ'da insanların sorularını yanıtladıkları, onlara danışmanlık yaptıkları, Rönesans'a kadar bilim insanı gibi insanları yönlendikleri bilinmektedir. Antik Çağ'da filozofların sadece felsefeyle ilgilenmeyip Rönesans'a kadar bir bilim insanı, bilge gibi halka danışmanlık yaptıkları ve halkın sorularını cevapladık- ları bilinmektedir. D) Rönesans'a kadar filozofların bilim insanı, bilge gibi unvanlarla sadece hayatı ilgilendiren soruları; Antik Çağ'da ise halka danışmanlık yaparak halkın sorularını cevapladıkları bilinmektedir. E) Antik Çağ'da filozofların sadece felsefe alanıyla ilgi- lendikleri, Rönesans'la birlikte bilim insanı, danışman, bilge gibi unvanlarla başka konularda da halka danış- manlık yaptıkları bilinmektedir. 5.
2021-TYT/Türkçe
33. Hasan Ali Yücel, benim kuşağım için çok önemli kişilerden
biriydi. Yazar, şair, çevirmen, öğretmen ama başta Milli
Eğitim Bakanı. Biz lisedeyken bakan olmuştu. Önce çok
kızmıştık, yeni sınavlar getirmişti. Anladıkça, tanıdıkça,
dünya kültürüne, çağdaş uygarlığa tutkunluğunu gördük-
çe çok sevdik onu. Lise ve üniversite yıllarımızın eğitim
bakanı hep oydu. Klasiklerin yayımlanması, İnönü Ansik-
lopedisi, Islam Ansiklopedisi, Köy Enstitüleri, insancıl bir
bakış açısı, ileriye doğru gerçek bir atılıma yöneliş... Hep
onunla başladı, bütün bunları hep ondan öğrendik.
Bu parçada, Hasan All Yücel ile ilgili aşağıdakilerin
hangisine değinilmemiştir?
A) Çeşitli yazın türleriyle ilgilendiğine
B) Pek çok "ilk"e imza atan biri olduğuna
CY Eğitim dünyasına katkıda bulunduğuna
DY Anlaşılıp tanındıkça değer verildiğine
E Döneminde, meslektaşları tarafından çok sevildiğine
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
2021-TYT/Türkçe 33. Hasan Ali Yücel, benim kuşağım için çok önemli kişilerden biriydi. Yazar, şair, çevirmen, öğretmen ama başta Milli Eğitim Bakanı. Biz lisedeyken bakan olmuştu. Önce çok kızmıştık, yeni sınavlar getirmişti. Anladıkça, tanıdıkça, dünya kültürüne, çağdaş uygarlığa tutkunluğunu gördük- çe çok sevdik onu. Lise ve üniversite yıllarımızın eğitim bakanı hep oydu. Klasiklerin yayımlanması, İnönü Ansik- lopedisi, Islam Ansiklopedisi, Köy Enstitüleri, insancıl bir bakış açısı, ileriye doğru gerçek bir atılıma yöneliş... Hep onunla başladı, bütün bunları hep ondan öğrendik. Bu parçada, Hasan All Yücel ile ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Çeşitli yazın türleriyle ilgilendiğine B) Pek çok "ilk"e imza atan biri olduğuna CY Eğitim dünyasına katkıda bulunduğuna DY Anlaşılıp tanındıkça değer verildiğine E Döneminde, meslektaşları tarafından çok sevildiğine
Temel Yeter
28. Eleştirmenler ve edebiyat gazetecileri ortadan
kalktıkça yazarla okur arasındaki süreç kısalıyor,
piyasanın etkisinden de özgürleşiyormuş
duygusu gelip yerleşiyor içimize. Buna rağmen
nitelikli edebiyatı keşfetmek, karmaşanın içinden
iyiyi bulup çıkarmak da tam tersine giderek
zorlaşıyor.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu parçada
savunulan düşünceyle aynı doğrultudadır?
A) Eleştirmenlerin olmadığı bir edebiyat
dünyasında, daha az okur edebiyata ilgi
göstermektedir.
B) Edebiyatla ilgili değerlendirme ve haberler,
okurun edebî kaliteye ulaşmasını kolaylaştırır.
C) Nitelikli edebiyatın keşfi, kişinin ancak kendi
çabasıyla mümkündür.
D) Nitelikli edebiyat ürünlerinin okura
ulaşmasında edebiyat eleştirmenlerinin işlevi
yoktur.
E) Piyasanın, okurla yazar arasındaki ilişkiyi
özgürleştirmesi, nitelikli edebiyata ulaşma
zeminini hazırlar.
3
SINAV
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Temel Yeter 28. Eleştirmenler ve edebiyat gazetecileri ortadan kalktıkça yazarla okur arasındaki süreç kısalıyor, piyasanın etkisinden de özgürleşiyormuş duygusu gelip yerleşiyor içimize. Buna rağmen nitelikli edebiyatı keşfetmek, karmaşanın içinden iyiyi bulup çıkarmak da tam tersine giderek zorlaşıyor. Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu parçada savunulan düşünceyle aynı doğrultudadır? A) Eleştirmenlerin olmadığı bir edebiyat dünyasında, daha az okur edebiyata ilgi göstermektedir. B) Edebiyatla ilgili değerlendirme ve haberler, okurun edebî kaliteye ulaşmasını kolaylaştırır. C) Nitelikli edebiyatın keşfi, kişinin ancak kendi çabasıyla mümkündür. D) Nitelikli edebiyat ürünlerinin okura ulaşmasında edebiyat eleştirmenlerinin işlevi yoktur. E) Piyasanın, okurla yazar arasındaki ilişkiyi özgürleştirmesi, nitelikli edebiyata ulaşma zeminini hazırlar. 3 SINAV
naine ozgu by sahat anlayışı gelişt
E) Okuma eyleminin ona hocalık ettiği
34. Türk-İslam kültüründe hayvan sevgisi denince akla
önce kediler gelir. Kedi denince de Annemarie
Schimmel'in kitabından bahsetmemek olmaz. Tüm
hayatını İslam ve tasavvuf araştırmalarına adayan
Schimmel, bu kitabında Şark edebiyatını tarayarak
kedinin edebî metinlere yansıyan öznel anlamına
odaklanıyor. Kitapta bir araya getirilen bilgiler
folklordan, halk edebiyatından ve tarihî kaynaklardan
derlenmiş. Yazar Doğu kültürlerindeki kedi sevgisini
kadim Misir medeniyetinin etkisi olarak değerlendiriyor.
Kitapta küçük kalkık burunlu, ipek saçlı İran
kediciklerinden kibirli siyam kedilerine, altın renkli
Abbasi kedilerinden çikolata tonunda kahve renkli
Birmanya kedilerine ne arasanız var.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Annemarie Schimmel, kediler üzerine yetkin bir
çalışmaya imza atmıştır.
B) Annemarie Schimmel, Doğu medeniyetlerindeki
kedi sevgisinin Eski Mısır'dan geldiğini ileri
sürmüştür.
C) Annemarie Schimmel, kitabında kedinin Doğu
edebiyatlarındaki imgelerine yoğunlaşmıştır.
D) Türk-İslam medeniyetinde kedi sevgisi diğer
hayvanların sevgisinden önce gelir.
E) Söz edilen kitapta birçok kedi türü araştırma
konusu yapılmıştır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
naine ozgu by sahat anlayışı gelişt E) Okuma eyleminin ona hocalık ettiği 34. Türk-İslam kültüründe hayvan sevgisi denince akla önce kediler gelir. Kedi denince de Annemarie Schimmel'in kitabından bahsetmemek olmaz. Tüm hayatını İslam ve tasavvuf araştırmalarına adayan Schimmel, bu kitabında Şark edebiyatını tarayarak kedinin edebî metinlere yansıyan öznel anlamına odaklanıyor. Kitapta bir araya getirilen bilgiler folklordan, halk edebiyatından ve tarihî kaynaklardan derlenmiş. Yazar Doğu kültürlerindeki kedi sevgisini kadim Misir medeniyetinin etkisi olarak değerlendiriyor. Kitapta küçük kalkık burunlu, ipek saçlı İran kediciklerinden kibirli siyam kedilerine, altın renkli Abbasi kedilerinden çikolata tonunda kahve renkli Birmanya kedilerine ne arasanız var. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Annemarie Schimmel, kediler üzerine yetkin bir çalışmaya imza atmıştır. B) Annemarie Schimmel, Doğu medeniyetlerindeki kedi sevgisinin Eski Mısır'dan geldiğini ileri sürmüştür. C) Annemarie Schimmel, kitabında kedinin Doğu edebiyatlarındaki imgelerine yoğunlaşmıştır. D) Türk-İslam medeniyetinde kedi sevgisi diğer hayvanların sevgisinden önce gelir. E) Söz edilen kitapta birçok kedi türü araştırma konusu yapılmıştır.
2. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Hata yapmaktan
korkmak, maddi ve manevi birçok fırsatın kaçırılmasına
sebep olabilir mi?" sorusuna cevap vermektedir?
A) Korku, son derece insanca bir duygudur. Yaşamsal
bir dürtüdür. Bu duygu birçok tehlikeden uzak dur-
mayı; uyanık, enerjik, dikkatli ve disiplinli olmayı sağ-
lar. Bu bakımdan başarılı olmak için muhakkak biraz
kaygı taşımak gerekir. Bunun dozu iyi ayarlanmazsa
kaçırdığımız balıklar büyük olacaktır.
B) Türk kültüründe korku, büyük çoğunlukla küçültücü
bir duygu olarak kabul edilir. Oysa son derece in-
sanca bir duygudur ve kişinin malını, canını ve iti-
barını korumasına yardım eder. Kişi, kendisini tehdit
eden bir durumda hızla karar vererek ünlü "savaş ya
da kaç" tepkisini gösterir.
C) Hata yapmama konusunda ebeveynlerin ısrarcı ol-
maması gerekir. Zira çocuk doğası gereği hata ya-
parak öğrenmektedir. Ebeveynin buradaki görevi bir
tür rehberliktir: Onu tehlikeli durumlardan korumak ve
olumlu davranışlarını pekiştirmek gibi...
D) Korku aslında bir beklentinin sonucudur. Toplumun
bizimle ilgili birçok beklentisi bulunuyor. Sınavı ka-
zanabildin mi? Üniversiteye yerleşebildin mi? Bu
beklentiler çocuklar üzerindeki baskıyı artırmakta do-
laysısıyla korkuyu da tetiklemektedir.
E) Korkuya karşı koyabilmenin tek yolu kişinin kendine
güven duymasıdır. Kendine güven soyut bir inanç,
yetkinlik ise somut çıktıları olan yeterliliktir. Ne yazık
ki bu iki özellik birbirine karıştırılır ve kendine güve-
nin yeterli olacağı gibi gerçekçi olmayan bir çıkarıma
neden olur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
2. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Hata yapmaktan korkmak, maddi ve manevi birçok fırsatın kaçırılmasına sebep olabilir mi?" sorusuna cevap vermektedir? A) Korku, son derece insanca bir duygudur. Yaşamsal bir dürtüdür. Bu duygu birçok tehlikeden uzak dur- mayı; uyanık, enerjik, dikkatli ve disiplinli olmayı sağ- lar. Bu bakımdan başarılı olmak için muhakkak biraz kaygı taşımak gerekir. Bunun dozu iyi ayarlanmazsa kaçırdığımız balıklar büyük olacaktır. B) Türk kültüründe korku, büyük çoğunlukla küçültücü bir duygu olarak kabul edilir. Oysa son derece in- sanca bir duygudur ve kişinin malını, canını ve iti- barını korumasına yardım eder. Kişi, kendisini tehdit eden bir durumda hızla karar vererek ünlü "savaş ya da kaç" tepkisini gösterir. C) Hata yapmama konusunda ebeveynlerin ısrarcı ol- maması gerekir. Zira çocuk doğası gereği hata ya- parak öğrenmektedir. Ebeveynin buradaki görevi bir tür rehberliktir: Onu tehlikeli durumlardan korumak ve olumlu davranışlarını pekiştirmek gibi... D) Korku aslında bir beklentinin sonucudur. Toplumun bizimle ilgili birçok beklentisi bulunuyor. Sınavı ka- zanabildin mi? Üniversiteye yerleşebildin mi? Bu beklentiler çocuklar üzerindeki baskıyı artırmakta do- laysısıyla korkuyu da tetiklemektedir. E) Korkuya karşı koyabilmenin tek yolu kişinin kendine güven duymasıdır. Kendine güven soyut bir inanç, yetkinlik ise somut çıktıları olan yeterliliktir. Ne yazık ki bu iki özellik birbirine karıştırılır ve kendine güve- nin yeterli olacağı gibi gerçekçi olmayan bir çıkarıma neden olur.
TYT 05
25. Editör: Zaman zaman tükendiğinizi veya üretmekte
zorlandığınızı hissettiniz mi?
Yazar Gülten Dayıoğlu: Çok çok kitap yazmak gibi bir
hedefim olmadı. Çünkü kitap yazarken çalakalem havasına
kesinlikle kapılmam.
Editör: Türkiye'de yazarlık atölyeleri başlığı altında bazı
kurslar açılıyor.
Yazar Gülten Dayıoğlu: Yazmak, yaratma işidir. Yaratıcılık;
zihin, ruh, algılama, duyulardan elde edilen bilgi birikimleriyle
kültür alt yapısından oluşan bileşimdir bence. Tüm bu
değerler insandan insana değişir. Bu durumda yaratıcılık
nasıl öğretilebilir?
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki
yazarın bakış açısıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Az ama öz yazarak kalıcı izler bırakan bir sanatçının
varlığından söz edemeyiz, aksini ispatlayan henüz
çıkmadı.
B) Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan sanatçılar, yalnızca
tek bir sanat dalıyla yetinmemiş ve farklı alanlarda
gelişmiştir.y noinev svoy
C) Yazarın toplumdaki her şeyden bir öykü çıkarabildiği
glas (0
sanılsa da bu, yazarın kapasitesine göre değişkenlik arz
eder.
D) Şiir çalakalem yazılsa da roman ve öykü gibi düzyazı
türleri, geniş bir birikimin sonucu olarak zamanla ortaya
çıkar.
E) Yazarlık atölyelerinde yetişenler bir tornadan çıkmış
yazar taklitçisi olmaktan öteye pek geçemezler,
geçemediler..neb
polimal
E
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TYT 05 25. Editör: Zaman zaman tükendiğinizi veya üretmekte zorlandığınızı hissettiniz mi? Yazar Gülten Dayıoğlu: Çok çok kitap yazmak gibi bir hedefim olmadı. Çünkü kitap yazarken çalakalem havasına kesinlikle kapılmam. Editör: Türkiye'de yazarlık atölyeleri başlığı altında bazı kurslar açılıyor. Yazar Gülten Dayıoğlu: Yazmak, yaratma işidir. Yaratıcılık; zihin, ruh, algılama, duyulardan elde edilen bilgi birikimleriyle kültür alt yapısından oluşan bileşimdir bence. Tüm bu değerler insandan insana değişir. Bu durumda yaratıcılık nasıl öğretilebilir? Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki yazarın bakış açısıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Az ama öz yazarak kalıcı izler bırakan bir sanatçının varlığından söz edemeyiz, aksini ispatlayan henüz çıkmadı. B) Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan sanatçılar, yalnızca tek bir sanat dalıyla yetinmemiş ve farklı alanlarda gelişmiştir.y noinev svoy C) Yazarın toplumdaki her şeyden bir öykü çıkarabildiği glas (0 sanılsa da bu, yazarın kapasitesine göre değişkenlik arz eder. D) Şiir çalakalem yazılsa da roman ve öykü gibi düzyazı türleri, geniş bir birikimin sonucu olarak zamanla ortaya çıkar. E) Yazarlık atölyelerinde yetişenler bir tornadan çıkmış yazar taklitçisi olmaktan öteye pek geçemezler, geçemediler..neb polimal E
31. 1999'da izleyiciyle buluşan The Matrix filmi dünyayı
derinden sarsmayı başarmıştı. Yüz milyonlarca kişilik bir
hayran kitlesi ortaya çıkmıştı. O zamana kadar üzerinde
fazlaca durulmayan ve garip bir felsefi soru olan Matrix
problemi, gelişen teknolojiyle daha fazla sorulur olmuştu.
İlk filmin getirdiği başarı sonrası iki devam bölümü
daha çekilmişti. Yönetmenliğini Lana Wachowski'nin
yaptığı Resurrections ile ünlü seri yeniden doğdu. Keşke
doğmasaydı. Hayranlarını üzdüğü, aksiyon sahnelerinin
üzerinde pek çalışılmadığı, senaryonun gereksiz hızlı aktığı
gibi gerçekler söz konusu. Sanki ilk üç filmi hızlıca tekrar
etmeye çalışıyormuş gibi bir his damakta kalıyor. Sayısız
insan, anılarına ihanet edildiğini düşünüyor.
Bu parçada söz edilen filmin asıl eleştirilme nedeni
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aradan geçen çok uzun yıllara karşın gelişmeleri doğru
yansıtamaması
B) Seriye bir katkı sağlamak bir yana eserin bellekteki
izlerine zarar vermesi
C) Aksiyon sahnelerinin izleyicinin gerçeklik algısında
kırılmalara yol açması
D) İlk üç filmde yaşananları genç izleyicilere yeterince
özetleyememesi
E) Senaryonun hızlı akması yüzünden çeşitli kopukluklara
maruz kalması
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
31. 1999'da izleyiciyle buluşan The Matrix filmi dünyayı derinden sarsmayı başarmıştı. Yüz milyonlarca kişilik bir hayran kitlesi ortaya çıkmıştı. O zamana kadar üzerinde fazlaca durulmayan ve garip bir felsefi soru olan Matrix problemi, gelişen teknolojiyle daha fazla sorulur olmuştu. İlk filmin getirdiği başarı sonrası iki devam bölümü daha çekilmişti. Yönetmenliğini Lana Wachowski'nin yaptığı Resurrections ile ünlü seri yeniden doğdu. Keşke doğmasaydı. Hayranlarını üzdüğü, aksiyon sahnelerinin üzerinde pek çalışılmadığı, senaryonun gereksiz hızlı aktığı gibi gerçekler söz konusu. Sanki ilk üç filmi hızlıca tekrar etmeye çalışıyormuş gibi bir his damakta kalıyor. Sayısız insan, anılarına ihanet edildiğini düşünüyor. Bu parçada söz edilen filmin asıl eleştirilme nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Aradan geçen çok uzun yıllara karşın gelişmeleri doğru yansıtamaması B) Seriye bir katkı sağlamak bir yana eserin bellekteki izlerine zarar vermesi C) Aksiyon sahnelerinin izleyicinin gerçeklik algısında kırılmalara yol açması D) İlk üç filmde yaşananları genç izleyicilere yeterince özetleyememesi E) Senaryonun hızlı akması yüzünden çeşitli kopukluklara maruz kalması Diğer sayfaya geçiniz.
a
DENEME-6
33. Felsefenin sağlam bilgiler edinmeyi amaçladığını, doğru
olanı bulup ortaya çıkarmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Ancak, bütün bilimlerin ortak amacının da bu olduğunu
biliyoruz. Bilimler de kendi araştırma alanlarında
doğruluklara ulaşmak amacını güderler. Demek ki
amaç bakımından, felsefe ile bilimler arasında fark
yoktur. Nitekim bilimlerin bağımsızlaşıp kendi başlarına
ortaya çıkmalarına kadar felsefe, en geniş anlamıyla
akla dayanan bilgi olarak anlaşılmıştı ve bütün bilimleri
kapsıyordu.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık
olarak söylenmiştir?
A) Felsefe ile bilimler arasında ne tür bir ilişki ve etkileşim
söz konusudur?
B) Bilimlerin felsefeden ne zaman ayrıldığına dair bir
yorum yapılabilir mi?
C) Bilimin ilerlemesi felsefi alanda başına buyruk bir tavır
görülmesine neden olmuş mudur?
D) Bilimden önce felsefenin varlığından söz etmek nasıl
bir yaklaşımdır?
-E) Bilimsel yaklaşımlara gore felsefenin en doğru tanımı
nasıl yapılmıştır?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
a DENEME-6 33. Felsefenin sağlam bilgiler edinmeyi amaçladığını, doğru olanı bulup ortaya çıkarmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Ancak, bütün bilimlerin ortak amacının da bu olduğunu biliyoruz. Bilimler de kendi araştırma alanlarında doğruluklara ulaşmak amacını güderler. Demek ki amaç bakımından, felsefe ile bilimler arasında fark yoktur. Nitekim bilimlerin bağımsızlaşıp kendi başlarına ortaya çıkmalarına kadar felsefe, en geniş anlamıyla akla dayanan bilgi olarak anlaşılmıştı ve bütün bilimleri kapsıyordu. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir? A) Felsefe ile bilimler arasında ne tür bir ilişki ve etkileşim söz konusudur? B) Bilimlerin felsefeden ne zaman ayrıldığına dair bir yorum yapılabilir mi? C) Bilimin ilerlemesi felsefi alanda başına buyruk bir tavır görülmesine neden olmuş mudur? D) Bilimden önce felsefenin varlığından söz etmek nasıl bir yaklaşımdır? -E) Bilimsel yaklaşımlara gore felsefenin en doğru tanımı nasıl yapılmıştır?
e,
E.
ar
nca
yildizsorular.com-
DENEME-6
26. Günümüzde rezidans ve AVM başlığı altında birçok
fonksiyonun aynı kompleks içinde temsil bulduğu gerek
konut mimarisine gerekse kamusal yapılaşmaya yön
veren çağdaş mimarinin tamamen temelsiz ve ilkesiz
olduğunu söylemek elbette yersiz olur. Zira işlevsellik,
çağdaş mimarinin dayandığı temel tasarım ilkelerinin
en önemlilerinden olup Amerikalı mimar Louis Sullivan
tarafından mimarlıkta kullanılan "biçim işlevi izler"
sloganına dayanır. Gerçekten de pratik işlevlere çözüm
arayarak yola çıkan bir tasarımcı, işlevsel yöntemle bir
biçime ulaşır. Ve bu biçim ya da form, mimarlığın ana
kriterlerinden ilki olan işlevselliği yerine getirir.
Bu parçada "çağdaş mimari"yle ilgili olarak
vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Belli formların inşasında işlevsellikten ziyade estetiği
ön plana alarak kitlelerin beğenisine ulaşmayı
amaçladığı
B) Mimarinin ana kriterlerinden olan işlevsellik ile estetik
bir zevki kültürel birikim üzerinde inşa etmeye çalıştığı
Belli bir esasa ve ilkeye dayanmadığına yönelik
eleştirilere rağmen işlevsel olarak belli ihtiyaçların
giderilmesine yönelik olduğu
D) Birçok fonksiyonun aynı binada bir arada sunulmasını
hedeflemekle birlikte yapılarda gereksiz tasarımların
ortaya çıktığı
E) Mimarideki temel tasarım ilkelerinin ötesine geçip yeni
prensipler ortaya koyarak belirgin bir farklılık yarattığı
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
e, E. ar nca yildizsorular.com- DENEME-6 26. Günümüzde rezidans ve AVM başlığı altında birçok fonksiyonun aynı kompleks içinde temsil bulduğu gerek konut mimarisine gerekse kamusal yapılaşmaya yön veren çağdaş mimarinin tamamen temelsiz ve ilkesiz olduğunu söylemek elbette yersiz olur. Zira işlevsellik, çağdaş mimarinin dayandığı temel tasarım ilkelerinin en önemlilerinden olup Amerikalı mimar Louis Sullivan tarafından mimarlıkta kullanılan "biçim işlevi izler" sloganına dayanır. Gerçekten de pratik işlevlere çözüm arayarak yola çıkan bir tasarımcı, işlevsel yöntemle bir biçime ulaşır. Ve bu biçim ya da form, mimarlığın ana kriterlerinden ilki olan işlevselliği yerine getirir. Bu parçada "çağdaş mimari"yle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Belli formların inşasında işlevsellikten ziyade estetiği ön plana alarak kitlelerin beğenisine ulaşmayı amaçladığı B) Mimarinin ana kriterlerinden olan işlevsellik ile estetik bir zevki kültürel birikim üzerinde inşa etmeye çalıştığı Belli bir esasa ve ilkeye dayanmadığına yönelik eleştirilere rağmen işlevsel olarak belli ihtiyaçların giderilmesine yönelik olduğu D) Birçok fonksiyonun aynı binada bir arada sunulmasını hedeflemekle birlikte yapılarda gereksiz tasarımların ortaya çıktığı E) Mimarideki temel tasarım ilkelerinin ötesine geçip yeni prensipler ortaya koyarak belirgin bir farklılık yarattığı
en-
için
niz,
mak
Bu
bir
tiril-
grisi
diği
tres
usu
dik
ma-
arını
layı
iyo-
ol-
arla
aya
çimi
da-
edil-
sine
Dilimizde olumsuz anlamda söylenen "icat çıkarmak"
pek faydalı bir iş gibi gelmiyor kulağa. Yani "icat" ke-
limesi normalde "etmek" ya da "yapmak" fiilleriyle kul-
lanılırken "çıkarmak" fiili "şapkadan tavşan çıkarmak",
"birinin başına iş çıkarmak" ya da "işkembeden atmak"
gibi başka deyimleri hatırlatıyor. Dilimizde böyle bir de-
yimin olması sizce de üzücü değil mi? İşin özü, her ica-
din temelinde şapkadan çıkan bir tavşan ya da başta
çoğu kişiye mantıksız gelen bir yaklaşım (işkembeden
atmak) olabilir. İcatların temelinde mevcut bakış açısıyla
çözülemeyen ekstrem bir bakış açısıyla çözülebilecek
bir problem vardır. İcat, bazen uzun süreli çalışmaların
sonunda bazen de beklenmedik tesadüflerle ortaya çı-
kabiliyor. İlk bakışta basit gibi görünen bir icat, milyar-
larca insanın hayatını kolaylaştırarak ciddi faydalar sağ-
layabilir. İcat yapabilmek için gerekli olan bakış açısının
temelinde ise eleştirel düşünce yatar. Ayrıca "Bu daha
iyi yapılabilir mi?" sorusu neredeyse tüm mucitlerin ortak
noktasıdır, dersek yanlış olmaz.
39. Bu parçada icat çıkarmak deyimiyle ilgili asıl yakını-
lan durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yeniliklere açık olma konusunda olumsuz bir tablo
çizmesi
icat yapmaya yönelik çalışmalara küçümser bir tavır
oluşturması
C) Eleştirel düşünceyi alaya alıp önemsememe anlamı
vermesi
D) Farklı olumsuz deyimlerle birlikte anılıyor olması
E) Gereği olmayan sorunları gündeme taşıması
1.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
en- için niz, mak Bu bir tiril- grisi diği tres usu dik ma- arını layı iyo- ol- arla aya çimi da- edil- sine Dilimizde olumsuz anlamda söylenen "icat çıkarmak" pek faydalı bir iş gibi gelmiyor kulağa. Yani "icat" ke- limesi normalde "etmek" ya da "yapmak" fiilleriyle kul- lanılırken "çıkarmak" fiili "şapkadan tavşan çıkarmak", "birinin başına iş çıkarmak" ya da "işkembeden atmak" gibi başka deyimleri hatırlatıyor. Dilimizde böyle bir de- yimin olması sizce de üzücü değil mi? İşin özü, her ica- din temelinde şapkadan çıkan bir tavşan ya da başta çoğu kişiye mantıksız gelen bir yaklaşım (işkembeden atmak) olabilir. İcatların temelinde mevcut bakış açısıyla çözülemeyen ekstrem bir bakış açısıyla çözülebilecek bir problem vardır. İcat, bazen uzun süreli çalışmaların sonunda bazen de beklenmedik tesadüflerle ortaya çı- kabiliyor. İlk bakışta basit gibi görünen bir icat, milyar- larca insanın hayatını kolaylaştırarak ciddi faydalar sağ- layabilir. İcat yapabilmek için gerekli olan bakış açısının temelinde ise eleştirel düşünce yatar. Ayrıca "Bu daha iyi yapılabilir mi?" sorusu neredeyse tüm mucitlerin ortak noktasıdır, dersek yanlış olmaz. 39. Bu parçada icat çıkarmak deyimiyle ilgili asıl yakını- lan durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Yeniliklere açık olma konusunda olumsuz bir tablo çizmesi icat yapmaya yönelik çalışmalara küçümser bir tavır oluşturması C) Eleştirel düşünceyi alaya alıp önemsememe anlamı vermesi D) Farklı olumsuz deyimlerle birlikte anılıyor olması E) Gereği olmayan sorunları gündeme taşıması 1.
B
B
22..
15. yüzyıldan 17. yüzyılın sonlarına kadar bilim insanları
ammate çalışmalarını kendi ülkelerinde sözlü olarak aktarmak ve
tartışmak için ana dillerini, uluslararası camiaya duyur-
mak için yazılı olarak aktarırken Latinceyi tercih ediyor-
lardı. Yüzyıllardır hiçbir ulusun resmî dili olarak kullanıl-
mayan Latince ölü bir dildi. Bu yüzden tüm ülkelerdeki
bilim insanları tarafından eşit derecede sahiplenilerek
bir doğayı anlama aracına dönüşmüştü.
Bugün kullandığımız biyolojik isimlendirme ve sınıflan-
dırmanın mucidi İsveçli botanikçi ve hekim Carl Linna-
eus'tur. Tıp biliminin botanik ile oldukça iç içe olduğu o
yıllarda, doktorlar hastalarını tedavi edebilmek için uzun
ve değişkenlik gösterebilen Latince bitki tanımlamalarını
kullanıyordu. Linnaeus, bu karmaşayı çözen Systema
Naturae eserini ilk olarak 1735 yılında yayımladı. Linna-
eus'un önerdiği sınıflandırma terimleri ile türleri tanımla-
mak için sadece iki Latince kelimeden ibaret ikili isimlen-
dirme sistemi biyoloji bilimini temelli değiştirdi. Bu basit
ve tutarlı sistem bugün hâlen kullanılıyor.
halo Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy-
lenebilir?
A Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini göster-
mektedirler.
Bİki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vurgula-
maktadırlar.
C) Aynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almakta-
dırlar.
D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sun-
maktadırlar.
EX Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer nedenlerle
açıklamaktadırlar.
00
24.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
B B 22.. 15. yüzyıldan 17. yüzyılın sonlarına kadar bilim insanları ammate çalışmalarını kendi ülkelerinde sözlü olarak aktarmak ve tartışmak için ana dillerini, uluslararası camiaya duyur- mak için yazılı olarak aktarırken Latinceyi tercih ediyor- lardı. Yüzyıllardır hiçbir ulusun resmî dili olarak kullanıl- mayan Latince ölü bir dildi. Bu yüzden tüm ülkelerdeki bilim insanları tarafından eşit derecede sahiplenilerek bir doğayı anlama aracına dönüşmüştü. Bugün kullandığımız biyolojik isimlendirme ve sınıflan- dırmanın mucidi İsveçli botanikçi ve hekim Carl Linna- eus'tur. Tıp biliminin botanik ile oldukça iç içe olduğu o yıllarda, doktorlar hastalarını tedavi edebilmek için uzun ve değişkenlik gösterebilen Latince bitki tanımlamalarını kullanıyordu. Linnaeus, bu karmaşayı çözen Systema Naturae eserini ilk olarak 1735 yılında yayımladı. Linna- eus'un önerdiği sınıflandırma terimleri ile türleri tanımla- mak için sadece iki Latince kelimeden ibaret ikili isimlen- dirme sistemi biyoloji bilimini temelli değiştirdi. Bu basit ve tutarlı sistem bugün hâlen kullanılıyor. halo Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir? A Farklı görüşlerin aslında birbirini desteklediğini göster- mektedirler. Bİki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğunu vurgula- maktadırlar. C) Aynı olguyu farklı yönleriyle değerlendirip ele almakta- dırlar. D) Aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik farklı örnekler sun- maktadırlar. EX Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer nedenlerle açıklamaktadırlar. 00 24.
D
25. Ben sonuna kadar okunabilecek bir kitap yazmak
istedim. Yarıda bırakılmasın, bir sonraki sayfa için bir
sonraki öykü için sabırsızlanılsın. Evet, sanırım bunu
da başardım. İstedim ki farklı deneyimler tadılsın. Dil
aksamasın, göze de çok batmasın. Söylediğim her
şey, bir boşluğu doldursun. Attığım taş ürküttüğüm
kurbağaya değsin. Türkiye'nin bir yerinde, hayalimde
kanlı canlı karşıma çıkan bir okur var; ona güzel bir
şeyler okutmak için uğraşıyorum.
HOWAR
Bu parçada söz edilen kitabın en belirgin özelliği
asağıdakilerden hangisidir?
Tutarlılık
B) Güncellik
C) Gerçekçilik
D) Sürükleyicilik
E) Mecazlı söyleyiş
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
D 25. Ben sonuna kadar okunabilecek bir kitap yazmak istedim. Yarıda bırakılmasın, bir sonraki sayfa için bir sonraki öykü için sabırsızlanılsın. Evet, sanırım bunu da başardım. İstedim ki farklı deneyimler tadılsın. Dil aksamasın, göze de çok batmasın. Söylediğim her şey, bir boşluğu doldursun. Attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değsin. Türkiye'nin bir yerinde, hayalimde kanlı canlı karşıma çıkan bir okur var; ona güzel bir şeyler okutmak için uğraşıyorum. HOWAR Bu parçada söz edilen kitabın en belirgin özelliği asağıdakilerden hangisidir? Tutarlılık B) Güncellik C) Gerçekçilik D) Sürükleyicilik E) Mecazlı söyleyiş