Yapısına Göre Cümleler Soruları

B ve s 2) (1) Bir yandan yaşamının en yüksek ereğini bilgide bulan, bilmek için yaşayan; öbür yandan edindiği bilgileri yaşamına temel yapmak isteyen kişiye filozof denir. (II) Bilginin yaşamla ilişkisine yoğunlaşan bu insan tipinin daha eski örneklerini Antik Yunan'da bulmak mümkündür. (Ill) Bir Thales, bir Protagoras, bir Empedokles bu insan tipinin akla ilk gelenlerindendir . (IV) Başlangıçta gördüğümüz bu filozof tipinden sonra yaşamdan kendi düşünce dünyasına yönünü çevirmiş bir bilgin tipiyle karşılaşırız. (V) Bunun dışında bir de daha çok yaşama yönelmiş pratik bir filozof tipi vardır, öyle zannediyoruz ki bunun da en tanınmış örneği Sokrates'tir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır III. cümlede, örnekler sıralanmıştır. B) V. cümlede bir sanidan söz edilmektedir. e Il. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır. D IV. cümle, aşamalı durum bildirmektedir. I. cümle, tanim cümlesidir.

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir kavram işlevi be- lirtilerek tanımlanmıştır? A) Tarih, insanların sadece geçmişini aydınlatmakla kal- maz geleceğe ışık tutar. B) Roman, insanı hayata bağladığı gibi hayatın gerçek yüzünü de gözler önüne serer. C) Tiyatro; yaşama ayna tutan, yaşamdaki ayrıntıların al- tini çizen bir görsel sanattır. D) Sanatçıların ya da düşünürlerin yaygın eğilimlerinden oluşmuş sisteme akım denir. El Bilim, insanlığın gelişme evrelerini tüm çıplaklığıyla or- taya çıkarır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen esere yönelik hem olumlu hem de olumsuz bir eleştiri söz konusudur? B) II. C) IV. D) V. E) VI. 18. (1) Onun şiirlerini okurken ardında duran koca bir ömrü de okumak gerekir. (It) Çünkü onlarca eser yayımlamış bir şair ve yazardan söz edildiğinde bu gereklilik kendiliğinden ortaya çıkar. (III) o, bir şairin özellikle insan ilişkileri, estetik, politika, ekonomi konularında belli bir düşünceye sahip olması ve o düşüncenin şiirini yazması gerektiğine inanır. (IV) Bunu, yazılarında ve söyleşilerinde de dile getirir. (V) Aksi halde yazılan şiirin tarihi, kültürel, insani derinliği olmayacağından yazıldığı anda öleceğini söyler. (VI) Onun şiir, deneme ve poetik kitapları eş zamanlı okunduğunda şiirleriyle görüşleri arasındaki tutarlılık hemen göze çarpar. Bu parçada sözü edilen sairin siirlerinde, HII. cümlede belirtilen tutumu benimsediğini kanıtlayan en güclü yargı numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiştir? A) 1. B) II. C) IV. D) V. E VI.

LI 32. Klasik romanların belleğimizde yıllarca yer eden karak- serleri vardır. Bu kişilerin gerçekte var olmadıklarını, sa- dece zihin dehlizlerinde yaşadıklarını bilsek de tüm kal- bimizle severiz onları. Onlar bizim çocuğumuz, ilk aşkı- miz, suç arkadaşımız, ana-baba figürümüzdür. Ruhu. muzu okşar hiç durmadan sıcak avuçları. Bu parçanın başında belirtilen durumun nedeni aşa- ğıdakilerden hangisi olabilir? A) Sıra dışı kahramanlara sahip olmaları Kahramanların arzu edilen özelliklerle donatılması © Kahramanlarda kendimizden bir şeyler bulmamız D) Karakterlerin çarpıcı bir dille anlatılması E) Karakterlerin gerçeğe oldukça yakın olması

TY7 9. 7. Bilişsel empati, ötekinin düşüncelerini düşünmektir; sizin kendi düşünceler kümenize sahip olduğunuzu bilirim ve bu düşüncelerin ne olduğunu anlamaya çalışırım. Duygusal empati, ötekinin hissettiği bir duyguyu hissetmeyi kapsar; üzgün olduğunuzu gördüğüm zaman üzülürüm. Motor empati , ötekinin hareket ettiği gibi hareket etmekle ilgilidir; bir yetişkinin güldüğünü gören bebekler gülerler. Duyusal empati, ötekinin hissettiği fiziksel bir duyumu hissetmektir; acı çekiyorsun ben de çekiyorum, midem bulanıyor ve bunu hissediyorum. Bu parçadaki altı çizili cümlelerin işlevi, aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? A) Kendilerinden önceki cümlelerin özelliklerini veren ayrıntılar içerir. BJ Tanim niteliğindeki önceki cümlelere verilmiş örneklerdir. C) Düşünceyi somut kılmak için birden çok durumun kıyaslandığı yargılardır. D) Önceki yargıları pekiştirme amaçlı varlığın ayırt edici özelliklerine yer vermiştir. 5 Kişisel görüş bildiren yargılara, yansız değerlendirmelerle destek olunmuştur.

75. Osmanlı Dönemi'nde kurulan vakıfların önemli bir kis- mi, devletten kaynak aktarılarak oluşturulurdu. Vakıf kurmak isteyen veya kurduğu vakıflara kaynak arayan devlet adamları ve memurlar, padişahtan vakıfları için gelir talebinde bulunurlar ve padişahlar da bu vakıflara bazı önemli gelir kaynaklarını ayırırdı. Devlet adam- larının kurduğu kamuya yönelik bu vakıfların çoğu bu tür gelir kaynaklarıyla desteklenmekteydi. Tanzimat'a kadar sürekli sayıları artan bu vakıflar, sonradan eski özelliklerini kaybetti. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisinin vakıf- ların kurulması ve yaygınlaşmasında rolü vardır? A) Devletin halktan ulaşamadığı insanlara bu yolla ulaşma düşüncesi B) Tanzimat öncesi kimi hizmetlerin ağırlıklı olarak vakıflar aracılığıyla yürütülüyor olması C) Vakıfların kimileri için iş imkânı sağlaması D) Vakıf kuran devlet adamlarının toplumda saygı görmesi E) Üst düzey devlet adamlarının vakıf kurarak mad- di birikimlerini koruma düşüncesi

6. Küçük Prens, yayımlandığı günden bu yana mil- yonlarca insanın kalbini fethetmeye devam edi- yor. Küçük Prens'in yaşadıklarını anlıyor, kırgin- lıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens, Sahra Çölü'nde bir pilotla karşılaşır. İşte olup biteni bize bu pilot anlatır. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens'in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlarnlandırmada "ne kadar büyüdüğümüzü” görü- yoruz. Küçük Prens'in de dediği gibi: “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten." Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşıla- maz? A) Eser birçok kişi tarafından okunmuştur. B)-Küçük Prens'in ağzından anlatılan hikâyeler, okuyucuyu etkilemiştir. C) Eser okuyucunun kendi yaşamı üzerine düşünt- mesini sağlamıştır. D) Okuyucular, Küçük Prens'le empati kurabilmiştir. E) Küçük Prens'in tecrübeleri okuyucuya ışık olmuştur.

8. Yunus Emre'nin; Ey hayat irmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidi- yor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor? Yunus sözü âlimden, zinhar olma zalimden. Bölüşerek tok oluruz. Bölünerek yok oluruz. Korkadurun ölümden, cümle doğan ölmüştür. sözlerinde aşağıdakilerin hangisi vurgulanma- mıştır? A) Dünyanın geçiciliği B) Insanların sözünde durmayışı C) Kimseye kötülük yapmamak gerektiği by Paylaşmanın güzelliği E) Birlik olmanın önemi

18. Sembolik açıdan incelendiğinde ağaç; hayatı, düze- ni ve başlangıcı temsil etmektedir. Vikinglerdeki Ha- yat Ağacı, Yakut ve Altay Türklerindeki Dünya Ağacı, Amerikan yerlilerindeki ağaçtan yapılma totemler... Schimmel'e göre, “Ağaçlar toprağa kök salar ve göğe doğru yükselir. İnsan gibi her iki küreye de aittir. Ağaç yararlı ve iyi olan her şeyin simgesidir." Antik insan- lar her canlı gibi ölümü yenmeyi arzularken ağaçları ürettiği öteki dünya kavramına manevi olarak ulaşabi- leceği bir köprü olarak görmüşlerdir çünkü boylarının yüksekliği sebebiyle kutsal olan gök ile bağlantılı kabul edilir. Öte yandan, ağaçlar diğer canlılara benzemez, hiçbir canlı etrafına ve öteki canlılara onun kadar fay- dalı değildir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisin- den yararlanılmamıştır? A) Tanımlama B) Örneklendirme C) Tanık gösterme D) Benzetme E) Karşılaştırma

8. Aşağıda verilen ayraç içinde yanlış belirtilmiştir? A) Gelme ecel gelme üç gün ara ver! (buyruk cümlesi) B) Dalında bülbül olup da kül olayım! (istek cümlesi) G1 Bakmalıyım artık mavi gökyüzüne. (gereklilik cüm- lesi) Dj Eyvah ne yâr ne yer kaldı! Günlem cümlesi) E) Ben seni düşünmez olur muyum? (gerçek soru cümlesi) Limit Yayinla o 9. Aşağıdakilerden hangisi, gereklilik cümlesi değildir? A) Aradığın kitap beşinci rafta olmalı. Olanlik B) Romanı yarına kadar okumalıyım. C) Kardeşin de yarınki sınavı girmeli. D) şi bugün akşama kadar bitirmem gerek. E) Mutlu olmak için kimseden nefret etmemelisin. O Doğru O Yanlış

E A) 1 B) 1 T-V 10. I. ama dağınıklığımızın da ana sebebi II. hayatımızı anlatıyor olabilir IH. salonda bıraktığımız dergiler, W. aksesuarlar ya da giymediğimiz elbiseler V. bir türlü vazgeçemediğimiz Yukarıdaki numaralandırılmış sözler anlamlı ku- rallı ve anlamlı bir bütün oluşturulacak şekilde sıralandığında hangisi sonuncu olur? TASARI EGITIM YAYINLARI B) II A) I C) III E) V D) IV 13. - 15. So lerin anlaml gilerinin birt TI

fs (19. WE sal ma: kon lest ras (V) kal 17. Sanatçı, toplumsal ilişkileri öyle bir biçimde or- taya koymalıdır ki başkaları da o ilişkileri göre- bilsin. II. Çağından sorumlu olan bir sanatçı gerçeği dile getirmekle yetinmez, aynı zamanda onu yeni den biçimlendirme amacını güder. III. Değerlerini yitirmiş bir toplumda sanat, doğru sözü söyleyecekse yitirilen değerleri de yansit- mak zorundadır. IV. Toplumcu dünya görüşünü benimseyen sanat, dünyanın değişebileceğini göstermeli, değiş- mesine yardım etmelidir. V. Sanatçıya görevini anımsatmak ve onu uyar- mak toplumsal bir sorumluluktur. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangi- leri anlamca birbirine en yakındır? nec ma Bu ler A) A) I. ve II. D) III. ve IV. B II. ve IV. C) II. ve V. E) IV. ve V. 2010 / YGS

DENEME - 11 39. - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kaç yazarımızı, kaç şairimizi, kaç edebiyatçımızı, kaç si- nema, tiyatro sanatçımızı adreslerde yaşatmışızdır? Ad- reslerde yaşatmak ne demek? Sokaklara, meydanlara, caddelere onların adını vermek demek. Diyeceksiniz ki sa- natçı, sokak adlarıyla mı yaşar? Elbette sanatçı eserleriyle yaşar ama bir de onu anmak vardır. Yurt dışına gidenler görmüşlerdir. Sağda solda, meydanlarda yol kenarlarında heykeller vardır. Bazısı asker, bazısı devlet adamıysa çoğu da sanatçıdır. Bizde de, az da olsa, bazı sokaklara, bazı meydanlara hatta semtlere bile adlarını verdiğimiz önemli kişiler vardır. Özellikle "paşalı” semtler, mahalleler... Hay- darpaşa, Davutpaşa, Kasımpaşa, Bayrampaşa, Piyalepaşa, Kocamustafapaşa, Küçükmustafapaşa, Cerrahpaşa gibi. Kimdir bu paşalar? O semtlere, o semtlerin, o mahallelerin meydanlarına birer plaket koysak Davutpaşa şudur, Hay- darpaşa budur, şu tarihte doğmuş, şu tarihte ölmüş, şunları yapmış, bu semte bundan dolayı adı verilmiştir, desek fena mi olur? 39. Bu parçadan, W. Sanatçı adlarının bazı mekânlara verilmesi onları an- mak bakımından önemlidir. LLIT 1. Cadde, sokak ve meydanlara devlet büyüklerinden çok sanatçıların adları verilmelidir. Kişilerin adını taşıyan mekânlarda o kişiyle ilgili bilgi- lendirici tabelalar yeterince yoktur. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) I ve II B) ve III CLI ve III 5 D) Yalniz 11 E) Yalniz TM

11. Anlatımda olayların sıralanışı yönünden, “Gençlere baktıkça gençliğini hatırlar, gençliğini hatırladıkça anılarını anlatır, anılarını anlattıkça ne- şelenirdi." cümlesi ile aşağıdakilerden hangisi arasında bir benzerlik kurulabilir? A) Torunum gün geçtikçe büyüdü, büyüdükçe gü- zelleşti, güzelleştikçe daha sevimli oldu. B) O günü hatırladıkça güler, ailesine olayı an- lattikça onları da güldürür, onları güldürdükçe mutlu olurdu. C) Kaba davrandıkça çevreyi rahatsız eder, ra- hatsız ettikçe sevilmez, insanlarla ilişkisi kop- tukça içine kapanırdı. D) Kola içtikçe midesi ağrır, midesi ağrıdıkça ça- Jışamaz, işleri biriktikçe sinirlenirdi. E) Shav yaklaştıkça heyecanlanır, heyecanlan- dıkça üzülür, kazanacağını düşündükçe morali düzelirdi.

23. Adımlarını yeni atmaya başlamış bir çocuğa herkes gü- ler yüzle bakar. Onun her kusuru yapabileceğini ve bütün kusurlarının affedilmeye değer olduğunu önceden kabul ettiğimizden o çocuk karşısında gülümser bir tavır takini- rız. Bu, her insanda karşılaşılabilecek bir davranış biçimi gibi duruyor. Olgun insan ise yalnız çocuklara değil her- kese affedici, hoşgörülü bir gözle bakmalıdır. Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü, diyen Yunus'a kulak vermek gerekmez mi? Bu dünya öyle çatık kaşla bakmaya, kalp kırmaya layık bir dünya değildir. Asik suratlı insanlardan hoşlanmazken neden kendimiz öyle olalım ki? Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi soylenemez? A) Öneriye yer verilmiştir. B) Sohbet havası biçiminde oluşturulmuştur. C) Tanık göstermeye başvurulmuştur D) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur. Dolaylı anlatımdan yararlanılmistir.

Yaşar 2 Kemal'in eserlerinin mekanı Çukurova'dır. 1950 sonrası tarımdan sanayi toplumu olmaya geç- meye başlayan Türkiye'nin yaşadığı toplumsal sanci- lar Çukurova ekseninde kendisini gösterir. Toprağın makineyle tanışması, feodal sinifin kendi arasındaki güç savaşı, bu ovada ezilen, toprağı elinden alınan ve açlık çeken işçi-irgat sinifinin dramı onun eserlerinde yansıtıldı. İnce Memed eylemle ağa baskınına karşı çıkan Marksist eylemle donatılmış bir eşkiya tipidir. Yazarın temel tezi toprakların halka dağıtılması, fe- odal sınıfın ortadan kalkmasıdır. Fakat Ince Memed Abdi Ağa'yı öldürünce yerine bir yenisi peyda olur. Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisiyle sürdürülmelidir? A) Ağa-köylü çatışması Cumhuriyet Dönemi roma- nin ana temalarından biridir. B) Böylece Marksizm her yönüyle insanlığa hizmet eden bir fikir olacaktır. c) O halde çözüm kolektifleştirmededir, yani Mark- sizm bu topraklarda gerçek adaleti getirecektir. D) Ağaların sonunun gelmeyeceğini düşünen bir sis- temin parçası olmaktan çıkan bir toplumda başarı elde edilir. EY Demek ki Marksizm felsefesiyle bütünleşen bir toplum olduğunda insanlar teknolojik olarak iler- leyecek ama kültürel yapı bozulacak.