Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

V
29. Günlerden bir gün Ay Kağan'ın gözü parladı. Erkek oğul
doğurdu. Bu oğulun yüzü gök rengi, ağzı ateş kızılı,
gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi. Güzel perilerden
daha alımlıydı. Bu oğul, anasının göğsünden ilk sütü içip
bundan sonra içmedi. Çiğ et, çorba ve kımız istedi. Dile
gelmeğe başladı. Kırk günden sonra büyüdü. Yürüdü,
oynadı.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Karşılaştırmaya basvurulmuştur.
B) Rarçanın anlatımında betimleme ön plandadır.
C) Parçada anlatılanların mutlak doğruluğu yoktur.
D Dil sade ve akıcıdır.
E) Betimleyici unsurlardan yararlanılmıştır.
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
V 29. Günlerden bir gün Ay Kağan'ın gözü parladı. Erkek oğul doğurdu. Bu oğulun yüzü gök rengi, ağzı ateş kızılı, gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi. Güzel perilerden daha alımlıydı. Bu oğul, anasının göğsünden ilk sütü içip bundan sonra içmedi. Çiğ et, çorba ve kımız istedi. Dile gelmeğe başladı. Kırk günden sonra büyüdü. Yürüdü, oynadı. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Karşılaştırmaya basvurulmuştur. B) Rarçanın anlatımında betimleme ön plandadır. C) Parçada anlatılanların mutlak doğruluğu yoktur. D Dil sade ve akıcıdır. E) Betimleyici unsurlardan yararlanılmıştır.
TEST
1
5.
Dün akşam bir şair arkadaşın balkonunda konuş-
landık. Herkesin elinde bir şiir kitabı bir şeyler mırıl-
danıyor, zaman zaman birisi dönüp bir misra patlatı-
yor, herkes onu düşünüyor ve benzeri bir misra daha
patlatıyor. Sıra böyle böyle devam ederken bir anda
sıranın bana geldiğini fark ettim. Herkes bana baktı.
Ben kendimde bir cesaret bularak bir dörtlük söyledim.
Kimin bir yâresi varsa söylesin/Kalmasın evrende ce-
vapsız soru/Sessizlik bozulsun kimse durmasın / Ba-
sitlik eyvallah bilinsin zoru. Ortamda bir sessizlik oldu
ve bir alkış tufanı takip etti bu sessizliği. Söylediğim
misranın derinliği mi yoksa herkes bir misra söylerken
benim bir dörtlük patlatmış olmam mı etkili oldu bil-
miyorum ama inanılmaz bir alkış tufanı ve ardından
tebrikler devam etti.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han-
gisi söylenemez?
A) Konuşma havası hâkimdir.
B) Tanık göstermeden yararlanılmıştır.
c) İşitme duyusuna yönelik bir ayrıntı vardır.
D) Betimleyici ifadelere yer verilmiştir.
Olaylar oluş sırasından uzaktır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TEST 1 5. Dün akşam bir şair arkadaşın balkonunda konuş- landık. Herkesin elinde bir şiir kitabı bir şeyler mırıl- danıyor, zaman zaman birisi dönüp bir misra patlatı- yor, herkes onu düşünüyor ve benzeri bir misra daha patlatıyor. Sıra böyle böyle devam ederken bir anda sıranın bana geldiğini fark ettim. Herkes bana baktı. Ben kendimde bir cesaret bularak bir dörtlük söyledim. Kimin bir yâresi varsa söylesin/Kalmasın evrende ce- vapsız soru/Sessizlik bozulsun kimse durmasın / Ba- sitlik eyvallah bilinsin zoru. Ortamda bir sessizlik oldu ve bir alkış tufanı takip etti bu sessizliği. Söylediğim misranın derinliği mi yoksa herkes bir misra söylerken benim bir dörtlük patlatmış olmam mı etkili oldu bil- miyorum ama inanılmaz bir alkış tufanı ve ardından tebrikler devam etti. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Konuşma havası hâkimdir. B) Tanık göstermeden yararlanılmıştır. c) İşitme duyusuna yönelik bir ayrıntı vardır. D) Betimleyici ifadelere yer verilmiştir. Olaylar oluş sırasından uzaktır.
Ezel
ardir.
13. Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir yer tutar. Ancak şiirlerin
yük bölümü sözcük örgüsü, söz ve anlam sanatlarities
likla anlayacağı, tadina varacağı türden değildir. Ama
şitliliği, dilinin eskimişliği yüzünden çağdaş okurun
mi beyitler vardır ki bugün de tazeliğini korumakta.
Böyle söyleyen bir kişi aşağıdaki beyitlerden hangis.
ni son cümlede söylediklerine örnek gösteremez?
pan
LIMIT
A) Beni ağlan beni kim, üstüme gelmez ölicek
Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gaynı
B) Senin mahzunun olmak bana şadan olmadan yeğdir
Gaminla ağlamak ellerle handan olmadan yeğdir
C) Bülbüller öter, güller açar, şad gönül yok
Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-i baharin
D) Göz gördü, gönül sevdi seni, ey yüzü mahim
Kurbanın olam, var mı benim bunda günahım
E) Hayal'i şem-i ruhsarin ko yansın hane-i dilde
Perin ol şem'a yakıp şevkile pervaneler
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Ezel ardir. 13. Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir yer tutar. Ancak şiirlerin yük bölümü sözcük örgüsü, söz ve anlam sanatlarities likla anlayacağı, tadina varacağı türden değildir. Ama şitliliği, dilinin eskimişliği yüzünden çağdaş okurun mi beyitler vardır ki bugün de tazeliğini korumakta. Böyle söyleyen bir kişi aşağıdaki beyitlerden hangis. ni son cümlede söylediklerine örnek gösteremez? pan LIMIT A) Beni ağlan beni kim, üstüme gelmez ölicek Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gaynı B) Senin mahzunun olmak bana şadan olmadan yeğdir Gaminla ağlamak ellerle handan olmadan yeğdir C) Bülbüller öter, güller açar, şad gönül yok Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-i baharin D) Göz gördü, gönül sevdi seni, ey yüzü mahim Kurbanın olam, var mı benim bunda günahım E) Hayal'i şem-i ruhsarin ko yansın hane-i dilde Perin ol şem'a yakıp şevkile pervaneler
29. Bir insan, kilitli olmayan ama içeriye doğru açılan bir kapıyı
boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa o odada hapistir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene
anlamca en yakındır?
O
A) Elindekiyle yetinmek, insanı ileride karşılaşabileceği gü-
zelliklerden mahrum bırakır.
B) Kişi kendi aklını kullanmayı öğrenirse düşüncelerindeki
tutsaklıktan kurtulmayı başarır.
C) İnsan; kendine duyduğu güveni, hissettiğinden daha çok-
muş gibi davranırsa onun kolesi olur.
D) Sorun yaşanmayan bir işi yönetmek için hiçbir özel bece-
riye ihtiyaç yoktur.
E) Hayatta karşılaşılan aksiliği avantaja çevirmek bazı du-
rumlarda geri çekilmeyi de gerektirebilir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
29. Bir insan, kilitli olmayan ama içeriye doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa o odada hapistir. Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır? O A) Elindekiyle yetinmek, insanı ileride karşılaşabileceği gü- zelliklerden mahrum bırakır. B) Kişi kendi aklını kullanmayı öğrenirse düşüncelerindeki tutsaklıktan kurtulmayı başarır. C) İnsan; kendine duyduğu güveni, hissettiğinden daha çok- muş gibi davranırsa onun kolesi olur. D) Sorun yaşanmayan bir işi yönetmek için hiçbir özel bece- riye ihtiyaç yoktur. E) Hayatta karşılaşılan aksiliği avantaja çevirmek bazı du- rumlarda geri çekilmeyi de gerektirebilir.
18:04
2016-ALES-İlkbahar/SÖZ-2
29. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Fiziksel açlık ya da tokluk hissi; organizmanın yeme
ihtiyacını tespit, yeme davranışını başlatma ve
düzenleme, yemeğin nicelik ve niteliğini denetleme,
yeterli miktarda yiyecek alındığını belirleme gibi
görevleri yerine getirecek mekanizmalara sahip
olmasına bağlıdır. Açlık hissinin oluşmasında mide
kasılmaları kadar çevresel faktörlerin de etkili olduğunu
savunan araştırmacılardan Walter Cannon ve onun
gözü kara öğrencisi Washburn, bu görüşü kanıtlamaya
yönelik bir dizi deney yapmıştır. Bu deneylerden birinde
Washburn lastik bir boruya bağlı şişirilmemiş bir balon
yutmuştur. Cannon, Washburn'ün midesindeki balonu
şişirmiş, açlığa bağlı spazmlarla mide kasıldıkça
balondaki hava dışarı çıkmış ve kayıt cihazını harekete
geçirmiştir. İkili böylece "Açliğin nedeni mide
kasılmalarıdır." sonucuna ulaşmıştır. Ancak daha
sonra mide kasılmaları ile açlık arasındaki nedenselliği
çürüten araştırmalar da yapılmıştır. Peki, tok bir mide
yemek yeme isteğini sonlandırır mı? Araştırmacılar
kişinin ancak yenilenlerin ağırlığı sonucu oluşan baskı
ile yeme eylemini sonlandırabildiğini göstermektedir.
Bu, vücudun midedeki baskinin kaynağına karşı duyarlı
olduğuna işaret eder. Bu yüzden, hemen hepimiz yemek
sonrasında en sevdiğimiz yiyeceğe karşı bile daha az
istek duyduğumuzu fark etmişizdir. "Duyu ağırlıklı
doyum fenomeni" olarak adlandırılan bu durum,
alınan
yiyecek miktarını düzenleme yollarından biridir. Bununla
birlikte salatalık ve ananas gibi yiyeceklerle doygunluğa
ulaşan deneklerin salatalığa tuz serpildiğinde veya
ananasın üzerine krema eklendiğinde tekrar yeme isteği
duyması, meselenin zannedildiğinden daha karmaşık
olduğunu göstermektedir. Bu noktada çevresel
kaynaklardan gelen bilgileri işleyen beynimizin yeme
davranışlarını düzenlemedeki rolü ile ilgili açıklamalar
ağırlık kazanmıştır.
31. Aşağıdakilerden hangisi Cannon ve Washburn'ün
mide kasılmaları ile açlık hissi arasında kurdukları
bağlantıyı çürüten bir örnektir?
A) Mide kasılmaları geçiren farelerin labirentin sonundaki
yiyeceğe ulaşmaları
B) Midesi tibbi yollarla alınmış hastaların açlık
durumunda sancı çekmeleri
C) Acken kann bölgesinde spazm hisseden kişilerin
doyunca ağrılarının azalması
D) Açlığı gidermek için bir önlem alınmadığında mide
ağrılarının artarak devam etmesi
Slik süt ya da şerbet tüketimiyle açlıktan
kaynaklanan mide spazmlarının hafiflemesi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
18:04 2016-ALES-İlkbahar/SÖZ-2 29. - 32. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Fiziksel açlık ya da tokluk hissi; organizmanın yeme ihtiyacını tespit, yeme davranışını başlatma ve düzenleme, yemeğin nicelik ve niteliğini denetleme, yeterli miktarda yiyecek alındığını belirleme gibi görevleri yerine getirecek mekanizmalara sahip olmasına bağlıdır. Açlık hissinin oluşmasında mide kasılmaları kadar çevresel faktörlerin de etkili olduğunu savunan araştırmacılardan Walter Cannon ve onun gözü kara öğrencisi Washburn, bu görüşü kanıtlamaya yönelik bir dizi deney yapmıştır. Bu deneylerden birinde Washburn lastik bir boruya bağlı şişirilmemiş bir balon yutmuştur. Cannon, Washburn'ün midesindeki balonu şişirmiş, açlığa bağlı spazmlarla mide kasıldıkça balondaki hava dışarı çıkmış ve kayıt cihazını harekete geçirmiştir. İkili böylece "Açliğin nedeni mide kasılmalarıdır." sonucuna ulaşmıştır. Ancak daha sonra mide kasılmaları ile açlık arasındaki nedenselliği çürüten araştırmalar da yapılmıştır. Peki, tok bir mide yemek yeme isteğini sonlandırır mı? Araştırmacılar kişinin ancak yenilenlerin ağırlığı sonucu oluşan baskı ile yeme eylemini sonlandırabildiğini göstermektedir. Bu, vücudun midedeki baskinin kaynağına karşı duyarlı olduğuna işaret eder. Bu yüzden, hemen hepimiz yemek sonrasında en sevdiğimiz yiyeceğe karşı bile daha az istek duyduğumuzu fark etmişizdir. "Duyu ağırlıklı doyum fenomeni" olarak adlandırılan bu durum, alınan yiyecek miktarını düzenleme yollarından biridir. Bununla birlikte salatalık ve ananas gibi yiyeceklerle doygunluğa ulaşan deneklerin salatalığa tuz serpildiğinde veya ananasın üzerine krema eklendiğinde tekrar yeme isteği duyması, meselenin zannedildiğinden daha karmaşık olduğunu göstermektedir. Bu noktada çevresel kaynaklardan gelen bilgileri işleyen beynimizin yeme davranışlarını düzenlemedeki rolü ile ilgili açıklamalar ağırlık kazanmıştır. 31. Aşağıdakilerden hangisi Cannon ve Washburn'ün mide kasılmaları ile açlık hissi arasında kurdukları bağlantıyı çürüten bir örnektir? A) Mide kasılmaları geçiren farelerin labirentin sonundaki yiyeceğe ulaşmaları B) Midesi tibbi yollarla alınmış hastaların açlık durumunda sancı çekmeleri C) Acken kann bölgesinde spazm hisseden kişilerin doyunca ağrılarının azalması D) Açlığı gidermek için bir önlem alınmadığında mide ağrılarının artarak devam etmesi Slik süt ya da şerbet tüketimiyle açlıktan kaynaklanan mide spazmlarının hafiflemesi
Paragrat
10. Bugün anlatı sanatının doğasında aciklik göze çarpar.
Hangi edebi eğilimin tesirini duyurursa duyursun bir
anlatinin geniş kitleler üzerinde tesir kurması, dilinin
anlaşılırlığına bağlıdır. Aksi halde bir ayağı havada kalan
metinler ortaya çıkar. Hele ki kullanımdan doşmüş kelime
ve söz gruplarını tercih etmek, başlı başına bir hatadir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen
açısıyla yazılmıştır?
11. (0) Etkin mads
polimerin for
ortaya çıkan
uyuşmazlıkla
avantaja sah
eksik alınan
a
1
bakış
e
kaldinyor, tec
ku animi ve
Cam Bir ilaç,
geçer. (IV) A
hata yüzdes
Üzüntüsüz
avantajlang
tedavilerinin
değerlendiri
Bu parçada
düşüncenir
A
A) Erenköy'üne gidiyormuş kadar basit ve
Istanbul'dan ayrıldım. Öyle Pendik'i geçince içime bir
gariplik falan da çökmedi: gittiğim kazayı, staj
gördüğüm vilayetin ufak bir
örneği gibi düşlüyor, "lka
sene oturmaktan ne çıkar?" diyordum, "Insan
pişkinleşir, hayatı anlar!"
B) Gece zindan gibiydi. kamyonet karanlık bir odaya
kapatılmış bir kedi gibi alevden gözleriyle dört tarafa
atılıyor, duruyor, geriye dönerek tekrar koşuyordu.
Ova düzdü. Karanlık, göz alabildiği kadar uzuyordu.
Tam iki saat böyle kâh otomobille kâh inerek fenerle
dolaştık.
6) Tabiatta da hiç değişiklik yoktu... Oh... O birbiri
arkasına uzanan nihayetsiz sıra dağlar! Gerçi
kasabanın karşısında "herkesin ilk vesilede methini
yaptığı" bir çamlık vardı, güzeldi ama buraya
yakışmiyordu. Bu esmer dağların ortasında, kirli bir
bakkal önlüğüne yamanmış yeşil kadifeyi andırıyordu.
D) Tasavvur ettiğim hayata kavuştum. Bana
vatanperverlikten, oraların tenvire ihtiyacından
bahsetme! Söyleyeceklerin doğrudur, lakin burada
sesini alçaltti" lakin bizim için, yani benim içinde
yetiştiğim gençlik için, memleket muhabbeti bir
safsata, feragat, lügatten silinen bir kelime, hadbinlik
en makul seciyedir.
E) Kısa fakat dik bir yokuş. Otomobil evvela geriledi.
Sonra avina atılan bir tazı gibi şiddetle forladi. Bu hız
onu ancak yarıya kadar çıkarabildi. Artik canli bir
mahluk gibi soluyor, homurdanıyor, lakin bir adım ileri
gidemiyordu. Döndü, yokuşa arkasını verdi; böyle
çıkmak istedi.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Paragrat 10. Bugün anlatı sanatının doğasında aciklik göze çarpar. Hangi edebi eğilimin tesirini duyurursa duyursun bir anlatinin geniş kitleler üzerinde tesir kurması, dilinin anlaşılırlığına bağlıdır. Aksi halde bir ayağı havada kalan metinler ortaya çıkar. Hele ki kullanımdan doşmüş kelime ve söz gruplarını tercih etmek, başlı başına bir hatadir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen açısıyla yazılmıştır? 11. (0) Etkin mads polimerin for ortaya çıkan uyuşmazlıkla avantaja sah eksik alınan a 1 bakış e kaldinyor, tec ku animi ve Cam Bir ilaç, geçer. (IV) A hata yüzdes Üzüntüsüz avantajlang tedavilerinin değerlendiri Bu parçada düşüncenir A A) Erenköy'üne gidiyormuş kadar basit ve Istanbul'dan ayrıldım. Öyle Pendik'i geçince içime bir gariplik falan da çökmedi: gittiğim kazayı, staj gördüğüm vilayetin ufak bir örneği gibi düşlüyor, "lka sene oturmaktan ne çıkar?" diyordum, "Insan pişkinleşir, hayatı anlar!" B) Gece zindan gibiydi. kamyonet karanlık bir odaya kapatılmış bir kedi gibi alevden gözleriyle dört tarafa atılıyor, duruyor, geriye dönerek tekrar koşuyordu. Ova düzdü. Karanlık, göz alabildiği kadar uzuyordu. Tam iki saat böyle kâh otomobille kâh inerek fenerle dolaştık. 6) Tabiatta da hiç değişiklik yoktu... Oh... O birbiri arkasına uzanan nihayetsiz sıra dağlar! Gerçi kasabanın karşısında "herkesin ilk vesilede methini yaptığı" bir çamlık vardı, güzeldi ama buraya yakışmiyordu. Bu esmer dağların ortasında, kirli bir bakkal önlüğüne yamanmış yeşil kadifeyi andırıyordu. D) Tasavvur ettiğim hayata kavuştum. Bana vatanperverlikten, oraların tenvire ihtiyacından bahsetme! Söyleyeceklerin doğrudur, lakin burada sesini alçaltti" lakin bizim için, yani benim içinde yetiştiğim gençlik için, memleket muhabbeti bir safsata, feragat, lügatten silinen bir kelime, hadbinlik en makul seciyedir. E) Kısa fakat dik bir yokuş. Otomobil evvela geriledi. Sonra avina atılan bir tazı gibi şiddetle forladi. Bu hız onu ancak yarıya kadar çıkarabildi. Artik canli bir mahluk gibi soluyor, homurdanıyor, lakin bir adım ileri gidemiyordu. Döndü, yokuşa arkasını verdi; böyle çıkmak istedi.
TYT
33. Başk
miyo
ğil fa
sorus
le siz
boğli
kara
şünü
dikla
man
Bu
söy
A)
B
32. Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan asker-
lerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az
olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordu-
sunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, as-
kerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş ala-
nina doğru ilerlerken yol kenarındaki bir tapınakta du-
rup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan ce-
binden bozuk para çıkararak “Şimdi yazı-tura ataca-
ğız. Eğer tura gelirse biz kazanacağız ama eğer yazı
gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıka-
cak." der. Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabır-
sizca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. As-
kerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini top-
lamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı ka-
zanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı, komutanının yanına
gelerek onun kehanetini takdir edercesine "Kimse ka-
deri değiştiremez." der. Bunun üzerine "Haklısın." der
komutan, iki tarafı da tura olan parayı göstererek ve
askerlerine şunları öğütler:
Her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak
bakabilmektir asıl olan, kazanmak yahut kaybet-
mek değil.
İçsel olarak kendimiz, kendi davranışımız hakkın-
da ne düşünüyoruz; ona göre hareket etmek ge-
Tekir.
Kadercilik oyunu oynamayıp bu kaderi oluşturabil-
memiz için bir ön hazırlık yapmamız en başta ati-
lacak adımdır.
• Kötü gidişe karşı "Dur bakalım, o kadar da değil!"
diyerek daha olumlu varsayımlar üretme akıldan
çıkarılmamalıdır.
DJ
E)
.
34. De
ka
şit
kir
çe
be
le
m
m
Bu parçada komutanın verdiği öğütlere göre, ba-
şarmak ve kazanmak için yapılması gerekenler ara-
sında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
is
O
la
B
d
AX Kişisel değerlendirme yapmak
BU İç konuşmayla motive olmak
Sonuç odaklı düşünmemek
D) Hedefe varmak için her yolu denemek
Zorlukları bahane olarak görmemek
20201273
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT 33. Başk miyo ğil fa sorus le siz boğli kara şünü dikla man Bu söy A) B 32. Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan asker- lerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordu- sunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, as- kerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş ala- nina doğru ilerlerken yol kenarındaki bir tapınakta du- rup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan ce- binden bozuk para çıkararak “Şimdi yazı-tura ataca- ğız. Eğer tura gelirse biz kazanacağız ama eğer yazı gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıka- cak." der. Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabır- sizca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. As- kerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini top- lamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı ka- zanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı, komutanının yanına gelerek onun kehanetini takdir edercesine "Kimse ka- deri değiştiremez." der. Bunun üzerine "Haklısın." der komutan, iki tarafı da tura olan parayı göstererek ve askerlerine şunları öğütler: Her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak bakabilmektir asıl olan, kazanmak yahut kaybet- mek değil. İçsel olarak kendimiz, kendi davranışımız hakkın- da ne düşünüyoruz; ona göre hareket etmek ge- Tekir. Kadercilik oyunu oynamayıp bu kaderi oluşturabil- memiz için bir ön hazırlık yapmamız en başta ati- lacak adımdır. • Kötü gidişe karşı "Dur bakalım, o kadar da değil!" diyerek daha olumlu varsayımlar üretme akıldan çıkarılmamalıdır. DJ E) . 34. De ka şit kir çe be le m m Bu parçada komutanın verdiği öğütlere göre, ba- şarmak ve kazanmak için yapılması gerekenler ara- sında aşağıdakilerden hangisi yoktur? is O la B d AX Kişisel değerlendirme yapmak BU İç konuşmayla motive olmak Sonuç odaklı düşünmemek D) Hedefe varmak için her yolu denemek Zorlukları bahane olarak görmemek 20201273
10. Klasik unvanını alabilmiş romanlar, her derildiği
dönemde değişik tatlar verebilen üzüm bağları gibidir.
Belki toprak aynıdır; hava ayni, su aynı, tohum
aynıdır. Ama bakalım tadan aynı mıdır? Tadan kişinin
yaşam deneyimi, hayata bakışı, olayları algılayışı
aynı mıdır? Her şey değişir, değişmeyen tek şey
değişimdir diye boşuna dememişler. Klasik, insanın
her döneminde değerini hissettirebilecek öze sahip
olan eserlere denir.
Bu parçada klasik romanlarla ilgili “her derildiği
dönemde değişik
tatlar verebilen üzüm bağları gibi"
benzetmesiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
At Her yaştaki okumada yeni hazlar uyandırabilmesi
B) Değişik yüzyıllarda da varlığını sürdürebilmesi
Farklı ülkelerde beğeniyle okunacak evrenselliğe
ulaşması
D Yazıldığı dönemin tüm güzelliklerini
barındırabilmesi
E) Anlatımındaki büyüleyicilikle kalıcılığı
yakalayabilmesi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
10. Klasik unvanını alabilmiş romanlar, her derildiği dönemde değişik tatlar verebilen üzüm bağları gibidir. Belki toprak aynıdır; hava ayni, su aynı, tohum aynıdır. Ama bakalım tadan aynı mıdır? Tadan kişinin yaşam deneyimi, hayata bakışı, olayları algılayışı aynı mıdır? Her şey değişir, değişmeyen tek şey değişimdir diye boşuna dememişler. Klasik, insanın her döneminde değerini hissettirebilecek öze sahip olan eserlere denir. Bu parçada klasik romanlarla ilgili “her derildiği dönemde değişik tatlar verebilen üzüm bağları gibi" benzetmesiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? At Her yaştaki okumada yeni hazlar uyandırabilmesi B) Değişik yüzyıllarda da varlığını sürdürebilmesi Farklı ülkelerde beğeniyle okunacak evrenselliğe ulaşması D Yazıldığı dönemin tüm güzelliklerini barındırabilmesi E) Anlatımındaki büyüleyicilikle kalıcılığı yakalayabilmesi
11.
AnA INFORMAL YAYINLAR
Operası, tiyatrosu, müzesiyle Viyana bir kültür kentidir
ve Viyanalılar her gün bu kültürle iç içe yaşar. Bu Tuna
kentinin sokaklarını arşınlayanlar; mağazaların, binaların,
heykellerin, loş ve dar geçitlerin kültür soluduğunu sezer.
Viyanalılar zengin kültürlerinin üreticileri olan sanatçılara
ve düşünürlere çok değer verirler çünkü toplumun gerçek
temsilcilerinin onlar olduğunu bilirler.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Viyana'nın Tuna Nehri'nin kıyısında olduğuna
B) Viyanalıların şehirle ilgili düşüncelerine
C) Viyana'daki sanatsal faaliyetlerin çeşitliliğine
D) Viyana'da sanatçıların el üstünde tutulduğuna
E) Viyana'daki yapıların kültürü yansıttığına
(2015-ALES)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
11. AnA INFORMAL YAYINLAR Operası, tiyatrosu, müzesiyle Viyana bir kültür kentidir ve Viyanalılar her gün bu kültürle iç içe yaşar. Bu Tuna kentinin sokaklarını arşınlayanlar; mağazaların, binaların, heykellerin, loş ve dar geçitlerin kültür soluduğunu sezer. Viyanalılar zengin kültürlerinin üreticileri olan sanatçılara ve düşünürlere çok değer verirler çünkü toplumun gerçek temsilcilerinin onlar olduğunu bilirler. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Viyana'nın Tuna Nehri'nin kıyısında olduğuna B) Viyanalıların şehirle ilgili düşüncelerine C) Viyana'daki sanatsal faaliyetlerin çeşitliliğine D) Viyana'da sanatçıların el üstünde tutulduğuna E) Viyana'daki yapıların kültürü yansıttığına (2015-ALES)
21.
Olgunlaşmak; kalbin daha hassas, kanin daha
sicak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu dl-
masıdır. Içlerinde böyle bir canlilik, böyle bir hayat
coşkunluğu duyanlar, dünyanın biricik hakimleridir.
Diğer bütün hükümdarlıklar bu saltanatın maddi-
leşmesi, fakirleşmesidir: Bir nevi tiyatro krallığı...
Gerçek hükümdarlar, ebediyen hükümrandurlar.
Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
Bu parçanın
anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden
hangisi soylenem z?
A) Tanımlamaya yer verilmiştir. V
B) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır
C) Örneklemeye başvurulmuştur
D Denzetme yapılmıştır. X
E) Mecaz anlamlı sözcükler kullanılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
21. Olgunlaşmak; kalbin daha hassas, kanin daha sicak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu dl- masıdır. Içlerinde böyle bir canlilik, böyle bir hayat coşkunluğu duyanlar, dünyanın biricik hakimleridir. Diğer bütün hükümdarlıklar bu saltanatın maddi- leşmesi, fakirleşmesidir: Bir nevi tiyatro krallığı... Gerçek hükümdarlar, ebediyen hükümrandurlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi soylenem z? A) Tanımlamaya yer verilmiştir. V B) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır C) Örneklemeye başvurulmuştur D Denzetme yapılmıştır. X E) Mecaz anlamlı sözcükler kullanılmıştır.
7.
5. Sevdiğimiz romanların kahramanlarını da her zaman sever miyiz?
Bazı romanları sevdiğimiz hâlde kahramanlarını sevmediğimiz
olur, onlara kanımız kaynamaz ama bu, özdeşlik kuramadığımız-
dan değildir, belki de o roman kahramanı bizi fazlasıyla yansıttığı
için ona isinamamışızdır. Aynı şekilde, sevdiğimiz roman kahra-
manlarıyla her zaman özdeşlik kurduğumuz da söylenemez, ol-
mak istediğimiz kişi olabilir o roman kişisi; gıpta ettiğimiz, onun
gibi olmak istediğimiz için sevmişizdir. Yerinde olmak istemedi-
ğimiz roman kahramanlarının başlarından geçenlerin anlatıldığı
romanları da severiz bununla birlikte. Karşımızda kanlı can-
li bir insan var gibidir; açmazları, küçük hesapları, sevimsizlikleri
vb. özellikleri ile tanırız onu. Belki neden böyle biri olduğunu da
sezeriz, tam olarak sezemediğimizde bile bir insanın neden böy-
le davrandığı, hangi koşulların onu böyle biri olmaya ittiği gibi so-
rular sordurmuştur roman bize. Sanırım biraz da uyarılırız böylesi
kahramanları tanıdıkça, bizi de bekleyen bir tehlikedir böyle biri
olmak ya da böyle görülmek.
----
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşa-
ğıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olmaz?
A) Bu durum, romanda karakterlerin bütünlüklü yansıtılmış olma-
sindan kaynaklanır
Onlara bakışımızdaki bu farklılık romancının kurgulamadaki
başarısıyla açıklanabilir
Prf Yayınları
Her karakter tüm yönleriyle bizi temsil ettiği için onlar aracılı-
ğıyla kendimizi tanırız
D) Yazarın biçimlendirdiği her kişi bütün gerçekliğiyle karşımız-
da durmaktadır
E) Bunun nedeni ustalıkla çizilmiş kahramanların zihin dünya-
mizda karşılığını bulmasıdır
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. 5. Sevdiğimiz romanların kahramanlarını da her zaman sever miyiz? Bazı romanları sevdiğimiz hâlde kahramanlarını sevmediğimiz olur, onlara kanımız kaynamaz ama bu, özdeşlik kuramadığımız- dan değildir, belki de o roman kahramanı bizi fazlasıyla yansıttığı için ona isinamamışızdır. Aynı şekilde, sevdiğimiz roman kahra- manlarıyla her zaman özdeşlik kurduğumuz da söylenemez, ol- mak istediğimiz kişi olabilir o roman kişisi; gıpta ettiğimiz, onun gibi olmak istediğimiz için sevmişizdir. Yerinde olmak istemedi- ğimiz roman kahramanlarının başlarından geçenlerin anlatıldığı romanları da severiz bununla birlikte. Karşımızda kanlı can- li bir insan var gibidir; açmazları, küçük hesapları, sevimsizlikleri vb. özellikleri ile tanırız onu. Belki neden böyle biri olduğunu da sezeriz, tam olarak sezemediğimizde bile bir insanın neden böy- le davrandığı, hangi koşulların onu böyle biri olmaya ittiği gibi so- rular sordurmuştur roman bize. Sanırım biraz da uyarılırız böylesi kahramanları tanıdıkça, bizi de bekleyen bir tehlikedir böyle biri olmak ya da böyle görülmek. ---- Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşa- ğıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olmaz? A) Bu durum, romanda karakterlerin bütünlüklü yansıtılmış olma- sindan kaynaklanır Onlara bakışımızdaki bu farklılık romancının kurgulamadaki başarısıyla açıklanabilir Prf Yayınları Her karakter tüm yönleriyle bizi temsil ettiği için onlar aracılı- ğıyla kendimizi tanırız D) Yazarın biçimlendirdiği her kişi bütün gerçekliğiyle karşımız- da durmaktadır E) Bunun nedeni ustalıkla çizilmiş kahramanların zihin dünya- mizda karşılığını bulmasıdır
34. ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
bir dizi işlemden geçirildikten sonra öğütülmesiyle elde
Salep, bazı yabani orkide türlerinin kök yumrularının
ediliyor. Salebin bileşiminde, elde edildiği yöreye göre
değişen oranlarda glikomannan, nişasta, şekerler,
azotlu maddeler ve su bulunur. Salebin etkili madde
si glikomannandır. Glikomannanın bir grami, 200 ml
suyu emer. Glikomannan bu özelliğinden dolayı bazı
besinlerin, özellikle dondurmanın kıvamını artırmak
ve geleneksel hekimlikte kabızlık gibi rahatsızlıklar
gidermek, kanın serum ve lipid düzeyini düzeltmek
amacıyla kullanılır. Glikomannan besinlerle tüketildi-
ğinde suyu tutma özelliğinden dolayı besin emilimini
geciktirerek tokluk hissi oluşturur. Kış aylarında içe-
cek olarak yararlanılan salebin üretiminde çoğunlukla
glikomannan içermeyen çayır salebi kullanılır. Ticari
amaçla kullanılan başka bir salep çeşidi olan yayla sa-
lebi, 700-1300 m yükseltideki yerlerde yetişir.
34. Bu parçaya dayanarak, saleple ilgili aşağıdaki yar-
gilardan hangisine ulaşılabilir?
A) Dondurma yapımında kullanılır.
B) Tüm türlerinin besin değeri aynıdır.
C) Kalitesini, yetiştiği bölgenin iklim özellikleri belir-
ler.
A PEGEM AKADEMİ
Bazı türlerinin üretimi
yapılır
E) Gıda maddesi olarak tüketimi Türkiye'ye özgü-
dür.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
34. ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. bir dizi işlemden geçirildikten sonra öğütülmesiyle elde Salep, bazı yabani orkide türlerinin kök yumrularının ediliyor. Salebin bileşiminde, elde edildiği yöreye göre değişen oranlarda glikomannan, nişasta, şekerler, azotlu maddeler ve su bulunur. Salebin etkili madde si glikomannandır. Glikomannanın bir grami, 200 ml suyu emer. Glikomannan bu özelliğinden dolayı bazı besinlerin, özellikle dondurmanın kıvamını artırmak ve geleneksel hekimlikte kabızlık gibi rahatsızlıklar gidermek, kanın serum ve lipid düzeyini düzeltmek amacıyla kullanılır. Glikomannan besinlerle tüketildi- ğinde suyu tutma özelliğinden dolayı besin emilimini geciktirerek tokluk hissi oluşturur. Kış aylarında içe- cek olarak yararlanılan salebin üretiminde çoğunlukla glikomannan içermeyen çayır salebi kullanılır. Ticari amaçla kullanılan başka bir salep çeşidi olan yayla sa- lebi, 700-1300 m yükseltideki yerlerde yetişir. 34. Bu parçaya dayanarak, saleple ilgili aşağıdaki yar- gilardan hangisine ulaşılabilir? A) Dondurma yapımında kullanılır. B) Tüm türlerinin besin değeri aynıdır. C) Kalitesini, yetiştiği bölgenin iklim özellikleri belir- ler. A PEGEM AKADEMİ Bazı türlerinin üretimi yapılır E) Gıda maddesi olarak tüketimi Türkiye'ye özgü- dür.
Bir şiir, kendi başına bağımsız bir ülke olmasından
çok bir ruhtur, bir anlamdır
. Yaratıcısının moral
yapısı ve davranışlarıyla sıkı sıkıya bağlantısı olan
bir fotoğraftır âdeta. Adını hatırlayamadığım bir Bati
edebiyatçısının, "İtiraf ederim ki eserlerden çok,
eserlerin yazılış ve meydana geliş şartları, yazanla-
rin kimlik ve kişilikleri ilgilendirir beni.” sözü boş bir
söz olmasa gerek.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına uygun
olarak aşağıdakilerden hangist getirilebilir?
A) Şairin kendini bir kenara itip başka yaşamlara
açılması, eserin ortaya çıkışını kolaylaştıracak-
tır.
B) Öyleyse şairin kimliğini bilmemizin şiir adına
bize çok şey kazandıracağını nasıl yadsıyabili-
riz?
D) Bu durumda bir şiiri anlamak için şairin kişiliği
üzerine bir şeyler bilmemiz çok gerekli değildir.
2) Şairin yaşamının şiir üzerinde nasıl bir etki
bıraktığını anlamak o kadar kolay mıdır?
Şiirin, şairin yaşamının ötesinde bir duyuşla
yazıldığı herkes tarafından kabul edilmiştir.
)
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
Bir şiir, kendi başına bağımsız bir ülke olmasından çok bir ruhtur, bir anlamdır . Yaratıcısının moral yapısı ve davranışlarıyla sıkı sıkıya bağlantısı olan bir fotoğraftır âdeta. Adını hatırlayamadığım bir Bati edebiyatçısının, "İtiraf ederim ki eserlerden çok, eserlerin yazılış ve meydana geliş şartları, yazanla- rin kimlik ve kişilikleri ilgilendirir beni.” sözü boş bir söz olmasa gerek. Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına uygun olarak aşağıdakilerden hangist getirilebilir? A) Şairin kendini bir kenara itip başka yaşamlara açılması, eserin ortaya çıkışını kolaylaştıracak- tır. B) Öyleyse şairin kimliğini bilmemizin şiir adına bize çok şey kazandıracağını nasıl yadsıyabili- riz? D) Bu durumda bir şiiri anlamak için şairin kişiliği üzerine bir şeyler bilmemiz çok gerekli değildir. 2) Şairin yaşamının şiir üzerinde nasıl bir etki bıraktığını anlamak o kadar kolay mıdır? Şiirin, şairin yaşamının ötesinde bir duyuşla yazıldığı herkes tarafından kabul edilmiştir. )
2. Her horoz kendi çöplüğünde öter ya da ötmeli. Doğru bilgi
edinmek için öncelikle konuşan kişinin uzmanlık alanına ve
açıklamayı yaptığı ortama dikkatle bakmak lazım. Bilim in-
sanlarının yeri bilimsel dergilerdir, basın değil. Ayrıca unvanı
ve makamı ne olursa olsun, kişilerin "bana göre" veya "dü-
şünceme göre" gibi ifadelerle yaptığı açıklamanın bilimsel
değeri yoktur. Bilimsel etik ve kurallar, ortaya atılan iddiala-
rin somut verilere dayalı, fiziksel sebep-sonuç ilişkileri kuru-
larak veya kaynak gösterilerek açıklanmasını zorunlu kılar.
Üstelik açıklama, bilimsel araştırma sonuçlarının incelendiği
ve yayımlandığı dergilerde yapılmalıdır.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Bilim insanları, bilgi, bulgu ve görüşlerini bilimsel dergi-
lerde yayımlamalıdır.
B) Bir bilim insanının basına konuşması için önemli bir buluş
gerçekleştirmesi gerekir.
C) Günümüzde çoğu bilim insanı etik kuralları hiçe sayarak
görüşlerini basınla paylaşmaktadır.
D) Her bilim insanı, kendi bilgi, bulgu ve görüşlerine katkı
sağlayan dergileri izlemelidir.
E) Bilim insanları, bilimsel dergilerin daha fazla okunması
için çaba göstermelidir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. Her horoz kendi çöplüğünde öter ya da ötmeli. Doğru bilgi edinmek için öncelikle konuşan kişinin uzmanlık alanına ve açıklamayı yaptığı ortama dikkatle bakmak lazım. Bilim in- sanlarının yeri bilimsel dergilerdir, basın değil. Ayrıca unvanı ve makamı ne olursa olsun, kişilerin "bana göre" veya "dü- şünceme göre" gibi ifadelerle yaptığı açıklamanın bilimsel değeri yoktur. Bilimsel etik ve kurallar, ortaya atılan iddiala- rin somut verilere dayalı, fiziksel sebep-sonuç ilişkileri kuru- larak veya kaynak gösterilerek açıklanmasını zorunlu kılar. Üstelik açıklama, bilimsel araştırma sonuçlarının incelendiği ve yayımlandığı dergilerde yapılmalıdır. Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler- den hangisidir? A) Bilim insanları, bilgi, bulgu ve görüşlerini bilimsel dergi- lerde yayımlamalıdır. B) Bir bilim insanının basına konuşması için önemli bir buluş gerçekleştirmesi gerekir. C) Günümüzde çoğu bilim insanı etik kuralları hiçe sayarak görüşlerini basınla paylaşmaktadır. D) Her bilim insanı, kendi bilgi, bulgu ve görüşlerine katkı sağlayan dergileri izlemelidir. E) Bilim insanları, bilimsel dergilerin daha fazla okunması için çaba göstermelidir.
TYT
40.
1.
38. "Bildiklerini unut! Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne
bilgilerini silmekle başla." diyor dost. Zihnimin tahtasında
kargacik burgacik harfler, ne çok kelime var. Alıyorum
kumaş silgiyi. Tahtayı siliyorum boydan boya. Bir temizlik, bir
hafiflik, bir ferahlık hali ki değmeyin gitsin.
HI
Aşağıdakilerden hangisi parçada öğüt veren dostun ileri
süreceği bir yargı olamaz?
Bu
bir
A)
A) Çok bilenin çok daha iyi anladığını sanmak hata olur.
B) Cahilin cehaleti hamdır, koftur ama daha da kötüsü
bilenin gafletidir aslında.
C) Bazen bilgi sadece bir perdedir; iner gözümüzün üstüne,
kapatır gönlümüzü.
D) Bilgili olmaktansa bir şey bilmeden yaşamak, yaşamın
yükünü en aza indirir.
E) Asıl sorun doğru bildiğimiz yanlışlardır, bu yüzden
bildiklerimizi unutmakta yarar vardır.
D
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT 40. 1. 38. "Bildiklerini unut! Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla." diyor dost. Zihnimin tahtasında kargacik burgacik harfler, ne çok kelime var. Alıyorum kumaş silgiyi. Tahtayı siliyorum boydan boya. Bir temizlik, bir hafiflik, bir ferahlık hali ki değmeyin gitsin. HI Aşağıdakilerden hangisi parçada öğüt veren dostun ileri süreceği bir yargı olamaz? Bu bir A) A) Çok bilenin çok daha iyi anladığını sanmak hata olur. B) Cahilin cehaleti hamdır, koftur ama daha da kötüsü bilenin gafletidir aslında. C) Bazen bilgi sadece bir perdedir; iner gözümüzün üstüne, kapatır gönlümüzü. D) Bilgili olmaktansa bir şey bilmeden yaşamak, yaşamın yükünü en aza indirir. E) Asıl sorun doğru bildiğimiz yanlışlardır, bu yüzden bildiklerimizi unutmakta yarar vardır. D
A
7.
Tibet'te Yedi Yıl adlı eserde Avusturyalı bir dağcı olan
Heinrich Harrer'ın Himalayalar'a tırmanma hedefi var.
dir. Dönemin faşist Alman yönetimi de dağcıyı bunun
için desteklemekte ve dağcının giderlerini karşıla-
maktadır. Harrer 1939'da Almanlarla savaş halindek
İngilizler tarafından rehin alınır. Bir şekilde kaçmayı
başarır ve Lhassa kentine ulaşır. Burada karşılaştığı
Dalai Lama ve ondan öğrendikleri, dağcının tüm ha-
yatını değiştirmek üzeredir. Harrer, budizmin felseres
ile tanışmıştır. Huzuru bulmak için münzevi hayatı ya-
şamaya başlamıştır.
arçada “münzevi hayatı" sözünü anlamca karşıla-
yabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde
vardır?
A) Hayatında hep yanlış insanlar tanımanın üzüntüsü
içindeydi
B) Sosyal olmak ve insanı sevmek hepimizin ruhun-
da var
C) Dünyayı bir çilehane olarak görüp insana sürgün
yaşamak bize uzak
D) Son anda yetiştiğim vapur issizdi ama kaptan
buna çare oldu
E) Hep son ana bıraktık son dakikaya bıraktık mutlu
olmadı da sevinmeyi de
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
A 7. Tibet'te Yedi Yıl adlı eserde Avusturyalı bir dağcı olan Heinrich Harrer'ın Himalayalar'a tırmanma hedefi var. dir. Dönemin faşist Alman yönetimi de dağcıyı bunun için desteklemekte ve dağcının giderlerini karşıla- maktadır. Harrer 1939'da Almanlarla savaş halindek İngilizler tarafından rehin alınır. Bir şekilde kaçmayı başarır ve Lhassa kentine ulaşır. Burada karşılaştığı Dalai Lama ve ondan öğrendikleri, dağcının tüm ha- yatını değiştirmek üzeredir. Harrer, budizmin felseres ile tanışmıştır. Huzuru bulmak için münzevi hayatı ya- şamaya başlamıştır. arçada “münzevi hayatı" sözünü anlamca karşıla- yabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Hayatında hep yanlış insanlar tanımanın üzüntüsü içindeydi B) Sosyal olmak ve insanı sevmek hepimizin ruhun- da var C) Dünyayı bir çilehane olarak görüp insana sürgün yaşamak bize uzak D) Son anda yetiştiğim vapur issizdi ama kaptan buna çare oldu E) Hep son ana bıraktık son dakikaya bıraktık mutlu olmadı da sevinmeyi de