Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

4.
Sinifsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir toplumsal yapı oluşturmak
amacıyla Soyadı Kanunu'nu tamamlayan bir başka kanun da
26 Kasım 1934'te kabul edilen "Unvan ve Lakapların kaldırıl-
ması Hakkında Kanun"dur. Bu kanun ile ağa, hacı, hafız, mol-
la, efendi, bey, beyefendi, hanımefendi, paşa ve hazretleri gi-
bi ayrıcalık kazandıran unvan ve lakaplar yasaklanmıştır.
Bu düzenlemelerin aşağıdaki ilkelerden hangisi ile ilgi-
li olduğu söylenebilir?
A) Halkçılık
B) Milliyetçilik
C) Laiklik
D) Cumhuriyetçilik
E) Devletçilik
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
4. Sinifsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir toplumsal yapı oluşturmak amacıyla Soyadı Kanunu'nu tamamlayan bir başka kanun da 26 Kasım 1934'te kabul edilen "Unvan ve Lakapların kaldırıl- ması Hakkında Kanun"dur. Bu kanun ile ağa, hacı, hafız, mol- la, efendi, bey, beyefendi, hanımefendi, paşa ve hazretleri gi- bi ayrıcalık kazandıran unvan ve lakaplar yasaklanmıştır. Bu düzenlemelerin aşağıdaki ilkelerden hangisi ile ilgi- li olduğu söylenebilir? A) Halkçılık B) Milliyetçilik C) Laiklik D) Cumhuriyetçilik E) Devletçilik
DENEME - 13
39 ve 40. sorula
vaplayınız
38. Neyzen Tevfik sokakta çökmüş yere yalınayak.
Bir çocuk yaklaşmış
yanina:
Boyayalım mı?
Neyzen acimiş
Iskárpinim yok, yüzümü boya,
O kuruşunu vermiş.
Ahmet Rasim geçiyormuş oradan.
Neyzen'i görünce:
- Bu ne? Othello'yu mu oynadın, diye sormuş.
Neyzen düşündürücü bir cevap vermiş:
- Merhamet bazen insanın yüzünü kara çıkartır, üstat.
Ahmet Rasim, Neyzen Tevfik'i evine götürür. Yüzünü yı-
kar, temizler!
Neyzen, aynada kendine bakar:
- Üstat, der. Allah'ımıza şükürler olsun ki böyle bir yüz
karamız oldu? Ya merhametsizlerinki gibi çıkmaz bir yüz
karamız olsaydı?
(1) Sosyal, siyasi
me etkisi, edebi e
eski çağlarda olus
lilerle yapılan müc
savvuf cereyanı Xi
kendini gösterir. (1
reçte halk hikâyel
sira kahramanlikla
anlıyoruz ki edebi
rüdüğü köprüdür.
edebiyatının adlan
değerlendirilebilir.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Insanlara yardım etmek istiyorsak birtakım sıkıntıları
göze almamız gerekir.
C)
39. Bu parçada "Ede
yürüdüğü köprüdür
dakilerden hangis
A) Her edebî ese
yansıtır.
B) Elindeki imkânlarla yetinmeyenler daha fazlasını
ararken elindekileri de kaybederek zor duruma düşe-
bilirler.
B) Tarih ve edebi
C) Edebi metinler
değerlerin birlit
D)
Edebî eseNer,
C) Toplumun sağlıklı bir ruh hâline sahip olabilmesi için
sosyal dayanışma güçlendirilmelidir.
D) İyilik yapmak kişiyi kimi zaman zor durumlara düşü-
rebilir, doğruluk söz konusu olduğu sürece yaşanan
sikintilar önemsizdir.
E) Bir eser, edeb
na ihtiyaç duya
E) Doğruluk ve adalet üzerine temellendirilmemiş bir
sistemin insanlara herhangi bir faydası yoktur.
40. Bu parçada nur
"Geçmişten günüm
etkiler." düşünces
A)
KUNDSERİSİ
B)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
DENEME - 13 39 ve 40. sorula vaplayınız 38. Neyzen Tevfik sokakta çökmüş yere yalınayak. Bir çocuk yaklaşmış yanina: Boyayalım mı? Neyzen acimiş Iskárpinim yok, yüzümü boya, O kuruşunu vermiş. Ahmet Rasim geçiyormuş oradan. Neyzen'i görünce: - Bu ne? Othello'yu mu oynadın, diye sormuş. Neyzen düşündürücü bir cevap vermiş: - Merhamet bazen insanın yüzünü kara çıkartır, üstat. Ahmet Rasim, Neyzen Tevfik'i evine götürür. Yüzünü yı- kar, temizler! Neyzen, aynada kendine bakar: - Üstat, der. Allah'ımıza şükürler olsun ki böyle bir yüz karamız oldu? Ya merhametsizlerinki gibi çıkmaz bir yüz karamız olsaydı? (1) Sosyal, siyasi me etkisi, edebi e eski çağlarda olus lilerle yapılan müc savvuf cereyanı Xi kendini gösterir. (1 reçte halk hikâyel sira kahramanlikla anlıyoruz ki edebi rüdüğü köprüdür. edebiyatının adlan değerlendirilebilir. Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıda- kilerden hangisidir? A) Insanlara yardım etmek istiyorsak birtakım sıkıntıları göze almamız gerekir. C) 39. Bu parçada "Ede yürüdüğü köprüdür dakilerden hangis A) Her edebî ese yansıtır. B) Elindeki imkânlarla yetinmeyenler daha fazlasını ararken elindekileri de kaybederek zor duruma düşe- bilirler. B) Tarih ve edebi C) Edebi metinler değerlerin birlit D) Edebî eseNer, C) Toplumun sağlıklı bir ruh hâline sahip olabilmesi için sosyal dayanışma güçlendirilmelidir. D) İyilik yapmak kişiyi kimi zaman zor durumlara düşü- rebilir, doğruluk söz konusu olduğu sürece yaşanan sikintilar önemsizdir. E) Bir eser, edeb na ihtiyaç duya E) Doğruluk ve adalet üzerine temellendirilmemiş bir sistemin insanlara herhangi bir faydası yoktur. 40. Bu parçada nur "Geçmişten günüm etkiler." düşünces A) KUNDSERİSİ B)
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük
veya söz grupları zarf görevinde değildir?
A) Bu meseleyi seninle uzun uzun konuşmuştuk,
tekrar gündeme getirmen doğru değil.
B) Seminere yetişebilmek için sabahın erken saat-
lerinde evden çıkmak zorundaydı.
C) Sanatçılarımıza hak ettikleri değeri verebildiğimizi
düşünmüyorum.
CÜZELYALI VIP
D) Yeni bir romana başlayacağı zamanlar birkaç gün
odasından çıkmazdı.
E) Konunun herkes tarafından iyice anlaşıldığını
düşünüyorum.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük veya söz grupları zarf görevinde değildir? A) Bu meseleyi seninle uzun uzun konuşmuştuk, tekrar gündeme getirmen doğru değil. B) Seminere yetişebilmek için sabahın erken saat- lerinde evden çıkmak zorundaydı. C) Sanatçılarımıza hak ettikleri değeri verebildiğimizi düşünmüyorum. CÜZELYALI VIP D) Yeni bir romana başlayacağı zamanlar birkaç gün odasından çıkmazdı. E) Konunun herkes tarafından iyice anlaşıldığını düşünüyorum.
A
in
es
Ica
39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız
Dilimizde olumsuz anlamda söylenen "icat çıkarmak
pek faydalı bir iş gibi gelmiyor kulağal Yani "icat" ke-
limesi normalde "etmek" ya da "yapmak" fiilleriyle kul-
lanılırken çıkarmak" fili "şapkadan tavşan çıkarmak
"birinin başına iş çıkarmak" ya da "işkembeden atmak
gibi başka deyimleri hatırlatıyor. Dilimizde böyle birak
yimin olması sizce de üzücü değil mi? İşin özü, her i
din temelinde şapkadan çıkan bir tavşan ya da başta
çoğu kişiye mantıksız gelen bir yaklaşım (işkembeden
atmak) olabilir. İcatların temelinde mevcut bakış açısıyla
çözülemeyen ekstrem bir bakış açısıyla çözülebilecek
bir problem vardır. Icat, bazen uzun süreli çalışmaların
sonunda bazen de beklenmedik tesadüflerle ortaya çı-
kabiliyor. İlk bakışta basit gibi görünen bir icat, milyar-
larca insanın hayatını kolaylaştırarak ciddi faydalar sağ-
layabilir. icat yapabilmek için gerekli olan bakış açısının
temelinde ise eleştirel düşünce yatar. Ayrıca "Bu daha
iyi yapılabilir mi?" sorusu neredeyse tüm mucitlerin ortak
noktasıdır, dersek yanlış olmaz.
39. Bu parçada icat çıkarmak deyimiyle ilgili asıl yakini-
lan durum aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yeniliklere açık olma konusunda olumsuz bir tablo
çizmesi
B-icat yapmaya yönelik çalışmalara küçümser bir tavır
oluşturması
C) Eleştirel düşünceyi alaya alıp önemsememe anlamı
vermesi
Đ-Farklı olumsuz deyimlerle birlikte anılıyor olması
E-Gereği olmayan sorunlar gündeme taşıması
40. Bu parçada icatlarla ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
-A-Insan hayatını iyileştirmeye yönelik olduğuna
B)-Temelinde sorgulayıcı bir düşünce bulunduğuna
C) Sürekli yeni bir problem oluşturduğuna
-D Sıra dışı bakış açılarıyla bulunabildiğine
E Bazen şans unsuruyla da ortaya çıktığına
TÜRKCE TESTİ BİTTİ
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
A in es Ica 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız Dilimizde olumsuz anlamda söylenen "icat çıkarmak pek faydalı bir iş gibi gelmiyor kulağal Yani "icat" ke- limesi normalde "etmek" ya da "yapmak" fiilleriyle kul- lanılırken çıkarmak" fili "şapkadan tavşan çıkarmak "birinin başına iş çıkarmak" ya da "işkembeden atmak gibi başka deyimleri hatırlatıyor. Dilimizde böyle birak yimin olması sizce de üzücü değil mi? İşin özü, her i din temelinde şapkadan çıkan bir tavşan ya da başta çoğu kişiye mantıksız gelen bir yaklaşım (işkembeden atmak) olabilir. İcatların temelinde mevcut bakış açısıyla çözülemeyen ekstrem bir bakış açısıyla çözülebilecek bir problem vardır. Icat, bazen uzun süreli çalışmaların sonunda bazen de beklenmedik tesadüflerle ortaya çı- kabiliyor. İlk bakışta basit gibi görünen bir icat, milyar- larca insanın hayatını kolaylaştırarak ciddi faydalar sağ- layabilir. icat yapabilmek için gerekli olan bakış açısının temelinde ise eleştirel düşünce yatar. Ayrıca "Bu daha iyi yapılabilir mi?" sorusu neredeyse tüm mucitlerin ortak noktasıdır, dersek yanlış olmaz. 39. Bu parçada icat çıkarmak deyimiyle ilgili asıl yakini- lan durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Yeniliklere açık olma konusunda olumsuz bir tablo çizmesi B-icat yapmaya yönelik çalışmalara küçümser bir tavır oluşturması C) Eleştirel düşünceyi alaya alıp önemsememe anlamı vermesi Đ-Farklı olumsuz deyimlerle birlikte anılıyor olması E-Gereği olmayan sorunlar gündeme taşıması 40. Bu parçada icatlarla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? -A-Insan hayatını iyileştirmeye yönelik olduğuna B)-Temelinde sorgulayıcı bir düşünce bulunduğuna C) Sürekli yeni bir problem oluşturduğuna -D Sıra dışı bakış açılarıyla bulunabildiğine E Bazen şans unsuruyla da ortaya çıktığına TÜRKCE TESTİ BİTTİ
INFORMAL YAYINLARI ** INFORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYI
Charlie Chaplin'e özgü güldürme yeteneğinin çıkış nok-
aynı zamanda belirsizlikler ve güçlüklerle dolu bir günde-
tası, her birimizin yaptığı gibi, katı ama daima yeni olan,
lik hayatın içine paldir küldür dalan bir çocuğun basitli-
ilişkide yatar. Chaplin'in yarattığı naif, çevik bedenli ama
değil, bu bedenin maddi ve toplumsal dünyayla kurduğu
ğidir. Bu yüzden onun komedi gücünün sirri bedeninde
masum ruhlu Şarlo karakteri, davranışları belirlenmiş
insanların ve şeylerin karmaşık ve kusursuzlaşmış ev-
uyarlama ve dönüştürme kapasitesi; naifliğinin kanıtı ve
renine girer. Şarlo'nun fiziksel esnekliği, jestlerini süratle
işareti olan aşırı beceriksizliğe insani bir doğallık katar.
Şarlo, nesnelerle kavgaya girişir ve bunlar gündelik nes
nelerdir;
bir şemsiye, bir arkalıklı koltuk, bir motosiklet, bir
muz kabuğu... Her daim şaşkın, şeylerin yabancılığı kar
şısında daima heyecanlı ve rutinleşmiş sıradan eylemler-
de bile her zaman beceriksiz
olan Şarlo, bu bayağı şeyler
karşısındaki tutumumuzu gözümüzde sabitler. Böylece
durumu şaşkınlık verici, dramatik ve neşeli hâle getirino,
aşina olduğumuz dünyaya yabancı biri gibi girerek orada
kendi yolunu neşeli hasarlarla açar. Tam da bu sırada aşi-
na olduğumuz nesneler birdenbire aşina olmadığımız bir NE
şekle bürünür ve bize aniden yabancılaşır. Aslında amaç
bizi rahatsız etmek ve nesneler karşısındaki bizi, bize
daha iyi göstermektir.
Ginc
7.
OR
Bu parçaya göre Chaplin'in filmlerinde, gündelik ha-
yattaki nesnelerin bize aniden yabancılaşmasının ne-
deni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşanılan duygu geçişlerinin nesnelerden bağımsız
olduğunu anlamamız
B) Gündelik hayatta çok rastlanmayan bir karakterle duy-
gusal bağ kurmamız
C) Gerçek ile hayalî olan arasındaki ayrımı artık yapamaz
hâle gelmemiz
D) Karakterin nesnelerle kurduğu çatışmayı benimseye-
miyor olmamız
E) Nesnelere, sahip olduklarından farklı anlamlar yüklen-
diğini fark etmemiz
(2021-ALES)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
INFORMAL YAYINLARI ** INFORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYI Charlie Chaplin'e özgü güldürme yeteneğinin çıkış nok- aynı zamanda belirsizlikler ve güçlüklerle dolu bir günde- tası, her birimizin yaptığı gibi, katı ama daima yeni olan, lik hayatın içine paldir küldür dalan bir çocuğun basitli- ilişkide yatar. Chaplin'in yarattığı naif, çevik bedenli ama değil, bu bedenin maddi ve toplumsal dünyayla kurduğu ğidir. Bu yüzden onun komedi gücünün sirri bedeninde masum ruhlu Şarlo karakteri, davranışları belirlenmiş insanların ve şeylerin karmaşık ve kusursuzlaşmış ev- uyarlama ve dönüştürme kapasitesi; naifliğinin kanıtı ve renine girer. Şarlo'nun fiziksel esnekliği, jestlerini süratle işareti olan aşırı beceriksizliğe insani bir doğallık katar. Şarlo, nesnelerle kavgaya girişir ve bunlar gündelik nes nelerdir; bir şemsiye, bir arkalıklı koltuk, bir motosiklet, bir muz kabuğu... Her daim şaşkın, şeylerin yabancılığı kar şısında daima heyecanlı ve rutinleşmiş sıradan eylemler- de bile her zaman beceriksiz olan Şarlo, bu bayağı şeyler karşısındaki tutumumuzu gözümüzde sabitler. Böylece durumu şaşkınlık verici, dramatik ve neşeli hâle getirino, aşina olduğumuz dünyaya yabancı biri gibi girerek orada kendi yolunu neşeli hasarlarla açar. Tam da bu sırada aşi- na olduğumuz nesneler birdenbire aşina olmadığımız bir NE şekle bürünür ve bize aniden yabancılaşır. Aslında amaç bizi rahatsız etmek ve nesneler karşısındaki bizi, bize daha iyi göstermektir. Ginc 7. OR Bu parçaya göre Chaplin'in filmlerinde, gündelik ha- yattaki nesnelerin bize aniden yabancılaşmasının ne- deni aşağıdakilerden hangisidir? A) Yaşanılan duygu geçişlerinin nesnelerden bağımsız olduğunu anlamamız B) Gündelik hayatta çok rastlanmayan bir karakterle duy- gusal bağ kurmamız C) Gerçek ile hayalî olan arasındaki ayrımı artık yapamaz hâle gelmemiz D) Karakterin nesnelerle kurduğu çatışmayı benimseye- miyor olmamız E) Nesnelere, sahip olduklarından farklı anlamlar yüklen- diğini fark etmemiz (2021-ALES)
Deneme
19. (1) Mimarlık veya mimari; binaları ve diğer fiziki yapıları ta-
sarlama, kurma sanatı ve bilimidir. (II) İnsanların yaşamını
kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme
gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli
mekânları, işlevsel gereksinmeleri, ekonomik ve teknik
olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme
sanatı; başka bir tanımlamayla yapıları ve fiziksel çevreyi
uygun ölçülerde tasarlama ve inşa etme sanatı ve bilimidir.
(III) Mimarlık evrensel bir meslek olup insanlık tarihinin her
döneminde önemli olmuştur. (IV) İnsan barınmak, yaşamak
ve doğa şartlarından korunmak için bir mekân ihtiyacı duyar
ve bu mekânı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve
farklı zevklerde yaratır. (V) Dinî yapıların tanrıya ulaşma
arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin
dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü
açık ve kapalı mekânı tasarlar. (VI) Tasarlanan şeye yahut
mekâna göre günümüzde birçok mimarlık dalı ortaya çıkmış-
tir: İç mimarlık, peyzaj mimarlığı, restorasyon mimarlığı...
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
hangi cümleyle başlar?
A) II B) III
DIV D) V E) VI
or
en los
in E
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Deneme 19. (1) Mimarlık veya mimari; binaları ve diğer fiziki yapıları ta- sarlama, kurma sanatı ve bilimidir. (II) İnsanların yaşamını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri, ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla yapıları ve fiziksel çevreyi uygun ölçülerde tasarlama ve inşa etme sanatı ve bilimidir. (III) Mimarlık evrensel bir meslek olup insanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. (IV) İnsan barınmak, yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekân ihtiyacı duyar ve bu mekânı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde yaratır. (V) Dinî yapıların tanrıya ulaşma arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü açık ve kapalı mekânı tasarlar. (VI) Tasarlanan şeye yahut mekâna göre günümüzde birçok mimarlık dalı ortaya çıkmış- tir: İç mimarlık, peyzaj mimarlığı, restorasyon mimarlığı... Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) II B) III DIV D) V E) VI or en los in E
5.
Zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti/Hayatın farklı
yüzlerinin olduğuna da üç ay, beş gün kaldığı bu yerde
şahit olmuştu. Günün Van Gölü'ne yansımasıyla içinde tarif
edilemez bir mutluluk beliriyordu. Gözlerinin içi gülüyor,
hayata daha sıkı sarılması gerektiğini kavrıyordu. Bütün
gün bu kıyılarda gezse de yarının olmasını iple çekiyordu.
Bu parçada “gün” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan
hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır?
A) içinde bulunulan zaman
DGüneş ışığı V
e) lyi yaşanmış zaman
24 saatlik süre V
(E) Gündüz
düz
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
5. Zavallı kadın hiç gün yüzü görmemişti/Hayatın farklı yüzlerinin olduğuna da üç ay, beş gün kaldığı bu yerde şahit olmuştu. Günün Van Gölü'ne yansımasıyla içinde tarif edilemez bir mutluluk beliriyordu. Gözlerinin içi gülüyor, hayata daha sıkı sarılması gerektiğini kavrıyordu. Bütün gün bu kıyılarda gezse de yarının olmasını iple çekiyordu. Bu parçada “gün” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) içinde bulunulan zaman DGüneş ışığı V e) lyi yaşanmış zaman 24 saatlik süre V (E) Gündüz düz
1950'lerden itibaren öykü türünde ürünler vermeye
başlayan Demir Özlü, Bunaltı ve Soluma adlı kitapla-
rindaki öykülerini, modern yaşamda anlam arayışının
boşunalığını vurgulayan ---- adli bir Avrupa felsefe akı-
mi temelinde inşa etmiştir. Özlü'nün yapıtlarında birey-
leşme, seçim ve özgürlük gibi sorunlar ekseninde ele
alinan konular yazarın şiirsel üslubuyla da bütünleşir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden
hangisi getirilmelidir?
A) varoluşçuluk
B) romantizm
C) nihilizm
D) postmodernizm
E) yeni tarihselcilik
(2017.ÖABT)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
1950'lerden itibaren öykü türünde ürünler vermeye başlayan Demir Özlü, Bunaltı ve Soluma adlı kitapla- rindaki öykülerini, modern yaşamda anlam arayışının boşunalığını vurgulayan ---- adli bir Avrupa felsefe akı- mi temelinde inşa etmiştir. Özlü'nün yapıtlarında birey- leşme, seçim ve özgürlük gibi sorunlar ekseninde ele alinan konular yazarın şiirsel üslubuyla da bütünleşir. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) varoluşçuluk B) romantizm C) nihilizm D) postmodernizm E) yeni tarihselcilik (2017.ÖABT)
26. Aşağ
ticare
Berna
kleri
eler.
ve
25. UNESCO'nun çıkarmayı tasarladığı "Dünya Tarihi" adlı
kitapta kendisine görev verilmesi üzerine, hayatında
belirlediği en önemli hedefi gerçekleşirdiğini aktaran Halil
Inalcık; "Hedefim, Türklerin tarihini bir yabancı değil, bir
Türk gözüyle yazmak, ömrümü bu amaca hasrettim. Ana
kaynağım arşiv belgeleri oldu. Bu sayede objektif bir tarih
yazdığıma inanıyorum." demiştir.
Buna göre Halil-Inalcık'ın tarih anlayışı ile ilgili;
bilimsel araştırmacılığa önem verdiği,
ceneğin
çağdaş
şey
rini
erini
manla
14
II. doğru ve tarafsız tarih yazımı konusunda hassas
davrandığı,
Vill milli değerleri ön planda tuttuğu
yorumlarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalniz
D) Il ve II
B) Yalnız II
Cyl ve Il
E), Il ve III
gla
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
26. Aşağ ticare Berna kleri eler. ve 25. UNESCO'nun çıkarmayı tasarladığı "Dünya Tarihi" adlı kitapta kendisine görev verilmesi üzerine, hayatında belirlediği en önemli hedefi gerçekleşirdiğini aktaran Halil Inalcık; "Hedefim, Türklerin tarihini bir yabancı değil, bir Türk gözüyle yazmak, ömrümü bu amaca hasrettim. Ana kaynağım arşiv belgeleri oldu. Bu sayede objektif bir tarih yazdığıma inanıyorum." demiştir. Buna göre Halil-Inalcık'ın tarih anlayışı ile ilgili; bilimsel araştırmacılığa önem verdiği, ceneğin çağdaş şey rini erini manla 14 II. doğru ve tarafsız tarih yazımı konusunda hassas davrandığı, Vill milli değerleri ön planda tuttuğu yorumlarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalniz D) Il ve II B) Yalnız II Cyl ve Il E), Il ve III gla
B
00
B
00
bre
38. Bu parçaya göre günümüz insanı için
I. hayatırakışı içerisinde geçirdiği bireysel
değişitler uzerinde düşünme,
II. toplumsal hayatında seri biçimde
yaygınlaşan yeniliklerin farkında olma,
III. eylemlerini, tercihlerini, beklentilerini kontrol
altında tutma
ain
his
n
a şu
durumlarından hangilerinin giderek güçleştiği
söylenemez?
um
ri
elerle
A) Yalnız 11 8) Yalnız III Co
Dit vet
E) II ve III
ni
si
kta
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
B 00 B 00 bre 38. Bu parçaya göre günümüz insanı için I. hayatırakışı içerisinde geçirdiği bireysel değişitler uzerinde düşünme, II. toplumsal hayatında seri biçimde yaygınlaşan yeniliklerin farkında olma, III. eylemlerini, tercihlerini, beklentilerini kontrol altında tutma ain his n a şu durumlarından hangilerinin giderek güçleştiği söylenemez? um ri elerle A) Yalnız 11 8) Yalnız III Co Dit vet E) II ve III ni si kta
DENEMEC
DE
su
YAYINLARI
14.) “Özgürlük yahut güvenlik" şeklinde kurulmuş sahte ikilik,
yalnızca teorik tartışmalarda değil, kentsel mekânın
şekillendirilmesinde de önemli bir rol oynuyor. Bu bağlamda
son dönemlerde Batı metropollerinde giderek yaygınlaşan ve
daha çok "dışlayıcı mimari” diye adlandırılan bir eğilim,
tartışmalı müdahale biçimlerinin başında geliyor. Dışlayıcı
mimari, temelde kentsel ve dolayısıyla kamusal alanı, mimari
ve tasarım yoluyla denetlemeyi, belli bir alana erişimi
kısıtlamayı amaçlıyor. Söz konusu mimari uygulamalar, kent
içinde farklı biçimlerde kendini gösteriyor. Özellikle evsizlerin
üzerine yatıp uzanmasını ve dolayısıyla uyumasını
engelleyen banklar, barınmayı olanaksızlaştırmak üzere
köprü altlarına ya da buna uygun alanlara konan dikenli teller
veya sivri uçlu çıkıntılar vb. yaygın örnekler arasında.
Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerin hangisi
söylenebilir?
AS İnsanlar, kendilerini korumak için daha korunaklı konutlar
üreten mimari anlayışlara yönelmektedirler.
BY Dışlayıcı mimari anlayışı şehirlerde insanların güvenliğini
sağlamak amacıyla geliştirilen bir mimari anlayıştır.
C) Gelişmiş ülkeler, üstesinden gelemedikleri sorunların
çözümünde yadırgatıcı mimari düzenlemelerden
yararlanmaktadırlar.
+
(D) Şehir mekânlarının istenmeyen şekilde kullanılmasını
engellemek için çeşitli yasal düzenlemelere ihtiyaç
duyulmuştur. +
or
6)
Evsiz insanlara yönelik olumsuz yaklaşımlarda özellikle
Batı ülkelerinde artış görülmektedir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
DENEMEC DE su YAYINLARI 14.) “Özgürlük yahut güvenlik" şeklinde kurulmuş sahte ikilik, yalnızca teorik tartışmalarda değil, kentsel mekânın şekillendirilmesinde de önemli bir rol oynuyor. Bu bağlamda son dönemlerde Batı metropollerinde giderek yaygınlaşan ve daha çok "dışlayıcı mimari” diye adlandırılan bir eğilim, tartışmalı müdahale biçimlerinin başında geliyor. Dışlayıcı mimari, temelde kentsel ve dolayısıyla kamusal alanı, mimari ve tasarım yoluyla denetlemeyi, belli bir alana erişimi kısıtlamayı amaçlıyor. Söz konusu mimari uygulamalar, kent içinde farklı biçimlerde kendini gösteriyor. Özellikle evsizlerin üzerine yatıp uzanmasını ve dolayısıyla uyumasını engelleyen banklar, barınmayı olanaksızlaştırmak üzere köprü altlarına ya da buna uygun alanlara konan dikenli teller veya sivri uçlu çıkıntılar vb. yaygın örnekler arasında. Bu parçadan yola çıkılarak aşağıdakilerin hangisi söylenebilir? AS İnsanlar, kendilerini korumak için daha korunaklı konutlar üreten mimari anlayışlara yönelmektedirler. BY Dışlayıcı mimari anlayışı şehirlerde insanların güvenliğini sağlamak amacıyla geliştirilen bir mimari anlayıştır. C) Gelişmiş ülkeler, üstesinden gelemedikleri sorunların çözümünde yadırgatıcı mimari düzenlemelerden yararlanmaktadırlar. + (D) Şehir mekânlarının istenmeyen şekilde kullanılmasını engellemek için çeşitli yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. + or 6) Evsiz insanlara yönelik olumsuz yaklaşımlarda özellikle Batı ülkelerinde artış görülmektedir.
15. Sartre'a göre, insan doğuştan bir öze sahip değildir, salt bir
var oluş olarak dünyaya gelir. Insanın özü, insanın özgür
eylemleriyle, ortaya koyduğu davranış ve başarılarıyla
belirlenir. Dolayısıyla, insan eylemlerini, tüm insanlığın
özünde bulunan, evrensel iyi ve evrensel kötü gibi
değerler belirlemez. İnsan, değerleri ve ahlaki ilkeleri kendi
eylemleriyle belirler.
Parçada, Sartre'ın ahlak felsefesinin hangi sorusuna
verdiği cevap yer almaktadır?
AY Kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasası var
midir?
BY Evrensel ahlak yasası, öznel temelde mi açıklanabilir?
Ahlaki değerler ve yargılar göreli mi, yoksa mutlak
mıdır?
Dj Ahlaki eylemlerin kendisine yöneleceği amaç nedir?
EY Ahlaki sorumluluğun temel şartı nedir?
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
15. Sartre'a göre, insan doğuştan bir öze sahip değildir, salt bir var oluş olarak dünyaya gelir. Insanın özü, insanın özgür eylemleriyle, ortaya koyduğu davranış ve başarılarıyla belirlenir. Dolayısıyla, insan eylemlerini, tüm insanlığın özünde bulunan, evrensel iyi ve evrensel kötü gibi değerler belirlemez. İnsan, değerleri ve ahlaki ilkeleri kendi eylemleriyle belirler. Parçada, Sartre'ın ahlak felsefesinin hangi sorusuna verdiği cevap yer almaktadır? AY Kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasası var midir? BY Evrensel ahlak yasası, öznel temelde mi açıklanabilir? Ahlaki değerler ve yargılar göreli mi, yoksa mutlak mıdır? Dj Ahlaki eylemlerin kendisine yöneleceği amaç nedir? EY Ahlaki sorumluluğun temel şartı nedir? Diğer sayfaya geçiniz.
50
an
ara
ran
38. - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Başlangıçlar ve sonlar birbirinden çok da ayrı şeyler değil aslında. O
tarifi imkânsız mutluluklar başlangıç anlarıyla birlikte başlıyor aslında
ici-
da
ve tabi kaçınılmaz sona doğru gidişler de... Başlamak insanoğlunda
bir tedirginlik, bir ikilem hissi yaratsa da kalpteki umutlar içinde hep
cek
coşkular, hevesler, arzular, heyecanlar, mutluluklar barındırır. Oysa-
ük-
ki bitişler öyle mi ya? İnsanda bir doygunluk hissi uyandırsa hatta
bazen bir rahatlama hissi uyandırsa da genellikle bitişler hep hüzün,
ark- hep keder, hep başarısızlık duygusunun ağır bastığı durumlar olarak
karşımıza çıkar. Başlangıçları çok çok önemsiyoruz da sona gel-
lar- mişse bir şeyler, niyeyse aynı özeni gösteremiyoruz. Oysa sonlarla
nen
değerlendiriyor, sonları hatırlıyor insanoğlu, olayları, aşkları, duygu-
ad ları... Ailemize yeni katılan bir bebeğin doğumuyla yaşandığımız se-
vinç unutuluyor zamanla da... Bu dünyadan göçerken bir insan, dün-
yada bıraktığı izlerle, yaptıklarıyla kalıyor hep aklımızda... Âşıkların,
başlangıçta hissettikleri güzel ve çok özel duygular, iş bir gün ayrılık
noktasına geldiğinde belleklerinden silinebiliyor. Aslında pragmatist
yapımızdan kaynaklanıyor biraz da işe, aşka, ilişkiye başlarken ki
beklentilerimiz, sonuçlarına göre bir anlam kazanıyor ancak... Peki,
öyleyse neden esirgiyoruz hak ettiği özenli yaklaşımı sonlardan?
gini
ve
uş.
ani
nuş
ine
mi-
ila-
38. Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisiyle nitelen-
dirilemez?
<ta-
çok
DENEME ZAMANI
At Hoşgörülü ve gerçekçi bir tutum içinde olan
BT Farkındaligi yüksek olan, sorgulayan
,
c) Cevresinde olup bitenlerden yakınan
of Eleştirel bir yaklaşıma sahip
En iyi bir gözlemci
erin
hle-
dik-
39. Bu parçada konuyla ilgili aşağıdakilerden hangisine deği-
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
50 an ara ran 38. - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Başlangıçlar ve sonlar birbirinden çok da ayrı şeyler değil aslında. O tarifi imkânsız mutluluklar başlangıç anlarıyla birlikte başlıyor aslında ici- da ve tabi kaçınılmaz sona doğru gidişler de... Başlamak insanoğlunda bir tedirginlik, bir ikilem hissi yaratsa da kalpteki umutlar içinde hep cek coşkular, hevesler, arzular, heyecanlar, mutluluklar barındırır. Oysa- ük- ki bitişler öyle mi ya? İnsanda bir doygunluk hissi uyandırsa hatta bazen bir rahatlama hissi uyandırsa da genellikle bitişler hep hüzün, ark- hep keder, hep başarısızlık duygusunun ağır bastığı durumlar olarak karşımıza çıkar. Başlangıçları çok çok önemsiyoruz da sona gel- lar- mişse bir şeyler, niyeyse aynı özeni gösteremiyoruz. Oysa sonlarla nen değerlendiriyor, sonları hatırlıyor insanoğlu, olayları, aşkları, duygu- ad ları... Ailemize yeni katılan bir bebeğin doğumuyla yaşandığımız se- vinç unutuluyor zamanla da... Bu dünyadan göçerken bir insan, dün- yada bıraktığı izlerle, yaptıklarıyla kalıyor hep aklımızda... Âşıkların, başlangıçta hissettikleri güzel ve çok özel duygular, iş bir gün ayrılık noktasına geldiğinde belleklerinden silinebiliyor. Aslında pragmatist yapımızdan kaynaklanıyor biraz da işe, aşka, ilişkiye başlarken ki beklentilerimiz, sonuçlarına göre bir anlam kazanıyor ancak... Peki, öyleyse neden esirgiyoruz hak ettiği özenli yaklaşımı sonlardan? gini ve uş. ani nuş ine mi- ila- 38. Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisiyle nitelen- dirilemez? <ta- çok DENEME ZAMANI At Hoşgörülü ve gerçekçi bir tutum içinde olan BT Farkındaligi yüksek olan, sorgulayan , c) Cevresinde olup bitenlerden yakınan of Eleştirel bir yaklaşıma sahip En iyi bir gözlemci erin hle- dik- 39. Bu parçada konuyla ilgili aşağıdakilerden hangisine deği-
PARAGRAF
Is Em-
Türk-
ingi-
rdeki
eceli.
satir-
keli-
ak o
bir
12. Düzyazıyı bir başka dile çevirirken anlamı doğru aktarmak
bulmakta zorlanmazsınız. Şiirde özlü, yoğun, bazen muğ-
yeterlidir. Tiyatro yapıtlarında, konuşma dilinin karşılıklarını
lak, karmaşık, çok anlamlı, gizemli söyleyişlerin hakkını ver-
mek gibi bir görev üstleniyorsunuz. Şiirin yapisini, veznini,
ritmini, musikisini başka bir dilin estetiğine uyarlamak gere-
kiyor. Düzyazıyı kelime kelime aktarmak mümkündür; me-
kanik bir işlem gibi düşünebiliriz bunu. Çok uzak olmayan
bir gelecekte, birçok metni bilgisayarlar çevirebilecek. Şi-
ir çevirisi ise bir metni yeniden yaratmadır. Bir ruh ile yapı-
labilir ancak. Heyecan, aşk, sezgi, önsezi, ilham olmadan
gerçekleştirilemez.
agu-
ez-
nir
ni,
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık ola-
rak söylenmiş olabilir?
n
A) Zorluk ve yöntem açısından şiir çevirisi ile diğer türle-
rin çevirisi arasındaki farklar nelerdir?
B) Bir eseri bir dilden diğer dile aktarmanın zorluklarından
söz eder misiniz?
e) Edebî eserlerle diğer türlerde yazılmış eserleri çevir-
mek arasında ne gibi farklar vardır?
D) Edebî türler içinde sadece şiirin çevirisi yapılamıyor.
Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
E) Edebî bir eseri başka bir dile çevirmek, yeni bir eser
ortaya koymaktır, diyenler var. Bu görüşe katılıyor mu-
sunuz?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
PARAGRAF Is Em- Türk- ingi- rdeki eceli. satir- keli- ak o bir 12. Düzyazıyı bir başka dile çevirirken anlamı doğru aktarmak bulmakta zorlanmazsınız. Şiirde özlü, yoğun, bazen muğ- yeterlidir. Tiyatro yapıtlarında, konuşma dilinin karşılıklarını lak, karmaşık, çok anlamlı, gizemli söyleyişlerin hakkını ver- mek gibi bir görev üstleniyorsunuz. Şiirin yapisini, veznini, ritmini, musikisini başka bir dilin estetiğine uyarlamak gere- kiyor. Düzyazıyı kelime kelime aktarmak mümkündür; me- kanik bir işlem gibi düşünebiliriz bunu. Çok uzak olmayan bir gelecekte, birçok metni bilgisayarlar çevirebilecek. Şi- ir çevirisi ise bir metni yeniden yaratmadır. Bir ruh ile yapı- labilir ancak. Heyecan, aşk, sezgi, önsezi, ilham olmadan gerçekleştirilemez. agu- ez- nir ni, Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık ola- rak söylenmiş olabilir? n A) Zorluk ve yöntem açısından şiir çevirisi ile diğer türle- rin çevirisi arasındaki farklar nelerdir? B) Bir eseri bir dilden diğer dile aktarmanın zorluklarından söz eder misiniz? e) Edebî eserlerle diğer türlerde yazılmış eserleri çevir- mek arasında ne gibi farklar vardır? D) Edebî türler içinde sadece şiirin çevirisi yapılamıyor. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz? E) Edebî bir eseri başka bir dile çevirmek, yeni bir eser ortaya koymaktır, diyenler var. Bu görüşe katılıyor mu- sunuz?
42-43. soruları aşağıdaki parçaya göre
43
cevaplayınız.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Descartes sonrası modern dönemde etik, toplum
yerine bireyi sorgulamak için kullanılan bir sisteme
dönüşmüştür.
B) Modern dönemde etik, öznenin yaptıklarını ilke ve
yasaların işığında değerlendiren ahlak felsefesiyle ve
pratik akılla özdeşleşmiştir.
42.
39.-40. sonları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız
Aristoteles'in felsefesinde sözünü ettiği etik ile bugün
yaygın olarak kullanılan etik sözcüğü farklı anlamlar
taşır.
D) Medyada, gündelik hayatta ve politikada etik
kavramına gösterilen ilgi, kavramın iletişimsel
değerini
olumsuz etkilemiştir.
Sonradan popülerlik kazanan kimi kavramlarda olduğu
gibi etik kavramının da günümüzde kazandığı
yaygınlığın nedeni belirsizdir.
2010-TYT
Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik
metnlere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin
birdenbire, halkan diline düşme; basında, televizyonda,
hatte hükümet demederinde zikredilme talibini veya
talihsizligini yaşar. Fena halde felsefe kokan ve
Yunancadaki köküyle akla Aristoteles'i getiren etik
kelimesi, bugün tam da bu şekilde sahnenin ortasına
yerlosmip durumda. Yunancada bilgece bir eylem yolu
arayışına karşılık gelen etik, felsefenin aynilmez bir
parçasıdır. Descartes'la -yani ozne sorununun merkezi
önem taşıdığı modem donem folsefesiyle birlikte odk,
ahlakla veya pratik akılla az çok eş anlamlı hale
golmiştir. Etik, böylece ister bireyselister kolektif olsun,
bir öznenin veya öme grubunun eylemlerini ve bunların
sonuçlannı evrensel yasalann to razisinde olan,
yargılayan sistem anlamına kavuşmuştur. Bugünün
popüler katür ve siyaset endüstrisinde ise artık anlam
enflasyonu nedeniyle milyonlarca sfida sismis bir
kavrama donusmüştür. O kadar çok şey için kullanılıyor
ki hemen hiçbir şey ifade etmiyor.
44. Kentsel düş gücünü heceleyenler, kentin karakteri olan
nesnelerdir. Bu nesneler, kentin tarihine tanıklık eden ve
onunla bütünleşen varlıklar olarak kendilerini kabul
ettirir. Dilsiz güçler rolünde hep sahnededirler. Galata
Kulesi, Beyoğlu'nun yıkık dökük evleri, bir avlunun
gölgesindeki zarif bir kuyu, kim bilir güneşin
yakıcılığında hangi sohbetlere siper olmuş görkemli
asırlık cinarlar, yüzyillik bir çeşme, küçük bir
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
42-43. soruları aşağıdaki parçaya göre 43 cevaplayınız. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Descartes sonrası modern dönemde etik, toplum yerine bireyi sorgulamak için kullanılan bir sisteme dönüşmüştür. B) Modern dönemde etik, öznenin yaptıklarını ilke ve yasaların işığında değerlendiren ahlak felsefesiyle ve pratik akılla özdeşleşmiştir. 42. 39.-40. sonları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız Aristoteles'in felsefesinde sözünü ettiği etik ile bugün yaygın olarak kullanılan etik sözcüğü farklı anlamlar taşır. D) Medyada, gündelik hayatta ve politikada etik kavramına gösterilen ilgi, kavramın iletişimsel değerini olumsuz etkilemiştir. Sonradan popülerlik kazanan kimi kavramlarda olduğu gibi etik kavramının da günümüzde kazandığı yaygınlığın nedeni belirsizdir. 2010-TYT Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik metnlere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin birdenbire, halkan diline düşme; basında, televizyonda, hatte hükümet demederinde zikredilme talibini veya talihsizligini yaşar. Fena halde felsefe kokan ve Yunancadaki köküyle akla Aristoteles'i getiren etik kelimesi, bugün tam da bu şekilde sahnenin ortasına yerlosmip durumda. Yunancada bilgece bir eylem yolu arayışına karşılık gelen etik, felsefenin aynilmez bir parçasıdır. Descartes'la -yani ozne sorununun merkezi önem taşıdığı modem donem folsefesiyle birlikte odk, ahlakla veya pratik akılla az çok eş anlamlı hale golmiştir. Etik, böylece ister bireyselister kolektif olsun, bir öznenin veya öme grubunun eylemlerini ve bunların sonuçlannı evrensel yasalann to razisinde olan, yargılayan sistem anlamına kavuşmuştur. Bugünün popüler katür ve siyaset endüstrisinde ise artık anlam enflasyonu nedeniyle milyonlarca sfida sismis bir kavrama donusmüştür. O kadar çok şey için kullanılıyor ki hemen hiçbir şey ifade etmiyor. 44. Kentsel düş gücünü heceleyenler, kentin karakteri olan nesnelerdir. Bu nesneler, kentin tarihine tanıklık eden ve onunla bütünleşen varlıklar olarak kendilerini kabul ettirir. Dilsiz güçler rolünde hep sahnededirler. Galata Kulesi, Beyoğlu'nun yıkık dökük evleri, bir avlunun gölgesindeki zarif bir kuyu, kim bilir güneşin yakıcılığında hangi sohbetlere siper olmuş görkemli asırlık cinarlar, yüzyillik bir çeşme, küçük bir
2.
Yazmayla okumayı birbirini tümleyen iki edim saymıştır
Kafka. Okudukları türsel bağlamda çeşitlilik gösterir.
Biyografiler, anılar, denemeler, romanlar, öyküler, şiir
derlemeleri, oyunlar okumuştur. Ne ki sıradan, sığ
kitaplar değildir bunlar. Sığlıktan nefret eder Kafka.
"Hangi kitaplan okumalıyız?" sorusunu bir mektubunda
şöyle yanıtlıyor: "Yalnızca bizi isıran ve bizi sokan
kitaplan okumalıyız, içimizdeki donmuş denizi kıran
balta olmalı onlar."
Bu parçada Kafka ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi çıkarılabilir?
A) Kendine özgü bir dünyada yaşadığı
B) Yazmada ince eleyip sik dokuduğu
C)) Beslendiği kaynaklar arasında ayrım yapmadığı
D) Sorgulama ve eleştirme yönünü geliştiren kitapları
yeğlediği
E) Sürükleyici yapıtlara ilgi duyduğu
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
2. Yazmayla okumayı birbirini tümleyen iki edim saymıştır Kafka. Okudukları türsel bağlamda çeşitlilik gösterir. Biyografiler, anılar, denemeler, romanlar, öyküler, şiir derlemeleri, oyunlar okumuştur. Ne ki sıradan, sığ kitaplar değildir bunlar. Sığlıktan nefret eder Kafka. "Hangi kitaplan okumalıyız?" sorusunu bir mektubunda şöyle yanıtlıyor: "Yalnızca bizi isıran ve bizi sokan kitaplan okumalıyız, içimizdeki donmuş denizi kıran balta olmalı onlar." Bu parçada Kafka ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) Kendine özgü bir dünyada yaşadığı B) Yazmada ince eleyip sik dokuduğu C)) Beslendiği kaynaklar arasında ayrım yapmadığı D) Sorgulama ve eleştirme yönünü geliştiren kitapları yeğlediği E) Sürükleyici yapıtlara ilgi duyduğu