Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

U
TEST - 14
4. Eserlerinde toplumun sorunlarına, duygularına, bek.
lentilerine yer veren sanatçılar başarılı olurlar.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en
yakındır?
At Sanator, toplumsal Konular işlemek zorundan
B) Toplum, bir anlamda sanatçıyı yönlendirir.
C) Halktan kopuk sanatorlar başart olamazlar.
D) Sanatçı her zaman topluma yol gösterici olmuştur.
E) Sanatçının, toplumun sanata olan ilgisine ihtiyac
vardır.
Bir konferansta Rilke'ye nasıl şair olunabileceği soru-
lunca Rilke "Yazmamaya dayanamayınca." cevabını
verir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca em
12
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
U TEST - 14 4. Eserlerinde toplumun sorunlarına, duygularına, bek. lentilerine yer veren sanatçılar başarılı olurlar. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır? At Sanator, toplumsal Konular işlemek zorundan B) Toplum, bir anlamda sanatçıyı yönlendirir. C) Halktan kopuk sanatorlar başart olamazlar. D) Sanatçı her zaman topluma yol gösterici olmuştur. E) Sanatçının, toplumun sanata olan ilgisine ihtiyac vardır. Bir konferansta Rilke'ye nasıl şair olunabileceği soru- lunca Rilke "Yazmamaya dayanamayınca." cevabını verir. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca em 12
t
6.
Kitabın dolayısıyla da yazarın iyi-kötü, güzel-çirkin olma durum-
larını belirleyen mecra bugün, düne göre, çok daha değişmiştir.
Okurun özgürlüğünü sınırlayan, bir o kadar da engelleyen, ya-
zarın duruş yerini belirlerken kendi görüşlerini egemen kılan bu
mecraya kısaca medya demek sanırım doğru bir tespit olur. Tü-
ketim toplumunda her şeyin tüketilip yok edilmesine kapı arala-
yan medya, magazinsel bir anlayışı, popülerliği egemen kılmaya
başladı. Edebiyatçı adıyla sahaya çıkanlar da medyanın bu ola-
naklarından yararlanarak ünlü olmak istedi. Edebiyatsa işin yaf-
tası olarak kaldı.
Bu parçanın bütününde yazar, medyayla ilgili olarak özellikle
aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Okurların kitap okuma alışkanlığını olumsuz etkilemesinden
BV Edebî değeri olan eserlere gereği gibi yer vermemesinden
Edebiyatın niteliğinin belirlenmesinde etkin rol oynamasından
Zamanla edebiyatın ve edebiyatçıların işlevini üstlenmesinden
E) Eseri değil, daha çok yazarı ön plana çıkarmasından
92
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
t 6. Kitabın dolayısıyla da yazarın iyi-kötü, güzel-çirkin olma durum- larını belirleyen mecra bugün, düne göre, çok daha değişmiştir. Okurun özgürlüğünü sınırlayan, bir o kadar da engelleyen, ya- zarın duruş yerini belirlerken kendi görüşlerini egemen kılan bu mecraya kısaca medya demek sanırım doğru bir tespit olur. Tü- ketim toplumunda her şeyin tüketilip yok edilmesine kapı arala- yan medya, magazinsel bir anlayışı, popülerliği egemen kılmaya başladı. Edebiyatçı adıyla sahaya çıkanlar da medyanın bu ola- naklarından yararlanarak ünlü olmak istedi. Edebiyatsa işin yaf- tası olarak kaldı. Bu parçanın bütününde yazar, medyayla ilgili olarak özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır? A) Okurların kitap okuma alışkanlığını olumsuz etkilemesinden BV Edebî değeri olan eserlere gereği gibi yer vermemesinden Edebiyatın niteliğinin belirlenmesinde etkin rol oynamasından Zamanla edebiyatın ve edebiyatçıların işlevini üstlenmesinden E) Eseri değil, daha çok yazarı ön plana çıkarmasından 92
Aşağıdaki metinlerin hangisi "Şiirde imgenin
yeri ve işleviyle ilgili olarak ne
düşünüyorsunuz?" sorusunun cevabıdır?
A) Şair, gücünü artık sadece dilden, dildeki
imge ve müzik olanaklarından değil; bütün
bir hayattan, görünen dış dünyadan,
günübirlik yaşamanın bütün ayrıntılarından
almaya başlamıştır.
B) Bazı sanatçılar ve eleştirmenler imgeyi
duygu ve düşünceleri daha açık hâle
getirmeye çalışan bir araç olarak görürlerken
bazıları da şiirin bir imgeler sanatı olduğunu,
onsuz hiçbir şeyin anlatılamayacağını -araç
değil, amaç olduğunu- savunmuşlardır. Ben
de birinciler gibi düşünüyorum.
Şiir, özellikle romantizm akımıyla birlikte
doğayı da temel konuları arasına almış ve
böylece resim sanatıyla yakınlık kurmaya
başlamıştır.
D) Simge bir şeyin daha iyisi, daha kötüsü, daha
gerçeği, daha gerçek dışı durumu, daha
temizi, daha kirlisi, daha hafifi, daha ağırı,
daha ... nasıl söyleyeyim, daha kendisi.
E) Modern şiirin biraz da okuyucu tarafından
doldurulması gerekli boşluklar taşıdığını,
böyle bir şiir tecrübesinden geçmemiş
kimselere bunların biraz katı ve kapalı
geleceğini kabul ediyorum. Ama şiirin ilk
bakışta çapraşık, imge yüklü ve bilmeceli
görünmesi onun çözülemeyeceği anlamına
da gelmez.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Aşağıdaki metinlerin hangisi "Şiirde imgenin yeri ve işleviyle ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?" sorusunun cevabıdır? A) Şair, gücünü artık sadece dilden, dildeki imge ve müzik olanaklarından değil; bütün bir hayattan, görünen dış dünyadan, günübirlik yaşamanın bütün ayrıntılarından almaya başlamıştır. B) Bazı sanatçılar ve eleştirmenler imgeyi duygu ve düşünceleri daha açık hâle getirmeye çalışan bir araç olarak görürlerken bazıları da şiirin bir imgeler sanatı olduğunu, onsuz hiçbir şeyin anlatılamayacağını -araç değil, amaç olduğunu- savunmuşlardır. Ben de birinciler gibi düşünüyorum. Şiir, özellikle romantizm akımıyla birlikte doğayı da temel konuları arasına almış ve böylece resim sanatıyla yakınlık kurmaya başlamıştır. D) Simge bir şeyin daha iyisi, daha kötüsü, daha gerçeği, daha gerçek dışı durumu, daha temizi, daha kirlisi, daha hafifi, daha ağırı, daha ... nasıl söyleyeyim, daha kendisi. E) Modern şiirin biraz da okuyucu tarafından doldurulması gerekli boşluklar taşıdığını, böyle bir şiir tecrübesinden geçmemiş kimselere bunların biraz katı ve kapalı geleceğini kabul ediyorum. Ama şiirin ilk bakışta çapraşık, imge yüklü ve bilmeceli görünmesi onun çözülemeyeceği anlamına da gelmez.
TEST-2
17. Fikir adamiyim, bilim adamıyım ben; derin derin
düşüncelerimden çıkıp da süslenmeye, dış
güzelliklerle uğraşmaya ayıracak vaktim mi var
benim? Okuyup okuyup da içimi bezeyeyim,
kafamı donatayım, yeter bana. Ama görenler beni
beğenmeyeceklermiş, varsınlar beğenmesinler!
Öyle görünüş düşkünü kimselerin diyeceklerinden
bana ne? Ben geçici şeylerle, istedik mi çıkarıp
atabileceğimiz şeylerle değil, bizim ta içimize
işleyen, benliğimizi yoğuran meziyetlerle övünen
insanlardanım; onlarla yetinmeyip bir de disa
bakanlar uzak olsunlar benden.
Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerin
hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Kendini övmeyi seven
B) Seçici olmaya özen gösteren
C) Zor beğenen
b) Bilimi, aklönemseyen
E) Bakımsız olmayı tercih eden
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TEST-2 17. Fikir adamiyim, bilim adamıyım ben; derin derin düşüncelerimden çıkıp da süslenmeye, dış güzelliklerle uğraşmaya ayıracak vaktim mi var benim? Okuyup okuyup da içimi bezeyeyim, kafamı donatayım, yeter bana. Ama görenler beni beğenmeyeceklermiş, varsınlar beğenmesinler! Öyle görünüş düşkünü kimselerin diyeceklerinden bana ne? Ben geçici şeylerle, istedik mi çıkarıp atabileceğimiz şeylerle değil, bizim ta içimize işleyen, benliğimizi yoğuran meziyetlerle övünen insanlardanım; onlarla yetinmeyip bir de disa bakanlar uzak olsunlar benden. Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilebilir? A) Kendini övmeyi seven B) Seçici olmaya özen gösteren C) Zor beğenen b) Bilimi, aklönemseyen E) Bakımsız olmayı tercih eden
4.
Bos
3
Tang Soo Do, modern bir dövüş sanatı olmasına rağmen kökle.
ri tarihî Kore sanatı olan Soo Bahk Do'ya dayanır. Tang Soo Do
üç ana bölgenin stilinden oluşur. Soo Bahk Do bunların % 60'ını,
Kuzey Çin Kung-Fu'su % 30'unu ve Güney Çin Kung-Fu'su %10'unu
oluşturmaktadır. Tang Soo Do’nun anlamı konusunda şunlar söy-
lenebilir: Tang, Çin İmparatorluğunun ismidir. Tang; Çin ve Ko-
re’nin ortak kültürel geçmişini yansıtır. Soo, el demektir. İmge-
sel olarak yumruğu, yumruk atmayı ve savunmayı anlatır. Do ise
yaşam sanatını ifade eder. Bunlara bağlı olarak Tang Soo Do, tang
dövüş sanatları metodunun etkisinde kalmış, klasik Kore dövüş
sanatını betimler. Şiirsel bir ifadeyle “Çin Elinin Yolu” olarak çev-
rilebilir.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Tang Soo Do hakkın-
daki bilgilerle bağdaşmaz?
A) Büyük oranda Soo Bahk Do'dan beslenme
B) Bilinen dövüş sanatlarından daha zarif olma
C) İkiden çok stilin bir karışımını oluşturma
D) Üç sözcükten oluşan bir isme sahip olma
E) Köken olarak bir sanat dalina yaslanma
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
4. Bos 3 Tang Soo Do, modern bir dövüş sanatı olmasına rağmen kökle. ri tarihî Kore sanatı olan Soo Bahk Do'ya dayanır. Tang Soo Do üç ana bölgenin stilinden oluşur. Soo Bahk Do bunların % 60'ını, Kuzey Çin Kung-Fu'su % 30'unu ve Güney Çin Kung-Fu'su %10'unu oluşturmaktadır. Tang Soo Do’nun anlamı konusunda şunlar söy- lenebilir: Tang, Çin İmparatorluğunun ismidir. Tang; Çin ve Ko- re’nin ortak kültürel geçmişini yansıtır. Soo, el demektir. İmge- sel olarak yumruğu, yumruk atmayı ve savunmayı anlatır. Do ise yaşam sanatını ifade eder. Bunlara bağlı olarak Tang Soo Do, tang dövüş sanatları metodunun etkisinde kalmış, klasik Kore dövüş sanatını betimler. Şiirsel bir ifadeyle “Çin Elinin Yolu” olarak çev- rilebilir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Tang Soo Do hakkın- daki bilgilerle bağdaşmaz? A) Büyük oranda Soo Bahk Do'dan beslenme B) Bilinen dövüş sanatlarından daha zarif olma C) İkiden çok stilin bir karışımını oluşturma D) Üç sözcükten oluşan bir isme sahip olma E) Köken olarak bir sanat dalina yaslanma
20. Satrancin, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oy-
nandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bu-
lunmaktadır. Yine milattan önce Çin'de, Mezopotamya'da
ve Anadolu'da oynandığı bilinmektedir. Oyunun bugün-
kü adını alması, MS 3. - 4. yüzyıllarda Hindistan'da, oyu-
na "çaturanga" denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk ya-
zılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Daha sonra satranç
İran'a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de is-
panya üzerinden Avrupa'ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el
yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena'nın ilk basılı
satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kural-
ları açıklandı. O zamandan bugüne kadar, satranç oyu-
nunun kuralları değişmeden gelmiştir.
Bu parçadan satranç ile ilgili olarak
1. Geçmişinin milattan önceki dönemlere dayandığına
II. Tarihi kaynaklarda hakkında bilgilerin olduğuna
III. Zekâya dayanan bir oyun olduğuna
yargılarından hangilerine varılabilir?
A) Yalnız!
B) Yalnız II
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve M
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
20. Satrancin, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oy- nandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bu- lunmaktadır. Yine milattan önce Çin'de, Mezopotamya'da ve Anadolu'da oynandığı bilinmektedir. Oyunun bugün- kü adını alması, MS 3. - 4. yüzyıllarda Hindistan'da, oyu- na "çaturanga" denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk ya- zılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Daha sonra satranç İran'a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de is- panya üzerinden Avrupa'ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kural- ları açıklandı. O zamandan bugüne kadar, satranç oyu- nunun kuralları değişmeden gelmiştir. Bu parçadan satranç ile ilgili olarak 1. Geçmişinin milattan önceki dönemlere dayandığına II. Tarihi kaynaklarda hakkında bilgilerin olduğuna III. Zekâya dayanan bir oyun olduğuna yargılarından hangilerine varılabilir? A) Yalnız! B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve M
33. 1940 toplumcu gerçekçi kuşağının şiirleri, taşıdıkları
mesajı çok kişiye iletmek amacıyla yazılmıştır. Top-
lumcu gerçekçiler şiirde söz sanatlarının onu zor anla-
şılır kılmasından çekinirler. Okuyucunun az emekle şiir
içeriğini algılayabilmesi önemlidir. Şükran Kurdakul'un
şiiri de o akımın, o kuşağın şiir anlayışıyla birlikte de-
ğerlendirilmelidir. Gerçekten de o kuşağın şiiri, 1970
ve 1980'lerin şiirini etkilemiş ve özellikle toplumcu şiir
yazmak isteyen genç kuşağa kaynak olmuştur. Kurda-
kul'un bazı şiirleri öğretinin denetiminden uzaklaşıp ya-
şamın içinde özgürce kendi başına yaşıyor. Kavgadan,
siyasetten ve ille de bir mesaj iletmekten uzak şiirler...
Bu parçadan;
I. 1940'tan sonra yazılan şiirlerde topluma rehberlik
yapma amacı güdülmüştür,
II. Toplumcu gerçekçiler şairaneliğin mesajı gölgele-
mesini istemezler,
III. Şükran Kurdakul kendinden sonra gelen şairleri
etkilemiştir
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız!
B) Yalnız 11
C) Yalnız III
D) I ve II
E) I, II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
33. 1940 toplumcu gerçekçi kuşağının şiirleri, taşıdıkları mesajı çok kişiye iletmek amacıyla yazılmıştır. Top- lumcu gerçekçiler şiirde söz sanatlarının onu zor anla- şılır kılmasından çekinirler. Okuyucunun az emekle şiir içeriğini algılayabilmesi önemlidir. Şükran Kurdakul'un şiiri de o akımın, o kuşağın şiir anlayışıyla birlikte de- ğerlendirilmelidir. Gerçekten de o kuşağın şiiri, 1970 ve 1980'lerin şiirini etkilemiş ve özellikle toplumcu şiir yazmak isteyen genç kuşağa kaynak olmuştur. Kurda- kul'un bazı şiirleri öğretinin denetiminden uzaklaşıp ya- şamın içinde özgürce kendi başına yaşıyor. Kavgadan, siyasetten ve ille de bir mesaj iletmekten uzak şiirler... Bu parçadan; I. 1940'tan sonra yazılan şiirlerde topluma rehberlik yapma amacı güdülmüştür, II. Toplumcu gerçekçiler şairaneliğin mesajı gölgele- mesini istemezler, III. Şükran Kurdakul kendinden sonra gelen şairleri etkilemiştir yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız! B) Yalnız 11 C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III
C) Yalnız 11
A) Yalnız!
B) I ve II
D) II ve III
E) Yalnız III
2.
(1) Çalışma kavramı, iş kavramının içeriğiyle önemli ölçüde
örtüşmesine rağmen görev ya da mesleki faaliyet ile daha
yakından ilişkilidir. (II) İş, yerine getirilmeyi bekleyen amaçlı
eylemler bütünüyken çalışma bu eylemlerin birey tarafından
üstlenilip yerine getirilme sürecidir. (III) Değişen yaşam
koşullarına paralel olarak çalışma kavramının henüz
örgütlenmemiş gönüllü sosyal çalışmayı ve ev işlerini de
kapsayacak şekilde geniş tutulmasında yarar vardır.
(IV) Hukuki anlamda iş ilişkisiyle bağlantılandırıldığı
durumlarda çalışma, iş yapma karşılığında maddi veya
manevi yarar sağlama amacını da taşıyan bir görev
sorumluluğu hâline gelmektedir. (V) "Bir yerde çalışmak”,
"bir şey için çalışmak” ifadeleri de çalışmanın örgütsel
boyutunu ifade eden örnekler olarak görülebilir.
Bu metinde numaralanmış cümlelerin hangisinden
sonra "Daha çok, belirli bir örgütlenme kapsamındaki
bağımlı veya bağımsız iş ilişkisiyle yüklenilen eylemleri
yerine getirme sürecini ifade eder." cümlesi getirilirse
metindeki düşünce akışı bozulmaz?
A) I.
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
C) Yalnız 11 A) Yalnız! B) I ve II D) II ve III E) Yalnız III 2. (1) Çalışma kavramı, iş kavramının içeriğiyle önemli ölçüde örtüşmesine rağmen görev ya da mesleki faaliyet ile daha yakından ilişkilidir. (II) İş, yerine getirilmeyi bekleyen amaçlı eylemler bütünüyken çalışma bu eylemlerin birey tarafından üstlenilip yerine getirilme sürecidir. (III) Değişen yaşam koşullarına paralel olarak çalışma kavramının henüz örgütlenmemiş gönüllü sosyal çalışmayı ve ev işlerini de kapsayacak şekilde geniş tutulmasında yarar vardır. (IV) Hukuki anlamda iş ilişkisiyle bağlantılandırıldığı durumlarda çalışma, iş yapma karşılığında maddi veya manevi yarar sağlama amacını da taşıyan bir görev sorumluluğu hâline gelmektedir. (V) "Bir yerde çalışmak”, "bir şey için çalışmak” ifadeleri de çalışmanın örgütsel boyutunu ifade eden örnekler olarak görülebilir. Bu metinde numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Daha çok, belirli bir örgütlenme kapsamındaki bağımlı veya bağımsız iş ilişkisiyle yüklenilen eylemleri yerine getirme sürecini ifade eder." cümlesi getirilirse metindeki düşünce akışı bozulmaz? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
ZAFER YAYINLARI
14. "Binbir Gece Masalları"nda ve halk hikâyelerinde
anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu
yaparken de "rivayet ederler ki, derler ki" gibi ka-
liplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar, "Puslu
Kitalar Atlası" adlı romanında biçim ve anlatim özel-
likleri bakımından aynı tekniği kullanarak bir ---- ör-
neği gerçekleştirmiştir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden
hangisi getirilmelidir?
A) pastiş
B) ironi
C) üst kurmaca
D) alegori
E) metafor
4
AYT - Genel Deneme Il
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
ZAFER YAYINLARI 14. "Binbir Gece Masalları"nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu yaparken de "rivayet ederler ki, derler ki" gibi ka- liplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar, "Puslu Kitalar Atlası" adlı romanında biçim ve anlatim özel- likleri bakımından aynı tekniği kullanarak bir ---- ör- neği gerçekleştirmiştir. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) pastiş B) ironi C) üst kurmaca D) alegori E) metafor 4 AYT - Genel Deneme Il
1,
Ansızın bir kadın hıçkırığı işitildi. Kovalevler, sesin geldiği yana
baktılar; tam o sırada pencerelerden birinin kanadi kapandi,
kirli camların arkasında bir çift iri göz görünüp kayboldu.
Bu parçadaki altı çizili söz öbeğinin kullanılışından doğan
anlam özelliği aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Orta şekerli kahvesini içerken sol cebinden kâğıt ve kale-
mini çıkardı
B) Sapanca Gölü, her yıl on binlerce göçmen kuşun konakla-
dığı sulak bir alandır.
Kimliğimi unuttum ama yine de biletimi gişeden teslim ala-
bildim.
D) Neşet Ertaş'ın sazından çıkan sesler, ondaki sıla hasretini
açığa
vurur.
E) Tiyatro seyircisinin çok iyi bildiği bir kuraldır, sessizlik.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
1, Ansızın bir kadın hıçkırığı işitildi. Kovalevler, sesin geldiği yana baktılar; tam o sırada pencerelerden birinin kanadi kapandi, kirli camların arkasında bir çift iri göz görünüp kayboldu. Bu parçadaki altı çizili söz öbeğinin kullanılışından doğan anlam özelliği aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Orta şekerli kahvesini içerken sol cebinden kâğıt ve kale- mini çıkardı B) Sapanca Gölü, her yıl on binlerce göçmen kuşun konakla- dığı sulak bir alandır. Kimliğimi unuttum ama yine de biletimi gişeden teslim ala- bildim. D) Neşet Ertaş'ın sazından çıkan sesler, ondaki sıla hasretini açığa vurur. E) Tiyatro seyircisinin çok iyi bildiği bir kuraldır, sessizlik.
C
B) Birinci metin sanatsal, ikinci metin se
dir.
C) İki metinde de dil göndergesel iştevde kullanılmıştır.
D) Her ikisinde de benzetmelere, mecazlı sözcüklere yer
verilmiştir.
E) Birinci metin yazılı anlatıph, ikinci metin sözlü anlatım
türlerindendir.
FEN BİLİMLERİ YAYINLARI
25
.
X
25. Sağlam ve derin şiir, Serenad'ın ozanı Ahmet Muhip Dira-
nas'ın sanatında başta gelen ilkedir. Dıranas, doğaya ve
fizik ötesine sonsuzluk düşüncesini de katarak şiirimize
yeni boyutlar kazandırmış seçkin bir ozanımızdır. O, şiiri-
ni belli kalıplara dökmese içi rahat etmeyecekmiş gibi bir
tedirginliği hep korudu. Dıranas için biçimde kusursuzluk,
vazgeçilmez bir tutku oldu. Dıranas, şiirde sağlamlığı
biçimde aradı; bu tutumundan hiç vazgeçmedi.
Bu parçada, Ahmet Muhip Dıranas'la ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) En sevilen şiiri Serenad'dır.
B)) İlkelerinden ödün vermeyen bir kişidir.
c) Şiirimizi konu yönünden zenginleştirmiştir.
D) Şiirlerinde farklı biçimler dertemiştir.
LE) Şiirinde, anlam derinliği ve biçim kusursuzluğu vardır.
YKS / Temel Yeterlilik Testi Deneme Sınavı - 15
6
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
C B) Birinci metin sanatsal, ikinci metin se dir. C) İki metinde de dil göndergesel iştevde kullanılmıştır. D) Her ikisinde de benzetmelere, mecazlı sözcüklere yer verilmiştir. E) Birinci metin yazılı anlatıph, ikinci metin sözlü anlatım türlerindendir. FEN BİLİMLERİ YAYINLARI 25 . X 25. Sağlam ve derin şiir, Serenad'ın ozanı Ahmet Muhip Dira- nas'ın sanatında başta gelen ilkedir. Dıranas, doğaya ve fizik ötesine sonsuzluk düşüncesini de katarak şiirimize yeni boyutlar kazandırmış seçkin bir ozanımızdır. O, şiiri- ni belli kalıplara dökmese içi rahat etmeyecekmiş gibi bir tedirginliği hep korudu. Dıranas için biçimde kusursuzluk, vazgeçilmez bir tutku oldu. Dıranas, şiirde sağlamlığı biçimde aradı; bu tutumundan hiç vazgeçmedi. Bu parçada, Ahmet Muhip Dıranas'la ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır? A) En sevilen şiiri Serenad'dır. B)) İlkelerinden ödün vermeyen bir kişidir. c) Şiirimizi konu yönünden zenginleştirmiştir. D) Şiirlerinde farklı biçimler dertemiştir. LE) Şiirinde, anlam derinliği ve biçim kusursuzluğu vardır. YKS / Temel Yeterlilik Testi Deneme Sınavı - 15 6
31. Nasıl olur da şair duyurduğu hissi kendisi duymaz?
Ağlamadan ağlatır? Gülmeden güldürür? Hiç kim-
se Musset'in gözyaşı dolu "Geceler'ini bir damla
gözyaşı dökmeden şiire koyduğuna, Baudelaire'nin
"Elem Çiçekleri"ni en az elem duyduğu zamanlarda
yarattığına, Moliere'in en gülünç komedilerini en
az güldüğü günler yazdığına, Rimbaud'un "Sarhoş
Gemi"sini bir defacık sarhoş olmadan yazdığına ko-
layca inanmaz?
Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisini kanit-
lamak amacıyla yazılmıştır?
A) Sanatçının esinlenmeden yazamayacağını
B) Sanatçının yaşamadan yazamayacağını
C) Sanatçıların diğer insanlardan daha duyarlı ol-
duğunu
D) Sanatçıların hüzün ve sevinçlerini yansıtmak
icin yazdığını
El Sanatçıların duygularının yapıtlarında buluna-
bileceğini
Temel Yeterlilik Testi
10.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
31. Nasıl olur da şair duyurduğu hissi kendisi duymaz? Ağlamadan ağlatır? Gülmeden güldürür? Hiç kim- se Musset'in gözyaşı dolu "Geceler'ini bir damla gözyaşı dökmeden şiire koyduğuna, Baudelaire'nin "Elem Çiçekleri"ni en az elem duyduğu zamanlarda yarattığına, Moliere'in en gülünç komedilerini en az güldüğü günler yazdığına, Rimbaud'un "Sarhoş Gemi"sini bir defacık sarhoş olmadan yazdığına ko- layca inanmaz? Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisini kanit- lamak amacıyla yazılmıştır? A) Sanatçının esinlenmeden yazamayacağını B) Sanatçının yaşamadan yazamayacağını C) Sanatçıların diğer insanlardan daha duyarlı ol- duğunu D) Sanatçıların hüzün ve sevinçlerini yansıtmak icin yazdığını El Sanatçıların duygularının yapıtlarında buluna- bileceğini Temel Yeterlilik Testi 10.
2.
Bugün hangi düşünceden, yaşam biçiminden olursa
olsun her söz meclisine bir vesileyle Yunus'un aksi
düşer. Yeter ki konu şiire düşsün. Yunus'un sesi,
sözü her yerden ve herkesçe kolaylıkla işitilir. Çünkü
Yunus sözü, varlığın özüdür. O öz de paktır, berrak-
tir ve bu paklik, berraklık kaynağından coşarcasına
gelir Yunus sözleri. "Söz"de Yunus'u anlamak için de
onunla yola revan olmak gerekir.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yunus'u anlamak için onun izinden gidilmesi ge-
rektiği
B) İnsanların söz meclisinde sürekli Yunus'tan bah-
setmesi
C) Yunus'un her kesimden insanlar tarafından beğe-
nilmesi
Konu şiir olunca insanların aklına Yunus'un gel-
mesi
E) Yunus'un, sesini ve sözünü çağlar ötesine taşımış
olması
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
2. Bugün hangi düşünceden, yaşam biçiminden olursa olsun her söz meclisine bir vesileyle Yunus'un aksi düşer. Yeter ki konu şiire düşsün. Yunus'un sesi, sözü her yerden ve herkesçe kolaylıkla işitilir. Çünkü Yunus sözü, varlığın özüdür. O öz de paktır, berrak- tir ve bu paklik, berraklık kaynağından coşarcasına gelir Yunus sözleri. "Söz"de Yunus'u anlamak için de onunla yola revan olmak gerekir. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Yunus'u anlamak için onun izinden gidilmesi ge- rektiği B) İnsanların söz meclisinde sürekli Yunus'tan bah- setmesi C) Yunus'un her kesimden insanlar tarafından beğe- nilmesi Konu şiir olunca insanların aklına Yunus'un gel- mesi E) Yunus'un, sesini ve sözünü çağlar ötesine taşımış olması
DENEME 11
gru
lan
n
ini
US
1
32. Henüz yirmili yaşlarının başında olan Ayşe Şasa,
Yeşilçam sinemasının en faal ve gözde isimlerinden
birisi oluvermiştir. Bu genç yetenek, Gel Barışalım
(1964), Murad'ın Türküsü (1965), Son Kuşlar (1965),
Köroğlu (1968), Cemile (1968), ilk ve Son (1968) ve Kızıl
Vazo (1969) gibi birçok filmin senaryosunu kaleme
almıştır. 1972'de yazdığı, Yeşilçam'ın unutulmaz
eserlerinden Utanç filmi, Ayşe Şasa için âdeta bir milat
olur. Şasa, filme çocukluğunun unutamadığı parçası
olan Yahudi ve Hristiyan izlerini yansıtmış ve kendi
hakikat arayışındaki yaraları görerek bir ruhsal buhrana
girmiştir. Artık La Paix’tedir ve bu ağır sizofreni hastalığı
ile Şişli'nin bu köhne binasında yalnız olarak mücadele
etmektedir. Uzun yıllar süren bu sancılı tedavi süreci
biter fakat Şasa'yı yeni bir imtihan beklemektedir:
Kendisinde büyük bir yere sahip olan Kemal Tahir, vefat
etmiştir.
Bu parçadan hareketle
Ayşe Şasa ile ilgili
aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
UT YAYINLARI
A) Bir dönem Yeşilçam sinemasınn en üretken
senaristlerinden biri olduğuna
B) Psikolojik bunalım sebebiyle bir süre
tedavi
gördüğüne
Senaryolarında kendi çocukluk anılarına yer
verdiğine
Di Kemal Tahir'in ölümünün onu ayrıca bir sıkıntıya
soktuğuna
E) Yazmış olduğu Utanc filmivle yeni bir başlangıç
noktasına girdiğine
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
DENEME 11 gru lan n ini US 1 32. Henüz yirmili yaşlarının başında olan Ayşe Şasa, Yeşilçam sinemasının en faal ve gözde isimlerinden birisi oluvermiştir. Bu genç yetenek, Gel Barışalım (1964), Murad'ın Türküsü (1965), Son Kuşlar (1965), Köroğlu (1968), Cemile (1968), ilk ve Son (1968) ve Kızıl Vazo (1969) gibi birçok filmin senaryosunu kaleme almıştır. 1972'de yazdığı, Yeşilçam'ın unutulmaz eserlerinden Utanç filmi, Ayşe Şasa için âdeta bir milat olur. Şasa, filme çocukluğunun unutamadığı parçası olan Yahudi ve Hristiyan izlerini yansıtmış ve kendi hakikat arayışındaki yaraları görerek bir ruhsal buhrana girmiştir. Artık La Paix’tedir ve bu ağır sizofreni hastalığı ile Şişli'nin bu köhne binasında yalnız olarak mücadele etmektedir. Uzun yıllar süren bu sancılı tedavi süreci biter fakat Şasa'yı yeni bir imtihan beklemektedir: Kendisinde büyük bir yere sahip olan Kemal Tahir, vefat etmiştir. Bu parçadan hareketle Ayşe Şasa ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? UT YAYINLARI A) Bir dönem Yeşilçam sinemasınn en üretken senaristlerinden biri olduğuna B) Psikolojik bunalım sebebiyle bir süre tedavi gördüğüne Senaryolarında kendi çocukluk anılarına yer verdiğine Di Kemal Tahir'in ölümünün onu ayrıca bir sıkıntıya soktuğuna E) Yazmış olduğu Utanc filmivle yeni bir başlangıç noktasına girdiğine
TYT - Türkçe Testi
87.30. soruları agagidaki parçaya
göre cevaplayınız.
mo
vo
ay
de
Kim bilir belki ben de anlarım kendimi. Anlayabilirim
varligimi. Ya da hepeinden vazgeçtim. Belki bir gün,
ben de anlayabilirim suyu, ateşl, toprağı, havayı, Yanlie
anlapılmasını() Dere almak değildir anlamak. Teorübe,
aalal Kıyasla da varılmaz bu noktaya. Sadece anladığının
farkında olmaktır gereken. Kim bilir belki ben de derim
bir gün: "Kinyas'ı ve Kinyas'ın hayatını anlayabilmekte
yim." ancak sanmıyorum. Ne o kadar sabrim var ne de
anlamaya merakım... Olümlü olduğumu unutamadıktan
sonra ne geregi var anlamanın? Tutunsan da aşıklarına,
zincirlesen de kendini dostlarına yine de gömülürsün top
rağa. Gerekirse hepsiyle beraber gömerler. Firavunlara
yaptıkları gibi.
06
du
la
ya
g
d.
$
39.
37. Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden yakın-
maktadır?
A) Hayatı anlayamamasına
B) Ölümün mutlak son olmasına
C) Ölümün onunde duramayışına
D) Hayattan ders
alamamış olmasına
E) Ölümü unutamamasına
YKS BENİMHOCAM
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TYT - Türkçe Testi 87.30. soruları agagidaki parçaya göre cevaplayınız. mo vo ay de Kim bilir belki ben de anlarım kendimi. Anlayabilirim varligimi. Ya da hepeinden vazgeçtim. Belki bir gün, ben de anlayabilirim suyu, ateşl, toprağı, havayı, Yanlie anlapılmasını() Dere almak değildir anlamak. Teorübe, aalal Kıyasla da varılmaz bu noktaya. Sadece anladığının farkında olmaktır gereken. Kim bilir belki ben de derim bir gün: "Kinyas'ı ve Kinyas'ın hayatını anlayabilmekte yim." ancak sanmıyorum. Ne o kadar sabrim var ne de anlamaya merakım... Olümlü olduğumu unutamadıktan sonra ne geregi var anlamanın? Tutunsan da aşıklarına, zincirlesen de kendini dostlarına yine de gömülürsün top rağa. Gerekirse hepsiyle beraber gömerler. Firavunlara yaptıkları gibi. 06 du la ya g d. $ 39. 37. Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden yakın- maktadır? A) Hayatı anlayamamasına B) Ölümün mutlak son olmasına C) Ölümün onunde duramayışına D) Hayattan ders alamamış olmasına E) Ölümü unutamamasına YKS BENİMHOCAM
30. İnsanın yaşamı; taşıdığı yetileri bakımından gelişme-
ye, eğitilmeye ve edindiği bilgileri kuşaktan kuşağa
aktararak kültür ve medeniyetler oluşturmaya imkân
verir. Bu durum, insanın hayatına farklı düzey ve
şekillerde biçim vermesinin de yolunu açar; dünyayı
ve kendisini kavrayışında çeşitlilik oluşturur. İnsanın
toplumsal ve kültürel tarihi, her kültür ve medeniyette
kendine özgüdür. Medeniyetlerde felsefi düşünce ve
disiplinlerin gelişme dönemlerinden önce mitos, ma-
sal, mistik öğreti ve tecrübeler her medeniyetin belirli
bilgi birikimi oluşturmasını sağlamıştır.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ula-
şılabilir?
A) Her medeniyet, farklı medeniyetlerin etkisiyle oluşur.
B) Farklı özellikteki insanların bir araya gelmesiyle
kültür ve medeniyetler ortaya çıkmıştır.
C) Insanlar kendilerine ait bilgileri, tecrübeleri başka me-
deniyetlere ait insanlara öğretme eğilimi gösterir.
D) İnsanların bildiklerini başkalarına aktarma ve öğ-
retme sürecinde düşünce ve öğreti disiplinlerinin
olmadığı zamanlarda mitos ve mistik öğretiler ön
planda olmuştur.
E) Kültür ve medeniyetler arası etkileşimin en fazla
görüldüğü zamanlar, ilk çağlardır.
Diğer sayfaya geçiniz.
11
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
30. İnsanın yaşamı; taşıdığı yetileri bakımından gelişme- ye, eğitilmeye ve edindiği bilgileri kuşaktan kuşağa aktararak kültür ve medeniyetler oluşturmaya imkân verir. Bu durum, insanın hayatına farklı düzey ve şekillerde biçim vermesinin de yolunu açar; dünyayı ve kendisini kavrayışında çeşitlilik oluşturur. İnsanın toplumsal ve kültürel tarihi, her kültür ve medeniyette kendine özgüdür. Medeniyetlerde felsefi düşünce ve disiplinlerin gelişme dönemlerinden önce mitos, ma- sal, mistik öğreti ve tecrübeler her medeniyetin belirli bilgi birikimi oluşturmasını sağlamıştır. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ula- şılabilir? A) Her medeniyet, farklı medeniyetlerin etkisiyle oluşur. B) Farklı özellikteki insanların bir araya gelmesiyle kültür ve medeniyetler ortaya çıkmıştır. C) Insanlar kendilerine ait bilgileri, tecrübeleri başka me- deniyetlere ait insanlara öğretme eğilimi gösterir. D) İnsanların bildiklerini başkalarına aktarma ve öğ- retme sürecinde düşünce ve öğreti disiplinlerinin olmadığı zamanlarda mitos ve mistik öğretiler ön planda olmuştur. E) Kültür ve medeniyetler arası etkileşimin en fazla görüldüğü zamanlar, ilk çağlardır. Diğer sayfaya geçiniz. 11