Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

E-7 TYT/ TÜRKÇE güç ya yorul- pazen eden geli- kul- 28. Şeytani olan, iyinin suretine bürünür bazen hatta bütünüyle onun vücuduna yerleştirir kendisini. Eğer bu gerçek bana gizli kalırsa hiç kuşkusuz yenik düşerim çünkü böyle bir iyi, gerçek iyiden daha ayarticidir. Ama ya kendini benden giz- leyemezse ya sürek avındaki şeytan güruhu beni dosdoğru iyinin içine sürerse ya iğrenç bir nesne olan ben, her tara- her yanım iğnelenerek iyinin içine zorla tikilirsam ya iyinin fima batan bütün iğne uçları tarafından yuvarlana yuvarlana göze görünür pençeleri üzerime saldırırsa? O zaman bir adım geriler, bütün o süre boyunca arkamda benim kara vermemi beklemiş olan kötüden içeri usulcacık ve üzgün 29. Günü dur. kafa ulas göz dol dü ve um, tet m au- lan h p giriveririm. er, Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söyle- mesi beklenemez? A) insanı kötüye götüren sebeplerin başında iyinin aslında gerçek iyi olmaması vardır. b) Gerçek iyi ile gerçek kötü seçilemezse insanın doğru karar vermesi olası değildir. c) Kötünün iyi gibi görünerek yaptığı aldatmacayı sezeme- yenler, kötünün tuzağına düşerler. yinin dayatılması ile iyiden uzaklaşan birey, kötüye meyletme eğilimindedir. E) Kötünün içindeki gerçek iyiliği gören insanlar, iyiyi bul- maya daha yakındır. o

OYU ALLA ÖZDEBİR IN 39. 40. soruları asagidaki parçaya göre cevaplayınız cevaplayın nde bilimsel bir kimlik hem fidel Dunya'nın tik fizik ve astronomi galyaya duyulan cilik ve ham madde ih nin büyük kısmının de yay geliştiren bilgiler di ve Karavela adhibu- akin hareket etmeleri, animasini kolaylaştırds. ann artmasi "Dunya'nın nayan sıcak denizlerde ortadan kaldırdı. Başta rafyanın ilgi alanına g enter cografyanın içine aştırma alanı olarak öne "Zgofarmakognozi" hayvanlann kendilerine uyguladıklante davidir. Bilim insanlar bu tedavi yöntemine; an, kus, kerten- kele, fil, sempanze ve köpek gibi farklı hayvanlann basvurdu- hastalık yapıcı mikroorganizmalardan korunmak için bakten gunu ortaya koydular. Bu canlıların, hastalıklan tedavi etmek lerin ve mantarlann gelişmesini ya da virüslerin çogalmasini engelleyen bazı besinleri tercih ettiği ortaya çıktı. Bunlardan en dikkat çekeni anlar. Anlar hastalıkların çok oldugu donem lerde besinlerini reçine ile zenginleştiriyor, bu da kolonide mantar parazitinin neden olduğu enfeksiyonu tamamen o masa da önlüyor. Bu canhlar, bir parazit nedeniyle hastalan- farsa beslenme şekillerini değiştiriyor. Böyle bir durumda top- ladiklar ozleri yutmuyor ya da dönemin iklimsel kosullarına göre farklı besinlere yöneliyor. Araştırmacılar anların kolonide reçine arayan anların sayısını artırarak olası enfeksiyon vaka- lanna yanıt verecek davranışsal bir savunma yöntemi geliştir- diklerini düşünüyor 39. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? arce teşvik edilmesi ✓ merek artması yacının karşılanmasi A) Benzetmelerden yararlanılmıştır. B) Ayrıntılara yer verilmiştir. C) Karşılaştırma vardır. D) Tahmine yer verilmiştir. E) Degisik cumle türleri kullanılmıştır. an gelişmesinde rollo C) Il ve IV Dill ve IV ulaşılamaz? 40. Bu parçada anlatılanlardan yola çıkılarak"zoofarmakognoz!" uygulayan canlılarla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulagala- maz? araştırmaların denizek rmustur coğrafi kesiflerden sonra A) Yalnızca hastalandıklan zaman başvurduklan bir yöntem

20. Shakespeare, Kral Lear'da şöyle der: "En iyiyi bulmak için uğraşırken iyiyi kaybediyorsunuz." Evet, daha iyi, iyinin düşmanıdır. Bir şeyi mümkün olduğu kadar iyi yapmak istemek doğrudur. Fakat en iyisini , belki o an için imkânsızını yapacağım diye iyiyi bitirememek, ya- rida bırakmak hiçbir zaman doğru değildir. İdeal çözüm o işi mümkün olan en iyi şekilde bitirmeye gayret etmek ve ileride gerekirse yeni tecrübe, bilgi ve imkânlara göre islah etmektir. YO Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi "daha iyiyi isteyen” insan için söylenebilir? A) Meraklı B) Hirsli C) Kararli D) Bilgili E) Yetenekli elit eumune mined wild anive combat MAS One ebnis Amino

29 28. Edebiyatı sevmek, edebiyatçıya saygı göstermek, üstün telikli ürünler vermektir önemli olan Edebiyat ille de toplu mun sesine dönüştürme çabası içine girmemek gerekir. Çün bir eleştiridir; güce itirazdır, halka yol göstermektir. Başark kü bir iyi edebiyat eseri zaten toplumun sesidir, toplumsal bir yapit, ülkesine, halkına hatta tüm insanlığa karşı görev ni zaten yapmıştır. Ille de buna yararlılık açısından bakılma sina, ille de bir ideolojinin eşlik etmesine gerek yok bence. Nitelikli bir şiir, öykü, roman, tiyatro ya da başka türde bir yapıt, doğası gereği toplumun sesi soluğu olmuştur. Ona bir de toplumsallik elbisesi giydirmeye çalışmak anlamsız geliyor bana. Bu parçada yazarın asıl anlatmak istediği aşağıdakiler- den hangisidir? A) Toplum için yazılan yapıtlarda sanatsal nitelikler göz ar- di edilmektedir. B) Edebiyatın toplumsal bir yarar sağlaması için halkın bi- linçli olması gerekir. C) İyi bir edebiyat eseri topluma karşı sorumluluğunu do- ğal olarak yerine getirir. 31 D) Halkın sorunlarından habersiz birinin toplumsal bir ya- pit vermesi düşünülemez. Bir sanatçının başarılı yapıtlar verebilmesi için kendini baskıda hissetmemesi gerekir.

DENEME - 7 kalma- zaktan ari pek Een ay " diye Gerçi tarak ilgisi işin aten Ok." e- 33. Bir insanın değerini belirleyen sahip olduğu çocuklarının sa- yisi değil, onlara öğrettiği yaşam şeklidir. İnsan bilgisinin ve bilincinin gereğini yaparsa barışıktır kendisiyle. Benimsedi- ğini iddia ettiği idealler değil, bu idealleri yaşamında gösterip göstermediğidir. Sahip olduğu varlığı değil, bu varlığı yaşa- mini dolduracak şekilde kullanışıdır. İnsan, elindeki imkânı ile değil onu yönetme şekliyle insanlık terazisinde ağır gely. Şöyle de diyebiliriz: Insan amacındakinin peşindeyse firsat- ların cazibesine kapılıp hedefinden sapmıyorsa değerlidir, iç barışa da ermiştir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının düşün- cesini destekleyen bir düşünce veya bir örnek değildir? A) Elindeki iki patatesle iyi bir et yemeği pişirmeyi düşün- mek yerine, en iyi patates yemeğini pişirme fikri hayatı- mızdaki temel düşünme sistemi olmalıdır. B) Daldaki kuştan eldeki kuş her zaman daha sevimli ve daha cazip olmalıdır, daldaki kuşun ne zaman uçacağını bilemezsiniz. Bir savaş meydanında yenmek ve yenilmekten daha mühim olan, askerlerin tüm güçlerini kullanarak en iyi şekilde mücadele ettiğini görmektir. Takımım futbol maçında doksan dakika boyunca tüm yeteneklerini yeşil sahaya yansıtmışsa penaltılarda kay- betmesinin bir sakıncası yoktur. E) Bilet için şoför, çocuğun yaşını sordu. Şoför, adama, "Yaşını göstermiyor, neden doğruyu söylediniz?" dedi. Adam, "Sen bilmiyorsun ama çocuk yaşını biliyor." dedi. ri +

li a 7 2 23. Modern hayatın bize sağladığı ve değeri yadsınamaz olan birçok şeyi kazanırken birçok şey de hayatımız- dan çıkmış ya da çıkmak üzeredir. Eski geleneklerin unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş olmasının çok sayıda nedeni vardır. Değer kaybı, artık işe yaramıyor olduklarına inanmak, sanatla ilgili bir gelenek ise o sa- natı devam ettirecek kişilerin olmaması bu nedenler ara- sında sayılabilir. Hâlâ işe yarayabilir olanların iyi bir ayırt etme ile toplumda devamlılığının sağlanması, aslında her birimizin üzerinde düşünmesi gereken bir durumdur. Zamanın hızla akıp geçiyor olması, yetiştirmemiz gere- ken birçok iş ve yetişmemiz gereken birçok yer olması, bize törensel olan işlerin uzun ve zahmetli gelmesi onları uygulamada atlamamıza yol açabilmektedir. Bu parçada asıl yakınılan durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Zamanın hızla akıp gitmesi ve iş yaşamının yoğun- luğu sonucunda bazı alışkanlıkların atlanmasına B) İnsanların alternatif yaşam tarzı arayışları netice- sinde birçok geleneğin unutulması C) Hayatın içinde yer alan birçok değerin çeşitli neden- terle değişmesi ya da uygulanmaması D) Gelenek ve göreneklerin değişen yaşam koşullarına uyarlanmaması ve bunlara yeterli ilginin gösterilme- mesi E) Modern hayatla birlikte işe yarar alanlara önem veril- memesi veya bunların geri plana atılması 8

TEST -4 Paragraf İçin SERENAT 2. 1 L. Bu kaynağin yokluğu ya da azliği insanligin felaketine neden olur. Dünya nüfusunun artması, küresel isinmaya bagli iklim degişiklikleri, suyun yeryüzündeki dagilim ve kul- Dünya üze madigini bir insand sun. Bu k hakkıyla bele Yeme, ic kalan ör or ne den olmaktadır. Son on yılda kısıtlı su kaynaklarına karşın suya olan gereksinim altı yedi kat artmıştır. Bu oran, dünya nüfusu artış oranının iki katından daha fazladır. Öte yandan dünya nüfusunun 2025'te sekiz milyardan fazlaya, 2050'de ise on iki milyara yaklaşacağı tahmin edilmektedir. Dünya genelinde iki milyardan fazla insan yetersiz ve kalitesiz su nedeniyle sağlıksız koşullarda yaşamaktadır. Bu nedenle yazarlar şey kali zor olsa 1. iyi 11 en III. ya Yuka lan y A) Y Bu parçadaki numaralanmış yerlere, anlatımın akışına göre sırasıyla aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getiril- melidir? - A Su canlıların yaşamı için hayati bir önem taşımakta- dir. (II) insanlar yeterince su tüketmezlerse sağlık problem- leriyle karşılaşır. B) () İklim değişikliği her şeyi etkilediği gibi dünyadaki rezervlerini de etkilemektedir. (II) sağlık problemlerinin başında su kirliliği gelmektedir. er ) Su, doğanın ve insanlığın devamı için yaşamsal bir kaynaktır. (II) ilgili kuruluşlar su kaynaklarının daha etkin bir biçim- de kullanılması ve yönetilmesinin gerekliliğine dikkat çe- kiyorlar DY) Her geçen gün dünya nüfusunun artması bazı büyük problemleri de beraberinde getirmektedir. (II) doğal kaynakların bir bir yok oluşunu seyreden insa- noğlunun artık bu konuda yapacak pek bir şeyi kalma- mış gibi görünüyor. E) (1) insanlığın en büyük problemlerinden biri, su kaynak- lannin yavaş yavaş yok oluşudur. (II) hiçbir enerji kaynağı su kitlığı sorununa çare olamaz, zira su tüm canlıların temel ihtiyaçlarındandır. 3. !

21. Duygularla ilgili yapılan ayrıntılı araştırmalar, ister olumlu ister olumsuz olsun, bütün duyguların yararlı ve işlevsel oldugunu kanıtlamışhr. Ömeğin; güvenli olmayan bir zaman diliminde tedirginlik duygusu, tehlikeye neden olan uyarıcıları seri bir şekilde bulmaya çalışıp tehlikenin fark edilmesi için ek bir yo- ğunlaşma sağlar. Kötü durumda oluşabilecek sorunlar kar şısında etkinliği artan kalp damar sistemleri, vücuda gerekli enerjiyi sağlar. Aynı zamanda, hüzün ve mutluluk gibi duygu- lar, hedeflenen fakat gerçekleştirilemeyen amaçlar için bire yin çaba sarf etmesini engelleyip olabilecek diğer amaçlara enerji yaratır. Sevinçli bir anından sonra gerçekleştirdiği ağ- lama davranışı, bireyin ruhsal sağlığına olumlu yönde mak- simum katkı sağlamaktadır. Gözyaşlarının üretimi sayesinde gereksiz olan duygusal enerji boşalmakta ve bireyin gerginliği azalmaktadır. Ağlamak, sadece bireyin sağlığına değil aynı zamanda toplumun birlikteliğine katkıda bulunur; kişinin başka bireylerin duygularına katılımını da derinleştirir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada asıl anlatılmak iste- nen düşünceyle çelişmektedir? A) Pilsiz saat nasıl hareketsizse duyguların yönlendirmediği birey de tipkı pilsiz saat gibi fonksiyonlarını gerçekleştire- cek enerjiden yoksundur. B) Duygular hedef yönelimli davranışların ortaya çıkmasında önemli ve yaşamsal motivasyon sağlar. C) Sosyal hayatta, insan ilişkilerinde başarılı olmanın yolla- rindan biri de duyguları kavramsal olarak bilmektir. D) Bireyi yönlendirmede duyguların dışavurumunun hiçbir etkisi bulunmamaktadır; bu sebeple insanlar, duygularini gizlemeyi her daim başarabilmelidir. E) Duyguları açığa vurmak, onları bastırmaktan daha iyidir ve duyguların farkında olmak ve ifade etmek, bedene doğruluk ve gerçeklik akışını sağlamaktadır.

B 33. Samet Ağaoğlu, öyküleriyle kitaplarını döneminin ve derginin yayınevinde yayımlatabiliyordu. Yaza- belki de en önde gelen edebiyat dergisi Varlık'ta nin tüm öykülerini basan Yapı Kredi Yayınları da saygin yayınevleri arasında öne çıkanlardan. Bu- nun üzerinde israrla duruyorum, zira bir yazarın okunurluğunun kimi zaman yazdıklarının değeriy- le örtüşmediğini kabul ediyorsak ortaya konulan eserle ilgisi olmayan kimi unsurların ne kadar etkili olabildiğini de görebilmeliyiz. Samet Ağaoğlu'nun okurda hak ettiğini düşündüğüm ilgiyi uyandıra- mamasının nedeni ise temalarının ve dünyasının, öykülerin yazıldığı dönemin koşullarından alabil- diğine uzaklığıydı. Mustafa Baydar'ın 1960'ta ki- taplaşan Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar? adlı so- ruşturma kitabında dile getirdiği gibi öykülerinde gerçeklik zemini ayağının altından kayan bir yol izliyordu. Bu durum, okuyucular tarafından ilgi gör- memesine neden oluyordu. Bu parçada söz edilen yazarın eleştirilme nede- ni aşağıdakilerden hangisidir? A) Eserlerinin basılması için kaliteli bir yayınevi seçememiş olması B) Toplumun içinde bulunduğu sıkıntılara tercü- man olabilecek konulara yer vermemesi C) Yazıldığı dönemde, okurlar tarafından üslubu- nun toplumdan uzak görülmesi D) Eserlerinin içerik olarak yazıldığı dönemin şart- larına yabancı kalması E) Kendi dönemindeki yapıtların öne çıkardığı duygulara ve düşüncelere yer vermemesi

Çok eski dönemlerden itibaren şiir, insanları bir arada tut- tuğu gibi "ruhsal haz" ve "düşünsel ivme" açısından da vazgeçilmez olmuştur. İnsanoğlunun birçok gereksinimi neredeyse şiirle ifade edilmiştir. Öfkesi, umudu, aşkı, di- renci, sevinci, mutlu mutsuz yaşantısı, hak arayışı, örgüt- lenmesi, savaşması veya barışmasında şiirin katkıları çok olmuştur. Bu bağlamda şiir, yaşamın her alanında gerek- sinme hâlidir. Yıllar boyu insan dünyasında insanı besleyip yönlendiren bir olgudur. Bu parçadan şiirle ilgili çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir? A) Sjir , insan ruhunu besleyen vazgeçilmez bir olgudur. B) Şiirleriyle insan yaşamını renklendirmeyi başarmış şairler kalıcı olur. C) Şiirin toplum hayatındaki etkisi sebebiyle şairler her zaman en itibar edilen bireyler olmuşlardır. Dinsan, hayatının her alanında şiire ihtiyaç duymuştur. E) İnsan, umudu, aşkı kısacası hayatın tamamını sadece şiirle yansıtır. 120 ÇAPLI PARAGRAF SORU BANKASI

10. ve 12. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. ya- Okuma yazma bilmeyen, haberleşme araçlarından rarlanamayan ve derdini açıkça dile getiremeyen Ana- dolu kadını yüzyıllardır kederini, sevincini, özlemini, sevgisini, nefretini ve hemen hemen tüm düşüncele- rini çevresindekilere oyalarla iletti. Kadınlar arasında, çeşitli motifler ve renklerle oluşturulan bu gizli iletişim tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Oyalarin aracı günümüzde, kırsal kesimde yaşayan kadınlar konusu genellikle çiçeklerdir. Bunun nedeni ise çiçek- lerin özünde bulunduğu düşünülen doğal güçlerdir. Oyaların dilini araştırırken yörenin bitki örtüsü, inanç- ları, gelenek ve görenekleri, oyayı yapan kadının yaşı, oyanın kullanım amacı gibi ögeleri göz önünde tutmak gerekir. Örneğin, Akdeniz Bölgesi'ndeki portakal çiçeği oyası, iç Anadolu'da domates çiçeği veya elma çiçeği oyası olur. Aynı oyayı yapan bir genç kızla yaşlı bir kadının, ona verdikleri isim aynı olsa da yükledikleri anlam farklıdır. A PEGEM AKADEMİ 10. Bu parçaya göre, Anadolu kadının Akdeniz'de por- takal çiçeği, iç Anadolu'da domates çiçeği veya elma çiçeği oyası yapmasının nedeni aşağıdakiler- den hangisidir? A) Çevrede en çok görülen bitkilerden esinlenilmesi B) Çiçek motifleri yapmanın kolay olması İletilmek istenen duygunun farklı olması D) Oyaların kırsal kesimde daha yaygın olarak ya- pilmasi E) Motiflerin anlamının yaşa göre değişmesi 11. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi oyanın Anadolu kadınları arasında gizli bir iletişim aracı olmasının bir nedenidir? A) Motiflerde, kadınların yetiştirdiği bitkilerin kulla- nilmasi B) Çiçeklerin gücünün, sorunlara çözüm olacağına inanılması C) Çiçeklerin kadınları mutlu etmesi Duygu ve düşüncelerin açıkça söylenmesinin hoş karşılanmaması E) Motiflerin yöreden yöreye farklı anlama gelebil- mesi A 12. Bu parçaya dayanarak, aşağıdakilerden hangisinin oyalarla aynı işleve sahip olduğu söylenebilir? A) Türkü yakma Toprak ve samandan kerpiç yapma Bitkilerden ilaç yapma D) Dua okuma E) Bitkileri aşılama

Deneme - 2. 19-20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız vaplayınız. hi enfeksiyon zmalar kadar - deprem, sel san yaşamını INI) Çağlar bo- de çok sayıda ölçüde azalt- Ivy Insanoğlu bir mücadele tüm şiddetiyle nerika kıtasın- açtığı yaralar upa'sında feo- ik sistemin to- Genel olarak hayvan derilerinin özel bir işleme tabi tutul masıyla elde edilen bir yazı malzemesi olan parşömen, MÖ 3. binden başlayarak MS 6. ve 7. yüzyıllara kadar her alanda kullanılmıştır. Eskiçağ ve sonrasında üzerine çok değerli belge niteliği taşıyan yazıların yazıldığı bir malze- me olmuştur. Dayanıksız olarak görülen papirüs üzerine yazılanların kopyaları, daha sonra parşömen üzerine yazıl- mıştır. Kuşkusuz, bunda parşömenin papirüse göre birçok avantaja sahip olması da etken olmuştur. Papirüs yalnızca Mısır'da yapılabiliyorken parşömen fiili olarak hayvan bulu- nan her yerde yapılabilirdi. Parşömenin korunması için en uygun iklimin, papirüse göre daha soğuk ve nemli olması, onun farklı iklimlerde kullanılması ve korunmasını mümkün kılmıştır. lıkları ile ilgili Y 19. Bu parçada parşömen ile ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? A R Te devam ettir- F z yönde etkile- Y A şamsal sürece Y 1 N a aldığına E aha çok etkile- Farklı iklim özelliklerinden etkilenmediğine B) Papirüse göre daha dayanıklı ve faydalı olduğuna Yalnızca değerli yazıları yazmak için kullanildiğına D) Çok uzun bir kullanım sürecine sahip olduğuna E) Hayvan derilerinin işlermesi sonucu ortaya çıkarıldığına insarlour V en hangisi dü- 20. Bu parçanın anlatımı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi

ÖZDEBÍR B JIL YAYINLAP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI - SOSYAL 1. Bu testte sırasıyla, Türk Dili ve Edebiyatı (1-24), Sosyal Bilimler 1: Tarih (2534 2. Cevaplarinizi, cevap ka dinin Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Tesi için 3. Oy 1 Sanatçı, başlangıçtaki üçlemesini bir türlü asamayan, tecara düşen romana izlenimi bırakıyor. Onun roman ozzisindeki inis çıkışları, biraz da popüler kültürün zorlamalarına bovun ez mesine veriyorum. Beklentisiz yazmanın önemini kavrayama- ması beni hayal kırıklığına uğratıyor. Bu Bu parçadaki altı çizili sözle, sõzu edilen sanata ile ilgili ola- rak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? B milk romanlarının sanatsal yönden daha başanlı olduğu Bf Okurlarının yaşamlarına dokunabilecek romanlar yazmayı amaçladığı g çok okunmak amacıyla yazdığı romanlaonin daha çok tu- tulduğu D) Yayıncı ve piyasa beklentilerini karşılama adina romanci- lığından ödün verdiği Romanlarındaki yetkinliği devam ettirmede yer yer zor- landığı 2. Günümüzde bazı gençlerin kalın kitaplar için ilk yorumları, "Filme alınsın, filmini seyrederim." oluyor. Bir romanın konu- sunu takip etmeyi kitap okumak sanıyorlar. Filme uyarlanan romanla, okuduğumuz roman aynı değil ki! Filmi yapan kendi okumasını filme çekiyor. Ayrıca roman dili başka, film dili baş- kadır. Böyle bir anlayışla kültür ve kitap dünyası endüstrileş- tikçe okurun yerini tüketici alıyor. "" anlayışı yüzünden iyi edebiyatın alanı daralıyor, gerçek okur azalıyor. Oysa edebiyat okuru, aynı zamanda bir dil işçisi ve edebi lezzet peşinde olan bir gurmedir. Bu Tunnin akısına göre aşa-

2. 7. Bilimsel araştırmalar, insanların günlük hayatlarında işe yaradıkları oranda benimsenmektedir. Bilimsel bir araştırma eğer insanların hayatlarına dokunmuyor- sa sürerlikleri de kısa olacaktır. Insanoğlu bilime her daim saygı duymuş ama faydacı yaklaşımını da birak- mamıştır. Her türlü gelişme faydaci bir anlayışla ele alınmış, bilimin geçerliği, güvenirliği ve sürerliği test edilmiştir. Bu sinamalar, kişilerin bilime olan güveni- ni daha da azaltmıştır. Insanlar bilimsel araştırmaları gerçek anlamda irdelemedikleri için ön yargılı olmuş- lardır. Bilimsel araştırmalara faydacı yaklaşılmasının en önemli nedenlerinden biri budur. Insanoğlu bilimsel verileri günlük hayatlarını düzene sokmada, işlerini daha kolay yapmada tercih etmiştir. Derinlemesine yapılan araştırmalar insanların ilgi alanlarının dışına çıkmıştır. Bilimsel araştırmanın sonucu ne olursa ol- sun ilgi çekmemiştir. Insanların faydacı yaklaşımları da bununla ilgili bir durumdur. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Bilimin birçok yönüyle ilgili test etmeler, var olan bir durumu daha da güçlendirmiştir. B) Insanların ön yargılı oldukları bilim, ayrıntıya girdik- çe insanlardan uzaklaşmıştır. C) Bilimin devamlılığı, yararcı anlayışın da bir getirisi- dir. D) Insanların bilime yüzeysel yaklaşmaları psikolojik bir yaklaşımı tetiklemiştir. E) Bilimsel veriler, insanların günlük hayatlarını düze- ne sokmada en etkili araçtır. www.pelikankitabevi com.tr

8- Güzel bir şiir tümüyle söz, müzik, raks birliğini kapsamalıdır. Demek ki şiir, yazmak ve okumak için değildir. Şiir söylenmemeli şarkı halinde çığrılmalı ve raksa uygun olmalıdır. Paragraftan hangisi çıkarılamaz? A. Güzel bir şiirde söz de önemlidir. B. B. Şiirin motiflerinde dans unsuru olmalıdır. C. Şiirde biçim güzelliği aranmalıdır. D. Şiir, söz, müzik, dans birliğini kapsamalıdır. E. Şiir, insana müzik zevkini vermelidir. L 9- Aşağıdakilerden hangisi, tırnak işareti ile ilgili yanlıştır?

15. 14. Tanzimat Dönemi'nde görülen Türk edebiyatının Bathtaşma çabaları. Servetifunin Dönemi'nde daha geniş kapsamlı ve daha bilinghi bir boyut kazanır. Bu donemde Ban yla daha yakın temas kurulur. Halit Ziya, Tanzimat edeblyatından kendi donemlerine gelinceye kadar Batı edebiyatı ile kurulan bagları ve kendilerinin bu konuda attiklan adımlan şöyle açıklar. "Tanzimat Chateaubriand le Voiney den, nazımda da Corneille edebiyati, mesela Fransız edebiyatryla münasebetinde ve Racirilen mal ederek ancak Victor Hugo'nun senatinin başlangıcından Lamartine'e ve Musset'ye kadar inmuşken Edebiyat- Cedide aradaki uzun mesafeyl encak genç bacaklarda bulunabilecek bir kuvvet ve cesarelle. yalnız bir hamlede aşıvermiş ve bótun son çağ edebiyatını kucaklayarak kendisiyle ayni yaşla ve aynı çağda bulunan Bal edebiyatı şahsiyetleriyle birlikte yaşamaya başlamıştı." Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A Serveufunun Dönemi'ndeki Beulijaşma hareketlerinin, Tanzimat Dönemi'ndeki Bau'ya yönelma çabasini takdir ett gains B). Halit Ziya'nın. Tanzimat romaraam. Bati romanını yakalanakta geri kaldığın: duşundoğüne C) Savéblonun romanının en fazla ve en bilinçi şekilde Halit Ziya tarafından geliştirildiğine D) Balui roman anlayışının, Tanzunal romancıları tarafından bütünlük içinde yeniden ele alınıp başarıyla uygulandığına E) Victor Hugo'nun Batılı roman anlayışının en önemli temsilcisi olarak Tanzimat romancilanna yön verdiğine