Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Tamlamalar Soruları

11. Akşamın rengi soldu gün gideli
Batı maziye açtı bir dehliz
II
Yaşlı bir levha şimdi mavi deniz
IV
Abanoz gölgelerle çerçeveli
V
Bu dizelerdeki altı çizili tamlamalar türleri bakımından
gruplandırıldığında hangisi dışarıda kalır?
A)
B) II
C) III
DIV
E) V
Lise Türkçe
Tamlamalar
11. Akşamın rengi soldu gün gideli Batı maziye açtı bir dehliz II Yaşlı bir levha şimdi mavi deniz IV Abanoz gölgelerle çerçeveli V Bu dizelerdeki altı çizili tamlamalar türleri bakımından gruplandırıldığında hangisi dışarıda kalır? A) B) II C) III DIV E) V
5. Şiirden yoksun bir edebiyat ortamının kofluğunu hiç-
bir açıklama gideremez. Bu yüzden şiirin etrafında
II
dönüp dolaşan düşüncelerden hiçbiri bir şiirin ba-
şaracağı işi başaramaz. Şiirin önünde el pençe di-
IV
van duruluyorsa, şiirin tek kâfiyesi bile bin yıllık bes-
V
be
telerden daha fazla önemseniyorsa bunu sağlayan
şairdir.
Bu parçadaki numaralanmış tamlamalardan
hangisi tür bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) B) 11 C) III D) IV
E) V
Lise Türkçe
Tamlamalar
5. Şiirden yoksun bir edebiyat ortamının kofluğunu hiç- bir açıklama gideremez. Bu yüzden şiirin etrafında II dönüp dolaşan düşüncelerden hiçbiri bir şiirin ba- şaracağı işi başaramaz. Şiirin önünde el pençe di- IV van duruluyorsa, şiirin tek kâfiyesi bile bin yıllık bes- V be telerden daha fazla önemseniyorsa bunu sağlayan şairdir. Bu parçadaki numaralanmış tamlamalardan hangisi tür bakımından diğerlerinden farklıdır? A) B) 11 C) III D) IV E) V
latım
Brane
ğini
rdim.
ti "gurbet"
16. Yoğun bakım ambulansları, hastanedeki yoğun bakım
ünitelerinde bulunan yaşam destek makinelerini içerir.
Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
laştıkça
AY Özne, belirtisiz isim tamlamasıdır.
B) Öznenin tamlayanı sifat tamlamasıdır.
C) Belirtili nesne, sifat tamlamasıdır.
almanın
D) Belirtili nesnenin tamlananı belirtili isim
tamlamasıdır.
E) Belirtili nesnenin tamlayanı sifat-fiil grubudur.
4
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Tamlamalar
latım Brane ğini rdim. ti "gurbet" 16. Yoğun bakım ambulansları, hastanedeki yoğun bakım ünitelerinde bulunan yaşam destek makinelerini içerir. Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? laştıkça AY Özne, belirtisiz isim tamlamasıdır. B) Öznenin tamlayanı sifat tamlamasıdır. C) Belirtili nesne, sifat tamlamasıdır. almanın D) Belirtili nesnenin tamlananı belirtili isim tamlamasıdır. E) Belirtili nesnenin tamlayanı sifat-fiil grubudur. 4 Diğer sayfaya geçiniz.
Hikaye
2. Metin
Enk
ta-
SON KUŞLAR
Kiş. Ada'nın bir tarafında yerleşebilmek için rüzgarlarını poyraz, yıldız poyraz.
maestro, diramudana, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber etti
zaman öteki yakada yaz, daha polisini pirtisini toplamamı, bir kenara oldukça
mahzun bir göçmen gibi oturmuştur. Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir
halde, elinde bir pasaport, cikinında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü góc
men tazeyi benden başka bu Ada'da seven hemen hiç kimse yoktur, diyebilirim
-Ovünmek için değil..
Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylik soguk hayata kendini şimdiden
alıştırmak ve hazırlamak için bir seyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim, hep kaçani
kovalayan buyumla yazın, o güzel göçmenin peşine düşmüşümdür. Nerede yakalarsam orada kucak-
fanm onu kimi bir camin gölgesinde durgun ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın
kenarındaki çimenlikte
bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır.
Yazın daha parça parça, lime lime, bohça bohça eşyalarıyla gitmek için fazla telaş etmediği Ada'nın
bu yakasında, hiç ev yoktur. Yalnız bir tek kir kahvesi vardır.
Bir küçük koyun hemen bes on metre yukarısında, bir apartman terası kadar ufak bu kir kahve
sinin tahta masalan üstünde håld karıncalar gezer, hála sinekler kahve fincanının etrafına konarlar,
Bütün sesler kesilmiştir. Kimi gökyüzünden bir uçak homurtusu gelir Içindeki, şimdi Yeşilköy'e inecek
yolcuları düşündüğüm, yalnız bu yazıyı yazarken oldu. Ondan evvel de uçaklar geçmişti. Ama hiç
içindeki yolcuların Yeşilköy'e neredeyse ineceklerini daha daha şu iki satirin sonunda inmiş bile ol-
duklarını düşünmemiştim,
Kahvecinin kendisi sevimsiz bir adamdir Kahveciden çok ters bir devlet memuru hüviyeti taşır.
Hastalıklı olmasa, doktorlar fazla yorulmamasını salık vermemiş olsalar, dünyada kahveci olmazdı.
Tersine, ben bütün ömrümce iyi bir kahve bulamadığım için kahveci olamamışımdır. Bir kır kahvesi,
bir köyün kahvesinin üç beş gediklisi... Bundan güzel bir ömür mü olur, elli altmiş senelik yaşama
bundan güzel başlar ve biter mi?
Ağaçtan ağaca serilmiş beyaz çamaşırlar bu kadar durgun, güneşsiz, islak bir şekilde ilk havada
hiç kurumayacaklar. Bu kedi, tahta masanın üstüne çıkmış, köpeğime durmadan homurdanacak mı?
Sandalyenin üstündeki vişneçürüğü rengindeki delik çoraplar... Asmanın yaprakları daha yemyeşil.
Bizim bahçedeki kurudu bile.
Deniz, Bozburun'a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, Istanbul'un neresi kim bilir?
Sesler neden gelmiyor?
Bir başka uçağın sesi gelmeye başladı. Bizim Ada, uçakların üstünden geçtikleri bir yol güzergahı
olmalı ki, hep ya üstümden ya solumdan geçip gidiyorlar. Kedi sustu. Köpeğim gözünü kapadı. Karga
sesleri geliyor şimdi de. Vaktiyle bu Ada'ya bu zamanda kuşlar uğrardı. Civil civil öterlerdi. Küme küme
bir ağaçtan ötekine konarlardi.
iki senedir gelmiyorlar.
Belki geliyorlar da ben farkına varmiyorum.
Sonbahara doğru birtakım insanların çoluk çocuk ellerinde bir kafes, Ada'nın tek tepesine doğru
gittiklerini görürdüm. İçim ciz ederdi.
Büyüklerin ellerinde birbirine yapışmış, pislik renginde acayip çomaklar vardu.
Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ufacık ağacın altına çığırtkan kafesiyle bira-
kirlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun feryadına, dostluk,
Lise Türkçe
Tamlamalar
Hikaye 2. Metin Enk ta- SON KUŞLAR Kiş. Ada'nın bir tarafında yerleşebilmek için rüzgarlarını poyraz, yıldız poyraz. maestro, diramudana, gündoğusu, batı karayel, karayel halinde seferber etti zaman öteki yakada yaz, daha polisini pirtisini toplamamı, bir kenara oldukça mahzun bir göçmen gibi oturmuştur. Gitmekle gitmemek arasında sallanır bir halde, elinde bir pasaport, cikinında üç beş altın, bekleyen bu güzel yüzlü góc men tazeyi benden başka bu Ada'da seven hemen hiç kimse yoktur, diyebilirim -Ovünmek için değil.. Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylik soguk hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir seyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim, hep kaçani kovalayan buyumla yazın, o güzel göçmenin peşine düşmüşümdür. Nerede yakalarsam orada kucak- fanm onu kimi bir camin gölgesinde durgun ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır. Yazın daha parça parça, lime lime, bohça bohça eşyalarıyla gitmek için fazla telaş etmediği Ada'nın bu yakasında, hiç ev yoktur. Yalnız bir tek kir kahvesi vardır. Bir küçük koyun hemen bes on metre yukarısında, bir apartman terası kadar ufak bu kir kahve sinin tahta masalan üstünde håld karıncalar gezer, hála sinekler kahve fincanının etrafına konarlar, Bütün sesler kesilmiştir. Kimi gökyüzünden bir uçak homurtusu gelir Içindeki, şimdi Yeşilköy'e inecek yolcuları düşündüğüm, yalnız bu yazıyı yazarken oldu. Ondan evvel de uçaklar geçmişti. Ama hiç içindeki yolcuların Yeşilköy'e neredeyse ineceklerini daha daha şu iki satirin sonunda inmiş bile ol- duklarını düşünmemiştim, Kahvecinin kendisi sevimsiz bir adamdir Kahveciden çok ters bir devlet memuru hüviyeti taşır. Hastalıklı olmasa, doktorlar fazla yorulmamasını salık vermemiş olsalar, dünyada kahveci olmazdı. Tersine, ben bütün ömrümce iyi bir kahve bulamadığım için kahveci olamamışımdır. Bir kır kahvesi, bir köyün kahvesinin üç beş gediklisi... Bundan güzel bir ömür mü olur, elli altmiş senelik yaşama bundan güzel başlar ve biter mi? Ağaçtan ağaca serilmiş beyaz çamaşırlar bu kadar durgun, güneşsiz, islak bir şekilde ilk havada hiç kurumayacaklar. Bu kedi, tahta masanın üstüne çıkmış, köpeğime durmadan homurdanacak mı? Sandalyenin üstündeki vişneçürüğü rengindeki delik çoraplar... Asmanın yaprakları daha yemyeşil. Bizim bahçedeki kurudu bile. Deniz, Bozburun'a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, Istanbul'un neresi kim bilir? Sesler neden gelmiyor? Bir başka uçağın sesi gelmeye başladı. Bizim Ada, uçakların üstünden geçtikleri bir yol güzergahı olmalı ki, hep ya üstümden ya solumdan geçip gidiyorlar. Kedi sustu. Köpeğim gözünü kapadı. Karga sesleri geliyor şimdi de. Vaktiyle bu Ada'ya bu zamanda kuşlar uğrardı. Civil civil öterlerdi. Küme küme bir ağaçtan ötekine konarlardi. iki senedir gelmiyorlar. Belki geliyorlar da ben farkına varmiyorum. Sonbahara doğru birtakım insanların çoluk çocuk ellerinde bir kafes, Ada'nın tek tepesine doğru gittiklerini görürdüm. İçim ciz ederdi. Büyüklerin ellerinde birbirine yapışmış, pislik renginde acayip çomaklar vardu. Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ufacık ağacın altına çığırtkan kafesiyle bira- kirlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun feryadına, dostluk,
elik
bil-
am
zel
F
-u-
iri.
we
HIZ DENEMESİ 12
10. Dilin en önemli görev ve işlevi, onu kullanan insanlar
fiyelik ezi eeste
arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. İyi bir cümlede keli-
meler doğru yerde bulunmalıdırlar
Eğer konuşmada ve
yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yok@ortada bir
anlatım bozukluğu var demektir. Anlatım bozukluklarının
yapısal ve anlamsal birçok sebepleri bulunabilir. Bunları
bilmeyen öğrencilerin
başarısız olma sebebi günlük ha-
yatlarında da aynı hataya düşmelerindendir.
Bu parçada;
Vözne-vüklem uyumsuzluğu,
W. Aynı anlama gelen ek ve sözcüğün birlikte kullanımı,
TII. Strat tamtamast yanlışlıgi,
w
Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanımı,
V. Anlamca çelişen sözcüklerin kullanımı y ez
antona
ayni
genyorla
ege, ve- sa
an
or
Sir
re
na
la
a
e,
anlatım bozukluğu sebeplerinden hangilerinin örne-
ği yoktur?
n
e
A) Yalnız III B) Yalnız V C) I ve III
D) II ve IV E) IV ve V
Lise Türkçe
Tamlamalar
elik bil- am zel F -u- iri. we HIZ DENEMESİ 12 10. Dilin en önemli görev ve işlevi, onu kullanan insanlar fiyelik ezi eeste arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. İyi bir cümlede keli- meler doğru yerde bulunmalıdırlar Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yok@ortada bir anlatım bozukluğu var demektir. Anlatım bozukluklarının yapısal ve anlamsal birçok sebepleri bulunabilir. Bunları bilmeyen öğrencilerin başarısız olma sebebi günlük ha- yatlarında da aynı hataya düşmelerindendir. Bu parçada; Vözne-vüklem uyumsuzluğu, W. Aynı anlama gelen ek ve sözcüğün birlikte kullanımı, TII. Strat tamtamast yanlışlıgi, w Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanımı, V. Anlamca çelişen sözcüklerin kullanımı y ez antona ayni genyorla ege, ve- sa an or Sir re na la a e, anlatım bozukluğu sebeplerinden hangilerinin örne- ği yoktur? n e A) Yalnız III B) Yalnız V C) I ve III D) II ve IV E) IV ve V
şu kadın
mek ki o
yatta feu
Işte bu k
Eliy
sayfadaki isim ve sifat tamlamaları
ni bulabilir misin?
da kıza karşı alaka ve acımayı anlatmak isteyen bir ifade vardi
Sağında giden Macide'ye süratle bir göz attıktan sonra Ömer'e
dönerek
"Zavallığın daha haberi yok... Bir türlü söyleyemiyorum,
bir hafta evvel babası öldü... Ne yapacağım bilmem" diye minil
dandı.
Ömer içinde birdenbire sevince benzer bir şey parladığını his-
setti ve gene bir anda bu histen dolayı müthiş bir utanma duydu. Bu
ölümü kendisine yardım edecek bir hadise olarak telakki etmenin
pek dürüst bir şey olmadığını düşündü. Fakat içimizde, bizim "ah-
lak" tarafımızda hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadisele-
ri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir "hesabi”
tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve
onun dediği oluyordu.
Bunları düşünürken geçen birkaç saniyelik sükûtu Ömer'in
bir akraba ölümü karşısında duyduğu teessüre hamleden* Emi-
ne teyze
"Bugünlerde bize uğra, uzun meseledir, sana anlatırım" dedi.
Eminönü'ndeki tramvay durak yerine gelmişlerdi. Kadın ve
genç kız Ömer'den ayrıldılar. Delikanlı bir müddet onların ar-
kalarından baktı ve kendisine itiraf etmediği halde, Macide'nin
başını çevirmesini bekledi.
Fakat o, ince ve güzel vücuduyla, alçak ökçeli iskarpinleri-
nin üzerinde, süzülür gibi gitti ve o sırada gelen bir tramvaya
atlayarak Emine teyzeye elini uzattı.
Gözleriyle hâlâ onları takip eden Ömer, omzuna hızla vuran
bir elin tesiriyle sıçradı. Nihat kavga edecek gibi bir tavır alarak
"Bö
ederdin
Nil
"Pe
mez ki
ranlık
Buna in
sükûne
Ör
"A
yı görn
Küçük
vara g
haberi
NE
"A
Ömer
ondan izahat bekliyordu. Ömer'in ağzını açmadığını görünce:
"Amma adamsın yahu!" dedi. "Vapurda çıkaracağın kepa-
zeliği görmemek için size arkamı dönmüştüm, bir de baktım
ortada yoksunuz. Sonra köprüde onlarla ahbapça konuşup gi
derken gördüm, arkanızdan geldim. Kız galiba o yolun yolcusu?
Ha? Şişman karıda da tam esnaf kılığı var yal."
"Sen zaten başka türlü düşünmezsin ki; o mübarek kafan
her şeyi mevcut bir ölçüye uydurmadan rahat edemez. Bu adam
lum,
önüne
ömrü
mağı
kavus
sirala
Çocul
köşes
o dai
rengi
C
Ömer güldü:
fakat
zim
• Yoran.
Lise Türkçe
Tamlamalar
şu kadın mek ki o yatta feu Işte bu k Eliy sayfadaki isim ve sifat tamlamaları ni bulabilir misin? da kıza karşı alaka ve acımayı anlatmak isteyen bir ifade vardi Sağında giden Macide'ye süratle bir göz attıktan sonra Ömer'e dönerek "Zavallığın daha haberi yok... Bir türlü söyleyemiyorum, bir hafta evvel babası öldü... Ne yapacağım bilmem" diye minil dandı. Ömer içinde birdenbire sevince benzer bir şey parladığını his- setti ve gene bir anda bu histen dolayı müthiş bir utanma duydu. Bu ölümü kendisine yardım edecek bir hadise olarak telakki etmenin pek dürüst bir şey olmadığını düşündü. Fakat içimizde, bizim "ah- lak" tarafımızda hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadisele- ri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir "hesabi” tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu. Bunları düşünürken geçen birkaç saniyelik sükûtu Ömer'in bir akraba ölümü karşısında duyduğu teessüre hamleden* Emi- ne teyze "Bugünlerde bize uğra, uzun meseledir, sana anlatırım" dedi. Eminönü'ndeki tramvay durak yerine gelmişlerdi. Kadın ve genç kız Ömer'den ayrıldılar. Delikanlı bir müddet onların ar- kalarından baktı ve kendisine itiraf etmediği halde, Macide'nin başını çevirmesini bekledi. Fakat o, ince ve güzel vücuduyla, alçak ökçeli iskarpinleri- nin üzerinde, süzülür gibi gitti ve o sırada gelen bir tramvaya atlayarak Emine teyzeye elini uzattı. Gözleriyle hâlâ onları takip eden Ömer, omzuna hızla vuran bir elin tesiriyle sıçradı. Nihat kavga edecek gibi bir tavır alarak "Bö ederdin Nil "Pe mez ki ranlık Buna in sükûne Ör "A yı görn Küçük vara g haberi NE "A Ömer ondan izahat bekliyordu. Ömer'in ağzını açmadığını görünce: "Amma adamsın yahu!" dedi. "Vapurda çıkaracağın kepa- zeliği görmemek için size arkamı dönmüştüm, bir de baktım ortada yoksunuz. Sonra köprüde onlarla ahbapça konuşup gi derken gördüm, arkanızdan geldim. Kız galiba o yolun yolcusu? Ha? Şişman karıda da tam esnaf kılığı var yal." "Sen zaten başka türlü düşünmezsin ki; o mübarek kafan her şeyi mevcut bir ölçüye uydurmadan rahat edemez. Bu adam lum, önüne ömrü mağı kavus sirala Çocul köşes o dai rengi C Ömer güldü: fakat zim • Yoran.
D) I. de birden çok tamlayan, bir tamlanan bağlanmıştır.
E) V. de isim tamlamasının tamlananı zamir türünden bir söz-
Coktur.
/benimhocam
13. 1. insanların önemli ve temel sorularını ele alıyor.
II. Sanatsal bir yapıt, ölüme karşı koyma çabasıdır.
II. Şehrin simge hâline gelmiş özelliklerini ön planda tutması
gerekir
IV. Ozanların şiirlerini, duyarak, hissederek oluşturduğuna deği-
nilmiş.
V. Deneme yazarının belli bir birikimi ve insanlara söyleyecek
anlamlı sözü olmalıdır.
Yukarıdaki öncüllerde verilen cümleler incelendiğinde aşağı-
daki seçeneklerdeki yargılardan hangisine ulaşılamaz?
A) I numaralı cümlede tamlananı sifatlarla nitelenmiş belirtili isim
tamlaması vardır.
B) Il numaralı cümlede sifat tamlaması vardır.
C) III numaralı cümlede hem isim tamlaması hem sifat tamlama
Si vardır.
D) IV numaralı cümlede belirtisiz isim tamlaması vardır.
E) V numaralı cümlede zincirleme isim tamlaması vardır.
Lise Türkçe
Tamlamalar
D) I. de birden çok tamlayan, bir tamlanan bağlanmıştır. E) V. de isim tamlamasının tamlananı zamir türünden bir söz- Coktur. /benimhocam 13. 1. insanların önemli ve temel sorularını ele alıyor. II. Sanatsal bir yapıt, ölüme karşı koyma çabasıdır. II. Şehrin simge hâline gelmiş özelliklerini ön planda tutması gerekir IV. Ozanların şiirlerini, duyarak, hissederek oluşturduğuna deği- nilmiş. V. Deneme yazarının belli bir birikimi ve insanlara söyleyecek anlamlı sözü olmalıdır. Yukarıdaki öncüllerde verilen cümleler incelendiğinde aşağı- daki seçeneklerdeki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) I numaralı cümlede tamlananı sifatlarla nitelenmiş belirtili isim tamlaması vardır. B) Il numaralı cümlede sifat tamlaması vardır. C) III numaralı cümlede hem isim tamlaması hem sifat tamlama Si vardır. D) IV numaralı cümlede belirtisiz isim tamlaması vardır. E) V numaralı cümlede zincirleme isim tamlaması vardır.
- Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben, ya kediler?
- Kediler!!
Bir kocanın me'yusiyeti, bir kadının hevesât-o bî-sebati,
muhabbetin, çemenzar-l safâ üzerine temellerini nihal-i
gülden, heva-yi sevdâ-fezâ-yi bî-karara karll camlarını
nurdan, esas-i beytiyesini tülden bina ve tefril ettili saray-1
izdivacın inhidâmı, hep bu birkaç kelimeden ibaret olan
mükalemede mündemic idi.
Kediler! Öyle mi? Demek ki otuz üç senelik bir refakat-i yek-
vücûdâne neticesi, kelime-i muammâ-yi izdivacin halli, bu
cevap oluyor. Otuz üç sene evvel izdivacın ilk aylarında,
ebediyet-i muhabbete, beka-yi sevdaya yeminler eden lisan-
âlikaneden, kendisinin kedilere, her türlü mana ve
meziyetten mahrum bir meyl-i keyfiye feda olundulunu
Lise Türkçe
Tamlamalar
- Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben, ya kediler? - Kediler!! Bir kocanın me'yusiyeti, bir kadının hevesât-o bî-sebati, muhabbetin, çemenzar-l safâ üzerine temellerini nihal-i gülden, heva-yi sevdâ-fezâ-yi bî-karara karll camlarını nurdan, esas-i beytiyesini tülden bina ve tefril ettili saray-1 izdivacın inhidâmı, hep bu birkaç kelimeden ibaret olan mükalemede mündemic idi. Kediler! Öyle mi? Demek ki otuz üç senelik bir refakat-i yek- vücûdâne neticesi, kelime-i muammâ-yi izdivacin halli, bu cevap oluyor. Otuz üç sene evvel izdivacın ilk aylarında, ebediyet-i muhabbete, beka-yi sevdaya yeminler eden lisan- âlikaneden, kendisinin kedilere, her türlü mana ve meziyetten mahrum bir meyl-i keyfiye feda olundulunu
dürler. İyilik, kötülük düşüncesiyle, yoksullara yardi
kalpleri elem içinde, her an ahret" düşüncesiyle meşgı
yalan söylememek, kalp kırmamak gibi ahlaki kaidele
le İmam, vaazlarında hemen hiç meşgul olmaz. Onu
dünyaya öğretmek istediği bir şey vardır. Hazza ve sevi
ce, umum hayat tecellisine karşı dinmeyen bir kin, affe
meyen bir düşmanlık. İşte bunun için yolunun üstünd
tebessümler dudaklarda donar, kahkahalar kısılır,
lar çil yavrusu gibi dağılır.
Sinekli Bakkal sokağında daimi bir ahret havası
ratmak isteyen İmam, insanların günah temayüllerini
karşısında kendini aciz buldu. Mahalle halkı neşeli, gi
rültülü, bidüziyeAllah yolundan şeytan yoluna kaya
insanlardı. Fakat o meyus olacak hilkatte® değildi.
çocul
ya
İmam, karısını genç kaybetti ve bir daha dünya ev
ne girmedi. Emine adlı bir kızından başka kimsesi yok
tu. Bu, beyaz gergin tenli, pembe yanaklı, fare kapanı gi
bi sımsıkı kapanan ince dudaklı, küçük kara gözlü bir
kızcağızdı. Temizdi, hamarattı, titizdi, mahalle çocukla
rıyla oynamaya tenezzül etmezdi.? Suratsızdı, gülmezdi
İmam'ın akidesinin biricik timsali gibiydi. Fakat insanla
ri ummadıkları yerden vuran aksi talih, İmam'a Emi
ne’nin eliyle en acı bir darbe indirdi. Kız on yedi yaşında
iken mahallede haylazlığı ile meşhur zenne rolüne çıkan
"Kız Tevfik” lakaplı bir delikanlıya kaçtı. Esasen müna:
sebetleri mektep sıralarında başlamıştı. Iki çocuk ayni
rahle önünde diz çökmüşler, aynı kalfa peşinde mektebe
gitmişler ve başlanma alaylarında “Şol cennetin irmakla.
1 Öbür dünya.
2 Eğilimlerinin
3 Güçsüz.
4 Durmada
5 Umu'
6 Y
Lise Türkçe
Tamlamalar
dürler. İyilik, kötülük düşüncesiyle, yoksullara yardi kalpleri elem içinde, her an ahret" düşüncesiyle meşgı yalan söylememek, kalp kırmamak gibi ahlaki kaidele le İmam, vaazlarında hemen hiç meşgul olmaz. Onu dünyaya öğretmek istediği bir şey vardır. Hazza ve sevi ce, umum hayat tecellisine karşı dinmeyen bir kin, affe meyen bir düşmanlık. İşte bunun için yolunun üstünd tebessümler dudaklarda donar, kahkahalar kısılır, lar çil yavrusu gibi dağılır. Sinekli Bakkal sokağında daimi bir ahret havası ratmak isteyen İmam, insanların günah temayüllerini karşısında kendini aciz buldu. Mahalle halkı neşeli, gi rültülü, bidüziyeAllah yolundan şeytan yoluna kaya insanlardı. Fakat o meyus olacak hilkatte® değildi. çocul ya İmam, karısını genç kaybetti ve bir daha dünya ev ne girmedi. Emine adlı bir kızından başka kimsesi yok tu. Bu, beyaz gergin tenli, pembe yanaklı, fare kapanı gi bi sımsıkı kapanan ince dudaklı, küçük kara gözlü bir kızcağızdı. Temizdi, hamarattı, titizdi, mahalle çocukla rıyla oynamaya tenezzül etmezdi.? Suratsızdı, gülmezdi İmam'ın akidesinin biricik timsali gibiydi. Fakat insanla ri ummadıkları yerden vuran aksi talih, İmam'a Emi ne’nin eliyle en acı bir darbe indirdi. Kız on yedi yaşında iken mahallede haylazlığı ile meşhur zenne rolüne çıkan "Kız Tevfik” lakaplı bir delikanlıya kaçtı. Esasen müna: sebetleri mektep sıralarında başlamıştı. Iki çocuk ayni rahle önünde diz çökmüşler, aynı kalfa peşinde mektebe gitmişler ve başlanma alaylarında “Şol cennetin irmakla. 1 Öbür dünya. 2 Eğilimlerinin 3 Güçsüz. 4 Durmada 5 Umu' 6 Y
3. Aşağıdaki metinde geçen sifat tamlamalarını bulunuz. (15 puan)
Eskiden güzel insanlar yaşardı buralarda. Evlerin yoksulluğu sizi yanıltmasın, hayatlar
zengindi ve bu insanlar yoksulluklarının içinde güzellikler gizlerdi. Şimdilerde ışıltılı
şehirler yoksulluğu ve yokluğu gizlemeyi beceremiyor.
Lise Türkçe
Tamlamalar
3. Aşağıdaki metinde geçen sifat tamlamalarını bulunuz. (15 puan) Eskiden güzel insanlar yaşardı buralarda. Evlerin yoksulluğu sizi yanıltmasın, hayatlar zengindi ve bu insanlar yoksulluklarının içinde güzellikler gizlerdi. Şimdilerde ışıltılı şehirler yoksulluğu ve yokluğu gizlemeyi beceremiyor.
isim Tamlamaları
• T
y
k
d
a
5. (1) Kuşların göç yollarını saptamak amacıyla
pek çok yöntem denenir. (II) Kuşların belli
bir bölgeden ayrıldıkları ve geri döndükleri
tarihleri not ederek gözlem yapan doğase-
verler vardır. (III) Bunun dışında kat ettikleri
yol boyunca kuşları izlemek üzere yöntemler
düşünülmüştür. (IV) Kendilerine zarar veril-
meyecek biçimde yakalanan kuşların ayak-
larına hafif halkalar takılır. (V) Daha sonra
göç yollarındaki tuzaklara düşen ya da yolda
ölen kuşların bulunmasıyla kat edilen mesafe
oranlanır.
Numaralanmış cümlelerin hangisinde zincir-
leme isim tamlamasına yer verilmiştir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Lise Türkçe
Tamlamalar
isim Tamlamaları • T y k d a 5. (1) Kuşların göç yollarını saptamak amacıyla pek çok yöntem denenir. (II) Kuşların belli bir bölgeden ayrıldıkları ve geri döndükleri tarihleri not ederek gözlem yapan doğase- verler vardır. (III) Bunun dışında kat ettikleri yol boyunca kuşları izlemek üzere yöntemler düşünülmüştür. (IV) Kendilerine zarar veril- meyecek biçimde yakalanan kuşların ayak- larına hafif halkalar takılır. (V) Daha sonra göç yollarındaki tuzaklara düşen ya da yolda ölen kuşların bulunmasıyla kat edilen mesafe oranlanır. Numaralanmış cümlelerin hangisinde zincir- leme isim tamlamasına yer verilmiştir? A) I B) II C) III D) IV E) V
konuşurken gözlerinden
Yaşlar akıyordu:
Belirtili
zincir
leme
varmi
Belirtili
Memleketin, devletin bekaası senin elinde... dedi.
Kraliçe şaştı:
Nasıl, haşmetmeap?..
Hemen bir veliahtçik doğursan, hanedanım çökme-
yecek...
Fakat bu sizin...
Hayır, senin elinde...
- Fakat, şey...
Kral kalktı. Kraliçenin gür kumral dağınık saçlarını titrek
elleriyle kaldırdı. Minimini pembe kulağına öpecek gibi
Belic-
yaklaştı
. Başvekilin kendi kulağına fısıldadıklarını yavaşça
tektarladı. Söylediğini Allah'la kraliçeden başka kimse duy-
madı.
Belirtili
Ah, mümkün değil, mümkün değil...
Fakat...
Beni öldürünüz, başka bir prenses alınız.
Fakat...
Hayır, mümkün değil, yapamam. Ölmek bence da-
ha hayırlı...
Masum kraliçe kendi gözyaşlarıyla baştan aşağı banyo
etti. O kadar şiddetli ağlıyordu ki... Islanan tül gömleği pem-
be vücuduna yapıştı, bir buhar gibi kayboldu. İhtiyar kral
ona teselli veriyor, devletin yüksek menfaati için fedakârlık-
ta bulunmasının yüceliğini anlata anlata bitiremiyordu. So-
nunda gözlerindeki yaşlar bitince kraliçe istenilen feda-
kârlığa razı oldu. Önünde diz çökmüş yalvaran kocasmini
elmasli tacını okşadı,
Kalkınız! Devlet uğruna her şey feda... dedi.
Lise Türkçe
Tamlamalar
konuşurken gözlerinden Yaşlar akıyordu: Belirtili zincir leme varmi Belirtili Memleketin, devletin bekaası senin elinde... dedi. Kraliçe şaştı: Nasıl, haşmetmeap?.. Hemen bir veliahtçik doğursan, hanedanım çökme- yecek... Fakat bu sizin... Hayır, senin elinde... - Fakat, şey... Kral kalktı. Kraliçenin gür kumral dağınık saçlarını titrek elleriyle kaldırdı. Minimini pembe kulağına öpecek gibi Belic- yaklaştı . Başvekilin kendi kulağına fısıldadıklarını yavaşça tektarladı. Söylediğini Allah'la kraliçeden başka kimse duy- madı. Belirtili Ah, mümkün değil, mümkün değil... Fakat... Beni öldürünüz, başka bir prenses alınız. Fakat... Hayır, mümkün değil, yapamam. Ölmek bence da- ha hayırlı... Masum kraliçe kendi gözyaşlarıyla baştan aşağı banyo etti. O kadar şiddetli ağlıyordu ki... Islanan tül gömleği pem- be vücuduna yapıştı, bir buhar gibi kayboldu. İhtiyar kral ona teselli veriyor, devletin yüksek menfaati için fedakârlık- ta bulunmasının yüceliğini anlata anlata bitiremiyordu. So- nunda gözlerindeki yaşlar bitince kraliçe istenilen feda- kârlığa razı oldu. Önünde diz çökmüş yalvaran kocasmini elmasli tacını okşadı, Kalkınız! Devlet uğruna her şey feda... dedi.
yor
kötülerin hilesine tutulanlar, imanlarını da bozuyorlardı. Gel 22
man, git zaman, bir gün gelecekti ki, artık kimse kimseye inas
maz olacaktı.
Benim tanıdığım bir çoban var. Çok doğrudur! dedi
.
- Çoban mi?
rak
bi
de
Evet...
Mehmet Efendi, yarasının üzerine yeni bir yara açılmış gibi
suratını acı acı ekşitti:
- Hele o çobanlar! diye derin derin bir ah, çekti. Bin beş yüz
koyunumdan sonunda elli tane bıraktılar.
- Pekalâ, bu elli koyunu benim söylediğim doğru adama ver
Yüz yapsın!
Mehmet Efendi güldü:
- Şaka etme.
Sahi söylüyorum.
Müftü, tanıdığı çobanı anlatmaya başladı. Bu, dünyada yalan
nedir bilmez bir adamdı. Gayet saft, dervişti
. Ömrünü dağlarda,
meralarda geçirirdi. Beş vaktine beş daha katardı.
Müftü övdükçe Mehmet Efendi yumuşadı:
Bari şu benim koyunları ona versek.... dedi. Ertesi gün yay-
laya haber gönderdiler. Çobanı kasabaya çağırdılar.
Mehmet Efendi, Mütfünün karşısında onunla anlaştı. Elli ko-
yunu bu çoban gezdirecek, elli koyunun verdiği kârdan beşte biri
kendine ait olacaktı. Koyunlar köyden getirildi.
Lise Türkçe
Tamlamalar
yor kötülerin hilesine tutulanlar, imanlarını da bozuyorlardı. Gel 22 man, git zaman, bir gün gelecekti ki, artık kimse kimseye inas maz olacaktı. Benim tanıdığım bir çoban var. Çok doğrudur! dedi . - Çoban mi? rak bi de Evet... Mehmet Efendi, yarasının üzerine yeni bir yara açılmış gibi suratını acı acı ekşitti: - Hele o çobanlar! diye derin derin bir ah, çekti. Bin beş yüz koyunumdan sonunda elli tane bıraktılar. - Pekalâ, bu elli koyunu benim söylediğim doğru adama ver Yüz yapsın! Mehmet Efendi güldü: - Şaka etme. Sahi söylüyorum. Müftü, tanıdığı çobanı anlatmaya başladı. Bu, dünyada yalan nedir bilmez bir adamdı. Gayet saft, dervişti . Ömrünü dağlarda, meralarda geçirirdi. Beş vaktine beş daha katardı. Müftü övdükçe Mehmet Efendi yumuşadı: Bari şu benim koyunları ona versek.... dedi. Ertesi gün yay- laya haber gönderdiler. Çobanı kasabaya çağırdılar. Mehmet Efendi, Mütfünün karşısında onunla anlaştı. Elli ko- yunu bu çoban gezdirecek, elli koyunun verdiği kârdan beşte biri kendine ait olacaktı. Koyunlar köyden getirildi.
YÜZ AKI
On senedir kasabada oturuyordu Mehmet Efendi. Köydeki tar-
laları, bağları, bahçeleri ortak elinde kalmıştı
. Aziz ahbabı Müftü
Hacı Efendi ile dertleşirken:
Hepsini yanmış, kül olmuş sanıyorum. Artık dünyada bir
tane olsun doğru adam yok, dedi. Erdemin varlığına din gibi iman
eden Müftü:
-
Var ama, sen bulamıyorsun, diye başını salladı. Mehmet
Efendi şaştı:
- Yok, yok, yok. Vallahi, billahi yok. Herkes yalancı
, herkes
dolandırıcı. Denemediğim ne hısım kaldı, ne akrabam. Kardeşim
bile beni aldattı.
- Öyleyse, git malının başında otur.
- Doğru söylüyorsun. “Gemin oldu, kıçında... Çiftin oldu,
içinde. Ne yapayım ki, burada işlerimi bırakamıyorum.
- Köydekilerini sat
- Anlaşmışlar etmişler. Kimse almıyor.
Müftü Efendi, dünyada doğruluğun, erdemin halâ var oldu-
ğunu biliyordu. Fakat nasıl ispat etmeliydi? Mehmet Efendi gibi,
Lise Türkçe
Tamlamalar
YÜZ AKI On senedir kasabada oturuyordu Mehmet Efendi. Köydeki tar- laları, bağları, bahçeleri ortak elinde kalmıştı . Aziz ahbabı Müftü Hacı Efendi ile dertleşirken: Hepsini yanmış, kül olmuş sanıyorum. Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok, dedi. Erdemin varlığına din gibi iman eden Müftü: - Var ama, sen bulamıyorsun, diye başını salladı. Mehmet Efendi şaştı: - Yok, yok, yok. Vallahi, billahi yok. Herkes yalancı , herkes dolandırıcı. Denemediğim ne hısım kaldı, ne akrabam. Kardeşim bile beni aldattı. - Öyleyse, git malının başında otur. - Doğru söylüyorsun. “Gemin oldu, kıçında... Çiftin oldu, içinde. Ne yapayım ki, burada işlerimi bırakamıyorum. - Köydekilerini sat - Anlaşmışlar etmişler. Kimse almıyor. Müftü Efendi, dünyada doğruluğun, erdemin halâ var oldu- ğunu biliyordu. Fakat nasıl ispat etmeliydi? Mehmet Efendi gibi,
X
12. Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz
Geçende Fatih'e çıktık ikindiüstü biraz
Kömürcüler kapısından girince biz, develer
Kızın merakını celbetti, daima da eder
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisinin örneği
yoktur?
A) Tamlanan eki düşmüş ad tamlaması
B) Belirtili ad tamlaması
C) Özel ad
D) Belirtisiz ad tamlaması
E) Zincirleme ad tamlaması
Lise Türkçe
Tamlamalar
X 12. Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz Geçende Fatih'e çıktık ikindiüstü biraz Kömürcüler kapısından girince biz, develer Kızın merakını celbetti, daima da eder Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur? A) Tamlanan eki düşmüş ad tamlaması B) Belirtili ad tamlaması C) Özel ad D) Belirtisiz ad tamlaması E) Zincirleme ad tamlaması
B.
TYT Deneme Sınavı - 5
8. Kâğıt katlama sanatı olan origami, Müslümanlar arasında
Japonlar kadar rağbet görmemesine rağmen İspanyollar
tarafından çok sevilmiş ve kültürlerinin en önemli parçası
olmuştu.
Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?
A) Ek-fiil almış sözcük
B) Benzetme edati
D) Derecelendirme zarfı
C) Sifat-fiil grubu
E) Belirtisiz isim tamlaması
Siki siki yüzüne çekip çenesinin altından iğnelemiş olduğu
Lise Türkçe
Tamlamalar
B. TYT Deneme Sınavı - 5 8. Kâğıt katlama sanatı olan origami, Müslümanlar arasında Japonlar kadar rağbet görmemesine rağmen İspanyollar tarafından çok sevilmiş ve kültürlerinin en önemli parçası olmuştu. Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur? A) Ek-fiil almış sözcük B) Benzetme edati D) Derecelendirme zarfı C) Sifat-fiil grubu E) Belirtisiz isim tamlaması Siki siki yüzüne çekip çenesinin altından iğnelemiş olduğu