Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

ÇAP/TYT / Türkçe Testi
27. Bir kim
geliştiri
zen ba
şi ön
durun
düşü
şünc
yete
gere
26. Edebiyat eserinde felsefi boyutları saptamak, anla-
mak ve çözümlemek beraberinde bazı güçlükleri de
getirmektedir. Söz konusu felsefi içerik edebiyatçının,
sanatçının
kendine özgü düşünceleri midir yoksa
her-
hangi bir filozofun düşüncelerinin edebi bir söylemle
tekrarlanması mıdır? Dostoyevski'nin romanlarında
kendine özgü düşünceler ve sorularla sıkça karşıla-
şırız. Onun eserlerindeki felsefi derinlik, kendisinden
sonraki edebiyat geleneğini olduğu kadar felsefe ve
insan bilimleri geleneğini de büyük ölçüde etkilemiş.
tir. Varoluşçu felsefe geleneğini Dostoyevskisiz dü-
şünmek pek mümkün görünmemektedir. Başka bir
Rus yazar Turgenyev, Babalar ve Oğullar romanında
ilk kez nihilizm problemini işlemiş bir edebiyatçıdır.
Turgenyev'in bu problemi ele almasından sonra aynı
konu, problem Nietzsche ve Camus başta olmak üze-
are felsefede de tartışılmaya başlanmıştır. Bu örnekler-
de de görüldüğü gibi kimi zaman edebiyatın felsefeyi
beslemesi, ona kaynaklık etmesi de söz konusudur.
kar
gis
bir
ka
ya
you
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş
bir cevaptır?
Edebiyat metinlerinde felsefi bir içerik var mıdır,
olabilir mi?
BY Bir edebî eserin felsefi içerik taşıması ne kadar
doğru sizce?
Bir yapıtın başarısını gösteren asıl unsur sizce
nedir?
Büyük edebiyatçıların hepsi felsefeden etkilenmiş-
tir diyebilir miyiz?
El Bir okur olarak edebiyatçıdan beklentiniz tam ola-
rak nedir?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
ÇAP/TYT / Türkçe Testi 27. Bir kim geliştiri zen ba şi ön durun düşü şünc yete gere 26. Edebiyat eserinde felsefi boyutları saptamak, anla- mak ve çözümlemek beraberinde bazı güçlükleri de getirmektedir. Söz konusu felsefi içerik edebiyatçının, sanatçının kendine özgü düşünceleri midir yoksa her- hangi bir filozofun düşüncelerinin edebi bir söylemle tekrarlanması mıdır? Dostoyevski'nin romanlarında kendine özgü düşünceler ve sorularla sıkça karşıla- şırız. Onun eserlerindeki felsefi derinlik, kendisinden sonraki edebiyat geleneğini olduğu kadar felsefe ve insan bilimleri geleneğini de büyük ölçüde etkilemiş. tir. Varoluşçu felsefe geleneğini Dostoyevskisiz dü- şünmek pek mümkün görünmemektedir. Başka bir Rus yazar Turgenyev, Babalar ve Oğullar romanında ilk kez nihilizm problemini işlemiş bir edebiyatçıdır. Turgenyev'in bu problemi ele almasından sonra aynı konu, problem Nietzsche ve Camus başta olmak üze- are felsefede de tartışılmaya başlanmıştır. Bu örnekler- de de görüldüğü gibi kimi zaman edebiyatın felsefeyi beslemesi, ona kaynaklık etmesi de söz konusudur. kar gis bir ka ya you Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevaptır? Edebiyat metinlerinde felsefi bir içerik var mıdır, olabilir mi? BY Bir edebî eserin felsefi içerik taşıması ne kadar doğru sizce? Bir yapıtın başarısını gösteren asıl unsur sizce nedir? Büyük edebiyatçıların hepsi felsefeden etkilenmiş- tir diyebilir miyiz? El Bir okur olarak edebiyatçıdan beklentiniz tam ola- rak nedir?
23.
Hayat, nakış gibidir. Hayatının ilk yarısında herkes
nakışın ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini.
Ikincisi o kadar güzel ve çekici değildir ama daha
öğreticidir. Çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını
görmemizi sağlar.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulan
düşünceyi desteklemektedir?
A) Gerçekleri anlamak için belli bir zamanın geçmesi
gerekir.
B) Hayatı zorlaştıran durumlar ve olaylar gelip
geçicidir.
C) Insanlar hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha
mutludurlar.
Yaşlanmak, kişiyi olaylar karşısında daha temkinli
yapar.
E) Hayatını bir uğraş edinmeye adamak kişiyi
bilgisizlikten korur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
23. Hayat, nakış gibidir. Hayatının ilk yarısında herkes nakışın ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. Ikincisi o kadar güzel ve çekici değildir ama daha öğreticidir. Çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulan düşünceyi desteklemektedir? A) Gerçekleri anlamak için belli bir zamanın geçmesi gerekir. B) Hayatı zorlaştıran durumlar ve olaylar gelip geçicidir. C) Insanlar hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha mutludurlar. Yaşlanmak, kişiyi olaylar karşısında daha temkinli yapar. E) Hayatını bir uğraş edinmeye adamak kişiyi bilgisizlikten korur.
32. Türk edebiyatında edebiyat tarihi meselelerine genellikle
ya Mehmet Fuat Köprülü'nün yaptığı gibi sosyal, politik ve
tarihî şartlar açısından ya da Ali Nihat Tarlan'ın yaptığı gibi
metin merkezinden bakılmakta idi. Nihat Sami Banarlı'ya
göre ise bir edebî eser, şüphesiz devrinin tarihî, siyasi ve
sosyal olaylarının tesiri altında kalmaktadır. Thibaudet'nin
dediği gibi "Her eser devriyle bir konuşmadır." Köprülü de
bu fikirdedir. Fakat bu görüş şahsiyeti inkâr demektir
.
Oysaki sanatçının şahsiyeti
, duygu durumu ve eğilimleri
edebiyat tarihi incelemelerinde ihmal edilmemelidir.
Aşağıdakilerden hangisinin bu parçada anlatılanlara
göre geçerliğini yitirmesi beklenir?
A Bir eserin incelenmesinde devrin sosyoekonomik,
siyasi ve tarihsel koşullarıyla yetinilmesi
B) Edebî eserin sadece yapısal olarak incelenmesi, dış
şartlarla izah edilmesinden kaçınılması
Yazınsal ürünün ferdî bir mahsul olduğu gerçeği göz
önünde bulundurularak edebiyat tarihi kitaplarının
oluşturulması
D) Edebiyat tarihinde, tarihî çerçevenin tespitiyle
yetinilmeyip edebî eserin kendi içinde bir bütün olarak
ele alınması
Biyografik özellikteki bilgi ve belge yığınından ziyade
eserin edebî ve estetik değerinin dikkate alınması
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
32. Türk edebiyatında edebiyat tarihi meselelerine genellikle ya Mehmet Fuat Köprülü'nün yaptığı gibi sosyal, politik ve tarihî şartlar açısından ya da Ali Nihat Tarlan'ın yaptığı gibi metin merkezinden bakılmakta idi. Nihat Sami Banarlı'ya göre ise bir edebî eser, şüphesiz devrinin tarihî, siyasi ve sosyal olaylarının tesiri altında kalmaktadır. Thibaudet'nin dediği gibi "Her eser devriyle bir konuşmadır." Köprülü de bu fikirdedir. Fakat bu görüş şahsiyeti inkâr demektir . Oysaki sanatçının şahsiyeti , duygu durumu ve eğilimleri edebiyat tarihi incelemelerinde ihmal edilmemelidir. Aşağıdakilerden hangisinin bu parçada anlatılanlara göre geçerliğini yitirmesi beklenir? A Bir eserin incelenmesinde devrin sosyoekonomik, siyasi ve tarihsel koşullarıyla yetinilmesi B) Edebî eserin sadece yapısal olarak incelenmesi, dış şartlarla izah edilmesinden kaçınılması Yazınsal ürünün ferdî bir mahsul olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak edebiyat tarihi kitaplarının oluşturulması D) Edebiyat tarihinde, tarihî çerçevenin tespitiyle yetinilmeyip edebî eserin kendi içinde bir bütün olarak ele alınması Biyografik özellikteki bilgi ve belge yığınından ziyade eserin edebî ve estetik değerinin dikkate alınması
B
TYT Türkçe
27 ve 28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz.
Ünlü Amerikalı romancı, öykü ve deneme yazarı
Flannery O'Connor 1950'lerin başında yazdığı lyi.
Insan Bulmak Zor başlıklı öykü derlemesinde yer
alan ve yayınlandığı dönemde okur tarafından çok
beğenilen Mülteci öyküsünde Polonya göçmeni bir
ailenin Amerika'da, Atlanta yakınlarındaki bir çiftlikte
yaşadıklarını anlatır. O'Connor'un öykülerinde
görmeye alışkın olduğumuz gerilim burada kasaba
halkının sürgün bir aileye gösterdiği tavırdan esasen
tekinsiz bir yakınlıktan kaynaklanır. O'Connor, yersiz
yurtsuzlaşmanın ne demek olduğunu, hatta yersiz
yurtsuzluğun bireyselden nasıl kolektif ve kültürel
köksüzlüğe dönüştüğünü anlatır bu öyküsünde.
27. Bu parçaya göre, yazar Flannery O'Connor'un
öykülerinde yaygın görülen unsur aşağıdakilerden
hangisidir?
AJ Umutsuzluk
B) Gelecek kaygısı
Walnızlık
D) Mücadele
E) Gerilim
28. Bu parçada, Mülteci adlı öyküyle ilgili
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Okur tarafından nasıl bir tepkiyle karşılandığına
B) Genel olarak içeriğine
C) Diğer öyküleriyle olan benzer yönüne
D) Sonradan senaryo olarak tekrar yazıldığına
El Yazarın mültecilik kavramına bakışına
M00-SS.25TYT01
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
B TYT Türkçe 27 ve 28. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz. Ünlü Amerikalı romancı, öykü ve deneme yazarı Flannery O'Connor 1950'lerin başında yazdığı lyi. Insan Bulmak Zor başlıklı öykü derlemesinde yer alan ve yayınlandığı dönemde okur tarafından çok beğenilen Mülteci öyküsünde Polonya göçmeni bir ailenin Amerika'da, Atlanta yakınlarındaki bir çiftlikte yaşadıklarını anlatır. O'Connor'un öykülerinde görmeye alışkın olduğumuz gerilim burada kasaba halkının sürgün bir aileye gösterdiği tavırdan esasen tekinsiz bir yakınlıktan kaynaklanır. O'Connor, yersiz yurtsuzlaşmanın ne demek olduğunu, hatta yersiz yurtsuzluğun bireyselden nasıl kolektif ve kültürel köksüzlüğe dönüştüğünü anlatır bu öyküsünde. 27. Bu parçaya göre, yazar Flannery O'Connor'un öykülerinde yaygın görülen unsur aşağıdakilerden hangisidir? AJ Umutsuzluk B) Gelecek kaygısı Walnızlık D) Mücadele E) Gerilim 28. Bu parçada, Mülteci adlı öyküyle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Okur tarafından nasıl bir tepkiyle karşılandığına B) Genel olarak içeriğine C) Diğer öyküleriyle olan benzer yönüne D) Sonradan senaryo olarak tekrar yazıldığına El Yazarın mültecilik kavramına bakışına M00-SS.25TYT01
B
B
7. 1917'de aruz ölçüsünü bırakarak hece ölçüsüyle yazma-
ya başlayan şairleri besleyen kültürel/siyasal alanlar, ide-
olojiler, entelektüel ve politik endişeler vardır. Tanzimat'la
başladığı kabul edilen süreçte, yenileşme, Batillaşma,
millileşme anlayış ve faaliyetleri içinde Milli Edebiyat Ha-
reketi, Özellikle 1912'den itibaren egemen bir konuma ge-
çer. Bu dönemde yazılan Garplılaşmak, İslamlaşmak ve
Türkleşmek adlı eser; siyasal ve kültürel ilkeler bütününü,
bir taraftan Batı'dan gelen milliyetçilik, sosyal cemiyetçilik
fikirlerini, bir taraftan da İslam'ı, kültürel değerler içinde
önemli bir öge olarak görmeyi içerir. Fakat bu bütünün
içinde en kapsamlı, en değerli varlık Türklük bilincidir. Bu
bilincin hikâyeye, şiire geçmesi için şair ve yazarların en
kısa yoldan milli ölçüye, milli meselelere, Türk tarihine,
efsanesine, masalina, ananesine yönelmeleri gerekir. İşte
bu doğrultuda;
"Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken
Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu'muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz." dizeleri bu anla-
yışın bildirgesi olarak kendini gösterir.
Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) 1912 de hâkim olan edebî anlayışın -Milli Edebiyat
Hareketi'nin- Tanzimat Dönemi'nde, Batılılaşmanın
etkisiyle temellerinin atıldığı vurgulanmıştır.
B) ilk cümlede, aralarında Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi
Orhon'un bulunduğu edebi topluluğa ve onların zihni-
yetine gönderme yapılmıştır.
C) Ziya Gökalp'in Milli Edebiyat için önemli olan, millet
olma anlayışının neleri kapsadığını içeren eseri söy-
lenerek anlatım kuwetlendirilmiştir.
D) Beş Hececilerin kendilerinden önceki edebí anlayışa
tepki olarak bir araya geldiklerine ve milli bir edebiyat
anlayışını benimsediklerine değinilmiştir.
E) Millileşme hareketinin eserlere yansıdığını göstermek
için Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat adlı şiiri örnek ola-
rak verilmiştir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
B B 7. 1917'de aruz ölçüsünü bırakarak hece ölçüsüyle yazma- ya başlayan şairleri besleyen kültürel/siyasal alanlar, ide- olojiler, entelektüel ve politik endişeler vardır. Tanzimat'la başladığı kabul edilen süreçte, yenileşme, Batillaşma, millileşme anlayış ve faaliyetleri içinde Milli Edebiyat Ha- reketi, Özellikle 1912'den itibaren egemen bir konuma ge- çer. Bu dönemde yazılan Garplılaşmak, İslamlaşmak ve Türkleşmek adlı eser; siyasal ve kültürel ilkeler bütününü, bir taraftan Batı'dan gelen milliyetçilik, sosyal cemiyetçilik fikirlerini, bir taraftan da İslam'ı, kültürel değerler içinde önemli bir öge olarak görmeyi içerir. Fakat bu bütünün içinde en kapsamlı, en değerli varlık Türklük bilincidir. Bu bilincin hikâyeye, şiire geçmesi için şair ve yazarların en kısa yoldan milli ölçüye, milli meselelere, Türk tarihine, efsanesine, masalina, ananesine yönelmeleri gerekir. İşte bu doğrultuda; "Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu'muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz." dizeleri bu anla- yışın bildirgesi olarak kendini gösterir. Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1912 de hâkim olan edebî anlayışın -Milli Edebiyat Hareketi'nin- Tanzimat Dönemi'nde, Batılılaşmanın etkisiyle temellerinin atıldığı vurgulanmıştır. B) ilk cümlede, aralarında Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon'un bulunduğu edebi topluluğa ve onların zihni- yetine gönderme yapılmıştır. C) Ziya Gökalp'in Milli Edebiyat için önemli olan, millet olma anlayışının neleri kapsadığını içeren eseri söy- lenerek anlatım kuwetlendirilmiştir. D) Beş Hececilerin kendilerinden önceki edebí anlayışa tepki olarak bir araya geldiklerine ve milli bir edebiyat anlayışını benimsediklerine değinilmiştir. E) Millileşme hareketinin eserlere yansıdığını göstermek için Faruk Nafiz Çamlıbel'in Sanat adlı şiiri örnek ola- rak verilmiştir.
Sana kelimelerden kaleler yaptım. Hendekli,
balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman
kaleler. Bir odasında bıraktım yüreğimi. Mera.
simsiz, habersiz, tantanasız ve beklentisiz usulca
düşürüverdim elimden, olur da bulursan belki se
vinirsin diye, öylesine. Sana harflerden sarmaşık-
lar ördüm; geceleri gözlerini kapadığında, uyku
ile uyanıklık arası o tekinsiz aralıkta durduğunda,
cinlerin meşveret alanında yapayalnız kaldığında
koklarsın belki, hatırlarsın diye. Sana alfabeden
kaftan diktim; azametle giyesin ve hiç üşümeye-
sin diye, kalın kadifeden, sirma ipliklerle. İşledim
üzerine isminin baş harflerini, sessiz ve derinden,
kimse bilmeden, sadece Yaradan'ın duyduğu bir
yemin gibi. Sana noktalardan güller, virgüllerden
bülbüller, önlemlerden yaylalar, noktalı virgüller-
den dağlar ve ovalar yaptım. Her bir imla işareti-
ni özenli ekledim isminin büyüsüne. Çünkü sev-
mek, yeni bir dil inşa etmek demek. İki kişilik bir
dil. Çünkü aşkın olduğu yerde muhakkak kelam
vardır, sessizlik değil. Harfin olduğu yerde ise bir
katre hüzün vardır, neşe değil.
Bu parçanın anlatımında neler yoktur? (En az
dört med
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Sana kelimelerden kaleler yaptım. Hendekli, balkonlu, eflatun bayraklı, girişi saklı kocaman kaleler. Bir odasında bıraktım yüreğimi. Mera. simsiz, habersiz, tantanasız ve beklentisiz usulca düşürüverdim elimden, olur da bulursan belki se vinirsin diye, öylesine. Sana harflerden sarmaşık- lar ördüm; geceleri gözlerini kapadığında, uyku ile uyanıklık arası o tekinsiz aralıkta durduğunda, cinlerin meşveret alanında yapayalnız kaldığında koklarsın belki, hatırlarsın diye. Sana alfabeden kaftan diktim; azametle giyesin ve hiç üşümeye- sin diye, kalın kadifeden, sirma ipliklerle. İşledim üzerine isminin baş harflerini, sessiz ve derinden, kimse bilmeden, sadece Yaradan'ın duyduğu bir yemin gibi. Sana noktalardan güller, virgüllerden bülbüller, önlemlerden yaylalar, noktalı virgüller- den dağlar ve ovalar yaptım. Her bir imla işareti- ni özenli ekledim isminin büyüsüne. Çünkü sev- mek, yeni bir dil inşa etmek demek. İki kişilik bir dil. Çünkü aşkın olduğu yerde muhakkak kelam vardır, sessizlik değil. Harfin olduğu yerde ise bir katre hüzün vardır, neşe değil. Bu parçanın anlatımında neler yoktur? (En az dört med
22. Önemli devlet ve bilim insanı, büyük tarihçi Ahmet Cevdet
Paşa'nın tanınmış eseri Kısas-1 Enbiya ve Tevarih-i Hulefa,
Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar
geçen peygamberler tarihinden Osmanlı tarihinin 1439
yılına kadarki olaylarını diğer tarihlerden çok daha farklı
olarak anlatan mükemmel bir tarih kitabıdır. Orijinal bas-
kısı 2000 sayfa dolaylarında olan kitap, günümüz Türkçe-
sinde 1200 sayfaya sığdırılarak yayımlandı. Bir yillik titiz
bir çalışma sonucu kültür dünyamıza, aslına uygun ve
yazarının üslubuna sadik, sağlam bir eser kazandırıldı.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıstır?
A) Sözü edilen eserin yazarı, Osmanlı devlet adamıdır.
B) Eserin içeriği hakkında bilgi verilmiştir.
C) Ahmet Cevdet Paşa, siyaset alanında da önemli eser-
ler vermiştir.
Eser, günümüz Türkçesine göre basılırken aslından
sapılmamıştır.
E) Eser, olayları diğer tarih kitaplarından daha farklı anlat-
mıştır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
22. Önemli devlet ve bilim insanı, büyük tarihçi Ahmet Cevdet Paşa'nın tanınmış eseri Kısas-1 Enbiya ve Tevarih-i Hulefa, Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar geçen peygamberler tarihinden Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadarki olaylarını diğer tarihlerden çok daha farklı olarak anlatan mükemmel bir tarih kitabıdır. Orijinal bas- kısı 2000 sayfa dolaylarında olan kitap, günümüz Türkçe- sinde 1200 sayfaya sığdırılarak yayımlandı. Bir yillik titiz bir çalışma sonucu kültür dünyamıza, aslına uygun ve yazarının üslubuna sadik, sağlam bir eser kazandırıldı. Bu parça ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıstır? A) Sözü edilen eserin yazarı, Osmanlı devlet adamıdır. B) Eserin içeriği hakkında bilgi verilmiştir. C) Ahmet Cevdet Paşa, siyaset alanında da önemli eser- ler vermiştir. Eser, günümüz Türkçesine göre basılırken aslından sapılmamıştır. E) Eser, olayları diğer tarih kitaplarından daha farklı anlat- mıştır.
TY
35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Araştırmacılar, yüz milyon yıl geriye gidip tarantulaların
kökenlerini araştırıp mevcut veri tabanlarındaki molekü-
ler ipuçlarına dayanan bir soyağacı oluşturdu. Sonra bu
soyağacını örümcek fosillerinin zaman çizelgesiyle eşleş-
tirerek onların ne zaman ve nerede ortaya çıkıp yayıldığı-
ni tahmin etmeye çalıştı. Bilim insanları, onların Kretase
Dönemi'nde, günümüzde Amerika kıtası olan yerde ortaya
çıktığını keşfetti. Ancak burası, devasa Gondvana süper
kitasının bir parçasıydı. Tarantulaların eski akrabaları o za-
manlar Amerika'yla birleşik Afrika, Avustralya ve Hindis-
tan kütlelerine yayıldı. Gondvana parçalandıktan sonra ise
Hindistan, Madagaskar'dan ayrıldı ve Asya'yla birleşerek
bu tüylü örümcekleri o kitaya da taşıdı.
35. Bu parçada tarantulalarla ilgili olarak araştırmacıla-
rin asıl yanıt aradığı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bilinmeyen türlerine nasıl ulaşılabileceği
B) En eski fosillerin nerede bulunabileceği
C) Hangi iklim özelliklerine uyum sağladıkları
D) Nasıl olup da bütün kıtalara yayılabildikleri
E) Temel yaşam alanlarının nereler olduğu
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TY 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Araştırmacılar, yüz milyon yıl geriye gidip tarantulaların kökenlerini araştırıp mevcut veri tabanlarındaki molekü- ler ipuçlarına dayanan bir soyağacı oluşturdu. Sonra bu soyağacını örümcek fosillerinin zaman çizelgesiyle eşleş- tirerek onların ne zaman ve nerede ortaya çıkıp yayıldığı- ni tahmin etmeye çalıştı. Bilim insanları, onların Kretase Dönemi'nde, günümüzde Amerika kıtası olan yerde ortaya çıktığını keşfetti. Ancak burası, devasa Gondvana süper kitasının bir parçasıydı. Tarantulaların eski akrabaları o za- manlar Amerika'yla birleşik Afrika, Avustralya ve Hindis- tan kütlelerine yayıldı. Gondvana parçalandıktan sonra ise Hindistan, Madagaskar'dan ayrıldı ve Asya'yla birleşerek bu tüylü örümcekleri o kitaya da taşıdı. 35. Bu parçada tarantulalarla ilgili olarak araştırmacıla- rin asıl yanıt aradığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bilinmeyen türlerine nasıl ulaşılabileceği B) En eski fosillerin nerede bulunabileceği C) Hangi iklim özelliklerine uyum sağladıkları D) Nasıl olup da bütün kıtalara yayılabildikleri E) Temel yaşam alanlarının nereler olduğu
Çoğu zaman, edebiyat yapıtlarındaki bireyselliğin yazar-
dan kaynaklanan, yazarın bireyselliğinden yansıyan bir
nitelik olduğunu öne sürenlere rastlarız. Öylesine köklü
bir inanıştır ki bu, kesin doğruymuş gibi benimsenir. Der-
ler ki edebiyat yapıtı, bir birey olan yazarın damgasını
taşıdığı için bireyseldir; yazar biricik olduğu için yapıtı da
biriciktir. İlk anda doğruymuş gibi görünen bu yargının,
kesin olmak şöyle dursun, birçok edebiyat yapıtı için dü-
pedüz yanlış olduğunu söyleyeceğim. Edebiyatta yapıtın
bireyselliği ve biricikliği, yazarın bireyselliğine geri götürü-
lebilen bir özellik değildir. Tersini savunmak, anonim halk
edebiyatı ürünlerinin, ortaklaşa hazırlanmış yapıtların bi-
ricik olmadığı gülünçlüğüne düşmektir.
Aşağıdakilerden-hangisi bu parçada savunulanları
destekler niteliktedir?
A) Unutulmaması gereken bir şey var ki bireysellik, özerk-
likle bağlantılı olmasının yanında göreli bir kavramdır.
B) Sanatçının kendi yaratıcılığıyla şekillendirdiği sözcük-
lerden oluşmuş bir yapıt, topluma mal edilemez.
C) Tarihsel, toplumsal ve dilsel açıklamalar edebî bir yapıt
ortaya koyan kişinin biricikliğini zedelemez.
D) İster kimliği belli bir kişi isterse pek çok kişi tarafından
üretilmiş olsun, biriciklik ancak yapıtın kendisindedir.
E) Biricikliğin ne anlama geldiğini öğrenmek için bireysel
yapıtlarla anonim yapıtları karşılaştırmak gerekir.
(2021-TYT)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Çoğu zaman, edebiyat yapıtlarındaki bireyselliğin yazar- dan kaynaklanan, yazarın bireyselliğinden yansıyan bir nitelik olduğunu öne sürenlere rastlarız. Öylesine köklü bir inanıştır ki bu, kesin doğruymuş gibi benimsenir. Der- ler ki edebiyat yapıtı, bir birey olan yazarın damgasını taşıdığı için bireyseldir; yazar biricik olduğu için yapıtı da biriciktir. İlk anda doğruymuş gibi görünen bu yargının, kesin olmak şöyle dursun, birçok edebiyat yapıtı için dü- pedüz yanlış olduğunu söyleyeceğim. Edebiyatta yapıtın bireyselliği ve biricikliği, yazarın bireyselliğine geri götürü- lebilen bir özellik değildir. Tersini savunmak, anonim halk edebiyatı ürünlerinin, ortaklaşa hazırlanmış yapıtların bi- ricik olmadığı gülünçlüğüne düşmektir. Aşağıdakilerden-hangisi bu parçada savunulanları destekler niteliktedir? A) Unutulmaması gereken bir şey var ki bireysellik, özerk- likle bağlantılı olmasının yanında göreli bir kavramdır. B) Sanatçının kendi yaratıcılığıyla şekillendirdiği sözcük- lerden oluşmuş bir yapıt, topluma mal edilemez. C) Tarihsel, toplumsal ve dilsel açıklamalar edebî bir yapıt ortaya koyan kişinin biricikliğini zedelemez. D) İster kimliği belli bir kişi isterse pek çok kişi tarafından üretilmiş olsun, biriciklik ancak yapıtın kendisindedir. E) Biricikliğin ne anlama geldiğini öğrenmek için bireysel yapıtlarla anonim yapıtları karşılaştırmak gerekir. (2021-TYT)
23.
Hayat, nakış gibidir. Hayatının ilk yarısında herkes
nakışın ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini.
İkincisi o kadar güzel ve çekici değildir ama daha
öğreticidir. Çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını
görmemizi sağlar.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulan
düşünceyi desteklemektedir?
A) Gerçekleri anlamak için belli bir zamanın geçmesi
gerekir.
B) Hayatı zorlaştıran durumlar ve olaylar gelip
geçicidir.
c) İnsanlar hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha
mutludurlar.
D) Yaşlanmak, kişiyi olaylar karşısında daha temkinli
yapar.
E) Hayatını bir uğraş edinmeye adamak kişiyi
bilgisizlikten korur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
23. Hayat, nakış gibidir. Hayatının ilk yarısında herkes nakışın ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. İkincisi o kadar güzel ve çekici değildir ama daha öğreticidir. Çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulan düşünceyi desteklemektedir? A) Gerçekleri anlamak için belli bir zamanın geçmesi gerekir. B) Hayatı zorlaştıran durumlar ve olaylar gelip geçicidir. c) İnsanlar hayatlarının ilerleyen dönemlerinde daha mutludurlar. D) Yaşlanmak, kişiyi olaylar karşısında daha temkinli yapar. E) Hayatını bir uğraş edinmeye adamak kişiyi bilgisizlikten korur.
24. Günün birinde sözcükler hakiki sahiplerine, okurlarına,
kavuştuklarında mutlak acının, yoksunluğun, trajedinin,
umudun, direnişin edebiyata dönüşmesiyle tarihteki yerlerini
alırlar.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca en ya-
kındır?
A) Kelimelerin asıl önemi içlerinde barındırdıkları kavram-
ları günü geldiğinde edebî eserler vasıtasıyla okurla bu-
luşturmasından ileri gelir.
B) Edebî eserlerin insana dair gerçekleri kayda geçme ve
geleceğe taşıma gibi bir zorunluluğu vardır.
C) Okur tarihi gerçeklerin büyük bir bölümünü edebî eserler
vasıtasıyla öğrenir.
D) Tarihte yaşananların yakın bir tanığı olan şair ve yazar-
lar topluma karşı gerçekleri söyleme mecburiyetindedir.
E) Bugün yaşananların yarın tarih olacağı düşünüldüğünde
edebiyatçının da bugüne dair bildiklerini yazıyla belgele-
mesi gerekir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
24. Günün birinde sözcükler hakiki sahiplerine, okurlarına, kavuştuklarında mutlak acının, yoksunluğun, trajedinin, umudun, direnişin edebiyata dönüşmesiyle tarihteki yerlerini alırlar. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca en ya- kındır? A) Kelimelerin asıl önemi içlerinde barındırdıkları kavram- ları günü geldiğinde edebî eserler vasıtasıyla okurla bu- luşturmasından ileri gelir. B) Edebî eserlerin insana dair gerçekleri kayda geçme ve geleceğe taşıma gibi bir zorunluluğu vardır. C) Okur tarihi gerçeklerin büyük bir bölümünü edebî eserler vasıtasıyla öğrenir. D) Tarihte yaşananların yakın bir tanığı olan şair ve yazar- lar topluma karşı gerçekleri söyleme mecburiyetindedir. E) Bugün yaşananların yarın tarih olacağı düşünüldüğünde edebiyatçının da bugüne dair bildiklerini yazıyla belgele- mesi gerekir.
6. Roman, esnek bir türdür. Hayatın ve tabiatın çeşitliliği
gibi romanın da zengin bir repertuvarı vardır. İnsan dav-
ranışlarının anlık olarak değişebilmesi gibi, roman da
çok fazla farklılaşabilen bir karaktere sahiptir. Hayalle-
rimizin zaman ve mekân tanımaz uçarılığı gibi, o da ya-
zarların hayal evrenlerinin her yerine ve her zamanına
gidebilir. Roman, aynı zamanda duygular ve tepkiler
dünyasının aynasıdır; o sebeple sevgiler, öfkeler, izdı-
raplar, isyanlar, hırslar, idealler, entrikalar, şehvetler, ko-
mediler, dramlar ve trajediler âleminin her türlü teza-
hürü okurlara onun aynasından yansıtılır. Ele avuca sığ-
maz bir tür olduğu içindir ki romana sinir çizmek, de-
ğişmez yöntemler belirlemek pek mümkün değildir.
Bu parçada roman ile ilgili asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Roman, hayatı yansıtan oldukça uzun bir edebî
üründür.
B) Roman, konusunu yaşanmış veya yaşanabilir ger-
çeklerden almaktadır.
C) Roman, hayatta ve tabiatta gerçekleşen olaylar-
dan beslenir.
D) Romanin uzunluğunun ve karakter sayısınınin si-
nini yoktur.
21221314
E) Roman, içinde pek çok şeyi barındırdığı için onu
bir çerçeveye hapsetmek mümkün değildir.
N
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
6. Roman, esnek bir türdür. Hayatın ve tabiatın çeşitliliği gibi romanın da zengin bir repertuvarı vardır. İnsan dav- ranışlarının anlık olarak değişebilmesi gibi, roman da çok fazla farklılaşabilen bir karaktere sahiptir. Hayalle- rimizin zaman ve mekân tanımaz uçarılığı gibi, o da ya- zarların hayal evrenlerinin her yerine ve her zamanına gidebilir. Roman, aynı zamanda duygular ve tepkiler dünyasının aynasıdır; o sebeple sevgiler, öfkeler, izdı- raplar, isyanlar, hırslar, idealler, entrikalar, şehvetler, ko- mediler, dramlar ve trajediler âleminin her türlü teza- hürü okurlara onun aynasından yansıtılır. Ele avuca sığ- maz bir tür olduğu içindir ki romana sinir çizmek, de- ğişmez yöntemler belirlemek pek mümkün değildir. Bu parçada roman ile ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Roman, hayatı yansıtan oldukça uzun bir edebî üründür. B) Roman, konusunu yaşanmış veya yaşanabilir ger- çeklerden almaktadır. C) Roman, hayatta ve tabiatta gerçekleşen olaylar- dan beslenir. D) Romanin uzunluğunun ve karakter sayısınınin si- nini yoktur. 21221314 E) Roman, içinde pek çok şeyi barındırdığı için onu bir çerçeveye hapsetmek mümkün değildir. N
39 ve 40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevap-
layiniz.
Plasebo etkisi, farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telki
ne dayalı bir etki ortaya çıkarma hålidir ilaç vücuda ağız.
burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir. Aslında plase-
bonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur.
Tibbin bilimsel olarak açıklayamadığı bir şekilde, insan-
ların istemeleri ve iyileseceklerini düşünmeleri hâlinde
kendi kendilerini iyileştirme gücüne yöneliktir Piasebo-
ların en az iki alanda kullanımı vardır: Klinik çalışmalarda
tarafsızlığı sağlamak için bir araştırma aracı olarak ve kli-
nik uygulamalarda terapi amaçlı olarak. Fakat her iki du-
rumda da tıp dünyasını ikiye bölen "iyilik" ve "özerklik"
gibi önemli etik meseleler gündeme gelmiştir. "Iyilik"ten
kasit, hekimin hastaya mümkün olan en iyi tedaviyi ve
bakımı sağlama görevidir. Bu prensip Hipokrat'ın "Has-
talik durumunda iki şeyi alışkanlık haline getir: Yardım
et, zarar verme." düsturuna dayanmaktadır. Bu noktada
hastaya bilinen etkili tedavi varken plasebo vermek ken-
disi ve toplumun iyiliği için bile olsa etik dışıdır, görüşünü
savunanlar vardır. "Özerklik'ten kasit ise hastanın artisi
ve eksisiyle tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirilme
ve karar verme hakkidir. Plasebonun etkili olabilmesi için
bu bilgi hastadan saklanır. Tıp dünyasında, böyle bir tu-
tumun etiğe aykın olduğunu destekleyen belli bir kesim
vardır
39. Bu parçadan hareketle "plasebo" aşağıdakilerin han-
gisinde doğru tanımlanmıştır?
A) Geleneksel tibbin yöntemleriyle çatışmasına karşın
psikiyatri biliminde diğer tip alanlarından daha sık
başvurulan bir yöntemdir.
B) Hastanın iyileşme arzusunu tatmin etmek amacıyla
deneye dayalı bilimsel tipta nadiren kullanılan bir
yöntemdir
C) Hiçbir tedaviye cevap vermeyen hastalarda hekimle-
rin son hamlesi olarak kullandığı kurtarıcı bir yöntem-
dir.
D) Sanip olduğu tedavi gucunü hastanın verilen ilacın
işe yarayacak olduğunu düşünmesinden alan bir
yöntemdir.
Yararlan, riskleri ve etkinliği tam olarak kanıtlanmadi-
ğından tip dünyasında ikilik yaratan bir yöntemdir.
bry-TYT Deneme Sınavı
14
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
39 ve 40. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevap- layiniz. Plasebo etkisi, farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telki ne dayalı bir etki ortaya çıkarma hålidir ilaç vücuda ağız. burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir. Aslında plase- bonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Tibbin bilimsel olarak açıklayamadığı bir şekilde, insan- ların istemeleri ve iyileseceklerini düşünmeleri hâlinde kendi kendilerini iyileştirme gücüne yöneliktir Piasebo- ların en az iki alanda kullanımı vardır: Klinik çalışmalarda tarafsızlığı sağlamak için bir araştırma aracı olarak ve kli- nik uygulamalarda terapi amaçlı olarak. Fakat her iki du- rumda da tıp dünyasını ikiye bölen "iyilik" ve "özerklik" gibi önemli etik meseleler gündeme gelmiştir. "Iyilik"ten kasit, hekimin hastaya mümkün olan en iyi tedaviyi ve bakımı sağlama görevidir. Bu prensip Hipokrat'ın "Has- talik durumunda iki şeyi alışkanlık haline getir: Yardım et, zarar verme." düsturuna dayanmaktadır. Bu noktada hastaya bilinen etkili tedavi varken plasebo vermek ken- disi ve toplumun iyiliği için bile olsa etik dışıdır, görüşünü savunanlar vardır. "Özerklik'ten kasit ise hastanın artisi ve eksisiyle tedavi seçenekleri hakkında bilgilendirilme ve karar verme hakkidir. Plasebonun etkili olabilmesi için bu bilgi hastadan saklanır. Tıp dünyasında, böyle bir tu- tumun etiğe aykın olduğunu destekleyen belli bir kesim vardır 39. Bu parçadan hareketle "plasebo" aşağıdakilerin han- gisinde doğru tanımlanmıştır? A) Geleneksel tibbin yöntemleriyle çatışmasına karşın psikiyatri biliminde diğer tip alanlarından daha sık başvurulan bir yöntemdir. B) Hastanın iyileşme arzusunu tatmin etmek amacıyla deneye dayalı bilimsel tipta nadiren kullanılan bir yöntemdir C) Hiçbir tedaviye cevap vermeyen hastalarda hekimle- rin son hamlesi olarak kullandığı kurtarıcı bir yöntem- dir. D) Sanip olduğu tedavi gucunü hastanın verilen ilacın işe yarayacak olduğunu düşünmesinden alan bir yöntemdir. Yararlan, riskleri ve etkinliği tam olarak kanıtlanmadi- ğından tip dünyasında ikilik yaratan bir yöntemdir. bry-TYT Deneme Sınavı 14
4. Aşağıda verilen cümlelerin hangisinde
işi yapan belli değildir?
id
5
13 Bize başından geçen tüm olayları bir
bir anlattı.
5) Dün gece yaămur, bardaktan boşanır-
casına yağıyordu.
C) Ülkeyi bunalıma sokan konu, tartış-
maya açıldı.
D) Selvi, dün evden gizlice çıkmış, mar-
kete gitmiş.
E Öğretmen, yazılıları okuyunca öğrenci-
lerin morali bozuldu.
GENDO
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
4. Aşağıda verilen cümlelerin hangisinde işi yapan belli değildir? id 5 13 Bize başından geçen tüm olayları bir bir anlattı. 5) Dün gece yaămur, bardaktan boşanır- casına yağıyordu. C) Ülkeyi bunalıma sokan konu, tartış- maya açıldı. D) Selvi, dün evden gizlice çıkmış, mar- kete gitmiş. E Öğretmen, yazılıları okuyunca öğrenci- lerin morali bozuldu. GENDO
6.
1. Neil Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde son üç
yüz yılımızın çığır açıcı keşiflerini ve yapılan her
yeni keşfin, yeni teknolojilere nasıl dönüştüğünü
göstermektedir
.
II. Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil
Turok, İçimizdeki Enende yeni teknolojilerin
toplum yapısında köklü değişiklikler oluşturduğunu
belirtmektedir.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir
biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden
hangisidir?
A) İçimizdeki Evren adlı eserin yazan dünyanın en bilinen
kuramsal fizikçisi Neil Turok; yaşadığımız son üç yüz
yıldaki önemli keşifleri, bu keşiflerin yeni teknolojilere
dönüşme sürecini, yeni teknolojilerin de toplum
yapısında nasıl büyük değişiklikler oluşturduğunu
incelemektedir.
B) Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil
T rok, yaşadığımız son üç yüz yılda yapılan çığır açıcı
keşifleri, keşiflerin toplum yapısındaki radikal
değişimleri ve keşiflerin yeni teknolojilere evrilme
sürecini ortaya koymak amacıyla İçimizdeki Evren adlı
eseri kaleme almıştır.
Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil
Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde geride
bıraktığımız üç yüz yılın çığır açıcı keşiflerini
incelerken her yeni keşfin toplumun yapısında radikal
değişimleri oluşturan yeni teknolojilere nasıl evrildiğini
ortaya koymaktadır.
D) Neil Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde son üç yüz
yılda gerçekleşen çığır açıcı keşifleri incelemiş ve her
yeni keşfin toplumun yapısında radikal değişimlen
oluşturan yeni teknolojilere nasıl dönüştüğünü
göstererek dünyanın önde gelen kuramsal
fizikçilerinden biri olmuştur.
E) İçimizdeki Evren adlı eserin yazan dünyanın önde
gelen kuramsal fizikçilerinden Neil Turok, eserini
yazmak için son üç yüz yılda gerçekleşen çığır açıcı
keşifleri inceleyerek her yeni keşfin toplumun
yapısında nasıl değişiklikler oluşturduğunu yeni
teknolojilerle göstermektedir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
6. 1. Neil Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde son üç yüz yılımızın çığır açıcı keşiflerini ve yapılan her yeni keşfin, yeni teknolojilere nasıl dönüştüğünü göstermektedir . II. Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil Turok, İçimizdeki Enende yeni teknolojilerin toplum yapısında köklü değişiklikler oluşturduğunu belirtmektedir. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir? A) İçimizdeki Evren adlı eserin yazan dünyanın en bilinen kuramsal fizikçisi Neil Turok; yaşadığımız son üç yüz yıldaki önemli keşifleri, bu keşiflerin yeni teknolojilere dönüşme sürecini, yeni teknolojilerin de toplum yapısında nasıl büyük değişiklikler oluşturduğunu incelemektedir. B) Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil T rok, yaşadığımız son üç yüz yılda yapılan çığır açıcı keşifleri, keşiflerin toplum yapısındaki radikal değişimleri ve keşiflerin yeni teknolojilere evrilme sürecini ortaya koymak amacıyla İçimizdeki Evren adlı eseri kaleme almıştır. Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde geride bıraktığımız üç yüz yılın çığır açıcı keşiflerini incelerken her yeni keşfin toplumun yapısında radikal değişimleri oluşturan yeni teknolojilere nasıl evrildiğini ortaya koymaktadır. D) Neil Turok, İçimizdeki Evren adlı eserinde son üç yüz yılda gerçekleşen çığır açıcı keşifleri incelemiş ve her yeni keşfin toplumun yapısında radikal değişimlen oluşturan yeni teknolojilere nasıl dönüştüğünü göstererek dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden biri olmuştur. E) İçimizdeki Evren adlı eserin yazan dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil Turok, eserini yazmak için son üç yüz yılda gerçekleşen çığır açıcı keşifleri inceleyerek her yeni keşfin toplumun yapısında nasıl değişiklikler oluşturduğunu yeni teknolojilerle göstermektedir.
13.
Kemal Tahir'in asıl amacı tarihî bilgiler aktarmak ya da kendi tarih görüşünü yansıtmak değil, her
şeyden önce bir roman yaratmaktır. "Tarihi romanda kullanmakla tarihi romanlaştırmak başka başka
şeylerdir."
" der. Kendini tarihî roman yazarlarından ayıran farkı da şöyle özetler:
"Yani açıkçası, tarihî roman yazanlar, bir kuşun rengini, boyunu, posunu, gagasını, pençesini anla-
tırlar; ben sesini anlatırım, kanat gücünü anlatırım, yatkınlıklarını anlatırım."
Paragrafta vurgulanan düşünce nedir?
hinuil Almanari
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
13. Kemal Tahir'in asıl amacı tarihî bilgiler aktarmak ya da kendi tarih görüşünü yansıtmak değil, her şeyden önce bir roman yaratmaktır. "Tarihi romanda kullanmakla tarihi romanlaştırmak başka başka şeylerdir." " der. Kendini tarihî roman yazarlarından ayıran farkı da şöyle özetler: "Yani açıkçası, tarihî roman yazanlar, bir kuşun rengini, boyunu, posunu, gagasını, pençesini anla- tırlar; ben sesini anlatırım, kanat gücünü anlatırım, yatkınlıklarını anlatırım." Paragrafta vurgulanan düşünce nedir? hinuil Almanari