Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

16.-17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz.
Deniz esintisi özlemi çekenler için market reyonlarında oda
kokusu satılır. O özgün kokuyu veren dimetil sülfür (DMS)
adlı bileşik, bir su yosunu türü olan emiliania huxleyi adli tek
hücreli fitoplanktonlar sayesinde oluşur. Bu canlıya ek olarak
bazı diğer su yosunu ve bakteri türlerinde de bulunan Alma1
adlı enzim sayesinde DMSP adlı bileşik, dimetil sülfüre dö-
nüştürülür. DMSP, tuzlu suya karşı kalkan görevi üstlenen bir
kimyasaldır ve bir kısmı, canlının yaşamı sona ermek üzerey-
ken DMS molekülüne dönüşür. DMS molekülü, türdeş canlı-
lara gönderilen bir "Kendinizi koruyun!" mesajı niteliği de ta-
şır. Örneğin viral enfeksiyonla yaşamı sonlanmak üzere olan
bir su yosununun ortama gönderdiği DMS molekülleri yakın
bölgedeki diğer fitoplanktonların tehlikeden haberdar olma-
sını sağlar. Su yüzeyinden havaya karışan DMS molekülleri,
deniz kenarında algıladığımız belirgin kokuya yol açar. DMS
molekülü besin zinciri üzerinde de etkilidir. Planktonlar, diğer
canlılar kendilerini yemeye çalışırken DMS üretir. Bu mole-
külün varlığını algılayan bazı kabuklular ve deniz kuşu türleri
molekül yoğunluğunu takip ederek planktonları yemeye ça-
lişan deniz canlıları ile beslenir.
C
16. Bu parçadan DMS adlı bileşik ile ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisi çıkarılamaz?
A
Su içinde oluşmasına rağmen etkisi suyun dışındaki
ortamlarda da sürer.
B) Nefis aromatik özelliğiyle deniz canlilan için önemli bir
besin kaynağıdır.
Bazı deniz canlılarının ihtiyaç duyduklan yiyeceğe ulaş-
malanında önemli rol oynar.
D) Kozmetik sanayinde üretilen ürünlerde yer alarak in-
sanlanın gündelik yaşamında kullanılmaktır.
EV Bileşiğin oluşmasına kaynaklık eden deniz canllanıyla
aynı türdeki diğer canlılar için bir uyan niteliği taşır.
A Deniz canlı
niminin yay
açmiştir.
B) Deniz kene
nizlere aka
tadır.
e DMS mole
Iryken fark
nüşmekte
D) Oda koku
niz esintis
aksiyonum
EFerahlatio
canlilarin
için üretti
18. Bugün ulusla
mi'nin Rüzg
yazarlığa ad
cak bir anla
lanan bu ro
rakami'de a
eklediği "so
larında ken
29 yıllık dili
bir "hayatım
mi ile roma
safe koyma
Bu parçac
istenen, a
A ik rom
raki ro
B) Roma
lemiş
C) Roma
da pa
DY Kend
arasın
Rom
yaşa
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
16.-17. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayiniz. Deniz esintisi özlemi çekenler için market reyonlarında oda kokusu satılır. O özgün kokuyu veren dimetil sülfür (DMS) adlı bileşik, bir su yosunu türü olan emiliania huxleyi adli tek hücreli fitoplanktonlar sayesinde oluşur. Bu canlıya ek olarak bazı diğer su yosunu ve bakteri türlerinde de bulunan Alma1 adlı enzim sayesinde DMSP adlı bileşik, dimetil sülfüre dö- nüştürülür. DMSP, tuzlu suya karşı kalkan görevi üstlenen bir kimyasaldır ve bir kısmı, canlının yaşamı sona ermek üzerey- ken DMS molekülüne dönüşür. DMS molekülü, türdeş canlı- lara gönderilen bir "Kendinizi koruyun!" mesajı niteliği de ta- şır. Örneğin viral enfeksiyonla yaşamı sonlanmak üzere olan bir su yosununun ortama gönderdiği DMS molekülleri yakın bölgedeki diğer fitoplanktonların tehlikeden haberdar olma- sını sağlar. Su yüzeyinden havaya karışan DMS molekülleri, deniz kenarında algıladığımız belirgin kokuya yol açar. DMS molekülü besin zinciri üzerinde de etkilidir. Planktonlar, diğer canlılar kendilerini yemeye çalışırken DMS üretir. Bu mole- külün varlığını algılayan bazı kabuklular ve deniz kuşu türleri molekül yoğunluğunu takip ederek planktonları yemeye ça- lişan deniz canlıları ile beslenir. C 16. Bu parçadan DMS adlı bileşik ile ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi çıkarılamaz? A Su içinde oluşmasına rağmen etkisi suyun dışındaki ortamlarda da sürer. B) Nefis aromatik özelliğiyle deniz canlilan için önemli bir besin kaynağıdır. Bazı deniz canlılarının ihtiyaç duyduklan yiyeceğe ulaş- malanında önemli rol oynar. D) Kozmetik sanayinde üretilen ürünlerde yer alarak in- sanlanın gündelik yaşamında kullanılmaktır. EV Bileşiğin oluşmasına kaynaklık eden deniz canllanıyla aynı türdeki diğer canlılar için bir uyan niteliği taşır. A Deniz canlı niminin yay açmiştir. B) Deniz kene nizlere aka tadır. e DMS mole Iryken fark nüşmekte D) Oda koku niz esintis aksiyonum EFerahlatio canlilarin için üretti 18. Bugün ulusla mi'nin Rüzg yazarlığa ad cak bir anla lanan bu ro rakami'de a eklediği "so larında ken 29 yıllık dili bir "hayatım mi ile roma safe koyma Bu parçac istenen, a A ik rom raki ro B) Roma lemiş C) Roma da pa DY Kend arasın Rom yaşa
Payas Altın Oran Eğit
TÜRKÇE TAR.
7.
5. Küçük bir tohumdan bir orman yeşertmeyi bilmek biz
sanatçıların işi. Aslında romanın da öteki sanatların da
özü bir bakıma budur. Bir çeşit çiftçilik yapmak. Kimi za-
man bir bakıştır bu tohum, kimi zaman küçük bir söz...
Vapurdaki bir adamın yüzündeki gülümseme ya da
genç bir kadının ayakkabısı... Bazen de bir çocuğun tit-
reyen elleri... Bunu bilemezsiniz, sadece hissedersiniz.
Bir de bakmışsınız bütün bir roman, bunların birinden
doğuvermiş.
Bu parçada geçen "küçük bir tohumdan orman yeşert-
meyi bilmek" sözünün anlamı aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A) Her durumda umudunu koruyup yaşama sevincini
hissetmek
B) Sahip olduğu yetenekleri geliştirmek
C) Toplumu, bireyden hareketle anlayıp anlatabilmek
D) Ufak sorunları büyütmeyerek daima iyimser olmak
O
Bir ayrıntıyı, basit bir anı bir sanat eserine dönüştür-
mek
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Payas Altın Oran Eğit TÜRKÇE TAR. 7. 5. Küçük bir tohumdan bir orman yeşertmeyi bilmek biz sanatçıların işi. Aslında romanın da öteki sanatların da özü bir bakıma budur. Bir çeşit çiftçilik yapmak. Kimi za- man bir bakıştır bu tohum, kimi zaman küçük bir söz... Vapurdaki bir adamın yüzündeki gülümseme ya da genç bir kadının ayakkabısı... Bazen de bir çocuğun tit- reyen elleri... Bunu bilemezsiniz, sadece hissedersiniz. Bir de bakmışsınız bütün bir roman, bunların birinden doğuvermiş. Bu parçada geçen "küçük bir tohumdan orman yeşert- meyi bilmek" sözünün anlamı aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Her durumda umudunu koruyup yaşama sevincini hissetmek B) Sahip olduğu yetenekleri geliştirmek C) Toplumu, bireyden hareketle anlayıp anlatabilmek D) Ufak sorunları büyütmeyerek daima iyimser olmak O Bir ayrıntıyı, basit bir anı bir sanat eserine dönüştür- mek
ayınız.
n sözlü
Bu
mların
ik
araç
mışlığı
-
ormlar
da
an,
erin
a
bir
:
en
39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Yalnızlık ve yabancılaşma okuyucuların kurguyla olan
ilişkisini de etkilemektedir. Kendine ve hislerine yabancılaşan
hatta hissin kendisine, onu deneyimlemeye özlem duyma
noktasına gelen birey, kurmaca karakterleriyle empatik bir
bağ kuramamaktadır. Wallace gerçek dünyada herkesin
acısını tek başına yaşadığına, gerçek empatinin imkânsız
olduğuna inanmaktadır. Bu anlamda ciddi kurgunun
amaçlarından biri kendi kafatasına hapsolmuş kişinin,
kendi benliğine ve diğer benliklere hayali erişim imkânı
sağlamaktır. Yani kurgu, karakterin acısıyla özdeşleşmemize
imkân vererek başkalarının acısını hissetmemizi
kolaylaştıracaktır. Bu durum iç dünyasında insanın kendini
daha az yalnız hissetmesini sağlayacaktır. Fakat ironi
kültürü, toplumun hazzı en yüksek dozaja çıkarma arzusunu
körükleyip toplumun "acıdan, yangından kaçar gib
kaçmasına neden olduğu için empatik bağ kurmanın da
önüne geçmektedir.
39. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Hissine yabancı olan bir bireyin kurmaca
karakterleriyle empatik bağ kuramadğına
8) Kimi insanların empatinin varlığını kabul etmediğine
C) Empatinin insanların diğer insanları anlamasına
olanak sağladığına
D) Kurgu sayesinde insanların farklı bir kişi gibi
davrandığına
E) Empatinin dolaylı yoldan insanın yalnızlığını ortadan
kaldırdığına
A
40. Bu parçada okuyucu ile kurgu arasındaki ilişkiyi
etkileyen unsur aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hayal gücü
B) Duygusallik
D) Sezgi
TUDI
E) İroni
C) Gerçeklik
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
ayınız. n sözlü Bu mların ik araç mışlığı - ormlar da an, erin a bir : en 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Yalnızlık ve yabancılaşma okuyucuların kurguyla olan ilişkisini de etkilemektedir. Kendine ve hislerine yabancılaşan hatta hissin kendisine, onu deneyimlemeye özlem duyma noktasına gelen birey, kurmaca karakterleriyle empatik bir bağ kuramamaktadır. Wallace gerçek dünyada herkesin acısını tek başına yaşadığına, gerçek empatinin imkânsız olduğuna inanmaktadır. Bu anlamda ciddi kurgunun amaçlarından biri kendi kafatasına hapsolmuş kişinin, kendi benliğine ve diğer benliklere hayali erişim imkânı sağlamaktır. Yani kurgu, karakterin acısıyla özdeşleşmemize imkân vererek başkalarının acısını hissetmemizi kolaylaştıracaktır. Bu durum iç dünyasında insanın kendini daha az yalnız hissetmesini sağlayacaktır. Fakat ironi kültürü, toplumun hazzı en yüksek dozaja çıkarma arzusunu körükleyip toplumun "acıdan, yangından kaçar gib kaçmasına neden olduğu için empatik bağ kurmanın da önüne geçmektedir. 39. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Hissine yabancı olan bir bireyin kurmaca karakterleriyle empatik bağ kuramadğına 8) Kimi insanların empatinin varlığını kabul etmediğine C) Empatinin insanların diğer insanları anlamasına olanak sağladığına D) Kurgu sayesinde insanların farklı bir kişi gibi davrandığına E) Empatinin dolaylı yoldan insanın yalnızlığını ortadan kaldırdığına A 40. Bu parçada okuyucu ile kurgu arasındaki ilişkiyi etkileyen unsur aşağıdakilerden hangisidir? A) Hayal gücü B) Duygusallik D) Sezgi TUDI E) İroni C) Gerçeklik
RITMIK EGITIM YAYINLARI RITMIK EGITIM YAYINLARI RITMAK EGITIM YAYINLARI RETKET
ritmik
20. Editör: -(1)
Diyetisyen: Özellikle son 20-30 yılda, dünya genelinde aşırı
kilolu insanların sayısında görülen artışın sebebinin de daha
çok çevresel etkenler olduğu söylenebilir. Insanların geçmi-
şe göre daha sağlıksız bir biçimde beslenmeleri ve daha az
enerji harcamaları giderek daha kilolu hale gelmelerine ne-
den oluyor. Kentleşme) modernleşme ile birlikte değişen ya-
şama biçimleri, psikolojik sebepler de obeziteye sebep olan
etmenler arasındadır.
Editör: ----(II)
Diyetisyen: Tam olarak öyle olduğunu söylemek mümkün
değil. Fakat etkisi de çok fazla. Şöyle ki insanlar pek çok
özelliklerini kalıtım yoluyla ebeveynlerinden alır. Bu özellik-
lerin arasında vücut biçimi ve ağırlığı da vardır. Dolayısıyla
çağımızın en önemli sorunlarından biri olan obezitenin teme-
linde de genetik etkenlerin yattığı söylenebilir Bilimsel ça-
lışmalar 100'ün üzerinde genin, vücut yapıs
etkin rol oynadığını gösteriyor.
belirlemede
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han-
gisi sırasıyla getirilmelidir?
(1) Obezite nedir?
(II) Obezite, aileden çocuğa geçer, demek mümkün mü?
B) (1) Bir insana "obez teşhisinin konulabilmesi için hangi
şartların yerine gelmesi gerekir?
(II) Obezite bulaşıcı bir hastalık mıdır?
(1) Modernleşme ile obezite arasında nasıl bir ilişki vardır?
(II) İnsanın vücut yapısı ile obezite arasında sıkı bir ilişki
vardır, demek doğru olur mu?
D) (1) İnsanları obezite gibi bir sağlık problemine iten sebep-
ler nelerdir?
(II) Obezite genetik midir?
Modernleşmenin beraberinde getirdiği sorunlar nelerdir?
(11) Obezitede belirleyici unsurun yemek yeme alışkanlığı
olduğu söylenebilir mi?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
RITMIK EGITIM YAYINLARI RITMIK EGITIM YAYINLARI RITMAK EGITIM YAYINLARI RETKET ritmik 20. Editör: -(1) Diyetisyen: Özellikle son 20-30 yılda, dünya genelinde aşırı kilolu insanların sayısında görülen artışın sebebinin de daha çok çevresel etkenler olduğu söylenebilir. Insanların geçmi- şe göre daha sağlıksız bir biçimde beslenmeleri ve daha az enerji harcamaları giderek daha kilolu hale gelmelerine ne- den oluyor. Kentleşme) modernleşme ile birlikte değişen ya- şama biçimleri, psikolojik sebepler de obeziteye sebep olan etmenler arasındadır. Editör: ----(II) Diyetisyen: Tam olarak öyle olduğunu söylemek mümkün değil. Fakat etkisi de çok fazla. Şöyle ki insanlar pek çok özelliklerini kalıtım yoluyla ebeveynlerinden alır. Bu özellik- lerin arasında vücut biçimi ve ağırlığı da vardır. Dolayısıyla çağımızın en önemli sorunlarından biri olan obezitenin teme- linde de genetik etkenlerin yattığı söylenebilir Bilimsel ça- lışmalar 100'ün üzerinde genin, vücut yapıs etkin rol oynadığını gösteriyor. belirlemede Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? (1) Obezite nedir? (II) Obezite, aileden çocuğa geçer, demek mümkün mü? B) (1) Bir insana "obez teşhisinin konulabilmesi için hangi şartların yerine gelmesi gerekir? (II) Obezite bulaşıcı bir hastalık mıdır? (1) Modernleşme ile obezite arasında nasıl bir ilişki vardır? (II) İnsanın vücut yapısı ile obezite arasında sıkı bir ilişki vardır, demek doğru olur mu? D) (1) İnsanları obezite gibi bir sağlık problemine iten sebep- ler nelerdir? (II) Obezite genetik midir? Modernleşmenin beraberinde getirdiği sorunlar nelerdir? (11) Obezitede belirleyici unsurun yemek yeme alışkanlığı olduğu söylenebilir mi?
Yaşamı, yaşanılanı ya da düşleneni yansıtma, edebiyatın en
belirleyici niteliğidir. Yansıtmanın güzel bir tat kazanması da
sanatçının dili kullanma gücüne, yeteneğine bağlıdır. Çünkü bir
dil sanatıdır edebiyat. Müzisyenler için sesler, ressamlar için
renkler, yontucular için mermer ve bronz neyse bir romancı,
bir ozan, bir öykücü, bir oyun yazarı için de sözcükler odur.
Romancı, ozan, öykücü ya da oyun yazarı, sözcüklerin gizli
evrenine uzanarak, onların kendisine sunduğu olanakları iyi
değerlendirerek özgünlüğü olan yaratılara ulaşabilir ancak. Ya-
ratılarının okuruna haz vermesi, güzel bir tat duyurması, onları
coşkulandırması çokluk dili kullanma gücüne bağlıdır.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak
söylenmiş olabilir?
A) Farklı sanat dallarında olduğu gibi edebiyat da okur üze-
rinde etkilere sahip midir?
BEdebiyatı diğer sanat dallarından ayıran özelliği sizce ne-
dir?
Insanları duygulandırıp etkilemesi edebiyatın hangi özelli-
ğinden kaynaklanmaktadır?
Edebiyatın okur üzerinde etkili olabilmesi için sanatçı ne
tür çalışmalar yapmalıdır?
E) Roman, öykü ve tiyatro gibi türlerin malzemesinin, müzik
ve resim gibi sanatlarla ilişkisi var mıdır?
11.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Yaşamı, yaşanılanı ya da düşleneni yansıtma, edebiyatın en belirleyici niteliğidir. Yansıtmanın güzel bir tat kazanması da sanatçının dili kullanma gücüne, yeteneğine bağlıdır. Çünkü bir dil sanatıdır edebiyat. Müzisyenler için sesler, ressamlar için renkler, yontucular için mermer ve bronz neyse bir romancı, bir ozan, bir öykücü, bir oyun yazarı için de sözcükler odur. Romancı, ozan, öykücü ya da oyun yazarı, sözcüklerin gizli evrenine uzanarak, onların kendisine sunduğu olanakları iyi değerlendirerek özgünlüğü olan yaratılara ulaşabilir ancak. Ya- ratılarının okuruna haz vermesi, güzel bir tat duyurması, onları coşkulandırması çokluk dili kullanma gücüne bağlıdır. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir? A) Farklı sanat dallarında olduğu gibi edebiyat da okur üze- rinde etkilere sahip midir? BEdebiyatı diğer sanat dallarından ayıran özelliği sizce ne- dir? Insanları duygulandırıp etkilemesi edebiyatın hangi özelli- ğinden kaynaklanmaktadır? Edebiyatın okur üzerinde etkili olabilmesi için sanatçı ne tür çalışmalar yapmalıdır? E) Roman, öykü ve tiyatro gibi türlerin malzemesinin, müzik ve resim gibi sanatlarla ilişkisi var mıdır? 11.
3. 1. Sokaklarda in cin top oynuyordu. Sokağa çıkma ya-
sağı herkesi eve hapsetmişti. Arada bir ürkek başlar
sokakta görünüyor, sonra kayboluveriyordu. Tam bu
sırada bir gürültü koptu. Kimse ne olduğunu anlama-
mıştı. Herkesi bir korku sarmıştı.
II. Bankın üzerinde oturmuş gazete okuyordu. Arada bir
gazeteden başını kaldırıyor, etrafı kolluyordu. Bir şey-
lerden korkuyordu sanki. Biraz sonra yerinden kalktı.
Gazeteyi bankın üzerine bıraktı. Gömleğinin cebinden
çıkardığı siyah gözlüğü takarak oradan uzaklaştı.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Aynı konuyu işlemeleri
B) Aynı edebî türe ait olmaları
Cikisinde de yabancı sözcük bulunması
D) Mesaj verme kaygısıyla yazılmaları
Ey Birbirinin devamı olması
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
3. 1. Sokaklarda in cin top oynuyordu. Sokağa çıkma ya- sağı herkesi eve hapsetmişti. Arada bir ürkek başlar sokakta görünüyor, sonra kayboluveriyordu. Tam bu sırada bir gürültü koptu. Kimse ne olduğunu anlama- mıştı. Herkesi bir korku sarmıştı. II. Bankın üzerinde oturmuş gazete okuyordu. Arada bir gazeteden başını kaldırıyor, etrafı kolluyordu. Bir şey- lerden korkuyordu sanki. Biraz sonra yerinden kalktı. Gazeteyi bankın üzerine bıraktı. Gömleğinin cebinden çıkardığı siyah gözlüğü takarak oradan uzaklaştı. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Aynı konuyu işlemeleri B) Aynı edebî türe ait olmaları Cikisinde de yabancı sözcük bulunması D) Mesaj verme kaygısıyla yazılmaları Ey Birbirinin devamı olması
A
30-31. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.
1943 yılında Üsküdar'da dünyaya gelen Barış Manço,
20. yüzyılın ikinci yarısından sonraki süreçte Türk
müziğine gerek sanatçı kişiliği gerekse şarkıları ile
damga vurmuş sayılı insanlardan biridir. 1999 yılına
kadar sürdürdüğü yaşamında 200'e yakın bestesi
olan, Türkiye'yi dünyaya, dünyayı da Türkiye'ye
tanıtan bir müzik adamı... 1950'li yılların sonunda
başladığı profesyonel müzik yaşamı boyunca hem
Türkiye'de hem de dünyanın çeşitli bölgelerinde
adından söz ettirmeyi başaran Manço, Türkiye'nin
popüler müzikte üretimin, yaratıcılığın ve özgün
çalışmaların azaldığı bir dönemde Türk müziğinin
can suyu olmuştur. O kendi ifadesi ile "bu dünyaya
sadece şarkıcı olarak gelmemiş", insanlara bir şeyler
anlatmayı ve insanların kaybettiği değerleri onlara
yeniden hatırlatmayı başarmış bir sanatçıdır.
30. Bu parçadan Barış Manço ile ilgili aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Türkiye'nin dünyada tanınırlığını artırmıştır.
B) Bir dönemin müziğine damga vurmuştur.
C) Tüm dünyada adından söz ettirmeyi başarmıştır.
D) İnsanların kaybettiği değerleri insanlara tekrardan
hatırlatmıştır.
E) Türk müziğine önemli katkıları olmuştur.
UĞUR
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
A 30-31. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız. 1943 yılında Üsküdar'da dünyaya gelen Barış Manço, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonraki süreçte Türk müziğine gerek sanatçı kişiliği gerekse şarkıları ile damga vurmuş sayılı insanlardan biridir. 1999 yılına kadar sürdürdüğü yaşamında 200'e yakın bestesi olan, Türkiye'yi dünyaya, dünyayı da Türkiye'ye tanıtan bir müzik adamı... 1950'li yılların sonunda başladığı profesyonel müzik yaşamı boyunca hem Türkiye'de hem de dünyanın çeşitli bölgelerinde adından söz ettirmeyi başaran Manço, Türkiye'nin popüler müzikte üretimin, yaratıcılığın ve özgün çalışmaların azaldığı bir dönemde Türk müziğinin can suyu olmuştur. O kendi ifadesi ile "bu dünyaya sadece şarkıcı olarak gelmemiş", insanlara bir şeyler anlatmayı ve insanların kaybettiği değerleri onlara yeniden hatırlatmayı başarmış bir sanatçıdır. 30. Bu parçadan Barış Manço ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Türkiye'nin dünyada tanınırlığını artırmıştır. B) Bir dönemin müziğine damga vurmuştur. C) Tüm dünyada adından söz ettirmeyi başarmıştır. D) İnsanların kaybettiği değerleri insanlara tekrardan hatırlatmıştır. E) Türk müziğine önemli katkıları olmuştur. UĞUR
-TYT-
A
9.
A
A
1. Bir cümlenin iyi olması için öncelikle o cümlenin
ögelerinin birbirini tamamlaması, eklerin ve eylem
bildiren sözcüklerin zamanlarının birbiriyle uyumlu
olması gerekir.
II. Cümlenin ögeleri birbirini tamamlamazsa, eklerin
ve eylem bildiren sözcüklerin zamanları birbiriyle
uyumlu olmazsa cümle düşüklükleriyle ve anlatım
bozukluklarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olur.
Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) I. cümlede değinilen düşüncenin nedenleri
sıralanmıştır.
B) I. cümlede ifade edilen konuyla ilgili çelişen farklı
bir durumdan bahsedilmiştir.
C) I. cümlede değinilen düşüncenin
gerçekleşmesinin koşulu açıklanmıştır.
D) I. cümlede belirtilen olgunun daima
gerçekleşmediğinden bahsedilmiştir.
E) I. cümlede anlatılan duruma uyulmadığında ortaya
çıkabilecek sorunlardan bahsedilmiştir. V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
-TYT- A 9. A A 1. Bir cümlenin iyi olması için öncelikle o cümlenin ögelerinin birbirini tamamlaması, eklerin ve eylem bildiren sözcüklerin zamanlarının birbiriyle uyumlu olması gerekir. II. Cümlenin ögeleri birbirini tamamlamazsa, eklerin ve eylem bildiren sözcüklerin zamanları birbiriyle uyumlu olmazsa cümle düşüklükleriyle ve anlatım bozukluklarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olur. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede değinilen düşüncenin nedenleri sıralanmıştır. B) I. cümlede ifade edilen konuyla ilgili çelişen farklı bir durumdan bahsedilmiştir. C) I. cümlede değinilen düşüncenin gerçekleşmesinin koşulu açıklanmıştır. D) I. cümlede belirtilen olgunun daima gerçekleşmediğinden bahsedilmiştir. E) I. cümlede anlatılan duruma uyulmadığında ortaya çıkabilecek sorunlardan bahsedilmiştir. V
Eleştirmenin işi, kendini alabildiğine özgür duyan yazarın öz-
nelliğinin bittiği ya da taştığı yerde başlar. Edebiyat söz konusu
olduğunda genelgeçer, değişmez kurallar öne sürülemeyece.
ğine göre nesnel olduklarını iddia eden eleştirmenlerin ayrı ayrı
öznel bakış açılarını nasıl değerlendirmeli? Bir üst eleştirmen
olamayacağına göre... Asıl sorun burada yatmaktadır. Ataç
gibi, Eliot gibi, Bielinski gibi seçkin eleştirmenler bu noktada
sivrilirler. Onlar yazarlarla değil, doğrudan edebî metinlerle
yüzleşirler. Böylece kimi yazarları zaman zaman komik duru-
ma düşüren öznel, duygusal açmazlara girmezler.
Bu parçaya göre, bir eleştirmenden beklenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Düşündüklerini özgürce dile getirmesi
B) Olabildiğince nesnel davranabilmesi
C) Yazarlara yol gösterici olması
D) Seçkin eserler vermeleri
E Değerlendirmelerini esere göre yapmaları
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Eleştirmenin işi, kendini alabildiğine özgür duyan yazarın öz- nelliğinin bittiği ya da taştığı yerde başlar. Edebiyat söz konusu olduğunda genelgeçer, değişmez kurallar öne sürülemeyece. ğine göre nesnel olduklarını iddia eden eleştirmenlerin ayrı ayrı öznel bakış açılarını nasıl değerlendirmeli? Bir üst eleştirmen olamayacağına göre... Asıl sorun burada yatmaktadır. Ataç gibi, Eliot gibi, Bielinski gibi seçkin eleştirmenler bu noktada sivrilirler. Onlar yazarlarla değil, doğrudan edebî metinlerle yüzleşirler. Böylece kimi yazarları zaman zaman komik duru- ma düşüren öznel, duygusal açmazlara girmezler. Bu parçaya göre, bir eleştirmenden beklenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Düşündüklerini özgürce dile getirmesi B) Olabildiğince nesnel davranabilmesi C) Yazarlara yol gösterici olması D) Seçkin eserler vermeleri E Değerlendirmelerini esere göre yapmaları
Deneme-16
21 - 23. soruları aşağıdaki
parçaya göre cevaplayınız.
Füruzan, eserlerinde toplumda eşine ve
çocuklarına sevgi duyan, evde yapılacak
şeyleri gün içinde tamamlayan ve aile
reisinin aldığı kararları sorgulamadan
kabul eden kadınlara yer vermiştir. Bu
kadınlar, aile içinde gördükler bas-
kıyla sessizliğe mahkûm edilmişlerdir
Toplumda kadınların sindirilişlerinin en
güzel örneklerinden biri, 1975'te Türk Dil
Kurumu Roman Ödülü'nü almaya hak
kazandığı ilk romanı Kırk Yedililer'dir,
Füruzan, bu eserde çoğu kişi tarafından
sıkça dile getirilen "erkek gibi kadın"
sözünün arkasında yatan gerçekliği
Emine aracılığıyla şu şekilde dile getirir:
"Eh... bak en iyi sözü ettin, "bir erkek
gibi" lafının alaylı yükünü çocukluğumuz-
dan beri biliriz Bir kadın gibi olmak, bir
erkek gibi olmak... Bunlar iki cinsin sınır-
larına çekilmiş çok kurnazca söylemler
Seçil. (...) Kadını sindirip kolay yönetilir
kılmanın binlerce yasalarından çıkmadır,
"erkek gibi kadın" sözü. Bunlar kök-
leşmiş yaşama hileleridir. (...)" Emine,
kadınların hayatlarının birtakım kalıp-
laşmış ifadelerle aynı kılınmasının ne
denli yanlış olduğunun farkındadır. Erkek
egemenliğine dayalı toplumumuzda bazı
değerlerin yanlış anlaşılmasından dolayı
kadınların aile içinde söz hakkına sahip
olamamasına neden olur. Ayrıca onların
sadece eşlerine güzel gözükmek, mak-
yaj yapmak ya da eşlerinin istediği her
şeyi yerine getirmek dışında görevlerinin
olmadığı gibi yanlış bir algıyı da oluş-
turur. Görülüyor ki Füruzan, toplumda
çoğu kişinin düştüğü bu yanlış anlayışı
dillendirerek var olan yaranın iyileşebil-
mesi için kendine düşen görevi de yerine
getirir.
BENİM BAŞARIM BENİM HOCAL
NİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM DENIM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM H
21. Bu parçada altı çizili söz öbeğiyle
anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
22 DENEME TÜRKÇE
Sorgulanmadan kabul edilen değerler
Sıkı sıkıya bağlanılan yaşam yanılgılanı
Kültleşmiş uygulamalar
Kalıplaşmış davranış biçimleri
EYıllardır süregelen entrikalar
TESTACEY
22. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
Başka eserlerinde de kadının top-
lumdaki yerini işlediğine
Kırk Yedililer kitabının aldığı ödüle
Yazarın, fomanı yazma amacına
Düşüncelerini karakterler aracılığıyla
yansıttığına
Romanın biçem özelliklerine
23. Aşağıdakilerden hangisi, Füruzan'ın
HKırk Yedililer adlı romanında eleştir-
dikleri arasında yoktur?
A) Kadınların toplom tarafından biçilen
görevlerivnin olması
B) Toplumumuzda bazı d
lış anlaşılması
C) Kadınların
sahip ol
Er'
g
I
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Deneme-16 21 - 23. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Füruzan, eserlerinde toplumda eşine ve çocuklarına sevgi duyan, evde yapılacak şeyleri gün içinde tamamlayan ve aile reisinin aldığı kararları sorgulamadan kabul eden kadınlara yer vermiştir. Bu kadınlar, aile içinde gördükler bas- kıyla sessizliğe mahkûm edilmişlerdir Toplumda kadınların sindirilişlerinin en güzel örneklerinden biri, 1975'te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü almaya hak kazandığı ilk romanı Kırk Yedililer'dir, Füruzan, bu eserde çoğu kişi tarafından sıkça dile getirilen "erkek gibi kadın" sözünün arkasında yatan gerçekliği Emine aracılığıyla şu şekilde dile getirir: "Eh... bak en iyi sözü ettin, "bir erkek gibi" lafının alaylı yükünü çocukluğumuz- dan beri biliriz Bir kadın gibi olmak, bir erkek gibi olmak... Bunlar iki cinsin sınır- larına çekilmiş çok kurnazca söylemler Seçil. (...) Kadını sindirip kolay yönetilir kılmanın binlerce yasalarından çıkmadır, "erkek gibi kadın" sözü. Bunlar kök- leşmiş yaşama hileleridir. (...)" Emine, kadınların hayatlarının birtakım kalıp- laşmış ifadelerle aynı kılınmasının ne denli yanlış olduğunun farkındadır. Erkek egemenliğine dayalı toplumumuzda bazı değerlerin yanlış anlaşılmasından dolayı kadınların aile içinde söz hakkına sahip olamamasına neden olur. Ayrıca onların sadece eşlerine güzel gözükmek, mak- yaj yapmak ya da eşlerinin istediği her şeyi yerine getirmek dışında görevlerinin olmadığı gibi yanlış bir algıyı da oluş- turur. Görülüyor ki Füruzan, toplumda çoğu kişinin düştüğü bu yanlış anlayışı dillendirerek var olan yaranın iyileşebil- mesi için kendine düşen görevi de yerine getirir. BENİM BAŞARIM BENİM HOCAL NİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM HOCAM BENİM BAŞARIM DENIM HOCAM BENİM BAŞARIM BENİM H 21. Bu parçada altı çizili söz öbeğiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? 22 DENEME TÜRKÇE Sorgulanmadan kabul edilen değerler Sıkı sıkıya bağlanılan yaşam yanılgılanı Kültleşmiş uygulamalar Kalıplaşmış davranış biçimleri EYıllardır süregelen entrikalar TESTACEY 22. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Başka eserlerinde de kadının top- lumdaki yerini işlediğine Kırk Yedililer kitabının aldığı ödüle Yazarın, fomanı yazma amacına Düşüncelerini karakterler aracılığıyla yansıttığına Romanın biçem özelliklerine 23. Aşağıdakilerden hangisi, Füruzan'ın HKırk Yedililer adlı romanında eleştir- dikleri arasında yoktur? A) Kadınların toplom tarafından biçilen görevlerivnin olması B) Toplumumuzda bazı d lış anlaşılması C) Kadınların sahip ol Er' g I
3. Edebiyat, öğretilen şeydir. Hepimiz farklı tarklı eğitim
süreçlerinden geçerek öğreniriz edebiyatı. Sadece okul-
larda öğretilen derslerden söz etmiyorum; bu, çevremizde
yapılagelen tartışmalarla, eleştiri yazılarıyla, kitap tanıtım-
larıyla ve doğrudan edebî metin okumalarıyla zihnimize
yavaş yavaş nüfuz eden etkileşimli bir eğitim sürecidir.
Bize neyin edebiyata dâhil, neyin edebiyat dışı olduğu
kararını verdiren ya da beğeni ölçütlerimizi yaratan işte bu
eğitim sürecidir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Okuduğumuz eserlerin niteliğini belirlemek icin edebi
yat eğitimi almak zorunludur.
Bireylerin edebî birikim elde etmeleri için ortak bir eği-
tim programı yoktur./
C) Edebiyat, okulun dışında da öğrenilebilen bir sanat
dalıdır.
D) Edebî değer taşımayan eserter, edebiyatın öğrenil-
mesini olumsuz etkiler.
E Etkileşimli bir süreç olan edebiyat eğitimi edebiyattak
beğenimizi oluşturur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
3. Edebiyat, öğretilen şeydir. Hepimiz farklı tarklı eğitim süreçlerinden geçerek öğreniriz edebiyatı. Sadece okul- larda öğretilen derslerden söz etmiyorum; bu, çevremizde yapılagelen tartışmalarla, eleştiri yazılarıyla, kitap tanıtım- larıyla ve doğrudan edebî metin okumalarıyla zihnimize yavaş yavaş nüfuz eden etkileşimli bir eğitim sürecidir. Bize neyin edebiyata dâhil, neyin edebiyat dışı olduğu kararını verdiren ya da beğeni ölçütlerimizi yaratan işte bu eğitim sürecidir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Okuduğumuz eserlerin niteliğini belirlemek icin edebi yat eğitimi almak zorunludur. Bireylerin edebî birikim elde etmeleri için ortak bir eği- tim programı yoktur./ C) Edebiyat, okulun dışında da öğrenilebilen bir sanat dalıdır. D) Edebî değer taşımayan eserter, edebiyatın öğrenil- mesini olumsuz etkiler. E Etkileşimli bir süreç olan edebiyat eğitimi edebiyattak beğenimizi oluşturur.
10. (1) Aristo'nun Poetika'sından günümüze kadar pek
çok kimse, şiiri tarif etmeye çalışmıştır. (II) Yapılan
tariflerin birbirleriyle çelişenleri olduğu gibi aynı nok-
tada birleşenleri de vardır. (III) Bunların bir kısmı şiir
kavramına yaklaşabilmek bakımından gerçekten bir
doyuruculuğa sahiptir. (IV) Fakat yine de hiçbirinin
"Şiir nedir?" sorusunu açık seçik ve kesin olarak ce-
vaplandırdığı söylenemez. (V) Bu nedenle yapılmış
olan tariflerin hiçbiri şiirin son tanımı olmamıştır.
(VI) Çünkü şiir, mantığa seslenen bir ifade tarzı de-
ğildir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin-
den önce düşüncenin akışına uygun olarak "Bu
bize şiirin daha başka tariflerinin yapılabileceğini
gösterdiği gibi onun tarif edilemez oluşunu da gös-
termektedir." cümlesi getirilebilir?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
10. (1) Aristo'nun Poetika'sından günümüze kadar pek çok kimse, şiiri tarif etmeye çalışmıştır. (II) Yapılan tariflerin birbirleriyle çelişenleri olduğu gibi aynı nok- tada birleşenleri de vardır. (III) Bunların bir kısmı şiir kavramına yaklaşabilmek bakımından gerçekten bir doyuruculuğa sahiptir. (IV) Fakat yine de hiçbirinin "Şiir nedir?" sorusunu açık seçik ve kesin olarak ce- vaplandırdığı söylenemez. (V) Bu nedenle yapılmış olan tariflerin hiçbiri şiirin son tanımı olmamıştır. (VI) Çünkü şiir, mantığa seslenen bir ifade tarzı de- ğildir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin- den önce düşüncenin akışına uygun olarak "Bu bize şiirin daha başka tariflerinin yapılabileceğini gösterdiği gibi onun tarif edilemez oluşunu da gös- termektedir." cümlesi getirilebilir? A) II B) III C) IV D) V E) V
37 ve 38. soruları aşağıdaki
parçaya göre cevaplayınız.
Suskunluk, duyularımızın yoğunlaşmasına katkıda
bulunur. İnsanlar arasındaki sessizlik, sanılanın
aksine, iletişimin çoğalmasını sağlar. Çünkü ses-
sizliğin içinde ikimizden veya üçümüzden daha
büyük olan bir şeyi paylaşırız. Sessizlik, duyularla
algılananların tümünün doruk noktasıdır. Söylenen
her sözcük sessizliğe yapılmış bir müdahale, bü-
tünlüğe yapılmış bir saldırıdır. Sözcükler, toplam
deneyimimizin küçük bir bölümünü bulandırır, fark-
lılaştırır, sınıflandırır, en sonunda onu yeni baştan
düzenler. Bu, durgun suya taş atıp oluşan halkalar
yüzünden suyu eskisi kadar açık seçik görememe-
ye benzer. Bu bağlamda sözcük taşın kendisidir.
37. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki-
lerden hangisidir?
A) Susmak kişiyi, konuşmanın eksikliğinden ve
tehlikelerinden kurtarır.
B) İnsanların söylemediklerinin içinde, söyledikle-
rinden daha çok şey vardır.
C) Konuşmak kaçınılmaz bir ihtiyaçsa susmak na-
dir bir sanattır.
D) Suskunluğunuzu ancak değerli şeyler söyleye-
cekseniz bozmalısınız.
E) Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan
düşünmeye mahkûm olmaktır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
37 ve 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Suskunluk, duyularımızın yoğunlaşmasına katkıda bulunur. İnsanlar arasındaki sessizlik, sanılanın aksine, iletişimin çoğalmasını sağlar. Çünkü ses- sizliğin içinde ikimizden veya üçümüzden daha büyük olan bir şeyi paylaşırız. Sessizlik, duyularla algılananların tümünün doruk noktasıdır. Söylenen her sözcük sessizliğe yapılmış bir müdahale, bü- tünlüğe yapılmış bir saldırıdır. Sözcükler, toplam deneyimimizin küçük bir bölümünü bulandırır, fark- lılaştırır, sınıflandırır, en sonunda onu yeni baştan düzenler. Bu, durgun suya taş atıp oluşan halkalar yüzünden suyu eskisi kadar açık seçik görememe- ye benzer. Bu bağlamda sözcük taşın kendisidir. 37. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Susmak kişiyi, konuşmanın eksikliğinden ve tehlikelerinden kurtarır. B) İnsanların söylemediklerinin içinde, söyledikle- rinden daha çok şey vardır. C) Konuşmak kaçınılmaz bir ihtiyaçsa susmak na- dir bir sanattır. D) Suskunluğunuzu ancak değerli şeyler söyleye- cekseniz bozmalısınız. E) Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır.
akmaktan kaçın-
ni açıkça ortaya
i. Bir gün roman-
ralist tarzda yaz-
olarını kullanırdı.
nun için de eser-
enlerin ve halkın
le demişti: "Tek-
izel şiirim henüz
imsemişti.
n cevabı yok-
ydu?
eyi tercih eder
der miydi?
Deneme - 10
28. Hangi dönemde olursa olsun herhangi bir radikal fikrin hüküm
sürdüğü, karşıt görüşe müsamahanın gösterilmediği, özgür-
lük gibi en önemli değerin olmadığı bir ortamda, büyük sanat
eserlerinin ortaya çıkamayacağı açıktır. Doktrinlerin insanların
dünya görüşünü etkisi altına almakla kalmayıp duygu dünyası-
nın içerisine kadar girdiğini düşünüyorum. Bir düşüncenin etkisi
altına giren duygulardan artık hayır beklenemez, duygu ve dü-
şünce ortaklığıyla hareket eden bir sanatçının bu tür ideolojik
dayatmalardan kendisini sakınması gerekir. Bu sebeple sanatçı
toplum meselelerine her ne kadar kulak verip içinde yer alsa da
gerçek bir yaratı ortaya koyabilmek için bütün radikal, keskin fi-
kirlerin uzağında kalmalıdır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi-
sidir?
A) Sanatçı, gelip geçici akımların değil evrensel ideallerin ışı-
ğında eserler verme gayretinde olmalıdır.
Fikir akımları sanatçının düşünce dünyasını kısıtlar, sanatçı
bağımsız düşünmenin sınırlarını korumalıdır.
Sanatçı, toplumsal meselelerin, ideolojik tartışmaların içeri-
sine girerek tarafsızlığını yitirmemelidir.
D) Üstün sanat eserleri ortaya koymak için sanatçıların özgür
sanat ortamında yetişmesi gerekir.
Sanatçı, yaşadığı dönemin fikir ve olayları hakkındaki dü-
şüncelerini sanatında yansıtabilmelidir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
akmaktan kaçın- ni açıkça ortaya i. Bir gün roman- ralist tarzda yaz- olarını kullanırdı. nun için de eser- enlerin ve halkın le demişti: "Tek- izel şiirim henüz imsemişti. n cevabı yok- ydu? eyi tercih eder der miydi? Deneme - 10 28. Hangi dönemde olursa olsun herhangi bir radikal fikrin hüküm sürdüğü, karşıt görüşe müsamahanın gösterilmediği, özgür- lük gibi en önemli değerin olmadığı bir ortamda, büyük sanat eserlerinin ortaya çıkamayacağı açıktır. Doktrinlerin insanların dünya görüşünü etkisi altına almakla kalmayıp duygu dünyası- nın içerisine kadar girdiğini düşünüyorum. Bir düşüncenin etkisi altına giren duygulardan artık hayır beklenemez, duygu ve dü- şünce ortaklığıyla hareket eden bir sanatçının bu tür ideolojik dayatmalardan kendisini sakınması gerekir. Bu sebeple sanatçı toplum meselelerine her ne kadar kulak verip içinde yer alsa da gerçek bir yaratı ortaya koyabilmek için bütün radikal, keskin fi- kirlerin uzağında kalmalıdır. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangi- sidir? A) Sanatçı, gelip geçici akımların değil evrensel ideallerin ışı- ğında eserler verme gayretinde olmalıdır. Fikir akımları sanatçının düşünce dünyasını kısıtlar, sanatçı bağımsız düşünmenin sınırlarını korumalıdır. Sanatçı, toplumsal meselelerin, ideolojik tartışmaların içeri- sine girerek tarafsızlığını yitirmemelidir. D) Üstün sanat eserleri ortaya koymak için sanatçıların özgür sanat ortamında yetişmesi gerekir. Sanatçı, yaşadığı dönemin fikir ve olayları hakkındaki dü- şüncelerini sanatında yansıtabilmelidir.
TYT/ Türkçe
19. (1) Şair, şiir yazmaya oturunca kelimeleri, anlamları süzüp in-
celtir. (II) Diğer bir deyişle, kelimelerini demlendirip birçok iş-
lemden geçirir. (III) Bir de biçimsel analiz yapıyor, şiire bir form
vermek gerekir. (IV) Bu kadar emek sarf edilen şiirler, kolaycı
bir okur kitlesiyle karşılaşıyor ne yazık ki. (V) Demek istediğim,
şair, sanatından ödün vermeden, daha geniş kitlelere ulaşma-
nın yollarını bulmalı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden son-
ra, düşüncenin akışına göre, "Şiir için biraz koyu kıvamlı bir
hüzün tortusu diyebiliriz." cümlesi getirilmelidir?
A) I
C) II
11
D) IV
E) V
21.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TYT/ Türkçe 19. (1) Şair, şiir yazmaya oturunca kelimeleri, anlamları süzüp in- celtir. (II) Diğer bir deyişle, kelimelerini demlendirip birçok iş- lemden geçirir. (III) Bir de biçimsel analiz yapıyor, şiire bir form vermek gerekir. (IV) Bu kadar emek sarf edilen şiirler, kolaycı bir okur kitlesiyle karşılaşıyor ne yazık ki. (V) Demek istediğim, şair, sanatından ödün vermeden, daha geniş kitlelere ulaşma- nın yollarını bulmalı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden son- ra, düşüncenin akışına göre, "Şiir için biraz koyu kıvamlı bir hüzün tortusu diyebiliriz." cümlesi getirilmelidir? A) I C) II 11 D) IV E) V 21.
düşüncer
dakilerden hangileri getirilebilir?
A) Yalnız 1
D) I've l
22BS212
B) Yalniz II
E) Il ve Ill
29. (1) "Sevgi" kavramı üzerine bina edilmeyen sanatlar ne
derece varlığını sürdürürler? (11) Eleştiriden uzak edebi-
yat kadar sevgiye yaslanmayan eleştiri de aynı yoksullu
ğun karşısında konaklar. (III) Birisi edebiyatı, tek başına
bir odaya kapanmış ve sabahtan akşama kadar kendi
kendisiyle konuşan insan karikatürüne dönüştürür. (IV)
Otekisi de bu karikatürün taşıyamayacağı anlamları ona
yüklemeye çalışır. (V) Edebiyat ve eleştiri insana ve esere
yaklaştıkça, onun varlığına derinlik katıp bu derinliği an-
lamlandırdıkça değer kazanır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi par-
çanın ana düşüncesidir?
A) I
B) II
C) III
C) Yalnız III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
düşüncer dakilerden hangileri getirilebilir? A) Yalnız 1 D) I've l 22BS212 B) Yalniz II E) Il ve Ill 29. (1) "Sevgi" kavramı üzerine bina edilmeyen sanatlar ne derece varlığını sürdürürler? (11) Eleştiriden uzak edebi- yat kadar sevgiye yaslanmayan eleştiri de aynı yoksullu ğun karşısında konaklar. (III) Birisi edebiyatı, tek başına bir odaya kapanmış ve sabahtan akşama kadar kendi kendisiyle konuşan insan karikatürüne dönüştürür. (IV) Otekisi de bu karikatürün taşıyamayacağı anlamları ona yüklemeye çalışır. (V) Edebiyat ve eleştiri insana ve esere yaklaştıkça, onun varlığına derinlik katıp bu derinliği an- lamlandırdıkça değer kazanır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi par- çanın ana düşüncesidir? A) I B) II C) III C) Yalnız III D) IV E) V